Arama

Antalya - Tek Mesaj #8

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
11 Mart 2016       Mesaj #8
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
ANTALYA
MsXLabs.org & Büyük Larousse

ANTALYA İLİNİN MERKEZİ KENT
, 261 114 nüf. (1985); Adana ve Mersin' den sonra Türkiye'nin Akdeniz kıyısındaki üçüncü büyük kenti; Ankara'nın 458 km G.-B.'sında, izmir'in 505 km, İstanbul'un 734 km G.-D.'sunda. Turizm. Üniversite.

-Coğrafya. Antalya,Toroslar'ın eteğinden çıkan sayısız kaynağın (Kırkgöz) ve Düden suyunun çökelttiği travertenlerden oluşan, deniz kıyısında 25-30 m yükseklikteki dik yarlarla biten bir taraça üzerindedir. Bu düzlüğün B.'sında (Konyaaltı) ve D.'sunda (Lara) kilometrelerce uzunlukta plajlar yer alır. Düden suyu ve kolları, kıyıdaki yarlardan şelaleler yaparak denize dökülür. Kentin çekirdeği, dik yarların eteğinde, İlk ve Ortaçağ'ın gemilerini barındıracak boyutta küçük, doğal limanın çevresinde kurulmuştur. Antalya, Roma döneminde genişledi, Bizans döneminde işlek bir liman, Selçuklular döneminde önemli bir ticaret merkezi ve do nanma üssü oldu. Sonraki yüzyıllarda, Akdeniz'in ticaret yolu olarak öneminin azalması ve iç bölümlerle, hatta kıyıdaki yakın yörelerle kara bağlantısının zor ve zayıf olması, kentin gelişmesini büyük ölçüde engelledi. Bu nedenlerle Antalya XIX. yy. sonlarında yaklş. 15 000 nüfuslu bir Anadolu kasabası görünümündeydi. 1950'lerden başlayarak, Antalya'yı içerilere, Akdeniz kıyısındaki öteki yerleşmelere bağlayan karayolları yapıldı; bataklıklar kurutularak ticari ürünlerin büyük ölçüde yetiştirildiği tarım alanları elde edildi; tarımsal sanayi kolları kuruldu; kentin ekonomik etki alanı genişledi ve turizm büyük önem kazandı. Bunların sonucu Antalya, hızla gelişti ve çağdaş bir görünüm kazandı. Bu dönemde Antalya özellikle B.'ya ve D.'ya doğru genişlerken, eski mahalleler kısmen düzenlendi, yeni yollar açıldı, parklar yapıldı. Bu gelişmelere koşut olarak 1935'te yaklş. 23 000 olan nüfus, 1960ta 41"000'e, 1980'de173 501e,1985'te261 114'eyükseldi.Hız-la büyümeyi sürdürenAntalya.Türkiye'de kent nüfusundaki artış bakımından (1980 -1985 arasında yılda °/oo64) başta gelen kentlerdendir. Günümüzde Antalya, değerli ticari tarım ürünlerinin yetiştirildiği zengin bir bölgenin ekonomik ve kültürel başkenti durumundadır.

-Tarih. Eskiçağ kaynaklarında Attaleia. Attalia, Avrupa dillerinde Adalia ve Orta-çağ'da Satalia, türk yapıtlarında çoğunlukla Adalya adıyla geçen kent, Bergama kralı Attalos II Philadelphos (İ.Ö. 159-138) tarafından kuruldu. Konumunun elverişliliği nedeniyle kısa sürede gelişti; Attalos III Philometor'un vasiyeti üzerine tüm Bergama krallığı ile birlikte roma topraklarına katıldı (İ.Ö. 133). Bir süre korsanların yönetiminde kalan kent, konsül Servilius Vatia tarafından kesin olarak Roma'ya bağlandı (İ.Ö. 77); Pompeius'a korsanlarla savaşımında, donanmasını ve ordusunu topladığı bir üs görevi yaptı (İ.Ö. 67). Roma döneminde kentin surları genişletildi; Hadrianus'un kente gelişi (i.S. 130) bayındırlık etkinliklerini hızlandırdı. Antalya, Bizans döneminde de Akdeniz'in önemli ticaret limanlarından biriydi; Perge-Sillyon metropolitliğine bağlı piskoposluk iken, 1042'de metropolitliğe yükseltildi. Kent, zenginliği ve stratejik konumu nedeniyle birkaç kez arap saldırısına uğradı. 860'ta abbasi halifesi Mütevekkil' in komutanı FazI bin Karin denizden saldırarak aldığı kenti bir süre elinde tuttu.

