derviş
(Farsçada “yoksul”, “dilenci”),
İslamda bir tarikata giren kişi.
Tann bilgisine ve mutlak gerçekliğe ulaşmayı amaçlayarak tasavvuf yoluna girenlere, maddi dünyayla bağlarını kopararak yoksulluğu seçmeleri nedeniyle verilen derviş adı, bütün iradesini şeyhine teslim etmiş kişi demek olan mürit sözcüğü ile eşanlamlıdır.
Dervişlik, tarikatlara göre değişen bir törenle gerçekleşir. Biat, el alma gibi deyimlerle de dile getirilen ve bağlanma, teslim olma anlamına gelen girişle birlikte dervişliğe ilk adımını atan kişi, manevi bir yolculuğa da başlamış demektir. Bu yolculuk (seyrü sülük) süresince yol gösterici (şeyh, mürşit), dervişi (salik/yolcu) yolun (tarik) kuralları ve temel ilkeleri doğrultusunda eğitir, terbiye eder. Yolun sonuna ulaşan derviş, artık şeyhlik aşamasına hazırlanmış demektir.
Manevi yolculuğu sırasında tarikatın öngördüğü çileyi çeken dervişin, hiç aksatmadan sürdürdüğü bir başka önemli uğraş da Tanrı’yı anmadır (zikir). Şeyh, dervişe yolunun benimsediği ölçülere uygun biçimde ve dervişin durumuna bağlı olarak zikir verir. Derviş, günlük ödevi sayılabilecek bu zikiri katı bir disiplin içinde yerine getirir. Ayrıca şeyhin denetiminde toplu zikirlere de katılmak zorundadır. Zikrin biçimi, yani Tanrı’nın hangi adının anılacağı, gizli ya da açık, oturarak ya da ayakta yapılacağı tarikatlara göre değişir. Bazı tarikatlarda zikir, müzik ve dansla da desteklenir.
Yünden dokunan, uzun, yakasız, geniş ve önü açık bir giysi olan hırka, bütün dervişlerin değişmeyen giysisidir. Dervişleri birbirinden ayıran ise, başlarına giydikleri taçlardır. Taç rengi, biçimi ve taşıdığı bazı simgelerle dervişin hangi tarikata bağlı olduğunu gösterir.
kaynak: Ana Britannica