Arama

Antakya - Hatay - Tek Mesaj #1

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
8 Mart 2016       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
ANTAKYA
MsXLabs.org & Büyük Larousse

Hatay ilinin merkezi kent; 107 821 nüf. (1985); Ankara'nın 679 km, Adana'nın 195 km G.-D.'sunda; limanı İskenderun'un 58 km G.'inde.

-COĞRAFYA. Antakya, Amik ovasının G.-B. kenarında, ova tabanından biraz yüksekte (85-110 m), Asi ırmağının Amanos ve Ziyaret dağları arasında açtığı dar ve derin boğazın başlangıcında; Belen geçidi ile Amanoslar'ı geçen tarihi yolun (Suriye kapıları-Phyle Syriae) Asi ırmağını aştığı köprübaşında kurulmuştur. Kentin en geniş ve eski bölümü, ırmağın sol yakasında, Asi ırmağı ile arkadaki Habib Neccar dağının (antik Silpius) etekleri arasında yayılır. Yeni açılan bazı caddeler dışında dar ve dolambaçlı sokakların, çarşının ve geleneksel evlerin yer aldığı eski kesim, Asi ırmağının sağ yakasındaki yeni kesime, Roma döneminden kalma taş köprü ile bağlanır. Asi vadisinin alüvyal tabanında meyve, özellikle turunçgil bahçeleri ile bostanlar uzanır. Kentin 8 km G.'inde şelaleleriyle ünlü mesire yeri Harbiye (antik Daphne) vardır. Roma döneminde 30 km uzunluktaki surlarla kuşatılmış çok geniş bir alana yayılan Antakya, bazı kaynaklara göre 300 000'i aşan nüfusu ile imparatorluğun en kalabalık kentlerinden biri; ilişkileri Çin'e dek uzanan en önemli ticaret, bilim, sanat ve eğlence merkeziydi. 1940'ta, yaklaşık 27 000 olan nüfusu. 1985te 4 katına çıktı. Antakya, Suriye ve Irak'ı K.'den kuşatan "verimli Hilal" içindeki konumu; Doğu Anadolu'ya, Toroslar'ı ve Amanoslar'ı aşarak Suriye ve Lübnan'a giden yolların kavşağında oluşu nedeniyle geçmişte de, günümüzde de önemli bir kent olmuştur. Denizle bağlantısını Roma döneminde bir süre Asi nehrinin denize döküldüğü Samandağ yakınındaki Seleukeia limanı sağlıyordu. Bu işlevi zamanla iskenderun üstlendi. Günümüzde Antakya, ticari tarım ürünleri yetiştirilen önemli bir alanın ticaret merkezidir.

-TARİH. Antakya'nın (Antiokheia) konumunun taşıdığı önemi ilk anlayan Büyük iskender'in generallerinden Antigonos Monophtalmos, bugünkü kentin birkaç km kuzeyinde Karasu nehri kıyısında Antigoneia kentini kurdu (İ.Ö. 307). Antigo-nos'u ipsos'ta yenen Seleukos I Nikator, kentin kesin yerini belirledi; Antigoneia kentinin kalıntılarıyla oğlu Antiokhos So-ter adına İskenderiye'nin planına uygun olarak Antiokheia'yı kurdu (İ.Ö. 301). Se-lefki İmparatorluğu'na başkentlik eden Antakya kısa sürede gelişti; dil, kültür ve din alanlarında Doğu ile hellenizmin kaynaşma noktası oldu. Seleukos I Nikator' un kurdurduğu iki mahalleye, Seleukos II Kallinikos'un Orontes (Asi) nehri üzerindeki adaya yaptırdığı mahalle ve Antiokhos IV Epiphanes'in ova ile Silpius (Habib Neccar) dağı arasında kurdurduğu mahalle (Epiphaneia) eklendi; görkemli tapınaklar, tanrı heykelleri, çeşitli işlevde yapılarla donandı. Ayrıca doğudan gelen kervanların durak yeri oluşu, kenti önemli bir ticaret merkezt durumuna getirdi. Kent, romalı general Pompeius tarafından serbest şehir statüsü ile Roma imparatorluğu'na katıldı (İ.Ö. 64) ve Suriye eyaletinin merkezi oldu. Mezopotamya ile Akdeniz arasındaki ticarete bağlı olarak ekonomik üstünlüğünü korudu. Yüzölçümü ve nüfusu bakımından imparatorluğun üçüncü, Roma, iskenderiye ve Ktesip-hon'dan sonra dünyanın dördüncü büyük kentiydi. Roma imparatorları kenti görkemli yapılarla donattılar. Sezar amfitiyatro, hamam ve Caesareum adıyla bir bazilika; Hadrianus su yollarını yaptırdı. Su kemerleriyle dağdan getirilen sular, toprak künklerle evlere dağıtılıyordu. Ayrıca Diocletianus bir saray, Traianus da Bacchus tapınağı'nı ve iki stadium yaptırdı. Antakya'nın yaklaşık 9 km doğusundaki Daphne (Harbiye), kentin yazlık kesimiydi. Burada yapılan kazılarda, İ.S. I.-VI. yy.'lara tarihlenen önemli yer mozaikleri ortaya çıkarıldı.

