Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Temmuz 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

GÖZ DIŞI KASLARI


Göz dışı (ekstraoküler) kaslar


Göz küresinin hareketlerini sağlayan ekstraoküler kaslar, 4 tane rektus (Rektus lateralis, rektus medialis, rektus superior, rektus inferior) ve 2 tane oblik (superior oblik kas, inferior oblik kas) olmak üzere toplam 6 kastan meydana gelir. Kasların anatomik yerlerinin başlangıç ve bitiş yerlerinin bilinmesi kasların fonksiyonlarını anlamak için önemlidir.

Rektus kasları: Orbita apeksindeki Zinn tendon halkasından köken alırlar. Sup. oblik kas orbitanın apeksinden, optik foramenin üst ve medialinden, inf. oblik kas orbita tabanından köken alırlar. Bir başka deyişle inferior oblik kas haricindeki tüm kaslar orbita apeksinden köken alırlar. Rektuslar göz küresinin ön bölümünde skleraya yapışırlar. Yapışma bir spiral şeklindedir ve "Tillaux spiral halkası" ismini alır. Orbita apeksinde kasların başlama konumları Medial rektus kası limbusa en yakın yapışan kas iken (5,5 mm) superior rektus kası limbusa en uzak yapışan kastır. (7,7 mm) Lateral rektusda bu rakam 7 mm, inferior rektusda 6,5 mm'dir.
Ad:  göz13.JPG
Gösterim: 4028
Boyut:  50.1 KB
resimde Orbita apeksinde optik sinir ve ekstraoküler kasların oluşturduğu Zinn tendon halkası. II; Optik sinir, SR; Superior rektus kası, MR; medial rektus kası, IR; inferior rektus kası, LR; lateral rektus kası, LEV; levator palpebra kası, SO; Superior oblik kası.

İç rektus kası Zinn tendon halkasından çıktıktan sonra optik sinire yakın seyreder ve limbusdan 5,5 mm geride skleraya yapışır. Görevi göz küresini içeriye baktırmaktır. Okülomotor sinir (III. kraniyal sinir) tarafından uyarılır.

Alt rektus kası Zinn tendon halkasından başladıktan sonra üst rektusa benzer olarak görme aksı ile 23 derecelik açı yaparak dışa doğru uzanır. Limbusdan 6,5 mm geride skleraya yapışır. Okülomotor sinir tarafından uyarılan kasın görevi göz küresini aşağıya baktırmaktır. Bu fonksiyon göz dışa bakarken en kuvvetlidir. Göz içe bakarken ise aşağı bakış hareketi yanında gözün saat yönünde dışa dönmesine katkıda bulunur.
Ad:  göz14.JPG
Gösterim: 4693
Boyut:  48.1 KB

Zinn tendon halkasından köken almayan tek kas olan alt oblik orbita iç yan duvarından köken alır. Dışa ve arkaya seyrederek, aşağıdan gözü bir hamak gibi sarar. Ekvatorun gerisinde lateral rektusun yapışma yerinin altında skleraya yapışır. Okülomotor sinir tarafından uyarılan kasın görevi gözü yukarı baktırmak ve gözü saat yönünde dışa doğru çevirmektir. Yukarı baktırma fonksiyonu göz içe bakarken en fazla dışa bakarken ise azdır.

Dış rektus kası Zinn halkasından köken aldıktan sonra limbustan 7 mm geride skleraya yapışır. Görevi gözü dışa baktırmaktır. Abdusens sinir (VI. Kraniyal sinir) tarafından uyarılır.

Üst rektus kası Zinn halkasından köken aldıktan sonra görme aksı ile 23 derecelik acı oluşturacak şekilde dışa açılır. Limbustan 7.7 mm geride skleraya yapışır. Okülomotor sinir tarafından uyarılan kasın görevi yukarı baktırmaktır. Yukarı bakış hareketi göz dışa bakarken en kuvvetlidir. İçe bakarken ise yukarı bakış yanında gözün saat yönünde içe dönüş hareketine katkıda bulunur.
Ad:  göz15.JPG
Gösterim: 4163
Boyut:  35.5 KB

Üst oblik kas optik foramenin üst medialinden başlar. Trokleaya kadar kas olarak seyrederken, trokleadan sonra tamamen tendonlaşır. Frontal kemiğin troklear çıkıntısında geriye dönen tendon ekvatorun gerisinde skleraya yapışır.

Troklear sinir (IV. Kraniyal sinir) tarafından uyarılan kasın görevi göz güresini aşağı baktırmaktır. Bu fonksiyonun yanı sıra gözün saat yönünde içe doğru döndürülmesinde katkıda bulunur. Kasların yan temporalden ve üstten görünümü Şekil 7.2 ve 7.3'de görülmektedir.
Aşağı bakış hareketi göz içe bakarken kuvvetli, dışa bakarken ise zayıftır.
Göz dışı kaslarının vücudun diğer bölümündeki çizgili kaslara göre önemli farklılıkları vardır. Örneğin vücutta 140 kas lifine bir sinir lifi düşerken, göz kaslarında bu oran 1/10' dur. Göz kaslarında aynı zamanda derin duyu (propriosepsiyon) özelliği vardır. Göz hareketlerinde, ve cisimlerin uzaydaki yerlerini saptamada propriosepsion duyusunun önemi büyüktür.

ÖZET

Göz küresinin hareketlerini sağlayan ekstraoküler kaslar, 4 tane rektus (Rektus lateralis, rektus medialis, rektus superior, rektus inferior) ve 2 tane oblik (superior oblik kas, inferior oblik kas) olmak üzere toplam 6 kastan meydana gelir. İnferior oblik kası haricindeki rektus kasları orbita apeksindeki Zinn tendon halkasından köken alırlar. Zinn tendon halkasından köken almayan tek kas olan alt oblik orbita iç yan duvarından köken alır. Rektuslar göz küresinin ön bölümünde skleraya yapışırlar. Yapışma bir spiral şeklindedir ve "Tillaux spiral halkası" ismini alır. İç rektus kasının görevi göz küresini içeriye baktırmaktır. Okülomotor sinir (III: kraniyal sinir) tarafından uyarılır. Dış rektus kasının görevi gözü dışa baktırmaktır. Abdusens sinir (VI. Kraniyal sinir) tarafından uyarılır. Okülomotor sinir tarafından uyarılan üst rektusu kasının görevi yukarı baktırmaktır. Okülomotor sinir tarafından uyarılan alt rektus kasının görevi göz küresini aşağıya baktırmaktır. Alt oblik kası gözü yukarı ve saat yönünde dışarı çevirir. Üst oblik kası gözü aşağı ve saat yönünde içe çevirir. Göz kaslarında aynı zamanda derin duyu (propriosepsiyon) özelliği vardır. Göz hareketlerinde, ve cisimlerin uzaydaki yerlerini saptamada propriosepsion duyusunun önemi büyüktür.

