Arama

Meksika ve Meksika Tarihi - Tek Mesaj #9

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Aralık 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Meksika7.jpg
Gösterim: 1478
Boyut:  63.9 KB

EDEBİYAT


Kolomb öncesi edebiyatlar için TEKLER. MAYALAR.
Sömürge döneminin iki büyük adı, yaşamının önemli bir bölümünü Ispanya'da geçiren oyun yazarı Juan Ruiz de Alarcön y Mendoza (1581-1639) ve şair rahibe Juana inös de la Cruz'dur (1651-1695). Özgürlük savaşları sırasında, Josö Joaqufn Fernândez de Lizardi (1776-1827) yaşam ve mizahla dolu, gelenekleri yansıtan ve Meksika'daki halk edebiyatı akımına kaynak oluşturan ilk ispanyol-amerikan romanı El periquillo sarniento'yu (1816) yazdı. Rahip Servando Teresa de Mier'in (1765 -1827) anılarıysa bu çağa tanıklık eden başka bir nefis çalışma ürünüdür. Klasik gelenek kendisini Manuel Eduardo de Gorostiza'nın (1789-1851) komedileri ve Josö Joaqufn Pesado'nun (1801-1860) şiirlerinde gösterirken, romantizmin etkisi şair ignacio Rodrfguez Galvân'da (1816 -1842) ortaya çıkar.

Ardından, El Nigromante denilen ignacio Ramlrez (1818 -1879), Guillermo Prieto (1818-1897), Ignacio Manuel Altamirano (1834-1893) ve Juan de Dios Peza (1852-1910) gibi şairlerle, meksika şiiri özgün anlatımına kavuşur Ama romantik dönem her şeyden önce, Manuel Payno (1810-1894), Justo Sierra O’Reilly (1814-1961), Luis G. inclân (1816 -1875), Fernando Orozco Berra (1822 -1851), Josö Tomâs de Cuellar (1830 -1894), Juan Dfaz Covarrubias (1837-1859) ve El Zarco’nun yazarı İgnacio Manuel Altamirano gibi düzyazıcıların meksika romanına ulusal kişiliğini kazandırışlarına tanık olur. Bu romancıların çağdaşı olan Joaquin Garda icazbalceta (1825-1894) ise XIX. yy.'ın en büyük bilginlerinden biridir. Bu yüzyılın sonunda, Emilio Rabasa (1856-1930), kırsal yaşamı öyküleyen Josö Löpez Portillo (1850-1923) ve Rafael Delgado (1853-1914) gerçekçi eğilimin temsilciliğini üstlenirken, Federico Gamboa (1864-1939) Santa adlı yapıtıyla meksika edebiyatına natüralizmi soktu.

Tarihçi ve eğitimci Justo Sierra'nın (1848 -1912) etkisiyle şiir, Salvador Dıaz Mirön (1853-1928) ve aynı zamanda mükemmel bir öykücü ve genç şairlerin sesi Revista azui'un (1894) kurucularından Manuel Gutiörrez Nâjera'nın (1859-1895) sayesinde yenilikçi akıma açılmış oldu. Manuel Josö Othön (1858-1906) incelikle işlenmiş şiirleriyle doğayı dile getirirken Jesüs Valenzuela (1856-1911) ile birlikte Revista mo derna'yı (1896) kuranlardan Amado Nervo’nun (1870-1919) çevresinde bir lirik hareket gözlenir. Bu gruba giren şairler arasında Francisco de Asis de icaza (1863 -1925), Luis Gonzaga Urbina (1868-1934), ve özellikle modernizmin son büyük şairi Enrique Gonzâlez Martlnez (1871-1952) gibi adlar öne çıkar.