İ.S. I. yy.'ın başlarında isa'nın Kudüs' ten göç eden müritleri, burada önce aziz Barnaba, sonra aziz Paulus, daha sonra da aziz Petrus (36/38'e doğr. ?) tarafından yönetilen ve üyelerine ilk kez "hıris-tiyan" denilen bir topluluk oluşturdular (Resullerin işleri, böl. XI ve XV.). ilk hıristiyan kilisesi de burada kuruldu. İ.S. II. yy.'ın başlarında ünlü din kurbanı Ignati-os, Antakya piskoposu oldu (107). Geç imparatorluk döneminde pek çok konsi-lin toplandığı (325, 341) kent, dinsel çatışmalarla bölündü (IV. yy.'da ariusçuluk, V. yy.'da nesturilik). Bu dönemde aziz io-annes Khrysostomos'un nüfusunu 200 000 kişi olarak tahmin ettiği Antakya piskoposluğu patrikliğe dönüştürüldü. Ancak yeni patrikliklerin kurulması (V. yy.'da Kudüs'te; iran, Kıbrıs ve Gürcistan'da) ve Antakya patrikliği zararına mezhep ayrılıkçısı ya da sapkın mezhepli kiliselerin oluşması (VI. yy.'da Suriye monofizit patrikliği; VII. yy.'da monotelit ve maruni kiliseleri) sonucu çok çabuk parçalandı. Dinsel karışıklıkların yanı sıra büyük depremler (İ.Ö. 140, İ.S. 37, 115,458,526,528, 587, 588 ve 626) ve yangınlar da kentin yıkımına ve gerilemesine neden oldu. Roma-Parth savaşları sırasında Parthlar'ın eline geçen kent (İ.Ö. 52) on yılı aşkın Parth egemenliğinde kaldı, imparator Va-lerianus'u yenen Sasani hükümdarı Şa-pur, Antakya'ya girdi (260); kent halkını Huzistan'daki Cundeşapur kentine sürdü. Gallienus döneminde kent yeniden roma topraklarına katıldı (268). Roma imparatorluğumun bölünmesinden sonra (395), Antakya Doğu Roma imparatorluğunun (Bizans) sınırları içinde kaldı. Hüsrev I Anuşirvan kenti ele geçirerek halkın bir bölümünü Ktesiphon'a yerleştirdi (540). İmparator iustinianos, Hüsrev l'in tahrip ettiği kenti, eskisine oranla daha küçük ölçekte yeniden inşa etti. Daha sonra Hürmüz IV kenti aldı (589). imparator Herakleios Antakya yöresinde bizans egemenliğini yeniden kurdu. Kent, 636'da Araplar tarafından savaşsız ele geçirildi; islam ülkesini Bizans'tan ayıran sınır eyaletinin (Avasım) merkezi oldu. 968'de Bizans imparatoru Nikephoros II Phokas'ın komutanı Burtzes kenti yeniden bizans topraklarına kattı. 1084'te Anadolu Selçuklu sultanı Kutalmışoğlu Süleymanşah Antakya'yı ele geçirdi. Haçlı seferleri sırasında, uzun bir kuşatmadan sonra kent Haçlılar' in eline geçti (1098) ve Roberto Guiscar-do'nun oğlu Bohemond'un kurduğu la-tin devletinin (Antakya prensliği) başkenti oldu. 1268'de Memluk sultanı Baybars kenti alarak yağma ve tahrip etti. Bundan sonra Antakya eski önemini yitirdi. Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında Osmanlı topraklarına katıldı (1516). Birinci Dünya savaşı'nın son günlerinde İngilizler tarafından işgal edildi (27 ekim 1918). ingilizler 1919'da kenti Fransızlar'a bıraktılar. Ankara antlaşmaşfyla (20 ekim 1920) özerklik kazanan iskenderun sancağına bağlanan Antakya, 1938'de kurulan Hatay devletinin başkentliğini yaptı. 24 temmuz 1939'da Hatay devletiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti'ne katıldı.