GÖZ KÜRELERİNİN TOPOGRAFİK YAPISI


GÖZ KÜRELERİNİN TOPOGRAFİK ÖZELLİKLERİ


Göz küreleri orbita boşluğu içerisinde bağ dokusundan bir yağ yastığı içerisine yerleşmişlerdir. Orbitanın yaklaşık 1/3'ünü kaplarlar. Sadece ön yüzü dış ortamla temasta olup yaklaşık olarak 1/5'i görülebilir haldedir. Normal erişkin gözünün ön arka çapı ortalama 24 mm'dir. 21-26 mm arası erişkinde normal olarak kabul edilir. Bu çap doğumda ortalama 16 mm'dir. 3 yaşındaki bir çocukta 23mm'e ulaşır. Maksimum uzunluğuna 18 yaş civarında ulaşır. Göz küresinin hacmi 7 cm3 olup ağırlığı ise 7-9 gr'dır.

Korneanın en dik olduğu bölüme ön kutup, göz küresinin arka eğriliğinin merkezi arka kutup olarak adlandırılır. Bu iki ekseni birleştiren çizgiye geometrik eksen denir. Bakılan cisim ile fovea arasındaki çizgiye ise görme ekseni denir. Kornea merkezi ile lensin merkezinden geçen hayali çizgiye ise optik aks adi verilir. Ön ve arka kutba eşit uzaklıktaki noktaların oluşturduğu hayali çizgiye ekvator denir. Ekvatorun çevresi 69-85 mm arasında normal olarak kabul edilir. Ön ve arka kutbu birleştiren hayali çizgilere ise meridyonel çizgi adi verilir.
Ad:  göz16.JPG
Gösterim: 4343
Boyut:  24.0 KB
  • Ön (anterior) kutup: Kornea eğiminin merkezidir.
  • Arka (Posterior) kutup: Globun arka eğiminin merkezidir.
  • Optik sinirin hafif temporalinde lokalizedir.
  • Geometrik (anatomik) aks: Ön ve arka kutpu birleştiren hayali çizgidir.
  • Görme (vizüel) aksı: Foveanın merkezinden bakılan noktaya çizilen hayali çizgidir.
  • Optik aks: Kornea merkezi (ön kutup) ile lensin merkezinden geçip retinaya uzanan hayali çizgidir.
  • Ekvator: Her iki ön ve arka kutup arasındaki orta noktada gözü çepeçevre saran hayali çizgidir.
  • Meridyen: Ekvatora dik, ön ve arka kutupdan geçen dairesel çizgidir.
  • Ön arka çap: 22-26 mm., ortalama 24 mm. Çevre : 69-81 mm.

GÖZÜN TABAKALARI


Esas olarak üç tabakadan oluşur, dıştan içe
1. Dış destek kılıfı (fibröz tabaka): Saydam kornea, opak sklera ve limbus.
2. Orta tabaka (uvea) (vasküler tabaka): İris, korpus siliyare ve koroid.
3. İç tabaka (sensöryel tabaka) (retina): Duyusal retina ve tek katlı retina pigment epiteli.

ÖZET

Normal erişkin gözünün ön arka çapı ortalama 24 mm'dir. 21-26 mm arası erişkinde normal olarak kabul edilir. Bu çap doğumda ortalama 16 mm'dir. 3 yaşındaki bir çocukta 23mm'e ulaşır. Maksimum uzunluğuna 18 yaş civarında ulaşır. Göz küresinin hacmi 7 cm3 olup ağırlığı ise 7-9 gr'dır. Korneanın en dik olduğu bölüme ön kutup, göz küresinin arka eğriliğinin merkezi arka kutup olarak adlandırılır. Bu iki ekseni birleştiren çizgiye geometrik eksen denir. Bakılan cisim ile fovea arasındaki çizgiye ise görme ekseni denir. Kornea merkezi ile lensin merkezinden geçen hayali çizgiye ise optik aks adı verilir.

KONJONKTİVA:


Göz kapaklarının arka yüzeylerini ve gözün dış ortam ile temas halindeki kısımlarını örten mukoz bir membrandır. Üst ve alt kapak serbest kenarlarından başlayan konjonktiva kapakların arka yüzeylerini örttükten sonra katlantı yaparak göz küresini sarmaya başlar. Limbusda sonlanır. Üç bölüm halinde incelenebilir: kapak konjonktivası, forniks, bulber konjonktiva.

Palpebral konjonktiva:


Göz kapaklarının altındaki kısımdır, alttaki tarsal plakların arkasına sıkıca yapışıktır. Konjonktival forniksle devam eder.

Konjonktiva forniksleri


Altta ve üstte göz kapakları ile göz küresi arasındaki cep şeklindeki boşluğa denir. Levator palpebra ve rektus kaslarının fasiyasına gevşek bir şekilde bağlıdır, bu sayede göz hareketleri ile uyum içerisinde hareket eder. Göz yaşı bezinin kanalları üst lateral fornikse açılır. Medial'de forniks yoktur burada plika semilunaris ve karünkül olarak adlandırılan yapılar vardır. Plika semilunaris kapak aralığının iç kısmında bulunan bir konjonktiva kıvrımıdır. Goblet hücreleri bakımından zengindir. Lakrimal karankül, birkaç ince renksiz tüy ve yağ bezleri içeren modifiye olmuş epitelden oluşur.

Bulbar (Oküler) konjonktiva:


Göz küresinin ön yüzünü ve kapakların iç yüzünü örten ince saydam zardır. Hareketlidir. Saydam olduğu için altındaki yapılardan dolayı beyaz görünür.
Konjonktiva epiteli, stratifiye kolumnar hücrelerden oluşur, ve gevşek bir bağ dokusu üzerinde yer alır. limbusta (kornea kenarı) strafiye skuamöz ve non-keratinize bir yapıya bürünür. Bulbar kısmı saydamdır ve alttaki sklera, damarlar gibi yapılar izlenebilir.
Konjonktivada, küçük aksesuar göz yaşı bezleri, Goblet hücreleri yer alır. Dış kısımdaki konjonktival lenf drenajı yüzeyel parotis lenf noduna, iç kısımdaki ise submandibular lenf nodlarınadır. Plika semilunaris, göz laterale hareket ettiğinde konjonktivanın gerilmesini önler.

TENON KAPSÜLÜ


Göz küresini saran, kollajen liflerden ve az miktarda fibroblastlardan oluşmuş bir kılıftır.
Önde korneaskleral birleşme yerinin hemen arkasında konjonktiva ile birleşir. Arkada ise optik sinir kılıfları, posterior silier damarlar ve sinirler tarafından delinir. Tenon kapsülü ve intermüsküler fibröz membran birlikte dört rektus kasını sararlar. Göz küresinin rahat hareket etmesi için bir yastık görevi görür.
ÖZET
Göz kapaklarının arka yüzeylerini ve gözün dış ortam ile temas halindeki kısımlarını örten mukoz bir membrandır. Üç bölüm halinde incelenebilir: kapak konjonktivası, forniks, bulber konjonktiva. Konjonktiva forniksleri altta ve üstte göz kapakları ile göz küresi arasındaki cep şeklindeki boşluğa denir. Bulbar (Oküler) konjonktiva: Göz küresinin ön yüzünü ve kapakların iç yüzünü örten ince saydam zardır. Konjonktiva epiteli, stratifiye kolumnar hücrelerden oluşur, ve gevşek bir bağ dokusu üzerinde yer alır. Konjonktivada, küçük aksesuar göz yaşı bezleri, Goblet hücreleri yer alır. Göz küresini saran, kollajen liflerden ve az miktarda fibroblastlardan oluşmuş bir kılıftır.

