Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
28 Aralık 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ (SSCB)


rusçası SSSR (Soyuz Sovyetskih Sotsyalistiçeskih respublik), Avrupa ve Asya'ya yayılan eski devlet.
İkinci Dünya savaşı'ndan sonra 15 cumhuriyetten (Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Estonya, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Moldovya, Özbekistan, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna) oluşuyordu; yüzölçümü; 22 400 000 km2 ve 1990'da nüfusu 292 milyondu. Başkenti Moskova.

TARİH


SSCB’nin kuruluşu ve sovyet rejiminin başlangıcı (1917-1928)

Ad:  SSCB8.jpg
Gösterim: 1508
Boyut:  64.1 KB

24-25 ekim (6-7 kasım) 1917'de, Bolşevikler, Petrograd'da zafer kazandılar ve geçici hükümeti iş başından uzaklaştırarak bütün iktidarı sovyetlere (şuralar) verdiler. Lenin'in önerisi üzerine, işçi ve asker milletvekilleri Sovyetlerinin Panrusya II. Kongresi, savaşan bütün ülkelere ve halklara demokratik bir barış yapmak üzere hemen görüşmelere başlamalarını öneren bir barış kararını ve büyük mülklere el koyan ve Toprağı millileştiren toprak kararnamesini kabul etti (25 ekim [7 kasım]). Bu kongre, başkanlığına Kamenev'in (kasım ayından sonra Sverdlov'un) getirildiği Vtsik'i (Panrusya merkez yürütme komitesi) seçti ve Lenin'in başkanlığında Halk komiserleri konseyi'nin kurulmasını onayladı. Sovyet iktidarı, 2 (15) kasımda Moskova'da, 12 (25) aralıkta da Harkov'da ilan edildi.

2 (15) kasım 1917'de, sovyet iktidarı, Rusya halkları bildirisi'ni yayımladı. Bu bildiride, ülkenin bütün halklarının eşit ve egemen oldukları ve kendi kaderlerini tayin hakkına (birlikten ayrılmak da dahil olmak üzere) sahip bulundukları belirtiliyordu. Sovyet iktidarı, 20 kasımda (3 aralık) "Rusya'nın ve Doğu'nun müslüman emekçilerine hitap ederek, inançlarına ve törelerine saygı gösterileceği konusunda güvence verdi ve onlara kurumlarını serbestçe örgütleme hakkını tanıdı. Ama bolşevikler için birlikten ayrılmaya varıncaya dek, kendi kaderini belirleme hakkına, tüm ulus değil, ancak her ulusun proletaryası sahipti. Bununla birlikte, aralık 1917'de (ocak 1918) Finlandiya'nın ve ağustos 1918'de Polonya'nın bağımsızlığı kabul edildi.

Sovyet iktidarı, aralık 1917'de, karşıdevrimle mücadele etmek için Dzerjinskiy'in başkanlığında bir komisyon (Çeka) ile, Troçki tarafından örgütlenen (ocak- şubat) bir köylü ve işçi Kızıl Ordu'su ve bir de donanma kurdu. İktidar, ekim 1917'den mart 1918'e kadar, merkezi Rusya'da, Ukrayna'da, Baltık bölgelerinde, Beyaz Rusya'da, Ural'da ve Kuzey Kafkasya'nın, Orta Asya'nın, Kazakistan'ın ve Sibirya'nın başlıca kentlerinde yerleşti. Ama Kafkasardı burjuva rejimlerini deviremedi. Sovyetlerin III. Kong- re'sinde, Rusya Cumhuriyeti'nin federatif bir biçimde örgütlenmesi ilkesi kabul edilince, özellikle Kırım (1918), Türkistan (nisan) ve Kuzey Kafkasya'da (temmuz) özerk sovyet sosyalist cumhuriyetleri kuruldu.