1910 devrimi, "devrim romanları” konusunda büyük bir artışa yol açmasıyla kültür alanında önemli bir rol oynadı. Josö Rubön Romero (1890-1952), Gregorio Löpez y Fuentes (1895-1966), Josö Mancisidor (1895-1956), Vamanos con Pancho Villa!’nın yazarı Rafael F. Muhoz (1899 -1972), Mauricio Magdaleno (doğm. 1906) gibi toplumsal sorunlara ve yerli temasına da değinen yazarlarla birlikte Mariano Azuela (1873-1952) ve Martin Luis Guzmön (1887-1976) bu devrimci edebiyatın en önemli temsilcileridir. Artemio de Valle Arizpe (1888-1961), Francisco Monterde (doğm. 1894). Ermilo Abreu Gömez (1894 -1971) ise konularını geçmişteki sömürge döneminden alırlar. Düşünce alanında, Josö Vasconcelos (1881-1959) ve Antonio Caso (1883-1946), uzun süre güçlü bir olgucu akımın etkisinde kalmış olan felsefi düşüncenin yenilenmesine katkıda bulundular. Ancak, en köklü etki Alfonso Reyes'inkidir (1889-1951). Engin bir kültüre sahip olan ve Visiön de Anâhuacta tartışılmaz yazarlığını gösteren bu hümönist sanatçı XX. yy. meksika şiirinde yeni ufukların açılmasına da katkıda bulundu. Ramön Löpez Velarde (1888-1921) çağdaş- çılıktan'aynlır ve Josö Juan Tablada (1871 -1945) meksika edebiyatına japon haikai'sini sokarken, Contemporâneos (1928 -1931) adlı derginin çevresinde fransız ve İngiliz edebiyatlarıyla beslenen ve estetik kaygısı güden bir grup şair toplanır. Bunlar Bernardo Ortiz de Montellano (1899 -1949), tropikal dünyadan çizgiler veren Carlos Pellicer (1899-1977), Josö Gorostiza (1901-1973), bilgin ve incelikli yazar Jaime Torres Bodet (1902-1974), her ikisi de oyun yazarı ve yaratıcı olan Xavier Villaurrutia (1903-1950) ile Salvador Novo (1904-1974) ve öncü tiyatrolar grubundan Celestino Gorostiza'dır (1904-1967).

El gesticulador (1937) adlı piyesi klasikleşmiş olan ve siyasal taşlama alanında ürünler veren Rodolfo Usigli’nin (doğm. 1905) ardından birçok yetenek Meksika'daki tiyatro hareketinin önemini kanıtlar: Elena Garro (doğm. 1917), Sergio Magaha (doğm. 1924), Emilio Carballido (doğm 1925), ÜJİsa Josefina Hernândez (doğm. 1928) ve Viçente Lehero (doğm. 1933). Şiir alanında özellikle, Taller dergisi (1938 -1940) çevresinde toplanan ve en önemli temsilcisi Octavio Paz (doğm. 1914) olan şair topluluğunun meksika geleneklerini evrensel kültüre katma konusunda büyük çaba içerisinde oldukları görülür. Efraın Huerta (doğm. 1914) şiire siyaset karıştırırken, Tierra Nueva (1940-1942) dergisinde yazan AK Chumacero (doğm. 1918) biçimin ağırlığını ve imgelerin klasikliğini hedefler. Bugünün şiirinde Jesüs Arellano (doğm. 1923) ya da Jaime Sabines (doğm. 1926) gibi kişisel, Rosario Castellanos (1925-1975) ve Tomâs Segovia (doğm. 1927) gibi ateşli, Rubön Bonifaz Nuho (doğm. 1923) ve Jaime Garda Ter- rös (doğm. 1924) gibi toplumsal başkaldırı izleri taşıyan değişik sesler duyulmaktadır. Marco Antonio Montes de Oca (doğm. 1932) gibi gerçeküstücülüğün sınırlarındaki lirizmlerinin taşkınlığı, ya da Gabriel Z’aid (doğm. 1934) gibi dillerinin yoğunluğuyla tanınan öteki şairleri de saymak gerekir. Homero Aridjis (doğm. 1940) duyusal, erotik bir şiir ortaya çıkarırken, Josö Emilio Pacheco'da (doğm. 1939) yoğun ve kesin üsluplu, çoğunlukla alayın da eksik olmadığı şiirler yazar.

