Arama

Otto von Bismarck - Tek Mesaj #4

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Temmuz 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Otto Von BİSMARCK

Ad:  oto fon bismark4.jpg
Gösterim: 894
Boyut:  38.0 KB

(prensi) ya da asıl adıyla, von Bismarck-Schönhausen, alman devlet adamı
(Schönhausen 1815 - Frıedrichsruh 1898).

Kendini toprağıyla uğraşmaya vermiş eski bir subayın oğludur. Genç Bismarck'ın çocukluğu, altı yaşından on iki yaşına kadar Berlin'de yatılı bir okulda, sıkı disiplin altında geçti. Gençliğindeyse Göttingen ve daha sonra Berlin üniversitelerinde öğrenci olarak, oldukça serbest bir ortamda yaşadı. 1835'te hukuk öğrenimini tamamladı ve 1836'da yöneticilik yaşamına atıldı. 1839’da annesinin ölümüyle yöneticilikten ayrılarak Pomeranya'ya yerleşti ve bir kırsal bölge soylusu olarak yaşamını sürdürdü, tarıma büyük ilgi duydu ve 1847'de evlendi.

Aynı yıl Prusya Landtagı’na seçildi. Alman ulusu düşüncesinden çok Prusya devleti düşüncesine bağlı olan bu junker, mecliste gerici bir siyaseti savundu ve mart 1848 devrim hareketlerinin ardından karşıdevrimin hizmetine girdi. Frankfurt diyet meclisi'nde Prusya’yı temsil etti. Bu meclisin güçsüzlüğünü sergiledi ve Avusturya'yı’meciisin dışında bırakmak istedi (1851-1859). Petersburg (1859-1862) ve Paris'te (1862) büyükelçilik yaptı; bu başkentlerde yararlı dostlar edindi.
Roon askeri reformunun gerektirdiği krediler konusunda Landtag'da yeterli oyu elde edemeyen Wilhelm I tarafından telgrafla Berlin'e çağrıldı. 20 eylülde Berlin'deydi; 23 eylülde devlet bakanı, bir ay sonra da başbakan ve dışişleri bakanı oldu.

Landtag hiçe sayılmış, krediler onaylanmış, askeri reform gerçekleştirilerek Prusya’ya iyi eğitilmiş 300 000 kişilik bir ordu kazandırılmıştı. Bismarck, Prusya devletinin otoritesini güçlendirdi, ancak kurduğu sistemle liberallerin derin nefretini kazandı. 1862'den başlayarak kralla Bismarck arasında, hükümdarın 1888 yılında ölümüne değin sürecek etkili bir işbirliği kuruldu.

Bismarck, alman birliğini 1864-1871 arasında, iki aşamada gerçekleştirdi. Önce Avusturya’yı saf dışı bıraktı: Düklükler savaşı (1864); Gastein sözleşmesi (1865). Bu sözleşmeye dayanarak diplomasi yoluyla tecrit etmeyi başardığı (Biarritz buluşması, ekim 1865; İtalya ile antlaşma, nisan 1866) Flabsburglar ile savaş çıkardı. Prusya'nın kazandığı Sadovğ zaferi (3 temmuz 1866) sonunda yapılan Prag antlaşması ile (23 ağustos 1866) Avusturya, Almanya konfederasyonu'nun dağıtılmasını, kendisinin ve Main'ın kuzey kesiminin dışarıda bırakıldığı bir Kuzey Almanya konfederasyonu kurulmasını kabul etti; Prusya'nın denetimi altına girecek konfederasyon, ayrıca üç Danimarka dukalığıyla Avusturya'yı desteklemiş olan Kuzey-batı Almanya devletlerini (Flannover) Hessen-Nassau ve Hessen-Darmstadt, Frankfurt-am-Maın) kendisine katma hakkını elde etti, ikinci aşamada, daha 1866'da alman birliği girişimini tamamlamasına izin vermeyen Fransa'yı, bu ülkenin Main'ın güneyindeki devletleri topraklarına katmasını engelleyerek saf dışı bıraktı.

