İbrahim Alaaddin Gövsa Şiirlerinden Örnekler
Türk Bayrağı
Kahramanlar bucağında uyandın,
Şehitlerin kanlariyle boyandın,
Nice düşman kalesine uzandın,
Sana selâm ey şanlı Türk bayrağı.
Çırpınarak dalgalanır kanadın,
Gökyüzüne çıkmak mıdır muradın?
Gölgende can vermek ister evlâdın,
Bir kalandır her bir Türk'ün kucağı.
Ey şerefin, büyüklüğün fermanı,
Ey kavgalar tarihinin destanı,
Seni ister şu toprağın her yanı,
Sensiz tütmez, yurdun hiç bir ocağı.
Allah Sevgisi
Kim çıkarır sabahleyin erkenden,
Dünyamıza ışık veren güneşi?
Gece vakti denizlere serpilen,
Ay doğuyor; kim yapıyor bu işi?
Kışın kuru sandığımız fidana,
Baharda kim yeşillikler giydirir?
Bülbül öter, yuva yapmış ormana,
Bu sedayı ona acep kim verir?
Vatan, millet ne demektir bilmeden,
O sevgiyi kalbinize kim verdi?
Babanızdan güzel bir şey isterken,
Gönlünüze kim koyuyor ümidi?
Akşamüstü karanlıklar içinden,
Milyonlarca yıldızı kim parlatır?
İşte bütün bu şeyleri düşünen.
Yapan, eden, yaratan hep Allah'tır.
ANNE SEVGİSİ
Bir annenin iki yavrusu varmış,
En küçüğü beş yaşında kadarmış.
Bir gün anne küçüğünü severken,
Çocuk demiş :
—Güzel anne, seni ben
Ne kadar çok sevdiğimi bilmezsin,
Belki beni sen o kadar sevmezsin...
Neden, oğlum ?
Çünkü yavrun ikidir;
Senin gönlün iki aşk ile çarpar,
Benim yalnız bir sevgili annem var..
VATAN
Bir gün gelir başka yerler gezersen,
Gönlünde bir yabancılık sezersen,
Annesinden ayrı düşen bir yavru
Gibi sızlar küçük kalbin; işte bu
Vatan sevdâsıdır. Bu söze inan :
Hepimizin annesidir bu vatan.
Uzaklardan dönüyorken vatana,
Rüzgâr bir hoş 'koku getirir sana.
Dalgaların lisânından anlarsın.
İstersin ki gemi uçsun, yaklaşsın.
Bir minare gözükürken sislerden,
Kalbin taşar içindeki hislerden.
Mavi gökler, yeşil yerler, şehirler;
Bize şarkı fısıldayan nehirler,
Uyan diye uğuldayan korular...
Düşün, yavrum, bu yerlerde neler var?
İşte, senin bu mübarek memleket!
Annen gibi, onu sev de hizmet et.
Bir fena söz işitirsen, iyi bil,
Beğenmeyen bizi Osmanlı değil.
Bir yabancı gelir seni kandırır,
Eğer derse 'bu memleket fenadır,
Darıl yavrum, onu sakın söyletme,
Toprağını hâinlere çiğnetme!
NÂMIK KEMÂL
Bir zamanlar, vatanı birçok zâlim bürüdü;
Milletim sevenler zindanlarda çürüdü.
Yetîm kaldı çocuklar, yoksul oldu kadınlar;
Her gün güzel vatana geliyordu bin zarar.
Meşrûtiyet, uhuvvet sözü artık kalmadı,
Hürriyetin ismini kimse ağza almadı.
O zamanlar, Kemâl Bey zâlimlerle çarpıştı,
Milletin uğruna zindanlarda çalıştı.
Vatan, millet ne demek kimse yoktu fark eden;
Hürriyeti, vatanı bize odur öğreten.
Toplar gibi sesine bütün millet uyandı,
Doğru, büyük sözüne düşünenler inandı.
Vatanını ne kadar sevdiğini gösteren
Su sözleri Kemâl'in kalbinize kazılsın:
"Milletimin feyzini sağlığımda görmeden
Ben ölürsem tasıma mahzunluğum yazılsın".
Ümidini görmeden, acık gitti gözleri;
Fakat iste İnkılâb bütün onun eseri.
On Temmuz'un topları hatırlatır hep onu;
Gökyüzünde sancaklar selâmlıyor ruhunu,
KELEBEK
Sabahki tatlı rüzgârın
Budur çiçekli bir eşi;
Veya o yavru kuşların
Küçük, sevimli kardeşi.
Beyaz, yeşil, siyah, san
O incecik kanatları;
Çimende bir menekşeye
Acar ipekli şemsiye.
Güneş doğar, ziyasına
Biner, gezer semâları;
Sefa katar sefasına,
Yazın ılık havaları
İpekli, pembe, mor, sarı
O şık, güzel kanatları,
Konunca benziyor yere,
Küçük küçük meleklere.
Bu ince 'hisli yavrucuk,
Dokunmayın ki nazlıdır;
Sizin gibi bu da çocuk;
Yazık değil mi, sarsılır.
Nakışlı, süslü, mor, sarı,
O incecik kanatları
Dokunsanız erir, söner;
Kalır avuçta gölgeler...
DENİZLER
Yazın deniz pek usludur,
Gürültü etmeden durur.
Gelinlerin etekleri
Gibi yürür akan yeri.
Küçük, sevimli dalgalar
Kenarlara neler sorar..
Havada gizli anneler,
Yavaşça, sanki "ninni" der.
Çağıltısız, iniltisiz
Mışıl mışıl uyur deniz.
Fakat kışın o saldırır,
Semâya dalga kaldırır,
Bütün kenarı hırpalar,
Boğar nice kayıkçılar.
Hayât işte böyledir,
Bizimle her şey eğlenir.
Deniz gibidir ömrümüz,
Geçer mi hiç gürültüsüz?
Bugün sefâlı olsa da.
Yarın kederli mutlaka.
Güvenme talihe sakın;
'Bilir misin, ne var yarın?..