Bolşeviklere göre, Rusya'da zafer kazanan devrim bütün Avrupa'da, sonra da bütün dünyada proletarya diktatörlüğünü kuracak zincirin ilk halkasıydı. Ama Avrupa'da ve özellikle Almanya'da, devrimin hemen patlak vereceğine inansalar bile, sovyet yöneticilerinin Rus devri- mi'nin kazançlarını korumaları gerekiyordu. Bu yüzden, Almanya'nın Brest-Litovsk anlaşması'nda (3 mart 1918) dayattığı koşulları kabul etmek zorunda kaldılar. Ayrıca, Murmansk'a (mart 1918) ve Arhangelsk'e (ağustos) asker çıkaran ve özellikle merkezi devletlerin yenilgiye uğramasından sonra (kasım 1918), Kırım'da ve Kafkasya'da müdahalelerini yoğunlaştıran Müttefikler'e karşı da kendilerini savunmak durumunduydılar. Bundan başka, Müttefikler, Sovyet Rusya'yı ablukaya aldıkları gibi, Japonlar da Uzakdoğu'da müdahalelerde bulundular. Nihayet bolşevikler, çek savaş esirlerinin başkaldırmasından (mayıs 1918) sonra yeniden alevlenen karşıdevrim ateşinin tehdidi altındaydılar. 1918 yılı sonuyla 1919 başında. Kızıl ordu ve partizanlar, Kolçak, Denikin ve Yudeniç’in ortak amaçlı saldırılarına göğüs germek zorunda kaldı ve karşı saldırıya ancak mayıs-haziran 1919'da geçebildi. Kızıl ordu, Urallar'ı ve Batı Sibirya'yı ve daha sonra Ukrayna'yı (aralık 1919), Kuzey Kafkasya'yı ve Vrangel'in son birliklerinin kasım 1920'de terk etmek zorunda kaldıkları Kırım'ı ele geçirdi. Azerbaycan'ı (nisan 1920), Ermenistan'ı (aralık 1920) ve Gürcistan'ı (şubat 1921) işgal etti ve buralarda sovyet sosyalist cumhuriyetleri kuruldu. Kızıl Ordu'nun 1920'de ele geçirdiği Buhara Emirliği ile Hive Hanlı- ğı'nda da halk cumhuriyetleri kuruldu. Bu yeni cumhuriyetlerle Ukrayna ve Beyaz Rusya cumhuriyetleri, kuruluşlarından birkaç ay sonra RFSSC ile askeri ve siyasi antlaşmalar imzaladılar. Nisan 1920 yılında kurulan Uzakdoğu Cumhuriyeti, toprakları japon kuvvetlerinden temizlendikten (ekim-kasım 1922) sonra RFSSC'ye katıldı.

iç savaş ve yabancı müdahalelerle geçen bu yıllardan sonra, Sovyet Rusya ve batı devletleri, yan yana yaşamayı kabul etmek zorunda kaldılar. Kapitalist dünya, dünya devrimini örgütlemekle görevli Komünist enternasyonali'nin Moskova'da kurulmasına (mart-nisan 1919) rağfnen, Birinci Dünya savaşı'nı izleyen devrim dalgalarına dayandı. Öte yandan, sovyet rejimi, eski Rus İmparatorluğunun büyük bir bölümünde kurulmakla birlikte, bunun ötesine geçerek ne Batı'da (Kızıl Ordu'nun, ağustos-eylül 1920'de Varşova önündeki başarısızlığı), ne de Doğu'da (Kuzey İran'daki Gilan Cumhuriyetimin eylül 1921'de yıkılması) yerleşebildi. 1920 yılında, Müttefikler, Rusya üzerindeki ablukayı kaldırdılar ve RFSSC, bağımsız cumhuriyetler haline gelen Litvanya, Letonya, Estonya ve Finlandiya ile barış antlaşmaları imzaladı. 1921 yılında RFSSC Polonya'yla, Beyaz Rusya'nın bir bölümünü bu ülkenin elinde bırakan Riga antlaşması'nı imzaladı. Ayrıca, Büyük Britanya, Norveç, Avusturya ile ticaret anlaşmaları ve bu arada Türkiye, Iran ve Afganistan ile, Sovyetler Birliği'nin, bu ülkelerin iç işlerine karışmayacağı konusunda güvence veren dostluk antlaşmaları yapıldı.