-SANAT. Kentin, antik yazarların ayrıntılarıyla anlattıkları hellenistik, roma ve bizans dönemi yapıları işgaller, depremler, yangınlar ve su baskınları yüzünden günümüze ulaşamamıştır. Bunlar arasında tapınaklar, hamamlar, görkemli anıtlar, çeşmeler, iki hellenistik agora, bir forum, amfitiyatro, bazilikalar, saraylar, kiliseler, Constantinus'un yaptırdığı sekizgen planlı kilise, bazilika ve hastane, iustinianos l'in yaptırdığı daire planlı Meryem kilisesi sayılabilir. Antik kaynaklarda bildirildiğine göre kentin ana eksenini oluşturan revaklı yol Daphne kapısı'ndan başlıyor, Demir-kapı'da (Halep kapısı) son buluyordu. Bir başka yol da Nymphaeum'un bulunduğu alandan (omnhalos) Orontes (Asi) nehri üzerindeki adaya uzanıyordu.

Kentin en sağlam tarihsel yapısı olan Antakya kalesi Seleukos I döneminde (İ.Ö. III. yy.) yaptırılmış, Antiokhos IV Epiphanes döneminde (İ.Ö. II. yy.) genişletilmiş, Tiberius ve iustinianos I dönemlerinde yeniden yaptırılmıştır. Kenti çevreleyen surlar Silpius (Habib Neccar) dağından, Orontes nehrine uzanıyordu. Evliya Çelebi'nin verdiği bilgilere göre büyük blok taşlardan örülmüş sık mazgallı duvarlar (yaklş. 30 000 m uzunluğunda) beş katlı 360 burçla güçlendirilmişti. İç kale Bizans imparatoru Nikephoros Phokas döneminde yaptırılmıştı (X. yy.). Surların Habib Neccar dağı yamaçlarındaki bir bölümü sağlamdır. Dağın yamacındaki amfitiyatronun ve Tiberius'un yaptırdığı sanılan hamamların bir bölümü kazılarla ortaya çıkarıldı. Antakya-Reyhanlı

Antakya kalesi yolunda, kentin iki km K.-D.'sunda, Ha-bib Neccar dağı yamacındaki Aziz Pet-rus kilisesi ve manastırı, azizin kentte ilk konuşmasını yaptığı mağaranın bulunduğu yerde kurulmuştur. Günümüze ulaşan yapı XII.-XIII. yy.'larda yapılmıştır. Gotik kiliseler üslubundaki ön cephede, ortadaki büyük, yanlardaki küçük, üç kapı bulunur. Orta kapıdan tonoz örtülü koridorla mağaraya geçilir. Duvarlar XII.-XIII. yy. freskleriyle bezelidir. Kilisenin yakınındaki kayalara oyulmuş kabartmaların en ilginci Hero'nun başıdır. Roma imparatoru Traianus'un kente su getirmek için yaptırdığı su kemerlerinin (Memekli köprü) dokuz m uzunluğundaki bölümü sağlamdır. Kentte görülebilen bir başka anıt Bizans imparatoru iustinianos I'in yaptırdığı Demirkapı'dır(Halep kapısı). Diocletianus döneminden kalma köprü yıktırılarak (1970) bugünkü köprü yaptırılmıştır. Kentin önemli mahallelerinden birini oluşturan adada, su yüzeyinin yüksekliği yüzünden yeterli kazı yapılamamış; yalnızca hamamlar, hipodrom ve Paris'in seçimi konusunu işleyen bir mozaikin bulunduğu bir villa ortaya çıkarılmıştır. Kentin yazlık kesimi olan Daphne"öe (Harbiye) yürü-Antahya il haritası tülen kazılarda avlulu, mozaik döşeli roma villaları ortaya çıkarılmıştır. Kentte türk döneminden önemli yapı bulunmamaktadır. Bir roma tapınağından önce kiliseye, daha sonra da camiye dönüştürülmüş olan Hab****ccar camisi, ortaçağ kiliseleri üslubundadır. Barok üslupta minaresi XVII. yy.'da eklenmiştir. ( -Kayn.)
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.