Arama

Bilim Kurgu Sanatı - Tek Mesaj #3

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
7 Aralık 2006       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Bilim-kurgu yazınının kökenini araştıranlar İ. S. II. yüzyılın ortalarında yaşayan Lukianos'a kadar gidiyorlar. Lukianos'un yapıtları Ataç tarafından dilimize çevrilip üç cilt olarak Millî Eğitim Bakanlığı klasikleri arasında yayımlanmıştır. Yazar Olmuş Bir Öykü adındaki öyküsünde aya ve başka gezegenlere yapılan düşsel bir geziyi dile getirmektedir. Lukianos aslında Olmuş Bir Öykü'yü Herodotos ve Homeros'la alay olsun diye kaleme almış, palavracı birtakım eski yazarlara ince ince takılmıştır.

Olmuş Bir Öykü'de olayın kahramanı bir gemiyle Cebelitarık boğazından okyanusa açılır. Orada yakalandıkları bir fırtına bunları aya fırlatır. Ayda, aylılar ve güneşlilerin savaşlarına tanıklık eder. Başka gezegenlerde yaşayanların öykülerini dinler, çeşitli serüvenler geçirdikten sonra yeryüzüne iner. Lukianos bu yapıtıyla, ilk kez bir uzay yolculuğu düşleyen yazar olmuştur. Üzerinde durulacak bir başka nokta da Lukianos'un Samsatlı oluşudur. Eski adiyle Samosata kenti, adını bir ölçüde koruyarak bugüne kadar gelmiştir. Samsat bugün Adıyaman ili içersinde Fırat kıyısında bir kasabadır. Lukianos'un ana dilinin Süryanca olduğunu ama eski Yunan diliyle yazdığını, bir ara Roma'da yaşadığını biliyoruz.

Lukianos'tan sonra aradan yüzyıllar geçer, bu kez ünlü astronom Kepler, 1634 yılında yazdığı Somnium adlı betiğinde cinler ve şeytanların ittiği bir araçla ayda yapılan bir geziyi anlatır. Hemen aynı yıllarda (1638) İngiliz papazı Badwin Ayda İnsan (Man in The Moon, or a discourse of a voyage thither by Domingo Gonzales) adlı betiğinde bir ay gezisini konu alır. Olayın kahramanı bu kez yaban kuğularının çektiği bir salla aya gider. 1650 yılında ise Cyrano de Bergerac, Ayda Gezi (VOYAGE DANS LA LUNE et histoire comique des etats et empires du soleil) adlı betiğinde, kahramanını, bugünküleri yansıtır biçimde, fişeklere bağlı bir arabayla aya ulaştırır. Cyrano aynı yapıtında gramofon, paraşüt gibi buluşları önceden haber verir. Daha sonraki yıllarda ünlü Fransız filozofu Voltaire Micromegas adlı anlatışında başka bir yıldızdan gelen bir yaratığın insanlarla yaptığı konuşmaları ele alır. Böylece başka amaçla yazılmış olsa da, bu yapıtıyla Voltaire, başka yıldızlardan gelen yaratıklardan ilk kez söz açan yazar olur. Swift'in Guliver'in Gezileri adlı betiği, özellikle cüceler ve devler ülkesinden sonra gelen üçüncü bölümü bilim-kurgu tanımına girebilir. Swift'in bu bölümde anlattığı Laputa ülkesi, atom enerjisiyle dünya çevresinde dolaşan bir yapay uyduya benzer.

Bilim-kurgunun tarihçesine eğilirken Thomas More'un Ütopya'sına Bacon'un Yeni Atlantis'ine de değinebiliriz. Ancak bu yazarlar betiklerinde daha çok kendi görüşlerini açıklamak için yeni bir dünya yaratmak yolunu tutmuşlardır. 1830'larda ünlü İngiliz ozanı Shelley'in eşi Mary Shelley'in yazdığı Frankenstein'da bilim-kurgu türünün iyi bir örneğini buluyoruz. Romanda, üstün bir insan yaratmak isteyen çılgın bir bilim adamı sonunda bir canavar ortaya çıkarır. Frankenstein, çılgın bilim adamları ve yaratıcılarına baş kaldıran yaratıklar konusunda, çağdaş birçok bilim-kurgu yazarına esin kaynağı olmuştur.

XIX. yüzyılda ise gerçek bilim-kurgu türünün yaratıcılarından Jules Verne'i görüyoruz. Deniz Altında Yirmi Bin Fersah, Aya Yolculuk, Doktor Oks adlı romanları bilim-kurgunun çağdaş anlamda en önemli yapıtları arasında sayılabilir. Ardından H.G. Wells gelir. Wells, Zaman Makinesi adlı betiğiyle ilk kez bir zaman gezisini dile getirir. Dünyalar Savaşı, Görünmeyen Adam, Gelecek Günlerin Öyküsü adlı betikleri çağının en iyi örnekleridir.

XX. yüzyılın ilk yıllarından başlayarak özellikle Amerika'da bilim-kurgu dalının büyük bir gelişmeye ulaştığını, giderek 1950 yıllarında altın çağını yaşadığını belirtelim. Bilim-kurgunun ilk Amerikan örneği 1911 yılında Modern Electrics adlı bir dergide yayımlanan Ralph 124C 41+ 2660 Yılının Romanı adlı yapıttır. Kitabın yazarı Hugo Gernsback daha sonra Amerikan bilim-kurgusunun babası sayılmış, adına Hugo armağanı diye bir armağan kurulmuştur. Bu armağan her yıl en iyi bilim-kurgu yapıtına verilir. Science-fiction sözcüğünü ilk ortaya atan yazar da Gernsback olmuştur. Gernsback 1927 yılında Amazing Stories (Şaşırtıcı Öyküler) dergisini çıkarmış ve burada tüm olarak bilim-kurgu öyküleri yayımlamıştır. Ama ondan önce de, Murray Leinster adlı bilim-kurgu yazarı 1917'de yayımlanmaya başlayan Argosy-all-story dergisine yazıyordu. 1923'de yayına geçen Weird Tales (Acayip Masallar) dergisinin yazarları arasında H.P. Lovercraft da vardı. Sonradan en ünlü bilim-kurgu yazarlarından biri olan Ray Bradbury de ilk öyküsünü bu dergide yayımlamıştı. Kendi de bir bilim adamı olan John Compell 1937'de Astounding sciene-fiction dergisini, daha sonra önemli bir bilim-kurgu dergisi olan Analog'u yayımlamaya başlamıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra bilim-kurgu dergilerinin sayısı iyice artmıştır. 1950 yılından sonraki dönemde McCarthy'ciliğin baskısından kaçan birtakım yazarlar bilim-kurguya sığınarak bu türün daha da gelişmesini sağlamışlardır.

Bilim-kurgu türü öteki ülkelerde de gelişme göstermiştir aynı dönem içinde. Aldous Huxley'in Yeni Dünya'sını, George Orwell'in 1984'ünü, Karel Capek'in R. U. R.'unu, Pierre Boulle'un Maymunlar Gezegeni'ni bir yana bırakamayız. Polonya'dan Stanislas Lem, Sovyetler Birliğinden Yefremov gibi bilim-kurgu yazarları, yakın çağda yetişmişlerdir.
Orhan Duru
Son düzenleyen NihLe; 2 Haziran 2007 15:01
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!