• Karaciğerin muayenesi. Klinik muayene sırasında karın elle yoklanarak karaciğerin hacminde ve kıvamında önemli bir değişiklik olup olmadığı saptanabilir, özellikle karaciğerin hasta olup almadığına ilişkin belirtiler bulunabilir. Bulgular çeşitli röntgen muayeneleriyle tamamlanabilir. Ağızdan ilaç verilerek çekilen safra kesesi filmi ve damardan verilerek yapılan kolan- jiyografi safra yollarının incelenmesini sağlar. Dalak-kapı toplardamarının röntgen filmi yerine şimdi genellikle karaciğer atardamarının filmi çekilmektedir. Radyoaktif izotoplarla yapılan karaciğer sintigrafisi bu bezin tam bir haritasını ortaya çıkarır. Sintigrafi muayenesi ekotomografi ve skanografi ile tamamlanmakta, hatta yerini tamamen onlara bırakmaktadır denebilir. Nihayet, çok belirgin durumlarda, iğneyle ya da laparoskopiyle yapılan ponksiyon biyopsi karaciğer parankimasının dokusal durumu hakkında tam bilgi alma olanağı sağlar Karaciğerin işlev bakımından muayenesi bir dizi laboratuvar testlerini de gerektirir. Pratikte bunların tamamı "karaciğer tahlili" adı altında toplanır. Bu testlerden ne kadarı bozuk çıkarsa karaciğer o kadar bozulmuş sayılır. Bromsülfonsta- leinle (B.S.R) yapılan test, karaciğerin salgı işlevini iyi yapıp yapmadığını anlamaya yarar iyice belirlenmiş koşullar altında damar yoluyla verilen B.S.Pnın dışarı atılma hızı, karaciğerin bilirübini atma yeteneğini, dolayısıyla karaciğerin dış salgı işlevini değerlendirme olanağı sağlar Karaciğerin safrayı boşaltmasında bir engel ya da karaciğer hücresinde bir yetersizlik varsa B.S.R kan dolaşımında kalır. Karaciğer yetersizlik testleri, karaciğer hücrelerinin çalışmasında yetersizlik olduğunu gösterir ve biyolojik açıdan şu belirtilerle ortaya çıkar:
1. bireşim işlevlerinde azalma .ve dolayısıyla karaciğerin bireştirdiği maddelerin kandaki yoğunluğunun düşmesi; nitekim esterleşmiş kolesterol miktarının düştüğü, plazma proteinlerinin ve pıhtılaşma etmenlerinin (en başta protrombin) azaldığı görülür;
2. temizleme işlevlerinde azalma: kanda birleşik bilirübin miktarının yükselmesi.
Safra birikim testleri, safranın karaciğerden dışarı atılmasında bir engelin varlığını gösterir.
Bu durumda:
1. normalde safrayla dışarı atılan maddelerin kana geri döndüğü; kandaki birleşik bilirübin ve esterleşmiş kolesterolün arttığı anlaşılır;
2. safra duraklaması nedeniyle karaciğer hücrelerinin bireştirdiği bazı maddeler artar: kanda alkali fosfatazların artması;
3. sindirim borusunda satra tuzlarının yokluğu ve bundan ötürü yağ sindiriminin olanaksızlığı. Bazı karaciğer hastalıklarında (sirozlar, virüslü hepatitler) yapılan iltihap testleri, plazma gamaglobülınlerinde artmayla ve çökelme tepkilerinde çoğalmayla belirgin bir biyolojik İltihap sendromuna yol açar.
Hücre erime testleri, karaciğer hücrelerinin tahrip olduğunu ve normalde hepatosit içinde depo edilen tüm maddelerin, özellikle bazı enzimlerin (glutamo-oksalo-asetik transaminaz [SGOT], özellikle glutamo-pirüvik tran- saminaz [SGPT]) kanda serbestçe dolaştığını ortaya koyar.
• Karaciğer hastalıkları. Karaciğerde ortaya çıkan hastalıklar çok çeşitli olmakla birlikte, bu organdaki
hastalık belirtileri hep aynıdır. Bununla beraber bu belirtilerin hiçbiri tek başına karaciğerin hasta olduğunu ispatlamaya yetmez. Karaciğer hastalığının belirtileri şunlardır: hacminin artması (hepatomegali), karaciğer bölgesinde sağır bir ağrı, sarılık, dalak büyümesi ve kapı toplardamarında bir basınç yüksekliğinin işareti olarak karın çeperi yüzeysel toplardamarında genişleme. Bu belirtilere, anjiyomlar, toplardamar genişlemeleri, karında su toplanması (assit), sindirim bozuklukları (iştahsızlık, bulantı, kusma) ve son evrede, karaciğer komasıyla başlayan sinirsel bozukluklar eklenebilir.
Karaciğer hastalıkları şunlardır:
1. akut iltihaplı hastalıklar: yaygın (hepatitler), sınırlı (amibiaz ya da septisemilere bağlı) apseler;
2. süreğen iltihaplı hastalıklar: sirozlar ve hidatik kistler;
3. ur hastalıkları: ilkel ya da ikincil karaciğer kanserleri;
4. kalp-damar hastalıklarında karaciğerin zarar görmesi: sağ kalp yetersizliğine ya da sıkıştırıcı bir perikardite bağlı karaciğer hastalığı; düğümlü periarterit sırasında görülen karaciğer enfarktüsü;
5. genel hastalıkların karaciğerde yerleşmesi: granülomatozlaı; glikojenozlar, hematokromatozlar, vb.
—Giz. bil. Karaciğer falı, Mezopotamya’ da en çok kullanılan içorgan falı türüydü. Çeşitli sitelerde bulunarak günümüze ulaşmış birçok kehanet kitabı ve pişmiş topraktan karaciğer modeli vardır. Bu modeller üzerinde organın, anlamlı bir anormallik taşıyabilecek çeşitli yerleri gösterilmiştir Kaideliler tarafından Etrüskler’e ( PİACENZA KARACİĞERİ) aktarılan bu falcılık tekniğine Yunanistan’da, Roma’da ve
Akdeniz havzası dışında da rastlanır.
—Karşt. anat. Onikiparmak bağırsağına bağlı ek bir salgı bezi olan karaciğer, bütün omurgalılarda vardır, ama kimisinde büyük, kimisinde çok küçüktür. Yüzme kesesinden yoksun kıkırdaklı balıklarda karaciğer çok büyüktür ve vücudun tümüne oranla yoğunluğu çok düşük olduğundan (bol yağ deposu) hidrostatik dengeyi kolaylaştırır. Yumuşakçalardaki ve gömleklilerdeki sindirim bezine de karaciğer ya da karaciğerpankreas adı verilir
—Mutf. Koyun, kuzu, dana ve kaz karaciğeriyle çeşitli yemek ve mezeler hazırlanır. Karaciğerin ızgarası, tavası, yahnisi ve ezmesi yapılır. Izgaralarda daha çok koyun ve süt kuzusu; yahnilerde kuzu; ezmelerde dana ve kaz karaciğeri kullanılıı?
—'Yet. Hayvanlarda, zehirlenme dışında ilkel karaciğer hastalığı ender görülür. Hepatitler, zehirlenmeden ileri gelebileceği gibi (karbontetraklorür, vb.), enfeksiyondan, asalaklardan (kelebek hastalığı, vb.) ve kalp yetmezliğinde olduğu gibi, kan karaciğer (alt yüz) karaciğer (üst vüz) toplanmasından ileri gelebilir. Yerel karaciğer hastalıklarıysa urlardan ya da apselerden ileri gelir.
Kaynak: Büyük Larousse