Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Aralık 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

AZTEKLER

Ad:  Aztek Uygarlığı (Aztekler)4.jpg
Gösterim: 1659
Boyut:  82.8 KB

İspanyolca Aztecas, XV.yy. 'da Meksika’da imparatorluk kuran Orta Amerika yerli halkı.

Tarih.


Geleneksel anlatılara göre, nahuatl dilini konuşan bir halk olan Aztekler sınırları belirsiz bir bölge olan Aztlân’ın yerlileridir. İ S. II. yy.’da buraya yerleşmiş olabilecekleri tahmin edilmektedir. Bin yıl sonra Aztekler bugünkü Meksika’nın güneyini istila etmeye başladılar ve Toltekler’in eski başkenti olan Tula'da yüz yıldan fazla yaşadılar. XIII. yy.'da, o zamanlar güçlü site devletlerinin işgali altında bulunan Mexico vadisine girdiler ve bu krallıkların hizmetinde paralı asker oldular. 1325’te (ya da 1345’te) Aztekler Tenochtitlân ya da Mexico kentini kurdular ilk hükümdarları Acamapichtli oldu. 1428-29’da, vadide hüküm süren Azcapotzalco Tepaneca hanedanının düşüşünden sonra birleşen Tenochtitlân, Texcoco ve Tlacopan devletleri üçlü bir ittifak oluşturdular. Konfedere güçlerin kumandanlığını yapan aztek hükümdarı, kısa zamanda birliğin en önemli kişisi durumuna geldi. Bölgedeki halkları egemenlikleri altına aldıktan sonra üç bağlaşık, vadinin dışında kalan bölgeleri fethetmeye giriştiler. XVI. yy.’ın başında çok büyük bir arazi parçasını denetimleri altına aldılar. Bu toprak, körfez kıyısında yer alan Veracruz’un kuzeyinden, Büyük okyanus kıyısında bulunan Guerrero devletine kadar uzanmaktaydı; güneyde iseTehuantepec kıstağına ulaşıyordu. Bu yayılmaya özellikle Tenochtitlân hükümdarları Moktezumal ileAksayakatl katkıda bulundular Aksayakatl’ın oğlu Moktezuma II ispanyollar'a karşı savaşmak zorunda kaldı. Cortâs’in yönetimindeki ispanyollar Tenochtitlân’ı ele geçirerek imparatoru idam ettiler; imparatorun kardeşi ile yeğeni, Cuitlahuac ve Cuauhtömoc, son bir direnişi örgütlemeyi denediler. Son imparator Cuauhtemoc 1525'te asıldı.

Toplumsal ve siyasal örgütlenme.


Aztek toplumu başlangıçta eşitlikten yana bir toplumdu. Bir tür klan olan calpulli halinde bölünmüştü; otorite, bir ihtiyarlar kurulunun yardımcı olduğu aile başkalarının elindeydi. Bu örgütlenme, giderek büyüyen ayrılıklarla yavaş yavaş değişti. Soylu kişilerle halk yığınları arasında olduğu kadar tüccarlar, memurlar ve en usta zanaatçılar gibi yeni toplumsal grupların oluşmasıyla da yeni ayrımlar ortaya çıktı. Bu gruplar önemli ayrıcalıklardan yararlandılar. Tüccarlar, yani pochteca' lar, başkentten çok uzak yörelerle ticaret yapma görevini üstlenmişlerdi. Kral Ahuitzotl tarafından kendilerine verilen ayrıcalıklardan büyük bir bölümü, onların aztek devleti lehine casusluk görevi yapmalarından ve sağladıkları bilgilerin, çoğu zaman silahlı kuvvetlerin başarısına katkıda bulunmasından kaynaklanıyordu. Bu toplumsal grupların altında haraca ve angaryalara bağlanmış özgür yurttaşlar olan ayaktakımı, macehualtin’ler yer alıyordu. Bu toplumsal sınıfların en altında derebeylerin topraklarında çalışan topraksız köylüler ve mal edinme ya da özgür kişilerle evlenebilme gibi bazı haklardan yararlanan köleler bulunuyordu. Siyasal iktidarın başında tlatoani, “söz sahibi” kişi yer alıyordu. Önceleri savaş başkanı ve belki aynı zamanda dinsel önder de olan tlatoani, Moktezuma II döneminde, son derece karmaşık törensel kurallar çerçevesi içinde başvurulan çok güçlü bir kişi durumuna geldi.