Selçuklu sultanı Süleymanşah'ın 1085'te « zapt ettiği kent, Bizans imparatoru Alek-| sios I Komnenos tarafından 1103'te geri 3 alındı. Fransa kralı Louis VII komutasındaki haçlı orduları Denizli'den Antalya'ya doğru ilerlerken Türkler tarafından bozguna uğratıldı (1148); Antalya'ya ulaşan Louis VII ve soyluları gemilerle Suriye'ye kaçtılar. Selçuklu sultanı Kılıç Arslan ll'nin kenti ele geçirme girişimi sonuçsuz kaldı (1181). Latinler'in istanbul'u almalarından sonra kent Aldobrandini adlı bir italyan serüvencinin yönetimine geçti. Sultan Gı-yasettin Keyhüsrev I, Kıbrıs kralının komutanı Gautier de Montbeliard'ın da kentin yardımına gelmesine karşın, Antalya'yı almayı başardı (1207). Beklenmeyen bir baskınla 1215'te Gautier de Montbeliard' in eline geçen kenti sultan İzzettin Key-kâvus I, bir yıl sonra geri aldı. Selçuklular kentin surlarını güçlendirdiler; tersane, rıhtım ve bir de mendirek yaptırdılar; Antalya, 1221 'de fethedilen Alanya gibi Selçuklu devletinin önemli bir deniz üssü ve ticaret limanı durumuna geldi. Hamitoğul-ları beyi Dündar Bey 1321'de ele geçirdiği Antalya'nın yönetimini kardeşi Yunus Bey'e bıraktı. Böylece Hamıtoğullarf nın Antalya kolu (Tekeoğulları) oluştu. Kıbrıs kralı Pierre de Lusignan I, 1361'de Antalya'yı ele geçirdiyse de Mübarizettin Mehmet Bey 1373'te kenti geri almayı başardı. 1390'da Yıldırım Bayezit Antalya' yi Tekeoğulları'nın elinden aldı ve oğlu İsa Çelebi'ye sancak olarak verdi. Ankara sa-vaşı'ndan (1402) sonra Mehmet Bey'in oğlu Osman Bey kenti ele geçirmek istediyse de Osmanlılar'ın Antalya muhafızı Hamza Bey tarafından öldürüldü. Osmanlı yönetiminde önemli bir olaya sahne olmayan kent,Birinci Dünya savaşı'n-dan sonra 28 mart 1919'da İtalyanlar tarafından işgal edildi; 1 haziran 1921'de boşaltıldı.

-Sanat. Antalya ve çevresi tarihönce-sinden başlayarak yerleşim alanı olmuştur. Karam ve Beldibi' mağara yerleşmeleri, tarihöncesi evreleri aydınlatır. Antik dönemin önemli merkezlerinden biri olmasına karşılık, Antalya'da ilkçağ kalıntıları azdır. Hellenistik dönem temelleri üzerine Romalılar zamanında yaptırılan surlardan (i.S. II. yy.) birkaç burç, kuleler ve duvar kalıntıları kalmıştır. Anadolu Selçukluları döneminde onarılan yapıya (1225) ilişkin ayrıntılı bilgi Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde bulunmaktadır (1671 -1672). Buna göre 4 400 adım uzunluğundaki surlar 80 burçla güçlendirilmişti. Öbür kulelerden değişik yapısıyla dikkati çeken Hıdırlık kulesi surların G.-D. ucundadır. 14 m yüksekliğindeki yapının altı kare, üstü daire planlıdır İşlevi kesin olarak bilinmemekle birlikte, deniz feneri olabileceği sanılmaktadır. Kimi antik yazarlar ise mezar anıtı olduğunu bildirir. Antik dönemden kalma en önemli anıt Hadrianus"kapısı'dn(i.S. 130). Mermerli köşk denilen yerdeki küçük roma tiyatrosu. Yanık mahallesinde, kalenin batısındaki Akhilleus kabartması dönemin öteki kalıntılarıdır.

Anadolu Selçukluları ile başlayan türk döneminderde kent önemini korumuştur. Anadolu Selçukluları surları onartmış (1225), birçok cami, medrese, han, hamam yapılmıştır. Kent dışındaki Evdir' han (XIII. yy.) ve Kırkgöz' han(-\236-1246) dönemin han mimarlığının önemli örnekleridir. Ahiyusuf mescidi ve türbesi (1249), Atabey Armağan medresesi (1239), kiliseden çevrilmiş Ulu cami medresesi, Şeyh Şücaettin türbesi (1238), Ba-libey çeşmesi'(1228), dönemin anılabilecek yapılarıdır, izzettin Keykavus II zamanında, ünlü devlet adamı Celalettin Kara-tay'ın yaptırdığı Karatay medresesi (1250), iki eyvanlı, açık avlulu medreseler planındadır. Geometrik bezemeli mihrabı ve taçkapısı önemli olan yapı çok yıkıktır.

Hamitoğulları döneminden kalma yapı-arın en önemlisi Yıvliminare' camisi'dır (1373). Yapının minaresi Alaettin Keyku-bat I dönemindendir. Avluda, camiyi de yaptıran Mübarizettin Mehmet Bey'in oğlu için yaptırdığı Zİncirkiran Mehmetbey türbesi bulunur (1377/1378). Kare kaide üzerinde sekizgen gövdeli, piramit biçimi külahla örtülü bir yapıdır.

Kentle osmanlı döneminden de birçok S cami, mescit, türbe, hamam bulunmak-g tadır. Korkut camisi (Cuma camisi, Kesik- « minare) XV. yy.'da kiliseden camiye dö- nüştürülmüştür. Roma tapınağından kili-£ şeye döndürülerek Meryem'e adanmış B olan yapı, Anadolu'daki kubbeli bazilika mimarlığının öncü örneklerindendir. Osmanlı sadrazamlarından Kuyucu Murat Paşa'nın yaptırdığı Muratpaşa camisi (1570), kare planlı, tek kubbeli, önünde üç bölümlü son cemaat yeri bulunan bir yapıdır. Çini ve kalem işi bezemeleri, mermer minberi önemlidir. Şeyhsinan camisi (XVII. yy.), dikdörtgen planlı, ahşap kırma çatılı yalın bir örnektir, yanında türbesi vardır. Bunların dışında, Balibey camisi (XV. yy.), Mehmetpaşa camisi (XVI. yy.), Müsellim camisi (1796), Nigârhanım türbesi (XVI. yy.), Mevlevi tekkesi ve Mevlevi hamamı, Çiftehamam anılabilir.

Antalya “altın portakal” film festivali,
Türkiye'nin en uzun ömürlü ulusal ve yarışmalı film şenliği. Antalya belediyesince düzenlenir. İlki 1964’te yapıldı. 1969-1973 yıllarında Adana “altın koza" film şenliği yanında ikinci plana düştü. 1976,1977 ve 1978’de uluslararası bir nitelik kazandı. Şenlik çerçevesinde, sonuçları genellikle tartışmalar yaratan ulusal film yarışması, 1979'da sansür engellemelerini protesto amacıyla seçici kurulca yarım bırakıldı. Şenlik 1980'de siyasal koşullar nedeniyle yapılmadı. Gerçekleşen 21 şenliğin en iyi film, yönetmen, kadın ve erkek oyuncu ödülleri şöyledir:
  • 1964: Gurbet kuşları, Halit Refiğ, Türkân Şoray, izzet Günay;
  • 1965: Aşk ve kın, Atıf Yılmaz, Fatma Girik, Fikret Hakan;
  • 1966: Bozuk düzen, Memduh Ün, Selma Güneri, Ekrem Bora;
  • 1967: Zalimler, Bir millet uyanıyor, Güzel bir gün için, Yılmaz Duru, Fatma Girik, Yılmaz Güney;
  • 1968: ince Cumali, Yılmaz Duru, Türkân Şoray, Fikret Hakan; 1969: Yok, yok, Hülya Koçyiğıt, Cüneyt Arkın;
  • 1970: Bir çirkin adam, Ertem Eğilmez, Belgin Doruk, Yılmaz Güney;
  • 1971: Ankara ekspresi, Muzaffer Aslan, Filiz Akın, Fikret Hakan;
  • 1972: Zulüm, Atıf Yılmaz, Zeynep Aksu, Murat Soydan;
  • 1973: Hayat mı bu?, Nejat Saydam, Hülya Koçyiğit, Tarık Akan;
  • 1974: Düğün, Lütfi Akad, Perihan Savaş, Hakan Balamir;
  • 1975: Endişe, Şerif Gören, Hülya Koçyiğit, Erkan Yücel;
  • 1976: Deli Yusuf. Atıf Yılmaz, Adile Naşit, Cüneyt Arkın;
  • 1977; Kara çarşaflı gelin, Zeki Ökten, Semra Özdamar, Kemal Sunal;
  • 1978: Maden (hem ulusal, hem uluslararası yarışmada), Atıf Yılmaz, Hale Soygazi, Tarık Akan;
  • 1981: Yok, Erden Kıral, Meral Orhonsay, İhsan Yüce;
  • 1982: Çirkinler de sever, Ömer Kavur, Nur Sürer, Genco Erkal;
  • 1983: Faize Hücum, Zeki Ökten, Hülya Koçyiğit, Genco Erkal;
  • 1984: Bir yudum sevgi, Atıf Yılmaz, Hale Soygazi, Tarık Akan;
  • 1985: Dul bir kadın, Sinan Çetin, Zuhal Olcay, Hakan Balamir;
  • 1986: Aaahh Belinda, Atıf Yılmaz, Müjde Ar, Kadir inanır;
  • 1987: Muhsin Bey, Ömer Kavur, Türkân Şoray, Şener Şen;
  • 1988: Gece yolculuğu, Ömer Kavur, Gülşen Bubi- koğlu, Aytaç Arman;
  • 1989: Uçurtmayı vurmasınlar, Halit Refiğ, Nur Sürer, Tarık Akan;
  • 1990: Karılar koğuşu, Halit Refiğ, Hülya Koçyiğit, Tarık Akan;
  • 1991: Gizli yüz, Yavuz Özkan, Sumru Yavrucuk, Ekrem Bora;
  • 1992: Cazibe Hanımın gündüz düşleri, Tunç Okan, Lâle Mansur, Mehmet Aslantuğ.
Antalya arkeoloji enstitüsü. Ord. Prof. Arif Müfit Mansel başkanlığında, İstanbul Üniversitesi edebiyat fakültesi’ne bağlı olarak kuruldu (1956). Perge, Side, Kremna antik kentleri başta olmak üzere, Pamphylia bölgesinin arkeoloji araştırma merkezi oldu. Kuruluş, çeşitli kazı, araştırma ve restorasyon çalışmalarını üniversiteye bağlı olarak destekledi.