Roman her ne kadar yabancı etkilere, özellikle de Joyce ve Faulkner'dan miras kalan anlatı tekniklerine açıksa da, sevecenlik ve gaddarlık karışımıyla ve ölüm temasına duyulan tutkuca Meksika'ya özgü yapısını korur. Yeni romancı kuşağının önderleri Augustln Yâhez (1904-1980) ve Juan Rulfo (doğm. 1918) ile Josö Revueltas (1914-1976), Juan Josö Arreola (doğm. 1918), Rubön Salazar Mallön (doğm. 1905) ve Fernando Benltez (doğm. 1912) bu yapıyı koruyan romancılar arasında sayılabilir. Daha 50'li yıllarda Kızılderililerin yaşamına duyulan ilgi, Ricardo Pozas'ın (doğm. 1912) Juan Perez Jolote'si ya da Francisco Rojas Gonzâlez’in (1904-1951) El Diosdero'su gibi röportaja yakın bjr dizi romanla kendini gösterir. Rosario Castellanos ve Elena Poniatovvska (doğm. 1933) aynı eğilimi gösterirken, Uıis Spota (doğm. 1925) ve özellikle yapıtlarında ülkesinin çok mükemmel toplumsal görünümlerini veren Carlos Fuentes (doğm. 1928) gibi romancılar da kentlerin akıl almaz bir şekilde büyümelerine'tanıklık eder ve orta sınıfı anlatırlar. 60’lı yıllarda Los albafıiles (1964) ve El grafölogo (1967) gibi romanlar yazan ve daha sonra tiyatro alanında yapıtlar veren Vicente Lehero ile El grafögrafo’da (1973) çok yeni bir üslup kullanan Salvador Elizondo (doğm. 1932) gibi yetenekler görülür. Daha önce şairler arasında adı geçen Josö Emilio Pacheco, Ricardo Garibay (doğm. 1923), Sergio Galindo (doğm. 1926), Juan Garela Ponce (doğm. 1932), joycecu roman Josö Ungo'nun (1966) yazarı Fernando del Paso (doğm. 1935) ve denemecilerden Carlos Monsivâis (doğm. 1936) anılması gereken adlar arasında yer alır. Gazapo'nun yazarı Gustavo Sâinz (doğm. 1940) ve inventando que sudho'yu yazan Joöe Agustln (doğm. 1944) ile meksika romanı yeni biçimler kazanır.

GÜZEL SANATLAR


Meksika, fetihten sonra, XVI. yy.'ın hıristiyan misyonerlerince zorla benimsetilen avrupa kültürünün etkisi altında kaldı. Savunma öğeleriyle donatılmış ağırbaşlı üslupta manastır ve kiliseler (bunların önünde, dprf köşesinde posas adı verilen küçük oratoriumlar bulunan bir giriş avlusu yer alıyordu) inşa edildi. Bu yapıların genellikle grizay tekniğindeki süslemelerinde birbirini tutmayan avrupa modelleri ile yerli zihniyet bir arada görülür Fransisken (Huejotzingo) ve dominiken (Tepoztlân) manastırlarının yanında augustinusçu manastırlar (Actopan, Acolman, Yuriria, Epazoyucan) bu bakımdan daha zengin görünüşlüdür. XVI. yy.'ın ikinci yarısında avrupalı "görgülü" ressamların gelişiyle, romanist maniyerizm (Flaman Simön Pereyns'in Huejotzingo sunakarkalığı, 1586) ve plateresco üslubu (Andrös de la Concha'nın Yanhuitlön sunakarkalığı) ülke sanatına girdi.

XVII. yy. sonundan itibaren barok tarz kendini kabul ettirdi ve XVIII. yy.'da gelişti; Guanajuato'daki Valenciana, Taxco'daki S. Prisca, Puebla bölgesindeki S. Francisco Acatepec ve S. Marfa Tonantzintla kiliseleri buna tanıklık etmektedir. Resim, en iyi örneklerinde, Murillo'nun etkisini taşır (Josö de ibarra) ve portreciliğe yönelir (SorJuana Inâs de la Cruz, Miguel Cabrera, 1750, Mexico). XVIII. yy.'ın sonuyla XIX. yy.'ın başlarında yeniklasik- çilik, ressam, heykelci ve mimar olpn Francisco Eduardo Tresguerras gibi sanaiçıları etkisi altına aldı (Nuestra Sehora del Carmen kiliseleri [Celaya], 1802-1807). Bağımsızlığın kazanılması (1821),, ispanya'yla olan bağları kopararak, akademik bir resim anlayışının yanı sıra daha ulusal bir resim sanatının gelişmesine elverişli bir zemin sağladı. Bu sanat XIX. yy. sonlarında, meksika manzaralarından (J. M. Melasça") ya,da halkın dehasından esinleniyordu (gravurcü J. G. Posada).