SKLERA VE KORNEA


DIŞ KILIF (FİBRÖZ TABAKA, SKLERA)


Sert fibröz yapılı bir tabaka olup göz küresine koruyucu bir kılıf oluşturur. Opak, beyaz renkte olan, Sklera gözün 5/6 arka kısmını, saydam kornea ise 1/6 ön kısmını oluşturur. Sklera ve korneanın birleştiği gri çizgiye ise limbus adi verilir.
En dıştaki beyaz katmandır. Göz küresine yuvarlak şeklini verir. Yoğun fibrokollajenöz bir yapıdır. Önde episklera, tenon kapsülü ve konjonktivayla örtülüdür. Arkada tenon kapsülüne yapışıktır. Ön ve arkada iki büyük açıklığı vardır. Öndeki açıklıkta saydam olan kornea, arkadaki açıklıkta ise optik sinir vardır. Optik sinir bölgesinde delikli bir yapıya sahiptir. Bu bölgeye lamina kribroza adi verilir. Arka kutup bölgesinde en kalındır (1 mm.), rektus adale insersiyolarının gerisinde ise en incedir (0.3 mm).

Üç tabakadan oluşur : Dıştan içe episklera, stroma ve lamina fusca. Episklera, tenon kapsülüne bantlarla bağlantılı gevşek fibröz dokudan yapılmıştır. Kan damarları bakımından zengindir. İkinci tabaka olan stromadaki kollajen liflerin irregüler dizilimi ve farklı çapları nedeniyle beyazdır. Su içeriği % 65 - 70 dir. Üçüncü tabaka olan lamina fusca koroideya komşudur. Elastik lif bakımından zengindir.
Sklera damar açısından fakir bir dokudur. Episkleral ve koroidal damar ağlarından kanlanır. Arka Sklera kısa siliyer sinirin dallarıyla, ön bölüm uzun siliyer sinir tarafından inerve edilir.

KORNEA


Göz küresinin en dış kısmında bulunan, saat camı gibi saydam olan bölümüdür. Kornea aköz hümör, lens ve vitreus ile birlikte gözün kırıcı ortamlarından birisini oluşturur, Aköz hümör ile birlikte pozitif bir Lens gibi davranarak 43 diyoptrilik bir kırma gücü 8 oluşturur. Önden bakıldığında vertikal olarak 10.6 mm., horizontal olarak 11.7 -mm. uzunluğundadır. Santral kalınlığı 0.52 mm., periferkalınlığı 0,7 mm'dir. Santral 4 mm'lik kısımda sferik olarak kabul edilebilir.
Bu bölümde eğrilik yarıçapı ortalama 7,8 mm'dir. Kornea avaskülerdir yani damarsızdır. Limbus damarlarından, aköz hümörden ve gözyaşından beslenmesini sağlar.
Histolojik olarak 5 tabakadan oluşur Dıştan içe:
Ad:  göz17.JPG
Gösterim: 3932
Boyut:  28.1 KB
  • Epitel
  • Bowman tabakası,
  • Stroma
  • Descemet membranı Endotel
Epitel: Keratinleşmemiş çok katlı yassı epitel görüntüsündedir. Ortada 2-3 sıra halinde poligonal hücreler, en altta ise tek sıralı silindirik bazal hücreler vardır. Alttaki hücreler yaşlandıkça yukarı doğru itilirler. Hasara uğradığında epitel rejenere olabilir.
Bowman tabakası: Epitelin hemen altında bazal membran görevi görür. Hücresiz kollajenin yoğunlaşmasıyla oluşmuştur. Arka yüzü stroma ile devam eder. Hasara uğradığında tamir edilemez.
Stroma: Uniform çaplı, düzenli dizilimli kollajen lameller, keratositler ve mukopoli- sakkkaritlerden zengin bir matriks yapıdan oluşmuştur. Kornea kalınlığının % 90'ını oluşturur. Kollajen fibriller korneada eşit uzunlukta ve kalınlıkta düzenli olarak yerleşmişlerdir. Bu düzen sayesinde kornea saydamlığı kazanılmış olur. Hücre bakımından fakirdir. Kollajen fibriller arasına dağılmış keratosit hücreleri stromanın ana hücreleridir.
Descemet membranı: Mukopolisakkarit bir ortamda yer alan kollajen liflerinden yapılmıştır. Anatomik olarak endotelin bazal membranı olarak algılanabilir. Limbusda sonlanır ve trabeküler ağa açılır. Mekanik etkiyle stromadan kolaylıkla ayrılabilir.
Endotel: Tek sıralı poligonal hücrelerden oluşmuştur; mm2'de 3000-3500 hücre bulunur. Bu hücrelerin yenilenme yetenekleri yoktur. Pompa fonksiyonları ve hücreler arası sıkı bağlarla korneanın su dengesini sağlarlar. Çeşitli hastalıklar veya travma nedeniyle sayıları azalırsa hücreler büyüyerek ölen hücrelerin açıklarını kapatmaya çalışırlar. Hücre sayısı mm2'de 500'ün altına inerse endotel yetmezliği oluşur ve kornea ödemlenerek saydamlığını kaybeder.

Limbus:


Kornea ile skleranın birleşim yerine verilen addır. Periferik kornea boyunca uzanan gri renkte, 1-1,5 mm genişliğinde bir alandır. Limbus bölgesi klinik olarak çok önemlidir. Aşağıdaki göz oluşumları limbusun yapısında yer alırlar.
Ad:  göz18.JPG
Gösterim: 4249
Boyut:  36.4 KB
  • Konjonktiva
  • Tenon kapsülü
  • Episklera
  • Korneoskleral stroma
  • Şlem kanalı (Aköz hümörün dışa akım yeri)
Opak skleradan saydam korneaya geçiş 1-1,5 mm'lik bir geçiş zonunda oluşur. Bu bölgede Bowman tabakası ve Descemet membranı sonlanır. Descemet membranı Şlem kanalında sonlanır. Klinik histolojik ve patolojik olarak kesin bir sınırı yoktur. Patolojik olarak Limbus, Bowman membranından sonraki 1,5 mm'lik alanda sonlanır. Klinik olarak ise yaklaşık olarak 2 mm genişliktedir. Ve iki eşit bölgeye ayrılır;
  • Önde saydam korneadan başlayarak Bowman membranından Schwalbe hattına kadar uzanan mavi-gri bölge,
  • Trabeküler ağın üzerindeki ve Schwalbe hattından skleral mahmuza uzanan arka bölge veya beyaz limbus. arka limbus veya beyaz limbus.
Bu sınırların bilinmesi katarakt cerrahisinde ve glokom cerrahilerinde son derece önemlidir.
Kornea, limbusdaki damarlar dışında başka damar içermez. Limbus ön siliyer arterlerden kanlanır. Korneada lenf damarlarında bulunmaz. Sinirsel inervasyonu V. Kraniyal sinirin oftalmik dalının uzantıları olan nazosiliyer sinir ve uzun siliyer sinirlerle sağlanır. Endotel ve Descemet tabakalarında sinir yoktur. Stroma ve epitel tabakaları ise yoğun olarak sinirlenmişlerdir. Bu yüzden kornea son derece hassastır, en ufak irritasyonda aşırı reaksiyon verir. Korneadaki sinirler, saydamlığı bozmamak için myelinsiz karakterdedirler.

ÖZET
Opak, beyaz renkte olan, Sklera gözün 5/6 arka kısmını, saydam kornea ise 1/6 ön kısmını oluşturur. Sklera ve korneanın birleştiği gri çizgiye ise limbus adi verilir. Sklera, en dıştaki beyaz katmandır. Önde episklera, tenon kapsülü ve konjonktivayla örtülüdür. Optik sinir bölgesinde delikli bir yapıya sahiptir. Bu bölgeye lamina kribroza adi verilir. Sklera damar acısından fakir bir dokudur. Episkleral ve koroidal damar ağlarından kanlanır. Kornea, göz küresinin en dış kısmında bulunan, saat camı gibi saydam olan bölümüdür. Aköz hümör ile birlikte pozitif bir lens gibi davranarak 43 diyoptrilik bir kırma gücü oluşturur. Histolojik olarak 5 tabakadan oluşur, Dıştan içe: Epitel, Bowman tabakası, Stroma, Descemet membranı, Endotel. Limbus, kornea ile skleranın birleşim yerine verilen addır. Konjonktiva, tenon kapsülü, episklera, korne- askleral Stroma ve Şlem kanalı limbusun içinde yer alırlar.

UVEA


UVEAL TABAKA (VASKÜLER TABAKA)


Klinikte daha çok uveal tabaka ismiyle bilinir. Damar, sinir ve bağ dokusu hücrelerinden zengindir. Dışta sklera; içte ise retina ile komşuluktadır. Sadece önde skleral mahmuz bölgesinde, optik sinir çevresinde ve vorteks venleri bölgesinde sklera ile yapışıklığı vardır. Diğer bölgelerde skleraya yaslı olarak durur. Gözün vasküler tabakası da denilen uvea, zengin damarlanması sayesinde gözün ısı dengesini korurken retina pigment epitelini ve retinanın dış katlarını besler. Önden arkaya doğru üç bölüm halinde incelenir.
  • İris
  • Siliyer cisim
  • Koroid

İris:


Uveanın en önde yer alan tabakasıdır. Göze rengini veren tabakadır ve bu renk kişiden kişiye farklılık gösterir. İris içindeki pigment hücreleri miktarı bu rengi belirler. Açık renkli gözlü sahışlarda pigment epiteli az, koyu renkli gözlü. şahıslarda pigment epiteli çoktur.
Lens ve korpus siliyarenin önünde, ön kamarayı arka kamaradan ayıran bir diyaframdır. Korneanın arkasında, lensin önünde bulunur, her iki yüzü de aköz hümör ile temastadır: Ortasındaki büyüyüp küçülebilen dairesel açıklığa pupilla adı verilir: İris periferde siliyer cisim tabanına tutunur. İris kökü olarak tanımlanan bu kısım, irisin en ince bölümüdür. Künt travmalar sonucu bu bölgeden yırtılarak iridodiyalize yol açabilir.
İris iki histolojik yapı gösterir:
  • Stroma: İrisin 3/4 ön kısmını oluşturur. Stromada kollajen ve elastik lifler, pigmentli hücreler, damarlar, sinirler ve mukopolisakkarit'lerden yapılı bir matriks bulunur.
  • Pigment epiteli: İrisin arka yüzeyinde iki katlı hücrelerden oluşan tabakadır. Pigment epiteli ile stroma arasında sempatik sistemden uyarı alan diatatör pupilla kası (pupillayi genişletici kas) bulunur Lifleri iris kökünden sfinkter pupilla kasına (pupillayı küçültücü kas) kadar devam eder.
Sfinkter pupilla adalesi arka stromada pupiller kenara yakın olarak yerleşmiştir. Pupillayı halkasal olarak çevreler. Parasempatik sinir lifleri ile uyarılır. Her iki adale de nöral ektodermden köken alırlar.
Kanlanması irisin majör arteriyel halkasından çıkan radyal damarlar aracılığıyladır. Bu damarlar pupil kenarında minör arteriyel halkayı oluştururlar. Venöz boşaltım ise vorteks venleri yolu ile olur. İrisin hümör aköz ile temas halindeki endotel hücreleri zonula okludensler aracılığıyla bağlıdırlar. Vasküler endotel ve processus siliyarenin pigment epitelyumunun sıkı bağlantıları kanaköz bariyerini oluştururlar.

Pupilla:


büyüyüp küçülerek göze giren ışık miktarını ayarlar. Hümör aközün arka kamaradan ön kameraya geçmesini sağlar. Kornea merkezinin hafif alt nazalinde yer alır. Oda ışığında 2,5-5 mm ortalama 4 mm çapındadır. Pupilla genç erişkinlerde en büyük boyutunu alır. Yaşla birlikte pupillanın çapı giderek azalır. Yeni doğanlarda da pupilla çapı küçüktür. Pupillanın büyümesine midriazis, küçülmesine myozis adı verilir. Pupillaların çapları normalde birbirine eşittir.
Bu duruma pupillaların izokorik olması denir. Patolojik durumlarda pupillaların çapları arasındaki eşitlik bozulabilir; bu duruma pupillaların anizokorik olması denir.
Ad:  göz19.JPG
Gösterim: 4033
Boyut:  38.2 KB

Silier cisim: (Korpus siliyare)


Skleral mahmuzundan ora serrataya kadar uzanır. Bir başka deyişle iris kökünden koroideya kadar uzanan 6 mm kalınlığında bir halkadır. Yandan bakıldığında tabanı kısa ikizkenar bir üçgen görünümünde olup tabanı ön kamerayla, diğer kenarlarından içteki vitreus, dıştaki sklera ile komşudur. Siliyer cisim iki bölümden oluşur.
  • Uveal
  • Epitelyal
Uveal kısım en önemli oluşumu Siliyer kastır. 3 grup düz kas fibrilinden oluşur.
  • Longitudinal kas grubu: Brücke kas grubu da denir. Skleraya en yakın kas grubudurlar ve Siliyer kasın en kalın kısmını oluştururlar.
  • Radier kas grubu: Longitudinal kas grubundan başlayarak sirküler liflerle devam ederler.
  • Sirküler kas grubu: Müller kası olarak da bilinirler. Kasın en iç tabakasını oluştururlar. İrisin arkasında bir tekerlek gibi yerleşmişlerdir. Birlikte çalışan bu kas gruplarının kasılması sona erdiğinde içerisindeki elastik lifler yardımı ile eski halini alır.
Siliyer kasın en önemli görevi akomodasyon yapmak yani uyum yapmaktır. Siliyer kasın çalışması sayesinde gözlerimiz uzak ve yakına odaklanabilirler; yani uyum yapabilirler. Siliyer cisimlere zonula lifleri denen ince iplikçikler tutunmu5tur. Zonula lifleri diğer uçları ile lensin ekvatoruna tutunmuşlardır. Dinlenme halinde zonula lifleri gergindir ve lensi yassı biçimde tutarlar. Akomodasyon yapıldığında siliyer kaslar kasılır. Siliyer halka küçülür, ve zonula lifleri gevşer. Elastik olan lens kendi üzerinde katlanarak kırma gücünü arttırır ve akomodasyon yapılmış olur.
Siliyer kasların inervasyonu III. kraniyal sinir tarafından yapılır. Kısa siliyer sinirlerle göze ulaşan postgangliyonik parasempatik lifler siliyer kası inerve eder.

Epitelyal bölüm:


Siliyer cismin epitelyal bölümü arka kamaraya ve vitreusa bakan iç kısmıdır. İki kısımdan oluşur.
  • Pars plana
  • Pars plikata
Pars plana koroide yakın olan 4 mm genişliğindeki arka kısma denir. Damar bakımından fakirdir. Cerrahi girişimlerde kullanılır.
Pars plikata, 2-3 mm genişlikte ön bölüme verilen addır. Pars plikatada 70-80 tane siliyer proses bulunur. Siliyer proseslerin boyu 0,8 mm, eni 1 mm'dir. Üzerleri iki katlı epitelle örtülüdür. Hümör aköz bu oluşumlardan arka kamaraya salgılanır.
Siliyer cismin kanlanması esas olarak irisin majör arteriyel halkasındandır. Bu halka, iki uzun posterior siliyer arter ve 7 tane ön siliyer arterden oluşur. Ön siliyer arterler rektus kasları ile öne gelirler, her kasta iki adet ön siliyer arter vardır, istisna olarak, lateral rektus kası bir tane siliyer arter içerir. Venöz dönüş vorteks venleri yolu ile olur.

Koroid:


Retina pigment epiteli (RPE) ve duyusal retinanın dış yarısının beslenmesini sağlayan vasküler tabakadır. Arkada optik sinirden, önde korpus siliyareye kadar uzanır. Makula bölgesinde 0,25 mm, periferde ise 0,1 mm kalınlığa sahiptir. Koroideanın kanlanması, kısa siliyer arterlerden, iki uzun posterior siliyer arterden ve 7 tane ön siliyer arter tarafından sağlanır. Bu arterler koryokapillaris yolu ve kendi içlerinde yaptıkları anastomozlar ile birbirleriyle bağlantılıdırlar. Venöz dönüş vorteks venleri yolu ile olur. Duyusal inervasyonu yoktur. Sadece damarların tonusunu kontrol eden sempatik sinirler vardır.
Dıştan içe üç bölüm halinde incelenebilirler. Suprakoroid tabaka (lamina fusca).
Damar tabakası
  • Dış damar tabakası (Büyük venler),
  • Orta damar tabakası (Orta büyüklükte venler ve arteriyoller)
  • Koryokapillaris (Büyük fenestralı kapillerler)
  • Bruch Membranı
Lamina Fusca: Gevşek yapıda elastik ve kollajen liflerden oluşmuştur. Suprakoroid boşluk olarak da bilinir. Bu boşluktan kısa ve uzun siliyer arter ve sinirler geçer.
Damar Tabaka: En dışta büyük venlerden yapılı bir tabakadır. Vorteks venlerine boşalırlar. Haller halkası adıyla da bilinir. Daha içte orta büyüklükte venler ve arteriyoller vardır. Satler halkası olarak da bilinir. En iç vasküler tabaka koryokapillaris olarak bilinir. Kısa arka siliyer arterler tarafından oluşturulur. Arterler 40- 60 mikron kalınlıktaki kapiller damarlara bölünür. Bu tabakadaki kapillerlerin duvarlarında büyük açıklıklar vardır. Bu aralıklardan geçen kan elemanları, retina pigment epitelini ve retinanın dış tabakasını besler.
Bruch membranı: Bağ dokusu katmanlarından oluşmuştur. Ortalama olarak 7 mikron kalınlığındadır. Retina pigment epitelinin bazal membranı olarak çalıştığı gibi, koryokapillaristeki kapillerlerin retina pigment epiteli ve retina katlarına yayılmaması için bir bariyer görevi yapar. Bu membran defektlerinde yüksek miyopi, psödoksantoma elastikum gibi hastalıklar görülebilir. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu bu membran bütünlüğü bozulduğunda karşımıza çıkan bir başka hastalık grubudur.
ÖZET
Uveal tabaka; Damar, sinir ve bağ dokusu hücrelerinden zengindir. Dışta sklera, içte ise retina ile komşuluktadır. Sadece önde skleral mahmuz bölgesinde, optik sinir çevresinde ve vorteks venleri bölgelerinde sklera ile yapışıklığı vardır. Önden arkaya doğru üç bölüm halinde incelenir: İris, siliyer cisim, ve koroid: İris, üveanın en önde yer alan tabakasıdır. Göze rengini veren tabakadır ve bu renk kişiden kişiye farklılık gösterir. İris içindeki pigment hücreleri miktarı bu rengi belirler. Açık renkli gözlü şahıslarda pigment epiteli az, koyu renkli gözlü şahıslarda pigment epiteli çoktur.
Silier cisim (Korpus siliyare), iris kökünden koroideya kadar uzanan 6 mm kalınlığında bir halkadır. Siliyer cisim iki bölümden oluşur: Uveal, epitelyal. Koroid, retina pigment epiteli (RPE) ve duyusal retinanın dış yarısının beslenmesini sağlayan vasküler tabakadır. Pupilla büyüyüp küçülerek göze giren ışık miktarını ayarlar. Hümör aközün arka kamaradan ön kameraya geçmesini sağlar.

LENS


Lens (göz merceği): İrisin hemen arkasında bulunan saydam ve bikonveks bir yapıdır.
Pupilla yolu ile göze giren ışığı kırarak retinada odaklar. Ana fonksiyonları şöyle sıralanabilir:
  • Kendi saydamlığını korumak
  • Gözün optik sistemi içinde kırıcılık rolü üstlenmek
  • Akomodasyon (uyum) yapmak. (6 metre içindeki objelerin net görülebilmesi)
  • Ultraviyole ışınlarını absorbe etmek.
Lens korneadan sonra gözün ikinci refraktif elemanıdır. Kırma gücü ortalama 20 Diyoptridir. Lensin olmaması durumuna afaki denir. Gözün 20 Diyoptrilik bir kırma gücünden yoksun kalması demektir. Lens yassılaşmış bir topa benzer
Ad:  göz20.JPG
Gösterim: 3911
Boyut:  19.8 KB
Erişkinlerde ortalama 10 mm çapında ve 4 mm kalınlığındadır.
Lensin değişik anatomik bölgeleri vardır. En öndeki kısımına ön kutup, en arka kısımına arka kutup, Ön ve arka yüzlerinin birleştiği yere ekvator denir. Lens anatomisi basittir. Lens bir kapsül ile tamamen sarılıdır. Ön kapsülün altında lens epitel hücreleri vardır. Lens, kapsülünden uzanan zonüllerle korpus siliyareye tutunur. Akomodasyon sırasında lens kalınlığı artar. Siliyer kasların kasılmasıyla zonüler lifler gevşer, elastik olan lens, kalınlığını ve konvek- sitesini arttırır. Ön arka mesafesi artan lenste ön ve arka yüzeylerin eğrilik-yar çapları azalır, böylece lensin kırma gücü artmış olur. Akomodasyon gevşerken bu olayların tam tersi olur.
Ad:  göz21.JPG
Gösterim: 3741
Boyut:  16.3 KB

Lensin diğer yapılardan farklı olarak alışılmadık anatomik özellikleri vardır;
  • Lensin sinirsel inervasyonu yoktur.
  • Damarsızdır, beslenmesini arkasındaki vitreus ve önündeki hümor aközden sağlar. . Yaşam boyunca büyümeye devam eder.
  • Kapsül denilen bir zar ile kaplıdır.
Lens Kapsülü: Lensi önde ve arkada tümüyle saran homojen hücresiz bir yapıdır. Lens epitel hücrelerinin bazal membranı olduğu kabul edilir. Ön kapsül arka kapsüle göre iki kat daha kalındır ve kalınlığını hayat boyu arttırır. En ince 2, en kalın 20 mikrometre kalınlığa sahiptir.
Lens epiteli: Ön kapsülün altında tek sıra kübik hücrelerden oluşur. Arka kapsülün üzerinde epitel hücresi yoktur. Ekvatorun hemen önündeki lens epitel hücreleri bölünerek çoğalırlar. Bu epitel hücreleri uzayarak kutuplara doğru uzanırlar ve lens fibrillerini oluştururlar.
Lens fibrilleri: Hayat boyu oluşmaya devam ederler. Yeni fibriller oluştukça eski fibriller merkeze itilir. Bu nedenle fibrillerin en yaşlıları merkezde en gençleri periferdedir. Eski fibriller giderek sertleşen ve büyüyen lens nükleusunu oluşturur. Yeni oluşan lifler ise nükleusun periferinde lens korteksini yaparlar.
Lens Zonülleri (Zinn Lifleri): Lens ekvatoru ile siliyer cisim arasında uzanan ve lensin yerinde durmasını sağlayan ince liflerdir. Siliyer cisimden çıkarak lens ekvatorunda kapsüle tutunurlar.

ÖZET
İrisin hemen arkasında bulunan saydam ve bikonveks bir yapıdır. Pupilla yolu ile göze giren ışığı kırarak retinada odaklar. Görevleri: kendi saydamlığını korumak, gözün optik sistemi içinde kırıcılık rolü üslenmek, Akomodasyon yapmak ve ultraviyole ışınlarını absorbe etmek. Lens korneadan sonra gözün ikinci refraktif elemanıdır. Kırma gücü ortalama 20 Diyoptridir. Lensin olmaması durumuna afaki denir. Erişkinlerde ortalama 10 mm çapında ve 4 mm kalınlığındadır. Lens, kapsülünden uzanan zonüllerle korpus siliyareye tutunur. Akomodasyon sırasında lens kalınlığı artar. Siliyer kasların kasılmasıyla zonüler lifler gevşer, elastik olan lens, kalınlığını ve konveksitesini arttırır. Ön arka mesafesi artan lenste ön ve arka yüzeylerin eğrilik yarı çapları azalır, böylece lensin kırma gücü artmış olur. Akomodasyon gevşerken bu olayların tam tersi olur. Lens damarsız ve sinirsizdir, yaşam boyunca büyümeye devam eder ve kapsül denilen ince bir zarla kaplıdır. Lens kapsülü, lensi önde ve arkada tümüyle saran homojen hücresiz bir yapıdır. Lens epiteli, ön kapsülün altında tek sıra kübik hücrelerden oluşur. Arka kapsülün üzerinde epitel hücresi yoktur. Lens fibrilleri, hayat boyu oluşmaya devam ederler. Yeni fibriller oluştukça eski fibriller merkeze itilir. Bu nedenle fibrillerin en yaşlıları merkezde en gençleri periferdedir. Lens Zonülleri (Zinn Lifleri), lens ekvatoru ile Siliyer cisim arasında uzanan ve lensin yerinde durmasını sağlayan ince liflerdir.

GÖZ KÜRESİNİN BOŞLUKLARI


Üç boşluk mevcuttur. Önden arkaya sırasıyla:
  • Ön kamara
  • Arka kamara
  • Vitreus

Ön kamara:


Önde kornea, arkada iris ve pupilla vardır. Merkezde en derin iken, periferde ön kamara açısının bulunduğu bölgede en dardır. Ön kamara derinliği değişkendir. Katarakt ameliyatı olanlarda ve miyoplarda daha derinken hipermetrop olgularda daha dardır. Normal bir bireyde merkezde ön kamara derinliği 3 mm kadardır. İçerisinde Hümör Aköz denilen saydam bir sıvı vardır. İnsanlardaki miktarı 0.1 ml kadardır. Korpus siliarelerden salgılanan hümör aköz lensi ve korneayı beslerken gözün tonusunu (Göz içi basıncı) oluşturur. Aköz hümör korpus siliarelerden arka kamaraya salınır, pupilla yolu ile ön kamaraya geçer, ve iridokorneal açıdaki trabeküler ağdan Schlemm kanalına geçerek gözü terkeder. Schlemm kanalı ile drenaj da bir problem olduğunda göziçi basıncında artma olur.

Ön kamara açısı:


Kornea ve irisin birleştiği bölgede oluşan açıya verilen addır.
Şu oluşumları barındırır
Ad:  göz22.JPG
Gösterim: 4158
Boyut:  38.1 KB
  • Schwalbe hattı
  • Schlemm kanalı ve trabeküler ağ
  • Skleral mahmuz
  • Silier cismin ön kısmı o İris
Ön kamara açısı gonyoskopi denilen bir teknikle görülebilir. Özel bir mercek yardımı ile yapılan bu incelemede en önde opak, beyaz bir hat olarak gözlenen yapı Schwalbe hattıdır. Burası korneanın Descemet membranının bitiş yeridir. Schwalbe hattından sonra trabeküler ağ görülür. Skleral mahmuza kadar uzanır. Skleral mahmuz beyazımsı dar bir bant şeklinde görülür. Bunun da hemen arkasında dar bir bant halinde gri- kahverengi olarak silier cisim görülür. Bunun da gerisinde irisin kökü görülür.

Trabeküler ağ:


Aköz hümörün drenajında en önemli rolü oynayan bölümdür. Trabeküler ağ ve Schlemm kanalının komşu dokularla ilişkisi son derece kompleksdir. Çünkü bu bölgede kornea, iris, sklera, ve silier cismin komşulukları ve ilişkisi vardır. Bu bölgede trabeküler ağdan süzülen aköz hümör Schlemm kanalına geçer. Burada toplanan sıvı da venöz dolaşıma katılır.

Arka kamara:


Önde iris, arkada lens ve zonüllerle sınırlandırılmıştır. Silier cisimlerden buraya salgılanan hümör aköz pupilla yolu ile ön kamaraya geçer. 

