Kudüs Krallığı Avrupalı Hıristiyanların I. Haçlı Seferi sırasında Müslümanlardan ele geçirdikleri Filistin topraklarında kurulan devlet (1099-1291).
Antakya (Antiokheia), Urfa (Edessa) ve Trablusşam’da kurulan öteki üç Haçlı devletinin hükümdarları Kudüs kralının vasa- lıydı. Bağlılıkları ve askeri hizmetleri karşılığında Kudüs krahndan yardım görüyor ve Müslümanlara karşı korunuyorlardı. Kabaca bugünkü İsrail topraklarıyla Lübnan’ın güneyine ve Ürdün’ün güneybatısına egemen olan Kudüs Krallığı’nın sınırları içinde dört büyük baronluk vardı: Yafa ve Aşkelon Kontluğu, Krak de Montreal Lordluğu, Celile Prensliği ve Sayda (Sidon) Lordluğu. Krallık topraklan ise Kudüs ve çevresindeki bölgeyle Tyros (bugün Sur, Lübnan) ve Akkâ (bugün İsrail’de) kentlerinden oluşuyordu. Vasallara bırakılan topraklar zamanla babadan oğula geçmeye başladı. Ama Kudüs krallan sık sık veraset anlaşmazlıkla- nmn çözümüne müdahale etmek ve krallığın temel yasası niteliğindeki Assises de Jârusalem'ı uygulamak zorunda kaldılar.
Ekonomisi Müslümanlarla yapılan ticarete, yönetim ve savunma harcamalarını karşılamak için hacılardan alınan vergilere ve tefeciliğe dayanan Kudüs Krallığı, varlıklı bir devlet değildi. Topraklarının büyük bölümü verimsiz olduğu için, kötü hasat yıllarında Hıristiyanların yiyecek gereksinimi ancak Suriye’den tahıl ithal ederek karşılanabiliyordu.
İlk Kudüs kralları I. Baudouin (hd 1100- 18) ve II. Baudouin (hd 1118-31), kıyı kentlerini fethedip Filistin’in iç kesimleriyle kuzeydeki topraklan korumak üzere yeni kaleler inşa ederek devletin güvenliğini sağlamaya çalıştılar. Sonraki krallann bu politikayı bırakarak güneye doğru yayılmaya çalışması, 1144’te Edessa’nın Müslümanların eline geçmesine dolaylı olarak katkıda bulundu. Başarısızlıkla sonuçlanan II. Haçlı Seferi’nin (1147) ardından Müslümanlar konumlannı güçlendirmeye başladılar.
Mısır’a saldırılar düzenleyen Kral I. Amaury’nin (hd 1163-74) başarısızlıkları, bölünmüş Müslüman dünyasını Kutsal Topraklar’a bir saldırı düzenlemek üzere birleştirmeyi başaran Salaheddin Eyyubi’nin güçlenmesinde önemli rol oynadı, 1187’de Salaheddin’in ordularının eline geçen Kudüs kenti, III. Haçlı Seferi’nde (1191-92) bazı topraklann geri alınmasına karşın Müslümanların elinde kaldı. Kudüs’ün düşmesinin ardından Akkâ başkent yapıldı. Yitirilen topraklan geri almak amacıyla 13. yüzyıl boyunca düzenlenen yeni Haçlı seferleri krallık topraklannm yavaş yavaş küçülmesini önleyemedi.
Krallığı yöneten Lusignan hanedanı 1291’de Filistin topraklanndan sürüldükten sonra Kıbns Adasına çekildi. Bu soydan gelen krallar, 15. yüzyılın sonuna değin Kudüs kralı unvanıyla hüküm sürmeye devam ettiler.
kaynak: Ana Britannica