XX. yy.'da, devrimden sonra, Meksika modern eğilimlere-açıldı. Mimarlık, işlevselciliğe doğru yöneldi. Josö Villagrân Garda, Mario Pani, J. O'Gorman, F. Candela Outeriho, M. Goeritz vb. gibi en tanınmış mimarların katkısıyla inşa edilen Mexico yeni üniversitesi ile üniversite sitesi (1949-1954) bu eğilimin ortaya koyduğu en başarılı örneklerden biridir. Ancak, üniversite sitesinin süslemelerinde de varlığını gösteren barokçuluk, Goeritz ve O’Gorman’ın ön ayak olmasıyla, çok geçmeden, özgün bir mimari ifade kazandı. Çeşitli toplumsal programların yanı sıra, 1968 Olimpiyat oyunları için göz alıcı bazı inşaatlar gerçekleştirildi (Pedro Ramfrez Vâzquez ve Rafael Mijares’in yaptıkları stad, Antoni Peyri ve Candela'nın gerçekleştirdiği spor sarayı). 20'li yıllardan başlayarak, duvar resmi büyük bir gelişme gösterdi; Rivera Orozco ve Siqueiros“ ile, Meksika’nın toplumsal, kültürel ve insansal gerçeğine kök salan popüler ve siyasal bir sanat haline geldi.

Bu sanatçıların anıtsal kompozisyonları, yenilenmiş bir barokçuluktan ve anlatımcılıktan kaynaklanan sert ve güçlü bir üslupla, ulusal bilinci coşturup yüceltti. 501i yıllardan bazı başarılı yapıtlar ortaya koyan bu sanat türü (Alfredo Zalce, Josö Châvez Morado, Raül Anguiano, vb.) günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Anlatımcı ve gerçek- üstücü akımların (Alberto Gironella) yanı sıra, Tamayo, deriameksikalı kökleri olan özgün ve ince bir sanatın öncülüğünü yapmakta; beri yandan soyutlama, Vıcen- te Rojo, Günther Gerzso, Manuel Felguörez (aynı zamanda heykelcidir), Antonio Pelâez vb. gibi ressamların elinde gelişirken, Josö Luis Cuevas ve Francisco Toledo yeni bir figürasyon anlayışıyla çalışmaktadırlar. Çok gelişmiş olan gravür sanatı, birçok atölyede (Leopoldo Möndez’ in Taller de Grafica Popuiar'ı gibi) uygulanmaktadır.

MÜZİK


Avrupa müziğinin karmaşık bir folklorla karşılaşması, Meksika'da karma bir müziğin doğmasına yol açtı. Çeşitli kuşaklardan birçok besteci, İspanyol, İtalyan, hatta avusturya etkisinin neden olduğu bir duraksamadan sonra, bu müzikten yararlandı. Manuel de Zurnaya (1678'e doğr. -1756) ve Josö Marla Aldana (1758 -1810), gerçekte, zarif üsluplu klasik senfoni türüne ağırlık verdiler Ama XIX. yy.'da meksikalı besteciler, potpurilerde, folklorik temalar üzerine etütlerde ya da piyano için meksika danslarında (Tomas Löon [1826-1893], Melesio Morales [1838-1908]) ülkelerinin halk müziğinden büyük ölçüde yararlandılar. Bu dans müzikleri, Julio ituarto (1845-1905), Ernesto Elorduy (1853 -1912), Felipe Villanueva (1862-1893), Ricardo Castro (1866-1907) gibi bestecilerin bağlandıkları bir türün, gitar eşlikli romantik şarkı türünün kökeninde yatar. Cenobio Paniagua (1821-1882), Aniceto Ortega (1825-1875), Luis Baca (1826-1855) gibi yaratıcılar, aynı dönemde, konularıyla yerli, ama melodileriyle İtalyan kalan, milliyetçi bir operanın doğmasını sağladılar. Hem derin bir kültürle, hem de sanatçı duyarlığıyla kreol folkloruna eğilen ilk besteci Manuel M. Ponce’dir (1882-1948). Juliân Carillo (1875-1965), mikroaralıkların kullanımına dayalı besteleme yöntemiyle, meksika müziğini, öncü müzikler düzeyine çıkardı.