Bu konuda en büyük yardımcısı da Napoleon III oldu; Bismarck ile pazarlığa girerek Ren'in sol kıyısına, Belçika'ya ve Lüksemburg'a dokunulmaması karşılığında tarafsız kalacağını bildiren (bahşiş siyaseti) Napoleon III, Avrupa'nın kendisine güvensizlik duymasına, Almanya'da, Fransa aleyhine milliyetçilik duygularının canlanmasına yol açtı. Bu gizli pazarlıkların yabancı basına ustaca sızdırılması ve daha sonra, temmuz 1870'te, Hohenzollernler’in ispanya tahtına aday gösterilmesi konusunda Ems telgrafının kurnazca kısatılması (değiştirilmesi değil) sonucunda Fransız-Alman savaşı patlak verdi. Bu savaşı Roon ve von Moltke kadar Bismarck da arzuluyordu. Zaferle sonuçlanması durumunda bu savaş, Almanya'ya, Main'ın güneyindeki devletleri topraklarına katma olanağını verecek ve Fransa’dan kopartılıp alman devletlerinin bölünmez parçası haline getirilecek bir imparatorluk toprağı (Alsace-Lorraine) yaratarak alman birliğini pekiştirecekti.

Versailles sarayı'nın Aynalı salonu'nda VVilhelm I adına, II. Reich'ın kurulduğunun ilan edilmesi (18 ocak 1871) ve Frankfurt antlaşması (10 mayıs 1871), Bismarck’ın düşlerini gerçek yaptı.

Alman birliği sağlandıktan sonra Bismarck, bu birliğin güçlendirilmesi çalışmalarına girişti. Bunu, önce anayasal açıdan (Kuzey Almanya konfederasyonu'na Main’ın güneyindeki devletlerin kabul edilmesi, imparator ve başbakanın yetkilerinin artırılması), sonra mali (markın imparatorluk bankası tarafından tedavüle çıkarılması (1875] ve bunun 5 milyar altın frank tutarındaki savaş tazminatıyla kolaylaştırılması), hukuki (medeni usul ve ceza usulü yasaları, 1872-1876), askeri (askerlik yükümlülüğünü yedi yıla çıkaran yasa, 1874) ve düşünsel açılardan (ulusal azınlıkların germenleştirilmesi) gerçekleştirdi.

Ancak, otoriter tutumu yüzünden güçlü bir muhalefetle karşılaştı; hemen ustaca oportünist bir tavır alarak bu muhalefeti kırmaya çalıştı. Kişisel durumu, (Alman imparatorluğu başbakanı ve Prusya meclisi başkanı olması) kendisine olağanüstü hakemlik konumu sağlamakla birlikte, nispeten liberal bir meclis (genel oyla seçilmiş imparatorluk Reichstag'ı) ve çok tutucu bir başka meclisle (sınıf esasına göre seçilmiş Prusya Landtagıjuğraşmak zorunda kalması, işini güçleştiriyordu.

ilk dönemde (1871 -1878)


koruma sisteminden yana olan tutucularla (Bismarck serbest değişimden yanaydı) Merkez par- tisi’nde VVİndthorst’un çevresinde toplanan katoliklerin çifte muhalefetiyle karşılaştı. Bunlara karşı, alman katoliklerıyle polonyalı, alsacelı, lorraineli katolikler arasında çıkabilecek ve alman birliğine engel oluşturabilecek herhangi bir çatışmayı önlemek amacıyla Kulturkampf'ı uyguladı (sivil devleti laikleştiren, tarikat topluluklarını ortadan kaldıran mayıs yasaları, vb.).