Vitreus boşluğu:


Önde zonula lifleri, korpus siliare, lensin arka yüzü, arkada retina ve papilla arasında kalan boşluktur. Boşluk jel kıvamındaki vitreus ile doldurulmuştur. Göz küresinin 80'ini oluşturur. Vitreus su, kollajen fibriller, protein ve hyaluronik asit içeren saydam bir jeldir. Büyük bir kısmı (% 98.5), sudan oluşur. Vitreusun göz küresinin şeklini belirlemek, retinayı koroide yaslı tutabilmek, ve göz içi basıncına katkıda bulunmak gibi görevleri vardır.
ÖZET
Göz küresinde 3 boşluk mevcuttur: ön kamara, arka kamara, vitreus. Ön kamara, önde kornea, arkada iris ve pupilla vardır. Merkezde en derin iken, periferde ön kamara açısının bulunduğu bölgede en dardır. Ön kamara derinliği değişkendir. Normal bir bireyde merkezde ön kamara derinliği 3 mm kadardır. İçerisinde Hümör Aköz denilen saydam bir sıvı vardır. İnsanlardaki miktarı 0.1 ml kadardır. Korpus siliarelerden salgılanan hümör aköz lensi ve korneayı beslerken gözün tonusunu (Göz içi basıncı) oluşturur. Kornea ve irisin birleştiği bölgede oluşan açıya ön kamara açısı denir. Ön kamara açısı gonyoskopi denilen bir teknikle görülebilir. Trabeküler ağ, Aköz hümörün drenajında en önemli rolü oynayan bölümdür.
Trabeküler ağ ve Schlemm kanalının komşu dokularla ilişkisi son derece kompleksdir. Arka kamara, önde iris, arkada lens ve zonüllerle sınırlandırılmıştır. Vitreus boşluğu, önde zonula lifleri, korpus siliare, lensin arka yüzü, arkada retina ve papilla arasında kalan boşluktur. Boşluk jel kıvamındaki vitreus ile doldurulmuştur. Göz küresinin % 80'ini oluşturur.

RETİNA


Gözküresi tabakalarının en içte yer alan ve ışığa duyarlı reseptörleri içeren bölümüdür. Retinanın fonksiyonu ışık enerjisi şeklinde kendine sunulan bilgiyi, algılayarak beyine göndermektir. İnsan beyni dış dünyadaki nesneleri tespit etmek için en çok kontrastlarla ilgilenir. Işığı elektrokimyasal enerjiye çevirirken, retina karanlık ve aydınlık kontrast durumunun oluşturduğu bilgiyi, görsel beyinde anlamı olan nöral sinyallere çevirir.

Retinanın ana fonksiyonel komponentleri fotoreseptörlerdir.
Fotoreseptörler karanlıkta görmeden sorumlu rod ve aydınlıkta görmekten sorumlu koni isimli hücrelerden oluşmuşlardır. Retinada yaklaşık 120 milyon rod, 6 milyon koni hücresi bulunur.
Rod ve konilerin dış segment membranları boyunca vitamin A'nın bağlanabildiği özel bir protein bulunur. Vitamin A dış segmente girerek bu proteinle birleşir. Yeni oluşan bu molekül ışığa duyarlı bir yapıya sahiptir. Işığın retinadaki fotoreseptörleri etkilemesi ile vitamin A ile protein molekülü arasındaki bağ kopar. Bu sırada oluşan fotokimyasal enerji görme siniri aracılığı ile beyine iletilir. Beyinde değerlendirilen bu enerji görüntü olarak algılanır.

Retinanın korideaya yakın olan kısımlarına dış, vitreusa komşu kısmına ise iç retina denir. Dışta bütün uzunluğu boyunca uvea ile komşuluktadır. Retinanın pigment epitel katı optik sinirden pupillaya kadar uzanır. Retina, siliyer cismin iç yüzeyi ve irisin arka yüzünde tek katlı epitel olarak devam eder. Bu bölüm ışığa duyarsızdır ve "Pars caeca retina" adı verilir. Sensöryel retina, papilladan ora serrata'ya kadar uzanır. Bu bölüme "pars optica" ismi verilir. Retina denildiğinde bu optik kısım anlaşılır.
Ora serrata: Periferde retinanın optik parçasının bitiminde ora serrata denilen birleşim hattı bulunur. Retina ora serrataya testere dişi gibi girintiler yapmıştır. Ora serrata pars plana ile devam eder. Ora serrata limbusa nazalde 6mm, temporalde 7 mm uzaklıktadır. Ora serrata arka ve ön vasküler sistemlerin ayrılma noktasıdır.
Ad:  göz23.JPG
Gösterim: 4232
Boyut:  26.6 KB

Retina genel olarak merkezi ve periferik retina olmak üzere iki bölümde incelenir. Merkezi retina, retinanın temporaldeki büyük damarlarıyla sınırlanmış bölgedir. Periferik retina ise bu damarlar ile ora serrata arasında kalan kısımdır. Retina muayenesi yapıldığında ilk dikkati çeken oluşum optik diskdir (papilla). Merkezi retinanın ortasında ise makula bulunur.
Makula: Merkezi retinanın ortasında yaklaşık 5 mm çapındaki bölgedir. Histoiojik olarak ganglion hücreleri burada çok katlıdır. Makula bölgesinde fovea foveola ve umbo yer alır.
Fovea: Makulanın ortasında yaklaşık 1.5 mm'lik çaplı bir alandır. Bu bölgede retina gangliyon hücreleri 6-8 katlıdır. Retinanın en kalın yeridir.
Foveola: Fovea merkezindeki tabana verilen isimdir, çapı 350 mikron kadardır. Retinanın en ince bölümüdür. Bu bölgede ışığın daha iyi algılanmasını sağlamak üzere gangliyon hücreleri kenara çekilmiştir: Bu bölgede sadece koni hücreleri bulunur. Foveolanın beslenmesi koryokapillarisden sağlanır, bu bölgede retinal kan damarı yoktur. Bu damarsız bölgede "foveal avasküler zon" ismi verilir. Çapı değişken olmakla birlikte 250-600 mikron boyutlarında olabilir.
Umbo: Foveanın merkezindeki yaklaşık 50 mikrometre çapındaki çukurluğa verilen addır.
Optik sinir: Papilla, optik disk veya optik sinir başı olarak da tanımlanır. Makulanın nazalinde yaklaşık 1.5 mm'lik bir çapa sahiptir. Retina gangliyon hücrelerinden çıkan sinir liflerinin bu bölgede toplanması ile oluşmuştur. Sinir lifleri lamina kribrozadan geçerek gözü terk ederler. Lamina kribrozadan sonra myelinlenen lifler optik sinir adını alır.
Optik diskde foto reseptör hücre bulunmaz bu nedenle kör nokta olarak da anılır. Merkezinde hafif bir çukurluk bulunur. Fizyolojik çukurluk denen bu bölgenin ortasından santal retinal arter ve ven çıkar.