Aztek devletinin ikinci adamı, başbakan, yüksek yargıç, silahlı kuvvetler komutanı ve tlatoani'nin yokluğunda krallığın naibi durumundaki cihuacoatl'dı. Cihuacoatl, itzcoatl'ın hükümdarlığı döneminde ilk kez bu görevi alan Tlacaelel'in soyundan gelenler arasından seçilirdi. “Yürütme gücü", hükümdarla aynı zamanda seçilen dört danışmandan oluşuyordu. Bu belli başlı kişilerin altında, unvanlara, görevlere ve topraklara sahip olan ve soylular sınıfını oluşturan önderler yer alıyordu. Aztek toplumu hiçbir zaman tümüyle kapalı bir toplum halini almadı; bu uygarlıkta temel kurum olan savaş, en yüksek görevlere ulaşmada önemli bir araç oldu. En yiğit savaşçılar hükümdarın yanında bir savaş konseyi oluşturuyorlardı. Fetih sırasında bu kastdaki görevler babadan oğula devredilmeye başlanmıştı.

Gelecekteki yurttaşların yetiştirilmesi iki tür okula bırakılmıştı: çocukların özellikle savaş sanatlarını öğrendikleri telpochcalli, ibadet ve sanat öğretimini üstlenmiş olan calmecac. Birinci tür okullarda özellikle halk çocuklarının, öbürlerinde ise soylu çocuklarının eğitildiği sanılmaktadır.

iktisat.


Başlıca ekonomik etkinlik göynüklerde mısır, fasulye, biber, kabak, domates... ekimiydi. Mexico lagününde Aztekler yüzen bahçeler (chinampas) işliyorlardı; bu Mexico vadisinde kendilerinden önce yaşamış halklardan kalma çok eski bir teknikti. Evcil hayvanları yalnızca köpek ve hindiydi. Etini çok sevdikleri köpekle, hindinin yetiştirilmesi ekonomide önemli bir rol oynamıyordu. Ticaret çok gelişmişti; işlenmiş ürünler başkentte, tropikal bölgelerden gelen yeşim taşı, kakao, pamuk, değerli metaller ya da kuş tüyleri gibi maddelerle değiştiriliyordu. Mal değiş tokuşu sayesinde biriken büyük zenginliklere, imparatorluğun otuz sekiz ili tarafından mal olarak ödenen haraçlardan elde edilenleri de eklemek gerekir.

Din.


Aztek dininin en beiirgin iki özelliği, bir yandan çok tanrılı oluşu, öte yandan insan yaşamının her anında etkisini göstermesiydi. Bu durum, doğa güçlerini denetleme becerisini ellerinde bulunduran rahiplerin kazandıkları nüfuzu ortaya koymaktadır. Aztek tapınağının birçok tanrısı arasında şunlar sayılabilir: uygarlık tanrısı Ouetzalcoatl'ın rakibi Gece ve Savaş tanrısı Huitzilopochtli; Yağmur tanrısı Tlaloc; karısı Chalchiuhtlicue; Aşk tanrıçası Tlazolteotl, vb. En yaygın ayinlerden biri insan kurban etmekti. Dinin giderek ölçüsüz bir durum alan gereklerini yerine getirmek ve yeni kurbanlar ele geçirmek için Aztekler "zorlama savaş”ı bulmuşlardı. Nisbi barış dönemlerinde, üçlü ittifakın üyeleri, kardeş ve bağımsız Tlaxcala ve Huejotzingo prensliklerinin halklarıyla savaşıyordu.
Aztekler, insanların ölüm biçimlerinin, öbür dünyadaki yaşayışlarını belirlediğine inanırlardı. Örneğin, çarpışma sırasında ölen savaşçılar, güneşle beraber gökyüzünde yükselirlerdi.
260 günlük bir ayin takvimi üstüne kurulan bir kâhinlik sistemine göre, gelecek tahmin edilebiliyordu. Büyük toplumsal ve özel olaylar dolayısıyla rahipler kehanette bulunmaya çağrılıyordu.

Mimarlık ve plastik sanatlar.


Bugün Aztek mimarlığı yalnızca birkaç yapı ile temsil edilmektedir; çünkü anıtsal eserlerin çoğu İspanyolların başkenti tahrip etmeleriyle yok olmuştur. Bu mimarlık sanatı büyük ölçüde Teotihuacân klasik sanatından ve Toltekler’in sanatından esinlenmişti, ama huastec geleneğinden alıntılar da görülmektedir. Bununla birlikte, aztek mimarlık sanatı, örneğin Mexico'daki Tlaloc ve Huitzilopochtli tapınaklarında görüldüğü gibi, aynı piramit üstünde ikiz yapılar gibi özgün niteliklerden yoksun değildir. Kayaya oyulmuş bir tapınak olan Malinalco bir başka özgün uygulamayı oluşturmaktadır.

Aztek hükümdarlığı döneminin sonunda taş heykelciliği —heykeller ve alçak kabartmalar— büyük bir gelişme gösterdi; tapınaktaki birçok tanrı tasvirleri bunu kanıtlar. Tanrıça Coatlicue’nin dev heykelleri, bunun yanı sıra güneş takvimini gösteren tekparça taş anıt, aztek heykel sanatının Mexico müzesinde korunan yetkin örnekleridir.
Maden sanatları arasında en dikkat çekici olanları, mixtec üslubundaki kuyumculuk ve tüycülüktü. Aztekler maskeler ve yarıdeğerli taşlardan eşyalar yapmada da çok başarılıydılar.
Saraylar ve tapınaklar fresklerle süslenmişti; bunun yanı sıra, hiyeroglifle elyazması kutsal ve din dışı metinler, çokrenkli resimlerle canlandırılmıştı.
Cuauhtemoc'un ölüm yılı olan 1525’te Ispanyol zaferi kesinleşti ve aztek toplumunun kültür birikimi amansız bir yıkıma uğradı.

Edebiyat.


Nahuatl, ya da klasik aztek,
—Fetih'in ilk yıllarından başlayarak latin harfleriyle kopya edildi ve "piktografik" biçimiyle kısmen çözümlendi.
— Ayazmalarının fatihler tarafından büyük ölçüde tahrip edilmesiyle büyük bölümü kaybolmuş olan zengin ve özgün bir edebiyatın iletim aracı oldu. Cortâs’ten önceki dönemden hiçbir belge kalmadı. Günümüze dek korunan metinler bize Andres de Olmos, Alonso de Molina, Toribio Motolinı'a ve özellikle Bernardino de Sahagün gibi misyonerler tarafından iletildi. Bunlar bilgilere sahip yerlilerle işbirliği yaparak Kolomböncesi nahuatl geleneklerini derlediler ve kaleme aldılar. Kolomböncesi dönemin kaybolmuş kodeksinin aslına uygun çevirileri XVI. ve XVII. yy.’larda yerliler tarafından bu yolla gerçekleştirildi: Borbonicus, Tonamatl, Mendoza kodeksleri, vb. Aztekler kutsal, dinsel, törensel, mitolojik, tarihsel ve soyla ilgili temalardan esinleniyorlardı.

Aztek edebi anlatımının temel öğesi olan şiir ya da "süslü söz”, özel kurumlarda müzik ve dans eşliğinde öğretilirdi. Şarkı ve koregrafinin amacı bu şiirlerin içeriğinin sözcüğü sözcüğüne belleğe yerleşmesine yardımcı olmaktı: bu sıkı ezberletme sistemi ulusal kültür kalıtının korunmasını ve yeni kuşaklara bozulmadan iletilmesini sağlıyordu. Değişik esin ve yapıda olan bu şiirler ilgili bulundukları türe göre Angel Maria Garibay tarafından bir araya getirildi: ilahi şarkı ya da "teocuicatr, savaş şarkısı ya da "yaocuicatl", çiçekler şarkısı ya da "xochicuicatl", vb. Bununla birlikte düzyazı çok yaygın bir tür olarak kaldı; retorik de dilin en etkili kaynaklarından yararlanan kendine özgü bir öğretimin konusu oldu. Ayrıca, gençlerin ahlaksal eğitimine yönelik olan "huehuetlatolli”ler ya da yaşlıların konuşmaları, söylevlerden, öğütlerden ve atasözlerinden oluşmaktaydı. Nihayet, tarih anlatımına geniş bir yer ayrılmıştı. Fetihten sonra, aslına çok uygun pimografik çevirilerde kaleme alınmış çok sayıda kodeks vardır. Bunlar büyük tarihsel olayları, destanları ve soy kütüklerim anlatmaktadır: bu yapıtlar, Kolomböncesi uygarlıkların tarihi konusunda değerli bir bilgi kaynağıdır. (Boturim kodeksi ya da "Tira de la Perigrinaciön", Ramirez kodeksi, İspanyollar ın çıkarmasını anlatan Misantla kodeksi...) Son olarak XVI. yy. sonunda ve XVII. yy. başında yer alan Hernando-Alvarado Tezozömoc ya da Fernando de Alva lxtiilxöchitl (Törencilik öyküsü) gibi büyük yerli yazarların, gecikmeli de olsa oynadıkları önemli rolü belirtmek gerekir.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 24 Aralık 2016 00:09
SİLENTİUM EST AURUM