meydan
isim Arapça meydān
1. Alan, saha
Örnek: Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu. Ö. Seyfettin
2. Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri
Örnek: Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu. A. H. Tanpınar
3. Bulunulan yer ve çevresi, ortalık
Örnek: Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. Ö. Seyfettin
4. Fırsat, imkân veya vakit.5. Mevlevi tekkelerinde ayin yapılan yer.
6. Kendisinin daha üstün olduğu savıyla başkasını karşılaşmaya çağırmak.
7. Çekinmediğini, korkmadığını açıkça bildirmek, göstermek.
8. (bir konu) herkesin bilgisine sunulmak, öne sürülmek.
9. (bir kimse) bir işi yapmak için kendini öne sürmek, ortaya çıkmak.
10. (bir konuyu) açıklığa kavuşturmak.
11. Ortaya çıkmak, ortada kendini göstermek, görünmek.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
meydan açmak
meydan almak
meydan bırakmamak
meydan bulamamak
meydan kalmamak
meydan okumak
meydan vermemek
meydana atmak
meydana çıkarmak
meydana çıkmak
meydana dökmek
meydana düşmek
meydana gelmek
meydana getirmek
meydana koymak
meydana vurmak
meydanı (birine veya bir şeye) bırakmak
meydanı boş bulmak
meydanı dar etmek
Birleşik Sözler
meydan dayağı
meydan korkusu
meydan muharebesi
meydan saati
meydan savaşı
meydan sazı
at meydanı
er meydanı
hava meydanı
köy meydanı
ok meydanı
siyaset meydanı
söz meydanı