ikinci dönemde (1878-1890)


gerek iktisadi, gerekse siyasal nedenler (Prusya tarımının korunması, 1877’de 12 sosyalist milletvekilinin meclise girmesi) Bis- marck'ı siyasetine yeni bir yön vermeye zorladı. Tutucu çiftçileri memnun etmek için serbest değişim sisteminden vazgeçti (1879 yasası), ancak bu kez de sanayicileri ve Ulusal liberal parti’yi karşısına aldı. Sosyalistleri alt etmek için Merkez partisi ile anlaşma arayışına girdi (mayıs yasalarının yürürlükten kaldırılması); bir yandan sosyal demokratlar üzerinde bir baskı siyaseti uyguladı (1878 istisna yasaları), öte yandan da işçi kitlelerine birtakım haklar verdi ve bir devlet sosyalizmi gerçekleştirdi (zorunlu sigortalara ilişkin toplumsal yasalar, 1883-1889). Bununla birlikte, sosyalist oyların artmasını engelleyemedi: 1881'de 312 000 olan bu oyların sayısı, 1890'da 1 427 000’e yükseldi.

Alman birliğinin tamamlanması için her şeyden önce barışı korumanın gerekliliğine inanan başbakan, Fransa'ya karşı zaman zaman yeniden güç kullanma tehdidinde bulunmakla birlikte (1874 ve 1875 uyarıları, 1887’de Schnaebele olayı) gerçekte, Fransa'nın kalkınmasını geciktirmekten, onu tecrit etmekten ve sömürge siyasetini destekleyerek Alsace-Lorraine konusunda bir gün karşı harekete geçme tutkusunu yok etmekten başka bir şey düşünmüyordu. Fransa ile Rusya'nın anlaşması durumunda iki cephede birden gireceği bir savaş olasılığını göz önüne alarak, Fransa’ya karşı, hem Avusturya-Macaristan, hem de Rusya ile ittifak kurmaya dayanan karmaşık, ama etkili bir sistem oluşturdu.

Balkanlar'da birbirleriyle rekabet halinde olan bu iki devletle dostluğunu sürdürmesi ve bu ülkelere, genellikle, bir diğeri için uzlaşmaz hükümler içeren antlaşmalarla bağlı olmasında gösterdiği ustalık, Bismarck’ı, uluslararası siyasetin ünlü arabulucusu durumuna getirdi. Ruslar’ın Balkanlar'da uyguladığı panslavcılık akımını durdurmayı başardığı Berlin kongresi (1878) ile Berlin konferansı’nda (1884-85) Avrupa devletlerinin Afrika’daki nüfuz bölgelerinin sınırlarının saptanmasında yaptığı yönlendirme, onun bu uluslararası niteliğini kanıtladı.

Bismarck’ın, bu atak siyaseti uygularken gösterdiği otoriter tavır, bundan memnun olmayanların sayısını da hızla artırdı. Başbakanın isteklerine her zaman boyun eğen, etki altında çok çabuk kalan bir imparator olan Wilhelm l’in ölümü, liberal Friedrich lll'ün çok kısa süren (mayıs-haziran 1888) hükümdarlığından sonra, Bismarck'a kuşkusuz hayranlık duyan, ama bir yandan da devlet yönetimini bir an önce eline almak için sabırsızlanan genç Wilhelm ll'nin tahta geçmesi, Bismarck'ın düşmesine yol açtı. Bunun birçok nedeni vardı: sosyalist partinin sürekli gelişmesi, birbiriyle bağdaşmayan ittifak antlaşmaları yapılmış olması, Bis marck’ın, başbakanlığı oğluna devretmek istemesi ve son olarak da, imparatora haber vermeden, parti liderlerini evinde kabul etme ihtiyatsızlığını göstermesi, imparatorun bu konuda bir sitemi üzerine Bismarck, istifasını gönderdi; Wilhelm l’in yaptığı gibi yeni hükümdarın da bunu kabul etmeyeceğini sanıyordu. Flesabı yanlış çıkınca Varzin’deki (Pomeranya) topraklarına çekildi. Burada son yıllarını, 1894’teki gürültülü barışmaya rağmen, Hamburger Nachrichten'öe imparator ve yeni yöneticileri yeren birçok makale yayımlayarak ve Anılar'ını yazarak geçirdi.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM