yarmak
(-i durum ekiyle kullanılan fiil)
1 . Uzunlamasına bölüp ayırmak.
2 . mecaz Ortasından, içinden geçmek:
"Vapurun yardığı sular, iki yanından güya neşelerinden köpüre köpüre Üsküdar'a gidişler, daima eğlenceliydi."- A. Ş. Hisar.
3 . Buğday, arpa gibi tahıl tanelerini değirmende kırmak.
4 . Derin yara açmak:
"Aralarına girmemiş olsaydı boğaz boğaza dövüşecekler, birbirlerinin başını gözünü yaracaklardı."- R. N. Güntekin.
5 . Yarık açmak.