Çağdaş meksika müziği, Josö Rolön (1883-1945) ile izlenimci akımı izledikten sonra, meksika şarkısıyla dansının ayırte- dici özelliklerini birleştiren Silvestre Revueltas (1899-1940) ile canlılık kazandı. Revueltas, sezgisel ve doğal bir yönelimle, Musorgskiy çizgisinde, son derece gerçekçi bir müziğe ulaştı. Ülkeye Rodolfo Halffter'in (doğm. 1900) tanıttığı onikiton müziği "Nueva Müsica de Möxico” (“Yeni Meksika müziği") adlı grubu ve Luis Herrera de la Fuente gibi bağımsız bestecileri etkiledi. Milliyetçilik duygusuysa hiç kaybolmadı. Meksika müziğinin en parlak dönemi, 1921'de Carlos Châvez (1899 -1978) ile başladı. Châvez, yerli müziğinin etkilerini taşıyan yalın ve sert üsluplu yapıtlarında bölgesel çalgıları, ritimleri ve gamları kullandı. Châvez'in ilk izfeyicileri, Daniel Ayala Pörez (1906-1975), Blas Galindo (doğm. 1910), Salvador Contreras (doğm. 1912), Josö Pablo Moncayo'dur (1912-1958). Meksika müziği, 1960'lardan bu yana, Carlos Jimönez Mabarak gibi besteciler sayesinde, Avrupa'da doğan yeni elektroakustik müzik akımlarıyla ve rastlantısal müzikle dolaysız olarak ilişkiye girdi. XX. yy.’ın sonuna doğru, meksika müziğini, Eduardo Mata, Höctor Quintanar, Manuel Jorge de Elfas, Jesus Villasehor, Francisco Nühez gibi bestecilerden oluşan “Taller de composiciön de Conservatorio'' (“Konservatuvar besteleme atölyesi”) adlı grup temsil etmektedir.

MEKSİKA körfezi


Kuzey Amerika’da kıyı denizi, kıtayla Küba arasında. Amerika ’’Akdeniz"inin parçasıdır; 1 602 000 km2’lik bir alanı kaplayan körfez, Yucatân kanalıyla (ya da boğazı) Antiller denizi, Florida kanalıyla da (ya da boğazı) Atlas okyanüsu’yla birleşir. Yaklaşık 4 000 m derinlikle çökmüş olan ve K. kenarında Mississippi şevinin uzandığı Sigsbee orta ovasının çevresinde iki tip kenar oluşmuştur: Florida ve Yucatân önlerinde kireçli mercanlardan oluşmuş kalın temel arazi dik bir eğim ve geniş bir kıta platformuyla uzanır; öte yandan, büyük ovalar, deniz altında, yer yer kubbeler ve diyapir kıvrımlarıyla biçimi bozulmuş öndelta birikintileri halinde devam eder. Antiller denizi’nden gelen tuzlu (% 36,7) ve sıcak sular, 90° meridyeninin D.’sunda, Florida akıntısını besleyen bir antisiklon döngüsüyle büyük bir kıvrım çizer. D.’ya doğru saatin ibreleri ya da tersi yönünde dönüşler meydana gelir. Deniz etkinlikleri (liman ve sanayi) canlıdır. Texas ve Meksika’nın doğu kıyısı önlerinde hidrokarbür yatakları işletilir.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Aralık 2016 00:06
SİLENTİUM EST AURUM