KANTAR a. (ar. (t/nfâr'dan).
1. Bir taşıtın, bir vagonun, bagajların vb. kütlelerini ölçmede kullanılan tartı aygıtı. (Eşanl. BASKÜL.) [Bk. ansikl.
böl. Ölçbil.]
2. Ağır yükleri (kamyonlar, vagonlar vb.) tartmaya yarayan tartma düzeneği.
3. Bir yükü kantara çekmek, vurmak,
bir şeyi tartıdan geçirmek, tartmak. || Bir kimseyi kantara çekmek, vurmak,
onu sınamak, denemek. || Bir şeyi kantara vurmak,
onu iyice tartmak, düşünüp taşınmak. || Kantara gelmek,
kantarda tartılabilecek bir ağırlıkta olmak. || Kantarı belinde,
kolay kolay aldatılmayan, gözü açık kimseler için söylenir. || Kantarın topunu kaçırmak,
aşırılığa varan, ölçüsüzce davranışlarda bulunmak.
—Ikt. tar. Kantar parası
ya da resmi,
os- manlı döneminde ticari eşyaların kantarla tartılması için verilen ücret.
—Kur. tar. Kantar ağası,
Osmanlı impara- torluğu'nda esnafın kullandığı tartı aletlerini kontrol eden, hileli tartı yapan esnafı cezalandıran görevli. || Kantar kutu,
yeniçerilerin günlük et gereksinimini karşılayan seğirdim ustasına ve seğirdim çavuşuna verilen ad. (Seğirdim aşçılarının en kıdemli üç çavuşundan biri olarak Yeniçeri ocağı'na gelen etin tartılmasından ve seğirdim aşçılarının yönetiminden sorumluydu.)
—Ölçbil. Çengelli kantar,
bir desteğe tespit edilen ve çengeline yük asılan bir tür el kantarı. || El kantarı,
bakışımsız oklu, kısa kolunun ucuna tartılacak cismin asıldığı ve taksimatlı uzun kolunda dengeyi sağlamak için yeri değiştirilen bir sürgünün bulunduğu kantar.
—Tarım. Torbalama kantarı,
patates gibi tarım ürünlerini belirli bir birim ağırlığa göre çuvallara doldurmaya yarayan otomatik aygıt.
—ANSİKL. Ölçbil. Kantarlarda yük tablası, bir kaldıraçlar sistemiyle birkaç noktada desteklenerek yatay konumda tutulur. Tablanın dayanak noktalarına dağılan kuvvetlerin toplamı, kaldıraçlarla dönüştürüldükten sonra çember açanlı ya da dinamometrik yaylı bir el kantarının bakışımsız okunun uçlarından birine aktarılır. Bu tur düzenekler ev kantarlarında, bebek kantarlarında, insan kantarlarında ve taşıt kantarlarında yaygın olarak kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse