Arama


ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
16 Haziran 2016       Mesaj #2
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Ad:  boks.JPG
Gösterim: 2180
Boyut:  23.6 KB

Boks ve televizyon


Louis’in 1949’da unvanını yitirmesiyle birlikte boksun ikinci parlak dönemi başladı. Karşılaşmaların televizyondan yayımlanması çok ilgi topladı ve 1950’lerde, yayınlar azahncaya değin bu ilgi sürdü. 1959’da Uluslararası Boks Kulübü’ nün dağılmasından sonra ABD’deki boks sermayesi New York’tan Los Angeles’a kaydı. 1920 ve 30’larda büyükçe kentlerde, dışardan gelen rakiplerle yıl boyu süren karşılaşmalar düzenlemeye yetecek kadar boksör varken, 1980’lere doğru boksu destekleyebilecek kentlerin sayısı yavaş yavaş azaldı. Şampiyonluk dövüşlerinin televizyon ve film haklarının satılması geliri artırdı ve bütün dünyada karşılaşmalar düzenlenmeye başladı. 1980’lerde yalnızca ağır sıklette değil, bütün sıkletlerdeki şampiyonluk dövüşleri 15 milyon dolardan fazla gelir getiriyordu. Bir şampiyonluk dövüşündeki en büyük para olan 8,5 milyon dolan, ağır sıklet dışından bir boksör, Sugar Ray Leonard kazandı.

Profesyonel ve amatör boks


Queensberry markisi kurallanyla birlikte yakın dövüş yasaklanmıştı. Ring hakeminin, “Boks yapın, kavga etmeyin” uyarısı profesyonel maçlar ile amatör maçlar arasındaki temel farkı ortaya koyuyordu. Amatör karşılaşmalarda nakavt durumunda (rakip yere düştüğünde) 10’a kadar sayılması bir hak olarak tanınırken, sayı ve masa hakemleri tarafından verilen karann önemi vurgulandı. Zamanla karar sistemi profesyonel boksta da benimsendi. Bugün artık bir boksör nakavt ya da faul ile karşılaşma kazanabileceği gibi, rakibini sayıyla da yenebilir. Bütün boksörlerin bağlı olduğu tek bir otorite, hatta profesyonel ve amatörler için ayrı ayrı otoriteler bulunmadığından, kurallar bölgeye göre değişebilmektedir. Ringin büyüklüğü şampiyona standardı olan 7,3 m2’nin altında olabilir. 0,227 kg ağırlığındaki eldivenlerin yerine daha yumuşak, ama daha ağır olanlar kullanılabilir. Karşılaşmayı tek ring hakeminin yönetmesi genel kuraldır, ama masa hakemlerinin sayısı iki ile beş arasında değişir ve bazı durumlarda ring hakeminin oy hakkı yoktur. Raunt aralarında her boksör için iki yardımcının ringe çıkmasına izin verilir. Karşılaşma sırasında hazır bulunan bir doktor, özellikle kaş yarılmaları ve göz yaralanmalarında, dövüşü durdurup durdurmama konusunda hakeme öğüt verebilir. Amatörlerde karşılaşmalar 3 rauntken, pofesyonellerde 4 ile 12 arasında değişir. Şampiyonluk dövüşleri ise 15 raunt üzerinden yapılır. Bütün boksörler dişlerini korumak, dişeti ve dudaklardaki yarılmaları en aza indirmek için üst dişlerine koruyucu dişlik takarlar. Amatör karşılaşmalarda, boksör ciddi biçimde yaralandığında ring hakemine dövüşü durdurması söylenir. Profesyonel dövüşlerde ise, boksör kendini savunamayacak duruma geldiğinde ring hakemi karşılaşmayı durdurur. Hem amatör, hem profesyonel boksta rakibini yere deviren boksör sayma başlamadan önce tarafsız köşeye gitmek zorundadır. Amatör boksta, yere düşen rakip sayma bitmeden kalkarsa, ayaktayken sekize kadar sayılmasını bekler.

Türkiye'de boks


Bu sporun Türkiye’de yaklaşık 75 yıllık bir geçmişi vardır. İstanbul’un işgali sırasında yabancı askerlerin birbirle- riyle yaptıkları boks karşılaşmalarıyla tanınmış, daha çok I. Dünya Savaşı’ndan sonra ilgi görmeye başlamıştır.

İlk Türk boksörleri Galatasaray Kulübü’nün ilk futbolcularından Sabri Mahir ve İngiliz Kemal adıyla bilinen Esat Tomruk’tu. Avrupa ringlerinde başarılı karşılaşmalar yapan Sabri Mahir aynı zamanda, Dünya ağır sıklet boks şampiyonu Max Schmelling’in ilk antrenörüydü. Bu ilk dönemde Zeynel Akandere, Mazlum Kemal, Mısırlı Mazhar, Hilmi Bic, Ziya Boyer, İsmet Uluğ, Kemal Begof, Mazlumidis, Saranga, Kemal Türel adlarını duyuran öteki Türk boksörleriydi.

İlk boks kulübü, Akşiyani adlı bir Yahudi tarafından 1919-20’de İstanbul’da açıldı. Üç yıl sonra da Boks Federasyonu kuruldu (1923), başkanlığına Eşref Şefik Atabey getirildi. Boks Federasyonu’nun kısa bir süre sonra Güreş Federasyonu’na bağlanması Türkiye’de boks sporunun gelişmesini engelledi. Boksta ilk milli takım 1928’de kuruldu, uluslararası ilk karşılaşmalar da aym tarihte, Moskova’da SSCB ve Bakû’da Azerbaycan milli takımlarıyla yapıldı. Bu takımda GalatasaraylI Necmi, Beşiktaşlı Rauf, Fenerbahçeli Rıza Nemlioğlu ve Sıtkı Piran ile Selami yer almıştı. 1930’lardaki en önemli bireysel başarıya 1938’de ABD’deki “Altın Eldiven” şampiyonasında 830 boksör arasında birincilik kazanan Melih Açba ulaştı. Bu yıllarda başarılı olan başka boksörler arasında şu adlar sayılabilir: Cihet Vurucu, Nuri Kadıköylü, Küçük Kemal, Tank Akçırpan, Küçük Selami, Pakarat, Yorgo Tagar, Karpit, Saranga, Abdi Özkutlu, Recep Ozkutlu, Necip Şerif, Halit Ergönül, Kenan Yargan, Hüseyin Er, Abdullah Tomba, Hayri Angün, Cevdet Özçentik, Cafer Cik, Ziya Musluoğlu ve Oktay Altıok.

Boks 1942’de yeniden bağımsız bir federasyona kavuştu, II. Dünya Savaşı yıllanndaki duraklama döneminden sonra 1946’da Dublin’de yapılan Avrupa Boks Şampiyonasında alman başarılarla hareketlilik kazandı. Bu şampiyonada kilosunda en teknik boksör seçilen Vural İnan ile Avrupa karmasına çağrılan Halit Ergönül adlarını duyurdular.

1950’ler Türk boksu için yeni bir dönem oldu. İstanbul ve Ankara bölgesinin etkinliklerinin yanı sıra İzmir, Konya, Kocaeli ve İçel bölgelerinin de boks sporuna ilgi göstermesi, bu sporun Türkiye geneline yayılmasını etkiledi. Profesyonel boks 1950’de başladı. Bu tarihte eski boksörlerden Mahmut Kefeli, Boks Birliği’nden lisans alarak bazı başarılı amatör boksörleri profesyonel yaptı ve İstanbul Boks Kulübü adı altında ilk profesyonel boks kulübünü kurdu. İlk profesyonel karşılaşmalar da gene aynı tarihte, İstanbul’da Fransızlarla yapıldı. İlk profesyonel boksörler arasında olan Garbis Zaharyan boks yaşamını uzun bir süre başarıyla sürdürdü. Ayrıca 1959’da Beyrut’ta yapılan Akdeniz Oyunlan’nda Vural İnan ile Fuat Birol ikinci, Luzern’de yapılan 13. Avrupa Boks Şampiyonasında Orhan Tuş üçüncü olarak uluslararası alanda madalya kazanan ilk Türk boksörleri oldular.

1962’de Ankara’da yapılan Balkan Şampiyonasında Kemal Yalçmkaya ilk altın madalyayı kazandı. 1967 Balkan Şampiyonasında Celal Sandal,Nazif Kuran, Seyfi Tatar ve Engin Yadigâr birinci olarak dört altın, 1968 Balkan Şampiyonasında Seyfi Tatar ve Celal Sandal birinci olarak iki altın madalya kazandılar. Ayrıca 1967’de profesyonel boksa geçen Cemal Kamacı’nın 1972’de Fransız Roger Zami’yi yenerek Avrupa profesyonel boks şampiyonu olması da önemli bir başarıydı. Bundan başka 1970’lerde uluslararası karşılaşmalarda Celal Sandal 7 altın, 2 gümüş, 1 bronz, Seyfi Tatar da 6 altın, 4 gümüş madalya aldılar.

Türk boksunun son dönemde en başarılı dereceleri 51 kg’de Eyüp Can ve 54 kg’de Turgut Akçay’ın 1984 Olimpiyat Oyunlan’nda aldıkları üçüncülük, Eyüp Çan’ın 1985 Dünya Şampiyonasında aldığı üçüncülük, 81 kg’de Fikret Güneş’in hem 1990 Dünya Şampiyonası, hem de 1990 Dünya Kupası’nda aldığı üçüncülük, 51 kg’de Soner Karagöz’ün 1991 Akdeniz Oyunları’nda aldığı birincilik ve 81 kg’de Mehmet Gürgen’in 1991 Dünya Şampiyonasında aldığı üçüncülüktür. Ayrıca daha sonra profesyonelliğe geçen ve spor yaşamını Danimarka’ da sürdüren Eyüp Can 1989’da Danimarka lisansıyla dövüşerek 51 kg’de Avrupa şampiyonu olmuştur. Türkiye’de uluslararası kurallar çerçevesinde en geniş organizasyon her yıl Boks Federasyonu tarafından Türkiye Boks Şampiyonası adı altında düzenlenmektedir. Bu şampiyonada amaç bütün sıkletlerde Türkiye birincilerini ve milli takımı seçmektir.
kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 13 Temmuz 2018 02:35
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