Çevrelerinin kapitalist ülkelerce sarılmış olmasından doğan tehlikelere karşı kendilerini korumak ve sosyalizmi kurmak için RFSSC, Kafkasardı Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'ın birleşmesiyle mart 1922'de kurulmuştu), Ukrayna SSC ve Beyaz Rusya SSC 1922'de aynı siyasal varlık içinde birleşme kararı aldılar; Stalin'in, Kafkasardı, Ukrayna ve Beyaz Rusya cumhuriyetlerine, RFSSC içinde özerklik statüsü verilmesine yönelik tasarısını reddederek, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne, aynı haklarla katılan eşit devletler federasyonu ilkesini kabul ettiler, Böylece, SSCB ocak 1922'de kurulmuş oldu.

Siyasal devrim.


Ekim devrimi’nin zafere ulaşmasından hemen sonra kurulan Halk komiserleri konseyi (Sovnarkom) yalnızca bolşeviklerden oluşuyordu. Konseyin başında Lenin vardı; Içişleri'ne Rıykov, Eğitim'e Lunaçarskiy, Dışişleri'ne Troçki, Milliyetler komiserliğine Sta- lin bakıyordu. Aşırı sol kanattan bazı devrimci-sosyalistler de, aralık 1917'den mart 1918'e kadar bu konseyde yer aldılar. Buna karşılık, usulünce seçilmiş Kurucu meclis'e, devrimci-sosyalistler çoğunluktaydı. 5 (18) ocak 1918'de Pet- rograd'da toplanan Kurucu meclis, Sovyetler panrusya merkez yürütme komite- si'nin (Vtsik) bir kararnamesiyle ertesi gün lağvedildi. Sovyetler III. kongresi, "emekçi ve sömürülen halkın hakları bildirisi'ni kabul etti ve Rusya Federe Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni ilan etti, iç savaş sırasında sovyet hükümeti, Pet- rograd'ı bırakıp Moskova'ya yerleşmek zorunda kaldı (mart 1918); denetimindeki merkezi Rusya topraklarında bile tehdit altındaydı: Brest-Litovsk antlaşması'na ve bolşeviklerin hegemonyasına karşı çıkan devrimci-sosyalistler, temmuz 1918'de, Moskova'da bir hükümet darbesi girişiminde bulundular ve terörizme başvurdular (Almanya büyükelçisi kont Mirbach'a ve Lenin’e [30 ağustos] suikastlar). Temmuz 1918'de, Sovyetler V. kongresi, RFSSC Anayasası'nı kabul etti. Yerel-sovyetler, genel oyla seçilecekti; fakat din adamlarına, gelirlerini yalnızca emekleriyle sağlamayanlara ve eski polislerle jandarmalara oy hakkı tanınmıyordu.

Bu yerel sovyetler, Sovyetler kongresi'ne gidecek milletvekillerini seçiyor, bu kongre de yetkilerini, Sovyetler panrusya merkez yürütme komitesi'ne (Vtsik) vekâleten devrediyordu. Sovnarkom üyelerini Vtsik seçiyordu. Vtsik'in ilk başkanı Sverdlov'un yerine, mart 1919'da Kalinin geçti.

