Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Mayıs 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Mide Salgısının Önlenmesi
  • Şiddetli ağrılar, heyecan, korku, keder, kızgınlık, öfke gibi ruhsal durumlar, iştah kaçırıcı besinin görülmesi, koklanması mide salgısının sefalik evresinin çalışmamasına neden olur.
  • İncebağırsağın ilk kısımlarında besin bulunması refleks yolla mide salgısını kısıtlar.
  • pH'nın 2.5 ve altına düşmesi sinirsel inhibisyon yaratır. Bu şekilde kuvvetli asit ve pepsin içeriğinin mideden ayrılması engellenerek duodenum mukozası korunmuş olur (enterogastrik refleks).
  • Midede yağ bulunması hem asit hem de pepsin salınımım kısıtlar.
  • Hormonlar;
— Enterogastron denilen inhibitorik hormon, mide salgısını ve hareketlerini durdurur
— Sekretin, CCK-PZ, gastrik inhibitör polipeptit (GIP), bulbogastron, vazoaktif intestinal polipeptit (VIP) ve serotonin mide salgısını kısıtlar.

Mide salgısına Etken Diğer Faktörler
  • Beden ısısının yükselmesi, kan şekerinin artması mide salgısını azaltır.
  • Hipoglisemi ya da insülin uygulanması, N.vagus aracılığıyla sekresyonu uyarır.
  • Histamin, parietal hücre reseptörlerini uyararak tuz asidinden zengin, fakat pepsin ve müsince fakir bir salgıya neden olur. Kafein de tuz asidinden zengin bir salgı oluşturur.
  • Atropin, N.vagus yoluyla hareket ve salgıyı durdurur. Serotonin hareketleri artırırken, sekresyonu kısıtlar.
  • Asetilkolin, pilokarpin, nikotin mide salgısı ve hareketlerini artırırken, bantin asetilkolinin etkisini kaldırır.
  • Alkol, soğuk gibi etkenler mide salgısını artırırlar. Çay, kahve gibi içecekler de aynı etkiyi yapar.

Açlıkta Mide Hareketleri
  • Uzun süren bir açlıktan sonra insanda, birçok hayvanda ve hatta bazı omurgasızlarda açlık kontraksiyonları denilen özel hareketler şekillenir.
  • Bu hareketler zayıf ritmik kontraksiyonların belirli aralıklarla kuvvetlenmesidir.
  • Kardiyadan başlayarak pilorusa kadar tüm mideyi kapsayan peristaltik tipteki bu kontraksiyonların sayısı dakikada üç kadardır.
  • Otuz saniye kadar süren ve bazen iç kazıntısı, kesiklik, ağrı, hatta baygınlıkla beraber seyreden bu kontraksiyonlar, mideye pek az bir besin konulması halinde çabucak kaybolmaktadır.
Midede Besin Maddelerinin Sıralanışı I
  • İnsanlarla karnivorlar dışındaki hayvanlarda mide genellikle hiç boş olmaz.
  • Besin ile dolduğunda midenin iç basınç yükselmeden genişleyebilmesi, mide duvarındaki kasların uyumla genişleyebilme özelliğinden ileri gelir.
  • Katı besinler midede daha uzun süre kalmakta ve besinler yutuluş sırasına göre tabakalar oluşturma eğilimi göstermektedir.
  • Basit mideli birçok hayvanda kanıtlanmış olan bu tabakalanma mide sindirimi yönünden de yararlıdır. İlk yutulanlar asit salgı ortamında asitleşerek protein sindirimini başlatırken, sonradan gelenlere tükürük amilaz aktivitesi ve besinlerdeki enzimler sayesinde karbonhidrat sindiriminin devam edebilmesine imkan verilmiş olur.
Midede Besin Maddelerinin Sıralanışı II
  • İnsan ve köpekte et parçaları geniş fundus ve korpus yöresinde yer alır. Pilorusa geçişleri hacimce küçültüldükten ve kısmen de sindirildikten sonra olur
  • İçilen su, dolu midedeki tabakalanmayı bozmaz. Alınan sıvıların tamamına yakın kısmı, besin kitlesi üzerinden çabucak pilorusa sızmakta ve içerikle karışmadan mideyi terk etmektedir.
  • Midenin fundus yönündeki hafif peristaltik hareketle bozulmayan bu tabakalanma, pilorus bölgesindeki kuvvetli hareketlerle bozulabilmektedir.

