Arama

Hz. Hatice - Tek Mesaj #4

Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
17 Aralık 2016       Mesaj #4
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Hatice bint Hüveylid


(556-620)

Hz. Hatice (ra), Hz. Muhammed'in (asm) temiz, iffetli ve yüce ahlâk sahibi olan hanımlarının ilkidir. Mekke'de 556 yılında doğduğu tahmin edilen Hz. Hatice, aynı zamanda soy itibariyle, Peygamber Efendimiz (asm) ile akrabadır. Baba tarafından her ikisinin soyları da Kusay'da birleşmektedir. Anne tarafından da buna benzer bir akrabalık mevcuttur. Künyesi, Ümmü'l-Kasım Hatice bint Huveylid b. Esed b. Abdilüzza b. Kusay el-Kureyşi şeklindedir.

Babası Kureyş'in ileri gelenlerinden Huveylid, annesi Fatıma bint Zaide b. Cündeb el-Amiriyye olup soyu anne tarafından Lüey b. Galib'te Peygamber Efendimizin soyu ile birleşir. Asil bir Arap kadını olan Hz. Hatice, namusluluğu, dürüstlüğü ve iffetiyle nam salarak "Tahire" lakabıyla tanındı. İslamiyet'ten sonra "Kübra" sıfatıyla da anılmaya başlandı. Daha önce iki kez evlendiyse de, birincisinden sonra evlendiği ikinci eşi de ölünce bir daha evlenmedi. Uzun süre dul kalarak evlilik tekliflerinin hiç birini kabul etmedi. Bu dönemde gerek iffetiyle nam salması gerekse zengin biri olması taliplilerinin çok olmasını netice veriyordu.

Hz. Hatice, ticaretle uğraşan zengin, haysiyetli, şerefli bir kadındı. Ücret mukabili anlaştığı kişiler aracılığıyla Mekke dışına düzenlenen ticaret kervanlarına katılırdı. Daha sonra güvenilirliği ile tanınan Hz. Muhammed'e (sav) ticaret ortaklığını teklif etti. Teklifi kabul edilince Hz. Muhammed'in başkanlığında bir ticaret kervanı hazırlayarak Şam'a gönderdi. Kendi kölesi Meysere'yi de O'nun emrine verdi. Böylece Meysere, bu yolculuk sırasında yaşananlara bizzat şahit oldu. Mekke'ye dönüşlerinde Resul-i Ekrem'in başında iki meleğin bulut tarzında gölge ettiklerini görünce hizmetkarı olan Meysere'ye sordu ve yolculuk boyunca bu halin devam ettiğini Meysere'den öğrendi. (Mektubat, 177) Diğer yandan her zamankinden daha iyi bir ticaret yapılmış ve daha fazla kazanç elde edilmişti. İtimadı ve güveni ziyadesiyle artan Hz. Hatice, daha öncesinden anlaştıkları miktardan daha fazlasını Hz. Muhammed'e verdiği gibi, aracılar vasıtasıyla evlenme teklifinde de bulundu.

Bunun üzerine Hz. Muhammed durumu amcası Ebu Talib'e bildirdi. Her iki tarafın büyükleri bir araya gelerek evlenmeleri konusunda fikir birliğine varmaları üzerine nikahları kıyıldı. Bir rivayete göre 500 dirhem altın, diğerine göre 20 deve, mehir olarak Hz. Hatice'ye verildi ve düğünleri yapıldı. Bu sırada Peygamber Efendimiz 25, Hz. Hatice 40 yaşında idi. Peygamber Efendimiz böylece ilk evliliğini yapmış oldu. Bu evlilikten dördü kız (Fatıma, Ümmü Gülsüm, Zeyneb, Rukiyye) ikisi erkek (Kasım, Abdullah) olmak üzere altı çocukları oldu.

Hz. Hatice'nin faziletleri çok fazladır. Son Peygamberle evlenmesi, ilk Müslüman olması, Peygamber Efendimizle beraber ilk namazı kılması, mübarek bir silsile olan şeriflerin ve seyyitlerin ceddi olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in anneleri olan Hz. Fatima'nın annesi olması, hayatta iken cennetle müjdelenmesi gibi daha bir çok faziletlere sahip idi.

Evliliklerinden sonra mallarının idaresini Hz. Muhammed'e bıraktı. İlk vahiy geldiğinde Peygamberimizi alarak, akrabası olan ve Hıristiyanlık konusunda bilgi sahibi olan Varaka b. Nevfel'e götürdü. Bu zat, Peygamber Efendimizin başından geçenleri dinledikten sonra, beklenen son peygamber olduğunu ve Hira Mağarasında kendisine görünenin de vahiy meleği Cebrail olduğunu söyleyince Hz. Hatice hiç tereddüt etmeden Hz. Muhammed'e; "Senin Allah'ın resulü olduğuna şehadet ederim" diyerek ilk Müslüman olma şerefine nail oldu.