Rusya Sosyal demokrat işçi partisi 1918'de Rus komünist (bolşevik) partisi (RKP [b]) adını aldı. Sovyet Rusya'nın ve SSCB'nin teritoryal federatif ilkelere göre örgütlenmiş kurumlarının tersine, partinin merkezi bir yapısı vardı. Çeşitli özerk ya da bağımsız sovyet cumhuriyetlerinin partileri, kuruldukları anda RKP (b)'nin bölge komiteleri statüsüne giriyorlardı. Partinin VIII. Kongresi (mart 1919), partinin çeşitli bölgelerdeki tüm çalışmalarını yöneten ve böylece bazı ulusal komünistlerin özerk bir biçimde örgütlenmesini engelleyen bir tek Merkez komiteli, merkezileşmiş tek bir komünist partisinden başka bir parti olamayacağını kabul etti. Bu kongrede, ayrıca, partinin ikinci programı onaylandı. Sosyalizmin kurulmasına ilişkin bu program 1961'e kadar yürürlükte kaldı. 1920'de, parti içinde çeşitli hizipler ortaya çıktı: "demokratik merkeziyetçilik", partinin hiyerarşik otoriterciliğini eleştiriyor; Şlyapnikov ve Kollontay'ın liderliğindeki "işçi muhalefeti", ekonominin sendikalar tarafından yönetilmesi gerektiğini ileri sürüyordu. Troçki ise, çalışma hayatının askeri bir disiplin altına alınmasını ve sendikaların denetim altında tutulmasını istiyordu. X. Kongre, mart 1921'de, parti disiplininin ve birliğinin pekiştirilmesi kararını aldı ve parti içinde hiziplerin kurulması yasaklandı. O sırada, partide, ülkenin yaşamını fiilen yöneten 20 000 muvazzaf üye bulunuyordu. Bu muvazzaf üyeler ya da apparatçikler, genellikle seçimle değil de atanarak ya da yukarıdan tavsiye edilerek iş başına gelmekteydiler. Stalin, nisan 1922'de, Merkez komitesi tarafından, kendi ihdas ettiği genel sekreterlik (gensek) görevine getirilince, bu mekanizmanın yönetimini de eline geçirmiş oldu, Lenin, mayıs ayında hastalandı ve daha sonra ancak kısa bir süre etkinlik gösterebildi. Zinovyev ve Kamenev'le yakınlık kuran Stalin, 1923'ten başlayarak Troçki'ye karşı tavır aldı ve siyasal, ekonomik ve ulusal konularda parti çizgisinden sapma gösterenleri (Tatar Sultan Galiyev gibi) partiden çıkardı. Lenin'in ölümünden (1924) sonra Troçki, ülke içinde kulaklara ödün verdiği ve ülke dışında da burjuva rejimleriyle uzlaşmaya gittiği için parti yönetimini eleştirdi.

Sovyetler Birliği, ocak 1924'te bir Anayasa kabul etti. Bu anayasa uyarınca, Sovyetler merkez yürütme komitesi (Tsik) iki meclisten oluşuyordu: Birlik Sovyeti ve Milliyetler Sovyeti, 1925'te, Türkistan, Buhara ve Hive'nin yeniden düzenlenmesi sırasında Orta Asya'da kurulmuş olan yeni Özbekistan ve Türkmenistan cumhuriyetleri, Birlik'e katıldılar. SSCB 1924‘te, başlıca Avrupa devletleriyle diplomatik ilişkiler kurdu. Ama, Çiçerin'in ustaca yürüttüğü dış politika sayesinde SSCB'nin yerine oturmaya başlayan uluslararası durumu, Locarno antlaşması'yla (1925) tehlikeye girdi Batı devletleri ile Almanya'nın resmen birbirlerine yaklaştığını gösteren bu antlaşma, RFSSC ile Almanya arasında 1922'de imzalanan Rapallo antlaşması'nın önemini azaltıyordu. Stalin'in 1924'ten beri Troçki'nin sürekli devrim konusundaki tezlerine karşı çıkmasına rağmen, bolşevikler, 1926-27'ye kadar dünya devrimi tasarısına bağlı kaldılar Sosyalizmin tek bir ülkede kurulması programı, ancak bu dönemden sonra ağırlık kazandı.

Ekonomik ve siyasal devrim.


Ekim devrimi'ni izleyen haftalarda, bir dizi idari, iktisadi ve toplumsal reform yapıldı. Bu reformlar, marxçı-leninci ilkelerin kesinkesliğiyle zamanın gereklerini uzlaştırmayı amaçlıyordu. Eski toplumsal zümreler (Sosloviye), rütbeler, unvanlar kaldırıldı ve ülkede yaşayanların hepsi "Rusya Sovyet Cumhuriyeti'nin yurttaşları" oldu Memurların maaşları, işçilerin ücretlerine göre ayarlandı. Köylüler, ekim 1917 tarihli toprak kararnamesi uyarınca, yılın başından beri girişmiş oldukları büyük mülklere elkoyma ve bunları paylaşma işlemini sürdürdüler. Hükümet fonlarından sağlanan yardımlarla yoksul köylüler tarafından bazı kolektif komünler kuruldu. Bunlar, 1920'de, köylülerin ancak % 0,5'ini toplamaktaydı. Devlet işletmeleri olan sovhozlar, elkonulan büyük malikâneler üzerinde kuruldu (sayıları, 1920'de 3 300'e ulaştı). Bu durumda, tarım üretiminin büyük bölümü, bazıları geleneksel mirlerde toplanmış olan bağımsız köylülerin elindeydi. Bolşevikler, köylüleri, yoksul, orta ve zengin (kulaklar) olarak sınıflandırdılar.