MİDE HAREKETLERİ
Ad:  mide12.JPG
Gösterim: 4426
Boyut:  25.0 KB
  • Midenin dolmasından hemen sonra midenin korpus ve antrum bölgesindeki sirküler kas tabakası, aynı merkezden yayılan peristaltik ve sadece kaudal yönde ilerleyen dalgalar şeklinde kontraksiyona başlar.
  • Fundusta ise sadece besini midenin korpus kısmına iten tonik bir kontraksiyon görülür.
  • Kontraksiyon dalgası çoğunlukla antrum başlangıcında durur ve pilorus sfinkteri kapanır. Bundan sonra antrumda sistolik bir kontraksiyon görülür ve antrum içeriğinin bir kısmı korpusa geri fışkırtılır.
  • Bu olaylar dakikada 3 kez tekrarlanarak içerik sıvılaştırılıp, karıştırılmaya çalışılır.
  • Sirküler düz kasların bu kontraksiyonları N.vagus ve gastrin tarafından oluşturulur.
  • Dalgaların sayısı insan, köpek ve tavşanda dakikada 3-4, kedide ise 5-6'dır.
  • Bu sayıların normaline ortokinesi, artmasına hiperkinezi, azalmasına ise hipokinezi denir.
Mide Hareketlerinin Kontrolü (Sinirsel kontrol)
  • Mide hareketleri miyojenik nitelikte ve otomatik olmakla beraber, kalp gibi ekstrinsik sinirleri de vardır. Ekstrinsik sinirlerin görevi mide hareketlerinin düzenini sağlamaktır.
  • N.vagus parasempatik, N.splanchnicus ise sempatik sinirdir.
  • Parasempatik uyarılma mide hareketlerini artırır, sempatik uyarılma ise parasempatiğin gücünü azaltır. N.vagus daha çok mide hareketleriyle, sempatik ise tonusla ilgilidir.
  • Mide mukozasında gerilme, basınç ve pH derecesine duyarlı reseptörler bulunur. Besinin yarattığı impulslar reseptörlerce algılanır ve N.vagus'un afferent telleriyle vagus çekirdeğine gider. Efferent tellerle mideye gelen impulslar düz kas duvarlarında bulunan sinir sonlanmaları yoluyla kassal kontraksiyonu harekete geçirirler.
  • Ayrıca; Enterogastrik, gastroenterik, gastroileal, ileogastrik, gastrokolik mide ile bağırsağın çeşitli kısımları arasında, ileosekal ileumla körbağırsak arasında, gastropankreatik mideyle pankreas arasında bulunan refleksler vardır.
KUSMA
  • Çeşitli nedenlerle mide içeriğinin özefagus ve ağız yoluyla dışarı çıkarılmasıdır.
  • Karnivorlarda ve domuzda, herbivorlardan daha çok görülür ve daha kolaydır.
  • Kusma, solunum ve dolaşım sistemlerini de içine alan karmaşık bir reflekstir. Kusma merkezi medulla oblangata'da retiküler formasyonda bulunur. Buraya yutak, duodenum, kalp, uterus, böbrek, sidik kesesi, beyin ve iç kulak yarım daire kanallarından impulslar gelir.
  • Kusma, mideyi zararlı etkenlerden, organizmayı intoksikasyondan (zehirlenme) koruma amacıyla oluşturulan koruyucu bir reflekstir.
  • Fakat uzun süreli kusmayla seyreden hastalıklarda metabolik alkaloz ile vücut sıvı dengesinde bozukluklar oluşabilmektedir. Nedeni ise asit mide salgısının kusularak kaybedilmesidir.
  • Kusma sırasında ağzın sulanması (tükürük), asit içerikten ağız mukozasını korumak içindir.
Kusmanın nedenleri
  • Midenin fazla dolgunluğu, irritasyonu
  • Hoşa gitmeyen manzara, koku ve düşünceler
  • Yutak mukozasına dokunma
  • Sarsıntılı yolculuklar
  • Gebelik
  • Şiddetli ağrılar
  • Toksinler
  • X ışınları
  • Beyin kanaması
  • İntrakraniyal basınç artışı
  • İnsanda apandisit
  • Bağırsak tıkanması
  • Dehidrasyon
  • Alkolemi
  • Üremi
  • Anoksi
  • Anemi
  • Elektrolit dengesinin bozulması
KUSMA’nın Oluşması
  • Kusma, kusma merkezinden kusmayla ilgili kaslara efferent impulslar gönderilmesiyle başlar.
  • Duodenum ve pilorus kuvvetli, antrum hafif kasılır. Fundus ve kardiya gevşer, içerik kardiya önüne itilir. Bu sırada bulantı şekillenir.
  • Tükürük sekresyonu artar, pupilla genişler, çiğneme ve yutkunma hareketleri yapılır.
  • Kardiya açılır. İçeriğin yemek borusuna geçmesine izin verilir.
  • Karın kasları kontraksiyonuyla intraabdominal basınç artar, mide diyaframa doğru itilir.
  • Özefagofarengeal sfikter gevşer, içeriğin buruna kaçmaması için yumuşak damak yukarı kaldırılır.
  • Karnivorlar, acele ve büyük parçalar halinde yuttukları besinleri kusarak tekrar yutar.
  • Yırtıcı kuşlarda mide içeriği, sıkıştırılarak dışarı çıkarılır, sindirilmeyen deri, kıl, tüy, tırnak, kemik gibi kısımlar atılmış olur.
Atlarda kusma görülmez. Neden?
  • Atlarda kardiya ve pilorus birbirine yakın,
  • Özefagus çok dar ve kasları çok kuvvetli,
  • Özefagus'un mideye açılan ağzı huni şeklinde değil meyilli bulunduğu,
  • Özefagus'un kardiyaya yakın kısmındaki sirküler kaslar güçlenerek sfinkter gibi iş gördükleri için kusma mümkün değildir.
  • Kusmak için zorlandığında mide yırtılmaları görülebilir. Kusma gerçekleşse bile, farenksi ağız boşluğuna kapatan palatum molle uzun olduğundan yukarı kaldırılamaz, bu nedenle içerik burun boşluğuna kaçmakta ve o sırada yapılacak bir inspirasyonla akciğere gidebilmektedir (aspirasyon pneumonisi).
kaynak: Anatomi ve Fizioloji
Son düzenleyen Safi; 2 Mayıs 2016 06:09
SİLENTİUM EST AURUM