Hz. Hatice (ra), Allah'ın selâmına ve Rasûlullah'ın (asm) övgüsüne mazhar olmuş son derecede faziletli ve serefli bir kadındı.O imanda, sabırda, iffette, güzel ahlâkta, kısacası her yönü ile örnek olan bir anneydi. Peygamber Efendimiz; "Hıristiyan kadınlarının en hayırlısı Imran'ın kızı Meryem, Müslüman kadınlarının en hayırlısı ise Hüveylid'in kızı Hatice'dir" şeklindeki mübarek sözleriyle faziletliliğine işaret etmiştir. Bir başka hadisinde de "Dünya ve âhirette değerli dört kadın vardır. Imran'ın kızı Meryem, Firavun'un hanımı Asiye, Hüveylid'in kızı Hatice ve Muhammed'in (asm) kızı Fatıma"dır ifadeleriyle yine Hz. Hatice'nin ismini yad etmiştir.

Hz. Hatice'nin sadakatı, Cenab-ı Hakk'ın lütfune mazhar oldu. Bir gün Cebrail (as) Peygamber Efendimize gelerek şöyle söyledi; "Hatice'ye Allah'ın selamlarını söyle ve Onu Cennette inciden yapılmış bir saray ile müjdele" dedi. Resul-i Ekrem, "Ya Hatice, bu Cebrail'dir, sana Allah'tan selam getirdi" deyince, Hz. Hatice, Allah'ın selamını büyük bir memnuniyetle kabul etti ve Cebrâil'e de iade-i selamda bulundu. Bu hadise Hz. Hatice'nin Allah katındaki değerinin çok güzel bir göstergesi olduğu gibi, daha hayatta iken Cennetle müjdelenmiş oldu.

Hz. Muhammed (sav) yirmi beş yıl süren mutlu bir evlilikleri süresince, Araplarda çok evlilik bir gelenek olmasına ve eşi Peygamber Efendimizden on beş yaş büyük olmasına rağmen başkasıyla evlenmedi. Ebu Talib'in vefatından üç gün sonra Hz. Hatice'nin de vefat etmesi Peygamber Efendimizi çok etkiledi (620). Bir taraftan azılı müşriklere karşı kendisini daima koruyan amcasını, diğer taraftan yirmi beş yıllık sadık hayat arkadaşını ve destekçisini kaybetmişti.

Hz. Hatice'nin vefatından sonra akrabalarıyla alakasını hiçbir zaman kesmeyen Peygamber Efendimiz, eşini de her zaman yad ederdi. Bazen hanımlarının yanında da yad edince özellikle Hz. Aişe'nin kıskanmasına sebep olurdu. Hz. Aişe'nin; ölüp gitmiş bir kadını ne diye hala anıp durduğunu, üstelik Allah'ın kendisine ondan daha hayırlısını verdiğini söylemesi üzerine, Hz. Hatice'nin daha hayırlı olduğunu ifade ederek; "Allah Hatice'den daha hayırlısını bana vermedi. Çünkü o herkesin küfür içerisinde olduğu bir zamanda bana iman etti. Herkesin beni yalanladığı bir zamanda, o beni tasdik etti. Herkesin her şeyi benden esirgediği bir zamanda, o beni malına ortak etti. Diğer eşlerinden çocuğu olmadığı halde Cenabı Hakk, ondan bana çocuk verdi " şeklinde mukabele de bulundu. Hatasını ve Resulullah'ı üzdüğünü anlayan Hz. Aişe özür dileyerek bir daha böyle ifadeleri kullanmadı. Yine Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre, Hz. Hatice'yi yad edip onun için dua etmesi Peygamber Efendimize büyük haz verirdi.

Peygamber Efendimiz ömrü boyunca mübarek eşini hiç unutmadı. Hatıralarına değer verdi. Bedir Savaşı sırasında kızları Zeyneb'in eşi Ebü'l-As Müslümanların eline esir düştü. Zeyneb, kocasını esaretten kurtarmak maksadıyla, evlendiği zaman annesi Hz. Hatice tarafından kendisine hediye edilen gerdanlığı gönderdi. Eşinin hediyesi olan gerdanlığı gördüğünde çok duygulanan Peygamber Efendimiz, gerdanlığı Zeyneb'e geri göndermelerini rica etti.

Hz. Hatice'nin hayatı, Allah'ın rızası, ailenin huzuru, dünya ve ahiret saadetinin kazanılması hususunda Müslüman aileler için çok önemli bir örnek teşkil eder. Onun hayat tarzı ve fedakarlığı anısının ölümsüzleşmesini netice verdi. Çünkü, Hz. Hatice (ra) Müslümanlar arasında çok sevildi. Arap olan veya olmayan bir çok Müslüman aile kız çocuklarına onun adını vererek sevgilerini gösterdiler.