Fizyolojik çukurluğun optik diske oranına "Cup / Disk" oranı denir. 3/10'a kadar normal kabul edilir. Cup / Disk oranının 3/l0'u geçtiği durumlarda glokomdan şüphelenilmelidir.
Retina dışta pigment epiteli, içte nörosensöryel retina olmak üzere iki katmandan oluşur. Bu iki yapı arasında anatomik bağ yoktur Birbirlerine yaslı olarak dururlar. Sadece optik disk ve ora serratada yakışıklıları vardır. Retina yırtıklarında sensöryel retina pigment epitelinden ayrılarak retina dekolmanı denilen hastalık tablosunu oluşturur.

Nörosensöryel retina arka kutupda kalın, (0,4-0,5 mm) ora serrataya yakın daha incedir. Nörosensöryel retina dıştan içe 10 kattan oluşur. Şekil 14.2'de retinanın katları şematik olarak görülmektedir. Bu resimde ışık üstten gelmektedir. Şekilden de anlaşılacağı gibi ışık retina katlarını geçerek rod ve kon hücrelerine ulaşmaktadır. Bu retinanın katmanlarının saydam olduğunun bir göstergesidir.
1. Retina pigment epiteli (RPE)
Ad:  göz24.JPG
Gösterim: 4031
Boyut:  48.2 KB

2. Fotoreseptörler,
3. Dış limitan zar,
4. Dış nükleer kat,
5. Dış pleksiform kat,
6. İç nükleer kat,
7. İç pleksiform kat,
8. Gangliyon hücreleri katı,
9. Sinir lifleri katı,
10. İç limitan zar.
Retina Pigment epiteli: Optik diskten ora serrataya kadar uzanan tek katlı, pigmentli, altıgen hücrelerden oluşan bir tabakadır. Retina pigment epitelinin pek çok fonksiyonu vardır.
  • Vitamin A metabolizmasında rol oynar
  • Kan retina bariyerinin oluşmasına katkıda bulunur
  • Fotoreseptörlerin artıklarını ortamdan uzaklaştırırlar
  • Işığı absorbe ederler
Fotoreseptör hücreler: (koni ve basil hücreleri) İleri derece özelleşmiş fotoreseptör hücrelerdir. Üzerlerine düşen ışık enerjisini elektrik enerjisine çevirirler. Koni hücreleri merkezi retinada bulunurlar. Işıklı ortamda keskin ve renkli görmeyi sağlarlar. Fovea bölgesinde sadece koni hücreleri bulunur. Perifere gittikçe koni hücrelerinin yoğunluğu azalır. Basil hücreleri periferik görmeden ve alacakaranlık ortamdaki görmeden sorumludurlar. Periferik retinada bulunurlar.
Ad:  göz25.JPG
Gösterim: 4019
Boyut:  33.6 KB
Bipolar Hücreler:
Fotoreseptör hücreler bipolar hücrelerle sinaps yaparlar. Bipolar hücreler görme yollarının birinci nöronudurlar.
Gangliyon hücreleri:
Görme yollarının ikinci nöronudurlar. Gangliyon hücrelerinden çıkan sinir lifleri retina iç yüzeyine çıkarlar ve retina yüzeyine paralel seyrederek sinir lifleri tabakasını oluştururlar. Şekil 14.3'de ganglion hücrelerinin uzantılarının izlediği yol görülmektedir. Optik disk ganglion hücrelerinin uzantılarından oluşur. Gözü optik sinir olarak terkeden sinir lifleri kiyazmaya ulaşırlar. Kiyazmada temporal retinadan gelen lifler çaprazlaşmadan geçerken nazal retinadan gelen lifler çaprazlaşarak optik traktusu oluştururlar. Lifler beyinde korpus genikülatum lateraleye geldiklerinde bir sinaps daha yaparlar. Korpus genikülatum lateralede görme yollarının üçüncü nöronu bulunur.

Retinanın beslenmesi iki kaynaktan olur. Retinanın dış kısmı koryokapillaristen, iç kısmı Santral retinal arterin dallarından beslenir. Bu iki sistem birbirinin yerini alamadığı için retinanın normal fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için bu iki sistemin de çalışıyor olması gerekir.
Santral retinal arteri oftalmik arterin dalı olup göz küresinin 12 mm gerisinde optik sinir içerisine girer. Santral retinal arter papillada üst ve alt olmak üzere iki dala ayrılır. Bu iki dalda temporal ve nazal dallara ve onlar da daha ufak dallara ayrılarak retinanın iç katmanlarını beslerler. Kapillerler, sinir lifleri ve iç nükleer tabakada iki damar ağı oluştururlar. Damarların endotel hücreleri birbirlerine siki bağlantılarla bağlıdırlar. Retina pigment epitelinin siki bağlantıları ile kan-retina bariyerini oluştururlar.
  • Rod ve koniler tercihen dalga boyu 400 ve 700 nm. arasında olan fotonları absorbe ederler.
  • 700 nm. den uzun ve 400 nm. den kısa dalga boyları absorbe edilmeden retinayı geçerler.
  • Koni fonksiyonunun kaybı yasal körlüğe neden olur.
ÖZET
Retina, gözküresi tabakalarının en içte yer alan ve ışığa duyarlı reseptörleri içeren bölümüdür. Retinanın fonksiyonu ışık enerjisi şeklinde kendine sunulan bilgiyi, algılayarak beyine göndermektir. Retinanın ana fonksiyonel, komponentleri fotoreseptörlerdir. Fotoreseptörler karanlıkta görmeden sorumlu rod ve aydınlıkta görmekten sorumlu koni isimli hücrelerden oluşmuşlardır. Periferde retinanın optik parçasının bitiminde ora serrata denilen birleşim hattı bulunur. Ora serrata pars plana ile devam eder. Ora serrata arka ve ön vasküler sistemlerin ayrılma noktasıdır. Makula, merkezi retinanın ortasında yaklaşık 5 mm çapındaki bölgedir. Makula bölgesinde fovea foveola ve umbo yer alır. Fovea: Makulanın ortasında yaklaşık 1.5 mm'lik çaplı bir alandır. Bu bölgede retina gangliyon hücreleri 6-8 katlıdır. Retinanın en kalın yeridir. Foveola, fovea merkezindeki tabana verilen isimdir, çapı 350 mikron kadardır. Retinanın en ince bölümüdür. Umbo: Foveanın merkezindeki yaklaşık 50 mikrometre çapındaki çukurluğa verilen addır. Optik sinir, Retina gangliyon hücrelerinden çıkan sinir liflerinin bu bölgede toplanması ile oluşmuştur. Optik diskde foto reseptör hücre bulunmaz bu nedenle kör nokta olarak da anılır. Retina histolojik olarak dıştan içe 10 kattan oluşur. Retinanın dış kısmı koryokapillaristen, iç kısmı santral retinal arterin dallarından beslenir. Endotel hücreleri terminal barlarla bağlıdırlar ve RPE'nin sıkı bağlantıları ile KAN-RETİNA BARİYERİ'ni oluştururlar.

kaynak: Gözün Anatomisi ve Fizyolojisi
Son düzenleyen Safi; 17 Temmuz 2016 19:43
SİLENTİUM EST AURUM