İşçiler 8 saatlik işgününe kavuştular 14 (27) kasım 1917'de, beşten fazla işçi çalıştıran bütün işletmelerde, üretim ve dağıtım üzerinde işçi denetimi kuruldu. Ekonominin tümü, 2 (15) aralık 1917'de kurulan Ulusal ekonomi yüksek konseyi'nin (VSNH) denetimine verildi. Ekim ayında Devlet bankası, aralıkta da özel bankalar millileştirildi ve çar hükümetinin borçları reddedildi. 1918'de beyaz ordulara ve yabancı müdahale kuvvetlerine karşı mücadele edebilmek için savaş komünizmi önlemleri alındığı sırada, işletmelerin millileştirilmesi yaygınlaştırıldı. Nisan 1918'de dış ticaret millileştirildi.

İç savaş sırasında (1918-1919) en önemli sorun, kentlerin ve savaşanların iaşe ve ikmallerini karşılamaktı. 21 kasım 1918 kararnamesiyle, ticaretin yerini almak üzere ürün dağıtımı düzenlemesi getirildi. Erzak dağıtımı, topluma verilen hizmetlere göre belirlendi ve 16-50 yaş arasındaki herkes için çalışma mecburiyeti konuldu. Beslenmeleri için gerekli olanın dışında her şeyi devlete teslim etmekle yükümlü tutulan köylüler, işçi müfrezeleri ve yoksul köylü komitelerince (kombedıy) desteklenen erzak toplama organlarına karşı direnişe geçtiler ve her türlü tehlikeyi göze alarak karaborsayı beslemeye başladılar. Bunun üzerine, 1919'da ürünlere elkoyma önlemine başvuruldu.

İç savaş ve yabancı müdahalesi yıllarının bilançosu çok ağır oldu: 7 milyonu açlığın, bulaşıcı hastalıkların (özellikle, 1920'de tifüs) ve terörün kurbanı olmak üzere 8 milyon ölü. Sanayi ve tarım üretiminin hemen tümüyle düzenini kaybetmesinden ve kamu mâliyesinin çökmesinden doğan yıkım ve sefalet, halkın hoşnutsuzluğunu gittikçe açık bir biçimde dile getirmesine yol açtı: 1920-21 kışında Tambov, Povoljiye ve Batı Sibirya bölgelerindeki köylü kaynaşmaları, Kronştadt işçi ve denizcilerinin ayaklanması (şubat-mart 1921). Aynı dönemde Mahno çeteleri Ukrayna'da sovyet hükümetine başkaldırırken, Orta Asya'da basmacıların ve Dağıstan'da dağlıların ayaklanmaları genişledi.

Mart 1921'de savaş komünizmi yöntemleri bir yana bırakıldı ve yeni iktisat siyaseti ya da NEP" kabul edildi. Lenin, nüfusun beşte dördünü oluşturan köylüleri eğitmek ve piyasaya serbestçe mal vermeleri için yerel gereksinimleri aşan bir üretim yapmaları konusunda ikna etmek gerektiğini ileri sürdü. 1922'de iç ticaret yeniden kuruldu ve NEP sanayiyi de kapsayacak şekilde genişletildi, 1920'de, 1913'tekinin % 13,8'ine düşmüş olan üretim, 1925-26'da, savaş öncesi düzeye ulaştı. Tarım ve sanayi fiyatlarının denkleştirilmesi, işsizlik, kulakların ve yeni burjuvaların (nepmen) zenginleşmesi gibi sorunlara rağmen, 1929'a kadar uygulanan NEP, sosyalizmin kurulması için ön şart olan ulusal ekonominin kalkınmasıpı gerçekleştirdi.