Antalya bölge müzesi,
Antalya'da, Anadolu'nun önde gelen müzelerinden. Antalya ve çevresinden derlenen arkeolojiye ilişkin buluntular önce Panaya kili- sesi'nde toplandı (1923), daha sonra Yivliminarecamisi’nde (1934-1969), sonun da yeni müze yapısında ziyarete açıldı (1972). Lykia, Pisidia, Pamphylia bölge lerinde yapılan kazı ve araştırmalarda ele geçen yapıtlar, 12 salon ve açık hava bölümünde sergileniyor. Yontmataş, yeni- taş, bakırtaş, tunç çağları, mykenai, yunan, hellenistik, roma ve bizans yapıtları arasında mermer lahitler, tanrı ve imparator heykelleri, çeşitli dönemlerden sikkeler önemlidir.

Antalya elektrometalürji sanayi işletmesi, 1960'ta Etibank ve Fransız Perchiney Şirketi'nin ortaklığı ile kuruldu. Türkiye'de kurulan ilk ferrokrom ve karpit fabrikasıdır. 1970'tetümü Etibank tarafından satın alındı. Yılda 10 000 ton düşük da yeni müze yapısında ziyarete açıldı (1972). Lykia, Pisidia, Pamphylia bölge lerinde yapılan kazı ve araştırmalarda ele geçen yapıtlar, 12 salon ve açık hava bölümünde sergileniyor. Yontmataş, yeni- taş, bakırtaş, tunç çağları, mykenai, yunan, hellenistik, roma ve bizans yapıtları arasında mermer lahitler, tanrı ve imparator heykelleri, çeşitli dönemlerden sikkeler önemlidir.
Antalya elektrometalürji sanayi işletmesi, 1960'ta Etibank ve Fransız Perchiney Şirketi'nin ortaklığı ile kuruldu. Türkiye'de kurulan ilk ferrokrom ve karpit fabrikasıdır. 1970'tetümü Etibank tarafından satın alındı. Yılda 10 000 ton düşük Antalya etnografya müzesi, Yivlimi- nare camisi’ndedir. Arkeolojiye ilişkin yapıtların Antalya bölge müzesi'ne aktarılmasından sonra, yeniden düzenlenerek ziyarete açıldı (1974). Müzede, Antalya ve çevresine yerleşmiş yörük ve Türkmen- ler'e özgü giyim-kuşam, mutfak eşyası, işlemeler, dokumalar, çorap, heybe, kilim vb. yapıtlar sergileniyor.

Antalya havaalanı,
Antalya ilinde sivil ve askeri amaçlarla kullanılan havaalanı. Kent merkezine 13 km uzaklıkta kurulan alan, 1947’de hizmete açıldı. Tarifesiz dış hat seferleriyle iç hat seferlerine açık olan alanın yıllık pist kapasitesi 16 900 iniş-kalkış, terminal kapasitesi 3 milyon yolcudur. Ancak, alanı kullanma düzeyi bu kapasitenin altında kalmaktadır. 1988’de alana yapılan toplam 11 624 iniş-kalkışta 993 394 yolcu taşınmıştır.

ANTALYA kanyonu, denizaltı vadisi. Antalya havzasının kuzey kenarında, kıta yamacına dik yamaçlı, tipik bir kanyon biçiminde gömülmüştür. 1 000 metreyi aşan derinliklere kadar izlenir.

ANTALYA körfezi, Türkiye’nin Akdeniz kıyısındaki en büyük ve en derin girintisi. Antalya körfezi, birbirine doğru yaklaşan Batı Toros sıraları arasında, K.’e doğru kara içine 70 km kadar sokulur. Kabaca üçgen biçimindedir. D. ve özellikle B. kıyılarının çoğu yerde dik yarlar halinde olmasına karşılık, K, köşesinde oldukça geniş alüvyal düzlükler, plajlar vardır. Şelften hemen hemen yoksun olan körfez, bir bakıma Doğu Akdeniz abisal alanınıp Anadolu içine sokulmuş bir girintisidir. Bu girintiye "Antalya havzası” denir. Derinlik, kıyıdan itibaren hızla artar ve dik bir yamaçla 3 000 m’den derin diplere inilir. Bu yamaç, “Antalya kanyonu"’ adı verilen bir denizaltı vadisi ile yarılmıştır. Körfezin kıyıları birçok antik kent kalıntıları, karlı dağlarla sıcak plajları bir araya getiren doğal güzellikleri ve uzun yaz mevsimi nedeniyle Türkiye’nin başlıca turizm Yanlarındandır.

ANTALYA ovası,
B. Toros dağlarının etekleri ile Antalya körfezinin K. kıyıları arasında, tepelik ve düzlüklerden oluşan üçgen biçiminde alçak alan. B.'dan D.’ya yavaş yavaş daralır. Alanya dolaylarında sona erer. Yapı bakımından farklı iki bölümden oluşur. Aksu vadisi ile Teke dağları arasındaki Antalya kentinin de bulunduğu B. bölümü, kıyıda 25-30 m yükseklikteki dik yarlarla başlayıp, basamak basamak yükselen üç taraça halindedir. Kıyıdan itibaren 40-100, 190-220 ve 260 -300 m yükseklikte hafif eğimli düzlükler oluşturan bu taraçalar, Toroslar’dan ki- reçtaşlarını eriterek gelerı yeraltı sularının ve Düden çayının çökel.tikleri traverten- lerden meydana gelir. Denizaltında da devam eden travertenlerin toplam kalınlığı birkaç yüz metreyi geçen Antalya ovasının D. bölümü Aksu, Köprü, Manavgat ırmağı gibi akarsuların kıyıda yığdığı yer yer bataklık, alüvyal düzlükler ve bunlar arasında alçak tepelikler halindedir. Ovanın bu bölümü tarım bakımından en verimli kısmıdır. Oysa B.’daki traverten ta- raçalarının yüzeyinde lapyalar, erime artığı kayalık yerler ve kızıl renkli kalıntısal topraklar (Terra rossa) yaygındır. Burada tarım ancak küçük tarlalarda yapılır. Her iki bölümün kıyılarında yer yer geniş kumsallar uzanır.

Antalya radyosu,
2 kW gücünde bir il radyosu olarak yayına başladı (haziran 1962). 1.5.1965’te Türkiye Radyo-Tele- vizyon kurumu’na devredildi. 1973’teorta dalga 891 kHz üzerinden yayın yapan 600 kW gücünde bölge radyosuna dönüştü. 1974’ten sonra TRT-I ortak yayınına bağlandı. Bunun yanı sıra, 30 kW gücünde Antalya vericisiyle, çok kısa dalga 91,6 MHz üzerinden TRT-III yayınları sürdürülüyor.

Antalyaspor, spor kulübü.
Antalya'da ilkışık, Ferrokrom, Suspar takımlarının birleşmeleriyle kuruldu (1966). Forma rengi, kırmızı-beyaz. Kurulduğu yıl Türkiye ikinci liginde oynamaya başladı. Grup şampiyonu olarak birinci lige yükseldi (1981-1982). Küme düştü (1984- 1985), yeniden grup şampiyonu olarak birinci lige çıktı (1985-1986). Ama 1987’den itibaren tekrar ikinci ligde oynamaktadır.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.