KANTAT a. (fr. cantate; kökeni “şarkı söylemek" anlamındaki cantare olan ital. cantata'dan). Küçük ya da büyük bir salonda ya da kilisede seslendirilmek üzere, çalgı eşlikli bir ya da birçok ses için bestelenmiş dinsel ya da dindışı yapıt.
—ANSİKL. Kantat, Rönesans döneminin Italyan madrigalinden doğdu. Saray kantatlarının en eskisini, 1539'da Cosimo de Medici ile Toledolu Leonor'un düğünleri için Floransalı Luca Martini’nin bestelediği sanılmaktadır. Monteverdi’nin konsertan madrigalljfi, dramatik kantatın taslakları olarak görülebilir. Grandi, Cantade e arie a voce sola (Yalnız ses için çantada’ lar ve aryalar) başlıklı kitabında ilk olarak kimi yapıtlarını çantada diye adlandırdı (1620). G. M. Bononcini ise, cantatadicamera (oda kantatı) sözcüklerini bir kitabın kapağına koyan (1676) ilk bestecidir. Caccini, Caproli, L. Rossi, Cesti, Vivaldi, A. Scarlatti ve Caldara gibi besteciler, oda kantatının büyük rağbet görmesini ve bir üsluba kavuşmasını sağladılar. Aynı yıllarda, Viadana, Carissimi, Agazzari gibi besteciler de, sacri concerti (dinsel konçertolar) ya da cantate morali o spirituali (ahlaki ya da ruhani kantatlar) diye adlandırdıkları yapıtlarında, kilise kantatının ilk örneklerini verdiler. Almanya’ya İtalya'dan geçen dindışı kantat, Schein, C. Kittel, H. Albert, Keiser, Telemann, Hândel, J. S. Bach ve oğulları, Hasse, Joseph ve Mi- chael Haydn, Mozart ve Dittersdorf gibi alman ya da avusturyalı besteciler tarafından geliştirildi.
Fransa'da kantat, 1690-1750 arasında çok revaçtaydı, ilk transız kantatlarını M. A. Charpentier ve J.B. Morin besteledi. J.B. de Bousset, Bernier, Destouches, Montöclair, Bourgeois, Clörambault, Batistin, Gervais, Campra, Boismortier ve Rameau, kantat türünü, betimlemeli bölümleri de olan, konusu mitolojiden ya da köy yaşamından alınmış dramatik ya da komik bir opera türüne dönüştürmeye çalıştılar. Mouret, Lemaire, Bertin, A. L. Couperin, M. Corrette ve Blainville gibi transız besteciler, türe bir yenilik getirmeksizin kantatlar bestelediler.
Kilise kantatı, protestan germen ülkelerine özgüdür. Cantio'lardan ya da symphonia sacra'lardan ve Schütz, Scheidt, Schein, R. Ahle, Hammerschmidt, Praetorius, Rosenmüller gibi bestecilerin diyalog'larından doğan kilise kantatı, epik ve dramatik yanlarını dışlayarak oratoryodan ayrılır. Bir tür müzikli vaaz olan kilise kantatında koral ve koro, en önemli öğelerdir Buxtehude, Pachelbel, Kuhnau ve gençliğinde J. S. Bach, Krieger, Johann Christoph Bach, Zachovv, Erlebach ve Tunder gibi bestecilerin yarattığı kilise kantatı formlarını benimsediler. Telemann, Mattheson ve Keiser'in etkisiyle, kutsal kitaplardan alınmış recitativo gibi okunan- metinler, dönemin mistik şairlerine ısmarlanmış librettolarla ve İtalyan operalarındakileri andıran aryalarla tamamlandı. Bach, bu şemayı benimsemekle birlikte, koronun önemini artırdı. Purcell’in odları ve Hândel'in anthem'\eri gerçek birer kantattır. 1750'den sonraki kantatlar pek önemli değildir.
XIX. yy.'da Fransa’da, Devrim şenliklerinin müzik geleneği doğrultusunda belli bir vesileyle ısmarlanan ve solocular, koro ve orkestra için yazılmış yapıtlara kantat adı verildi. Roma ödülü yarışmasına gönderilen, 2-3 kişilik, recitativo’lu, arya- lı.duo’lu, trio’lu ve orkestra eşlikli lirik sahne yapıtlarına da kantat dendi (Berlioz1 un Clöopâtre'ı, Debussy'nin l'Enfantpro digue'i).
Genişletilmiş bir tür lied olan XIX. yy. kantatlarından, Beethoven'in Adelaide'si; VVeber’in Jubel-Kantate'ı ve Saint -Saens’ın la Lyre et la harpe'ı anılmalıdır. XX. yy.’da bestelenmiş başlıca kantatlar ise, Schönberg’in Ein Überlebender von Warschau'su, Bartök’un Cantata profana' sı, Honegger'in Cantate de Noel'i ve E Martin’in le Vin herbö'sıdir.
Kaynak: Büyük Larousse