Kültür devrimi.


Sovyet rejimini yaratanlar, kapitalist toplumun maddi ve manevi engellerinden kurtulmuş gerçek bir enternasyonalci proleter olacak bir "yeni insan" meydana getirmek amacındaydılar. Bunun için, geleneksel ailenin temellerini yıkmak gerekiyordu: 1917 yılı sonunda medeni hal laikleştirildi ve boşanma kolaylaştırıldı; 1920'de çocuk aldırma yasallaştırıldı. Dinsel önyargıları da yıkmak gerekiyordu. Vicdan özgürlüğünü ilan eden bolşevikler, ocak 1918'de, Kilise ile devleti ve okulu ayıran yasayı çıkardılar. Militan tanrıtanımaz oldukları halde, dine karşı eylemlere, ancak iç savaşın bitmesinden sonra izin verdiler. Patrik Tihon'un yönetimindeki resmi Ortodoks kilisesi'nin 1923'te sovyet makamlarıyla uzlaşmasına rağmen, bolşevikler bu konudaki ödün vermez tutumlarını sürdürdüler. Müslümanlık, belli bir hoşgörüden yararlandı ve 1927-28'e kadar kendi okullarını ve mahkemelerini korudu. 1929'da din yaşamına getirilen yasal düzenleme, dinsel inancı da, dine karşı propagandayı da serbest bırakıyordu. Stalin'in 1928-29'dan başlayarak gerçekleştirdiği büyük dönüşümlere, din üzerinde giderek artan bir baskı eşlik etti.

Tanrıtanımazlık lehinde verilen mücadele, bilimsel maddeciliği ve marxçılık- lenincilik'i yaygınlaştırmaya yönelik çok geniş bir halk eğitimi, çabası çerçevesi içinde yürütüldü. Okuma-yazma kampanyası, RFSSC'de 1919'da başlatıldı ve 1923'te bütün SSCB'ye yayıldı. Çocukların parasız ve mecburi eğitimi ilkesi, 1918'de kabul edildi ve adım adım tüm ülkede uygulamaya konuldu. 1932'de, çocukların % 98'i bilfiil okula gidiyordu. Yetişkinlerin okuryazar hale getirilmesi çabası da etkin bir biçimde sürdürüldü: 1919'da işçi fakültesi (rabfak) kuruldu. Öğrenim yerel dillerde yapılıyordu. Bunun için abecesi olmayan, yalnızca konuşulan onlarca dil için abeceler hazırlandı. Bu siyasetin amacı, içeriği bakımından proleter, biçimi bakımından ulusal bir evrensel sosyalist kültür yaratmaktı. Ajitasyon ve propaganda görevleri için, bütün ifade ve iletişim araçları, partinin sıkı kontrolü altında olmak üzere, seferber edildi.

Stalin dönemindeki (1928-1953) dönüşümleri


Stalin, parti içindeki sağ kanadı, NEP'in sürdürülmesini istemeyen sol kanatla karşı karşıya getiren mücadelede hakem olarak ortaya çıkmıştı. Troçki, Ka- menev, Zinovyev ve Şlyapnikov'u bir araya getiren birleşik muhalefeti kesin yenilgiye uğrattıktan (1927'nin sonu) sonra, Buharin, Rıykov ve Tomskiy'in liderliğindeki sağ kanat muhalefetini de nisan 1929'da tasfiye etti. Bunun üzerine, NEP'in bırakıldığını açıkladı ve SSCB'yi, sanayileşme ve kolektifleştirmeye dayanan bütünsel bir devrime yöneltti.

Planlama, sanayileştirme ve kolektifleştirme.


1921'de Gosplan'ın (Devlet planlama komitesi) kurulmasına rağmen, NEP'in koşulları gereği, genel ve merkezi bir planlama görüşü geriye itilmişti. Fakat, Gosplan'ın ve Ekonomi yüksek konseyi'nin çalışmaları, I. beş yıllık planın normlarının belirlenmesine olanak sağladı ve planın başlangıç tarihi resmen 1 ekim 1928 olarak saptandı. Planın normları Stalin'in isteği uyarınca, 1927 ile 1929 arasında birçok kez yükseltildi. Planda, ağır sanayiye ve doğanın dönüştürülmesine yönelik büyük bayındırlık işlerine öncelik tanındı. 5 000 yabancı uzmanın görevlendirilmesi, işçiler arasında sıkı bir disiplinin kurulmasına, geliştirilmiş teknik eğitim ve sosyalist yarışmaya (öncü işçilerin kahramanlaştırılması) dayanan büyük bir çaba sonunda plan, 4 yıl ve 3 ayda gerçekleştirildi. Ayrıca, Gulag kamplarındaki tutuklular da büyük inşaat şantiyelerindeki çalışmaya katıldılar. Ağır sanayi üretimi % 273 arttı.

Buna paralel olarak, Stalin, 1929'un sonunda, tarımın derhal ve tümüyle kolektifleştirilmesini öngören bir tasarıyı kabul ettirdi ve ocak 1930'da "kulakların sınıf olarak ortadan kaldırılması" kararını çıkarttı. Plan sona erdiğinde, 210 000 kolhoz, topraklarının % 70'ini, 4 300 sovhoz da % 10'unu işliyor ve bir MTS (makine ve traktör istasyonu) şebekesi kurulmuş bulunuyordu. Ancak, birçok köylü, resmi makamlara teslim edecek yerde ürünlerini ve hayvanlarını yok etmeyi tercih ettiğinden, tarım üretimi düştü. Ukrayna, 1932-33 kışında kıtlık tehlikesiyle karşılaştı ve Î928-1934 arasında kentlerde yeniden erzak karneleri dağıtıldı. II. beş yıllık plan (1933-1937), yiyecek bunalımının aşılmasını ve toprakların kolektifleştirilmesinin tamamlanmasını sağladı. Sanayi üretimi yükselmeye devam etti ve SSCB'yi dünyanın üçüncü büyük sanayi ülkesi haline getirdi. III. beşyıllık plan (1938-1941) savaş dolayısıyla tamamlanamadı.

Polis baskısı ve iktidarın evrimi.


Sovyetler Birliği'ndeki dönüşümler, bütün ulus, planın gerçekleştirilmesi yönünde harekete geçirilerek ve sabotajlara karşı mücadele edilerek gerçekleştirildi. Polis (GPU [1922-1934], sonra sırasıyla Yagoda, Yejov ve 1938'den sonra da Beria tarafından yönetilen NKVD), kolektifleştirmeye karşı çıkan köylüleri kitleler halinde tutuklayarak Gulag kamplarına gönderiyor; sabotajcıları, yani "verimin karşıdevrimci bir tutumla düşürülmesine" çalışanları kovuşturuyordu.

Komünist partisi'nin görünümü de değişti. Parti, sekreterliğin sıkı egemenliği altına girdi; sekreterlik Politbüro'nun kararlarını ileten ve yürürlüğe koyan ve yerel örgütlerin çeşitli kademelerine, nomenklatura'ya ait görevlere atamalar yapan makam oldu. Partinin çok genişlemiş plan tabanı, 1929, 1933 ve 1936 tasfiyelerinden sonra büyük ölçüde yenilendi. Lenin'in eski mücadele arkadaşlarından oluşan parti kadroları, çeşitli terör merkezlerine bağlı olmakla ve özellikle Kirov'un öldürülmesiyle (aralık 1934) suçlandılar. 1936, 1937, 1938'deki büyük davalar sırasında yargılanıp ölüme mahkûm edildiler ve cezaları yerine getirildi. Stalin artık, yeni devşirilmiş uysal üyelerden oluşan bir partiye dayanıyordu. 1918'den beri hemen her yıl yapılan parti kongresi, ancak 1934, 1939 ve 1952'de toplandı. Stalin, savaştan yararlanarak otoritesini daha da pekiştirdi ve yönetimi, artık yalnızca birkaç yakınıyla (Malenkov, Beria, Jdanov, Hruşçev) birlikte yürütmeye başladı.

