Arama

Meydan Nedir?

Güncelleme: 20 Mayıs 2016 Gösterim: 1.467 Cevap: 1
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Ocak 2016       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MEYDAN a. (ar. meydan).
1. Çevresi binalarla çevrili, geniş, açık, düzlük yer; alan: Kasaba meydanında kurulan pazar. Taksim meydanı.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir yarışmanın, bir karşılaşmanın, bir savaşın yapıldığı alan: Erlik meydanı. Savaş meydanında yüzlerce ölü.
3. Bir kimse ya da bir şeyin bulunması beklenen, düşünülen yer; ortalık: Bizi çağıran o, ama kendisi meydanda yok.
4. Fırsat, olanak, zaman: Çocuklardan meydan bulamıyor ki kitap okusun.
5. Esk. Bektaşi ve mevlevi tekkelerinde ayin yapılan yer.
6. Meydan almak, belirmek, yayılmak, büyük ölçüde ortaya çıkmak (esk.). || Meydan aramak, olanak ve fırsat gözetmeye çalışmak. || Meydan bulamamak, fırsat ve olanak bulamamak. || Meydan dayağı, bir meydanda, herkesin gözü önünde suçluyu cezalandırmak için atılan dayak. || Meydan dayağına çekmek, bir kimseyi herkesin içinde ya da aşırı ölçüde dövmek: Bunları meydan dayağına çekeceksin kı bir daha yapmasınlar. || Meydan (birine) kalmak, ortada engel olacak kimse ya da şey bulunmamak: işten anlayanlar öldü, meydan acemilere kaldı. Annem gitmiş meydan bize kalmıştı artık. || Meydan katmamak, bir şeyin yapılmasına fırsat olmamak ya da gerek kalmamak. || Meydan okumak, kendisinin daha üstün olduğunu öne sürerek başkasını karşılaşmaya çağırmak: Bilek güreşinde hepimize meydan okurdu; hiçbir şeyden ya da kimseden korkup çekinmediğini söz ya da davranışla belirtmek. || Meydan saati, herkesin yararlanması için büyük kentlerde kimi alanlara konan saat. || Meydan süpürgesi, avlu, sokak, meydan gibi yerleri süpürmekte kullanılan uzun saplı, çalı süpürge; sokak sokak gezip dolaşan, kötü kadın (arg.). || Meydan vermemek, bırakmamak, olumsuz, kötü bir durumun gerçekleşmesi ya da ortaya çıkması olasılığını önlemek: Büyük bir kavga olacaktı, ama biz meydan vermedik. || Meydana atılmak, sözkonusu bir sorunsa, herkesin bilgisine sunulmak; bir kimsey- se, bir işi yapmak için kendini göstermek. || Meydana atmak, bir savı ya da düşünceyi herkesin tartışmasına, görüşüne sunmak. || Meydana çıkarmak, açıklığa kavuşturmak; arayıp bulmak. || Meydana çıkmak, belli olmak, kendini göstermek. || Meydana dökmek, hepsini, herkese göstermek amacıyla sergilemek, ortaya dökmek. || Meydana düşmek, bir iş yapmak için kendini ortaya atmak. || Meydana gelmek, olmak, oluşmak, yapılıp tamamlanmak: Böyle bir iş kolayca meydana gelmez. || Meydana koymak, herkese göstermek, herkesin bilgisine sunmak; bir iş ürejmek, ortaya koymak, olmasını sağlamak. || Meydana sürmek, kendisi arkada kalıp başkalarını kışkırtmak. || Meydana vurmak, belli etmek, açıklamak, göstermek. || Meydanda, açıkta, ortada, belli. || Meydanda bırakmak, açıkta, ortada, evsiz barksız bırakmak. || Meydandan çekilmek, yok olmak, bulunmamak. || Meydandan kaldırmak, bir şeyi göz önünden kaldırma, ortada bırakmamak. || Meydanı birine bırakmak, savunduğu bir düşünceyi ya da katıldığı bir yarışmadan vazgeçmek. || Meydanı boş bulmak, karşısında kendisini engelleyecek biri bulunmadığı için keyfince, dilediğince davranmak.

—Esk. Meydana girmek, savaşa çıkmak. || Meydangâh, meydan yeri. || Meydan-ı ağber, yeryüzü, dünya. || Meydan-ı hamiyet, hamiyet meydanı. || Meydan-ı harb, savaş alanı. || Meydan-ı mahşer, mahşer yeri. || Meydan-ı siyaset, idam cezasının infaz edildiği yer.

—Ask. Meydan savaşı, açık sahrada (kırsal alanda), büyük askeri kuvvetlerle yapılan kesin sonuçlu çarpışma. (Meydan muharebesi de denir.)

—Ask. tar. Meydan hizmeti, Yeniçeri ocağı’nda görevli bulunan seğirdim ustalarının ve aşçılarının yaptıkları hizmet.

—Bahç. Meydan bahçesi, genel olarak bir parmaklıkla çevrili küçük kamusal bahçe.

—Ed. Meydan etmek, halk şairlerinden söz ederken, âşık kahvesinde toplanıp saz eşliğinde karşılıklı şiir söylemek, atışmak, muamma asıp çözmek.

—Esk. sil. Meydan günü, ok meydanında menzil atılan, yarışma düzenlenen günlere verilen ad.

