Otto von BISMARCK
(1815-1898)
Bismarck 19. yüzyılda yaşamış önemli bir Alman devlet adamıdır.
Siyasete atıldığında, Almanya ayrı ayrı devletlere bölünmüştü. Bismarck'ın amacı bu devletleri tek bir ulus halinde birleştirerek Avrupa'nın büyük güçlerinden biri yapmaktı. Yeni Almanya'yı "kan ve demir"le kuracağını söyleyen Bismarck'ın tutumu katı ve acımasızdı. Bu yüzden ona "Demir Şansölye" (başbakan) dendi.
Bismarck, Junker denilen toprak sahibi, zengin, kuşaklar boyu askerliği meslek edinmiş Prusyalı bir aileden geliyordu. Göttingen ve Berlin üniversitelerinde hukuk okuduktan sonra devlet hizmetine girdi. Uygulanan disiplin ve kurallardan hoşlanmadığı için 25 yaşında işini bıraktı ve babasının mülkünü yönetmeye başladı.
Bu sakin yaşamı çok sürmedi. 1847'de Prusya Birleşik Meclis'i (parlamento) üyeliğine seçildi. Bu sıralarda tüm Avrupa halkları, eski yönetim biçimlerinin değişmesini istemeye başlamıştı. Krallar ile egemen sınıfı oluşturan soyluların buyruklarını sorgusuz sualsiz uygulamak yerine, yönetimde söz sahibi olmayı ve ülkelerini yönetecek kişileri seçebilmeyi istiyorlardı. Bismarck bu yeni düşüncelere karşıydı; aşırı tutucu olduğu için, ne pahasına olursa olsun eski yönetim biçimini korumaktan yanaydı. Almanya'yı sarsan 1848 Devrimi'ni asker zoruyla bastırmayı savunuyordu.
Bismarck, Birleşik Meclis'e girdikten sonra, Almanya'nın siyasal yaşamında etkili oldu. Gerici tutumundan ötürü, bir süre ülkeden uzaklaşmasını sağlamak için, 1859'da Rusya'ya, 1862'de de Fransa'ya büyükelçi olarak atandı. Bu sırada Prusya'nın yeni kralı I. VVilhelm orduyu kralın mı yoksa meclisin mi yönetmesi gerektiği konusunda meclisle çatışmaya girmişti. 1862'de kral, Bismarck'ı Prusya başbakanlığına atadı. Bismarck, başbakan olur olmaz vakit kaybetmeden meclisi dağıttı ve ülke yasalarının kendisine, meclise danışmadan orduyu yönetme yetkisini verdiğini ileri sürdü. Bismarck, kral otoritesinin üstünde bir güç tanımamaya kararlıydı. Prusya Almanya'nın önderi, Almanya ise Avrupa'nın en önde gelen ülkesi olacaktı.
Bismarck'ın ilk işi, 1864'te Danimarka'ya karşı açtığı savaşta Avusturyalılara yanına almak oldu. Sonuçta, önceleri Danimarka kralınca yönetilen Schlesvvig ve Holstein düklükleri, Prusya ile Avusturya'nın egemenliği altına girdi. 1866'da bir anlaşmazlığı bahane eden Bismarck, Avusturya ile de savaşa tutuştu. Yedi hafta süren bu savaştan sonra yenilen Avusturya, Prusya'nın tartışılmaz önderliğindeki Kuzey Alman Konfederasyonumdan çıkarıldı.
Bundan sonraki aşama, güneydeki Alman devletlerini de Prusya'nın denetimi altına almaktı. Bunu sağlamak için Bismarck, Fransa ile bir çatışma nedeni yaratmaya çalıştı. Böylelikle, Prusya'nın tüm Alman devletlerinin savunucusu ve önderi durumuna geleceğini umuyordu. Aradığı fırsat 1870'te çıktı. Fransa Kral Wilhelm'den, Alman kral ailesi Ffohenzollernler'in başı olarak, İspanya tahtı üzerindeki haklarından vazgeçmesini istedi. Kral VVilhelm buna karşı çıktı; böylece Bismarck'ın istediği olmuş, Fransız ve Alman hükümetleri çatışma ortamına sürüklenmişti. Güney Almanya devletlerinin de Prusya'nın yanında yer aldığı savaşta Fransa yenildi. Topraklarının bir bölümünü yitirdikten sonra savaş tazminatı ödemek zorunda kaldı
Bismarck'ın, Prusya egemenliğinde güçlü bir Almanya kurma düşü tümüyle gerçekleşti. Prusya Kralı VVilhelm, 1871'de Alman imparatoru olarak taç giydi. Bismarck başbakanlığa getirildi ve kendisine prens unvanı verildi.
Bismarck, artık savaşmak istemiyordu. Var gücüyle yeni Almanya'yı güçlendirmeye ve zenginleştirmeye girişti. Almanya, Avusturya ve Rusya arasında, Üç İmparator Birliği diye bilinen anlaşmayla barışı korumaya çalıştı. Bu girişimin, Fransa'yı Almanya'dan öç alma savaşına girmekten caydıracağını ve Avusturya ile Rusya'nın çatışmasını önleyeceğini umuyordu. Tüm çabalarına karşın, büyük güçler arasında tartışmalar ve sorunlar sürdü; yeni bir savaş çıkmadıysa da, Rusya ve Avrupa'nın öbür ülkeleri gittikçe Almanya'ya güvensizlik duymaya başladılar. 1882'de Bismarck Prusya'yı, Avusturya ve İtalya ile Üçlü İttifak'ta birleştirdi.
Ülke içinde, Bismarck siyasi partileri birbirlerine düşürerek, güçlerini kralın egemenliğine karşı birleştirmelerine engel oldu ve imparatorun egemenliğini sürdürmesini sağladı. Aynı zamanda, bazı yeni kazanımlar sağlayarak halkın hoşnutsuzluğunu gidermeye çalıştı. Örneğin, işçilere hastalanıp işe gidemediklerinde ödeme yapılmasını öngören bir sağlık sigortası sistemi başlattı, ama hükümette söz sahibi olmalarına asla izin vermedi. Almanya'yı güçlü bir devlet yapma amacında ise başarılı oldu. Almanya'nın ticareti ve sanayisi gelişti; güçlü bir ordu kuruldu.
1890'da yeni İmparator II. VVilhelm, gerek iç gerek dış siyasette Bismarck'ı çok tedbirli bulduğu için istifa etmeye zorladı ve Bismarck görevinden ayrıldı.
Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica