Arama


Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
19 Aralık 2016       Mesaj #8
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

ARTUKLULAR

Ad:  Artuklular4.JPG
Gösterim: 2103
Boyut:  54.6 KB

Diyarbakır bölgesinde üç kol halinde hüküm süren türkmen hanedanı (Hısnıkeyfa [Hasankeyf] ve Amid’ de [Diyarbakır] 1102-1232, Mardin ve Meyyafarikin'de [Silvan] 1108-1408, Harput'ta 1185 - 1234).

Hanedan, adını Oğuzlar’ın Döğer boyuna mensup Selçuklu emiri Artuk’tan alır. Artuk'a Büyük Selçuklu sultanı Melikşah'ın kardeşi Tutuş, gördüğü hizmetler karşılığında Filistin'i bağışlamıştı. Artuk'un ölümünden sonra oğulları, Fatımiler’in ve Haçlılar'ın baskısı karşısında Filistin’de kalamadılar. Bu oğullardan Muinettin Sökmen, Mezopotamya emirleri arasındaki çekişmeden yararlanarak ele geçirdiği Hısnıkeyfa'da hanedanın Hısnıkeyfa kolunu kurdu (1102). Daha sonra egemenliğini Mardin ve çevresine kadar yaydı. Bu arada, Selçukluların hizmetine giren kardeşi Necmettin ilgazi, Sökmen’in oğullarından birinin elinde bulunan Mardin’i ele geçirerek (1108) kendi hanedanına başkent yaptı. Hısnıkeyfa’yı, Sökmen’in soyundan gelenlere bırakan İlgazi, egemenlik alanını Harran, Meyyafarikin, Halep'e kadar genişletti. 1119’da Halep’i tehdit eden Antakya Haçlıları'nı ağır bir yenilgiye uğrattı. Kuzey-doğu yönünde de genişleyen Artuklular'dan ilgazi’nin yeğeni Belek, Harput, Palu, Dersim çevresini ele geçirmişti. ilgazi’nin ölümünden (1122) sonra ailenin başına geçen Belek, Haçlılar ile başarılı savaşlar yaptı.

Önce Musul’da, sonra Halep’te egemenlik kuran Zengiler’in ortaya çıkışı, Artuklular’ın gelişmesini durdurdu. Nurettin Zengi tarafından Haçlılar’a ve Bizans’a karşı sonu gelmeyen savaşlara sürüklenen Artuklular, sonunda gittikçe güçlenen Nurettin’in bağlıları durumuna geldiler. Daha sonra Selahattin Eyyubi'nin genişleme tutkusuna karşı koymak zorunda kaldılar. Selahattin'in himayesine giren Hısnıkeyfa beyi Nurettin Muhammet, hizmetine karşılık Amid’i aldı ve başkent yaptı (1183). Selahattin, 1185’te Meyyafarikin’i alınca artuklu beylerinin çoğu ona bağlandı. Nurettin Muhammet’in 1185’te ölümünden sonra Harput ve çevresinde üçüncü bir artuklu kolu ortaya çıktı. Ey- yubiler tarafından sürekli zayıflatılan Artuklular, zaman zaman Anadolu Selçuklularına; bir ara da Celalettin Harizmşah’a bağlandılar. 1232’de Eyyubi hükümdarı Melik Kâmil önce Amid'i sonra Hısnıkeyfa’yı alarak Artuklular’ın bu kolunu ortadan kaldırdı. Anadolu Selçuklu sultanı Alaettin Keykubat I, Harput’u alınca bu artuklu kolu da son buldu (1234). Mardin kolu, Moğollar'ın bağlısı olarak varlığını sürdürdüyse de sonunda Karakoyunlular'ın baskısı altında çöktü (1408).

Büyük türkmen kitlelerine dayanan Artuklular'ın iç örgütü ve uygarlığı belirli ölçüde türkmen özelliklerini korudu. Artuklu beyleri, arapça unvanlarının yanı sıra, Alp-Alpı, inanç, Kutluk gibi türkçe unvanlar da kullandılar. Devleti hanedanın ortak malı sayan eski türk geleneğini benimsemeleri, aile içi kavgalara ve merkezi yönetimin zayıflamasına yol açtı.