—Kur. tar. OsmanlI imparatorluğu'nda yeniçerilerin ok, tüfek, kılıç ve öteki askeri eğitimlerini yaptıkları alan. || Meydanbaşı ya da meydan kethüdası, OsmanlIlarda Acemi ocağı'nın komutanlarından biri. (Görevi, suç işleyen acemi oğlanını yasalara ve yöntemlere uygun bir biçimde döverek ya da hapsederek cezalandırmaktı. Yükseldiklerinde sekban ya da zağarcı bölüklerinde görev alırlardı.) || Meydan hizmeti, Yeniçeri ocağı’nda yeniçeri ortalarının et gereksinimini sağlayan seğirdim ahçı ve ustalarının gördükleri hizmet. || Meydan-ı lahm -ETMEYDANI. || Meydan-ı siyaset, OsmanlI imparatorluğu'nda idam hükümlerinin yerine getirildiği yerlere verilen ad. (Bu hükmü uygulayan cellatlara meydan-ı siyaset ustası denirdi.)

—Mim. Meydan odası, D. Karadeniz bölümünde, geleneksel konut mimarlığında, - ana konuttan bağımsız konuk odası, (içinde yüklük, sedir, ocak bulunur.)

—Müz. Meydan faslı, KÜME FASLl'nın eşanlamlısı. || Meydan sazı —MEYDANSAZl.

—Sey. oy. Ortaoyununun sergilendiği daire biçimli alan, oyun yeri. (Meydanda, herkesin oyunu izleyebilmesi için en öndekiler yere çömelir, onun ardındakiler iskemleye oturur, en arkadakiler ayakta dururdu. Kadın ve erkeklerin oyun izleyeceği yerler ayrıydı, arada kafes bulunurdu. Geleneksel olarak meydanda sergilenen ortaoyunu, daha sonraları sahnede de oynanmaya başladı.) || Meydan oyunu, Ortaoyunu" terimi yerleşmeden önce bu tür oyunlara verilen adlardan biri.

—Köy seyirlik oyunlarına bazı yörelerde verileni ad.

—Spor. Spor karşılaşmalarının yapıldığı yer, saha; alan. || Minder güreşinin dışındaki tüm güreş karşılaşmalarının (yağlı güreş, aba güreşi vb.) yapıldığı yer. || Meydan okumak, özellikle profesyonel boksta, şampiyonu yarışmaya davet etmek. Maydan, Meydan gazetecilik ve neşrii- yat limited şirketi adına Safa Kılıçlıoğılu'nun imtiyaz sahibi olduğu haftalık siyeiset ve fikir dergisi. Yazı işleri müdürü Hakkı Devrim idi. 19 ocak 1965'te yayımlanmaya başlayan dergi, ocak 1983’te yayımlanan 613. sayıdan sonra kapandı] Meydan, Milliyet grubu tarafından İstanbul’da yayımlanan (12 aralık 199(5) günlük, bağımsız, siyasi gazete. Her gün 8'i renkli 16 sayfa olarak ofset tekniğiyle basılan gazete, pazar günleri Meydan-Pazar ekiyle birlikte yayımlanır. Haktan ve halktan yana bir yayın organı olan Meydan, türünün başarılı örneklerinden biridir (1993 başı ortalama günlük satış 225 000). Genel yayın yönetmeni Rahmi Turan'la yazı işleri yönetmeni Akgün Tekin aynı zamanda gazetenin yazarlarıdır. Diğer başlıca yazarlar: Teoman Erel, Refik Erduran, Attila Ilhan, Necmi Tanyolaç, Behiç Kılıç.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
20 Mayıs 2016       Mesaj #2
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
meydan
isim Arapça meydān
Sponsorlu Bağlantılar

1. Alan, saha
Örnek:
Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu. Ö. Seyfettin
2. Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri
Örnek:
Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu. A. H. Tanpınar
3. Bulunulan yer ve çevresi, ortalık
Örnek: Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. Ö. Seyfettin
4. Fırsat, imkân veya vakit.5. Mevlevi tekkelerinde ayin yapılan yer.
6. Kendisinin daha üstün olduğu savıyla başkasını karşılaşmaya çağırmak.
7. Çekinmediğini, korkmadığını açıkça bildirmek, göstermek.
8. (bir konu) herkesin bilgisine sunulmak, öne sürülmek.
9. (bir kimse) bir işi yapmak için kendini öne sürmek, ortaya çıkmak.
10. (bir konuyu) açıklığa kavuşturmak.
11. Ortaya çıkmak, ortada kendini göstermek, görünmek.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
meydan açmak
meydan almak
meydan bırakmamak
meydan bulamamak
meydan kalmamak
meydan okumak
meydan vermemek
meydana atmak
meydana çıkarmak
meydana çıkmak
meydana dökmek
meydana düşmek
meydana gelmek
meydana getirmek
meydana koymak
meydana vurmak
meydanı (birine veya bir şeye) bırakmak
meydanı boş bulmak
meydanı dar etmek

Birleşik Sözler
meydan dayağı
meydan korkusu
meydan muharebesi
meydan saati
meydan savaşı
meydan sazı
at meydanı
er meydanı
hava meydanı
köy meydanı
ok meydanı
siyaset meydanı
söz meydanı

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

17 Kasım 2011 / Misafir Cevaplanmış
31 Temmuz 2012 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
30 Kasım 2009 / Alvarez Ocean Osmanlı İmparatorluğu