SANAT. Güney Doğu Anadolu'da, özellikle Diyarbakır, Mardin, Silvan ve Hasankeyf’te egemen olan artuklu yönetimi bir bayındırlık ve zenginlik dönemidir. Eski türk gelenekleriyle İslam geleneklerini kaynaştıran artuklu kültürünün belirgin olarak izlenebildiği alanlardan biri mimarlıktır. Bu dönemde Büyük Selçuklu mimarlığının etkisinde yeni üsluplar denenmiştir. Revaklı avlu, yapılara içten ve dıştan egemen olan mihrap önü kubbesi, avlu köşelerine yerleştirilen çifte minare ve zengin bezemeli kesme taş işçiliği dönemin özellikleridir. Anıtsal cami mimarlığının Anadolu’daki ilk örneği sayılan Silvan Ulu camisi' nde (1031,1157 onarım) mihrap önü kubbesi tüm mekâna egemendir. Mardin Ulu camisi (XII. yy.) revaklı avlulu, mihrap duvarına koşut üç sahınlı bir yapıdır; mihrap önü kubbesi iki şahını örtecek büyüklükte tutulmuştur. Dıştan yivli kubbe biçimi de bu yapıdan sonra gelenekselleşmiştir. Harput Ulu camisi'nde (XII. yy.) küçülen avlunun çevresine mekânlar yerleştirilmiştir. Mihraba koşut üç şahından oluşan yapıda, mihrap önü kubbesi tek şahını örtecek büyüklüktedir. Kızıltepe (Dunaysır) Ulu camisi’nde (XIII. yy. başı) avlu köşelerine çifte minare yerleştirilmiştir. Taçkapının iki renkli taştan dilimli kemerleri Suriye Zengi mimarlığının etkisini yansıtır.

iklim koşullarına bağlı olarak açık avlulu medreselerin ilk örnekleri de Artuklular tarafından geliştirilmiştir. Mardin’deki Eminüddin medresesi (XII. yy. başı) bu türün ilk örneklerindendir. Hatuniye medresesi ise (XII. yy. ikinci yarısı) iki katlı, revaklı avlulu, iki eyvanlı tasarımıyla, özgün bir yapıdır. Diyarbakır Zinciriye medresesi (1198), Zengi etkisindeki zengin taş işçiliği, kemerli revaklarla çevrili avlusuyla, açık avlulu medreselerin gelişimini yansıtır. Diyarbakır Mesudiye ve Hatuniye medreseleri Artuklu dönemi ile Anadolu Selçuklu medreseleri arasında köprü oluştururlar. Mardin'in Koçhisar bucağındaki Harzem medresesi (1211/1212), cami ve medrese, Mardin’deki Marufiye medresesi ise (XIII. yy. başı) medrese, cami ve türbe gibi değişik işlevli yapıları birleştiren tasarımlarıyla öncü örneklerdir.

Köprü mimarisinin gelişkin örnekleri olarak Hasankeyf köprüsü (1116) ve Silvan Malabadi köprüsü (1147) bu türün başyapıtlarıdır. Anadolu'daki türk hamam yapılarının ilk örnekleri de artuklu bölgesinde bulunur. Mardin'deki Maristan hamamı (XII. yy. başı) haç biçimi dört eyvanı, köşelere yerleştirilmiş odalardan oluşan sıcaklık bölümüyle ilginç bir yapıdır. Mardin'deki Radviyye hamamı 'nda da aynı plan yinelenmiştir. Artuklu dönemi sivil mimarlığının önemli örnekleri arasında saraylar da bulunmaktadır; Diyarbakır'da iç kalede ortaya çıkarılan Artuklu' sarayı, günümüze ulaşmayan Hasankeyf sarayı (XII. yy.) ve Mardin'deki Firdevsköşkü (XIII. yy. sonu- XIV. yy. başı) belirtilmeye değer.

Anadolu türk maden sanatının gelişimi de bu bölgede izlenebilir. Kullanılan tek niklerin ve maden türlerinin çeşitliliği sanatçıların becerilerini gösterir. Avrupa'nın çeşitli müzelerinde ve özel koleksiyonlarda bulunan bu yapıtlar arasında, Artuklu meliki Rüknettın Davut'un adını taşıyan mine tekniğindeki bakır tas (XII. yy. ilkya ARTVİN il haritası), Nurettin Artuk Şah’ın adının bulunduğu kazıma ve kabartma tekniğindeki tunç ayna (XIII. yy.),melik Fahrettin Kara arslan’ın adını taşıyan kakma tekniğindeki pirinç tas, Cizre Ulu camisi'nin ejder ye aslan başlı tunç kapı tokmakları (biri İstanbul Türk islam eserleri müzesi'ndedir) sayılabilir.

Artuklu melikleri minyatür sanatının gelişimini de desteklemişlerdir. Anadolu'da minyatür sanatına ilişkin ilk yapıtlardan biri Artuklu meliki Necmettin Alpyjçin Mihran bin Mansur’un hazırladığı, Materia Medica'nın arapça çevirisi olan Kitab ûl Haşâ'iş'tir (XIII. yy. ortaları). Saray mühendisi Cezerî'nin Nasrettin Mahmut için hazırladığı Marifet ülhiyel ilhendesiyye (1206) ve Sufi'nin Suver ülkevâkib is sâbite adlı yapıtı da Anadolu minyatür sanatının ilk örnekleridir.

MsXLabs.org & Büyük L
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 19 Aralık 2016 21:14