1936 Anayasası, SSCB'deki dönüşümleri onayladı; genel oy hakkını SSCB'nin bütün yurttaşlarına tanıdı, çünkü sosyalizm kurulmuş olduğundan artık ülkede sömürücü sınıflar kalmamıştı. Anayasa. Yüksek Sovyet'in kurulmasını da öngörüyordu; nitekim, Yüksek Sovyet 1937'de seçildi ve başına Kalinin getirildi. Yeni anayasa, Stalin'in 1929'dan beri pekiştirilmesine çalıştığı devletin meşruiyetini kabul ediyor; ve SSCB'nin 11 federe devletten (RFSSC, Ukrayna, Beyaz Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan) oluştuğunu belirtiyordu. Nihayet, 1920'lerin sovyet toplumunun ayırtedici bir özelliğini oluşturan çeşitli devrimci deneyimlerden sonra, 1930-1940 arasında otoriterliğe, hiyerarşiye, yurtseverliğe ve tekniğe dayanan bir yeniden yapılanma dikkati çekti (dahili pasaport ihdası [1932], aileyi pekiştirmek ve doğumların artmasını sağlamak için 1935'ten sonra alınan önlemler, orduda subay rütbelerinin yeniden konulması [1935], edebiyat ve sanat yaşamına, sosyalist gerçekçilik normlarının dayatıİması vb.)

Alman-Sovyet antlaşmasından büyük anayurt savaşına.


SSCB, 1934’te Milletler cemiyeti'ne kabul edildi. SSCB, Almanya ve Japonya'da güçlenen faşizme karşı mücadele edebilmek için, Fransa ile bir saldırmazlık ve tarafsızlık antlaşması (1932), daha sonra da bir karşılıklı yardım antlaşması (1935) imzaladı. ABD (1933) , Çekoslovakya ve Romanya (1934) ile diplomatik ilişkiler kurdu. Fakat, Münih antlaşmaları (eylül 1938) sırasında batı demokrasilerinin tutumu, Stalin'in, Litvinov'u dışişlerinden alarak onun yerine Molotov'u getirmesine (mayıs 1939) yol açtı. Molotov, Ribbentrop ile, Alman-Sovyet antlaşması'nı gerçekleştirdi (ağustos 1939). Bu antlaşmadan yararlanan SSCB, eylül İ939 - ağustos 1940 arasında Doğu Polonya, Karelya, Baltık devletleri, Besarabya ve Küzey Bukovina'yı topraklarına kattı. Böytece, eski Rus İmparatorluğuna ait toprakların yeniden kendisine bağlanmasını tamamlamış ve nüfusunu 23 milyon artırmış oldu. Bunun yanı sıra, SSCB, 1937-38 tasfiyeleriyle gelişmesi büyük ölçüde sekteye uğramış olan askeri potansiyelini yeniden kurmaya çalıştı.

Ne var ki, Hitler, daha 1940 yılında, SSCB'ye karşı girişilecek saldırının hazırlığını başlatmış ve doğuda ele geçirilecek topraklarda yaşayan halkların köle- leştirilmesi, buralara kolonlar yerleştirilmesi konusunda planlar yapmıştı. Alman ordusu, 22 haziran 1941'de saldırıya geçti ve aralık ayında Moskova önlerinde durdurulana kadar ilerlemesini sürdürdü. Haziran ayında, Stalin'in başkanlığında bir Devlet savunma komitesi (GKO) ile Ukrayna, Merkez ve Leningrad'daki (bugün Sen-Petersburg) büyük fabrikaların doğuya taşınmasını sağlayacak bir Nakil işleri konseyi kuruldu. Yazın, bir ingiliz- sovyet işbirliği antlaşması imzalandı ve ABD ilk krediyi açtı. Nihayet Stalin, özellikle din alanında verdiği ödünlerle (Patrik Sergey'in görevi resmen tanındı [1943], Ortodoks kilisesi yasal bir biçimde örgütlenme hakkını elde etti; 1941'de sovyet müslümanlarına dört diyanet makamı tahsis edildi) ulusal birliği teşvik ederek "büyük anayurt savaşı" uğrunda halkı harekete geçirmeyi başardı. Stalin, 1943'te Komünist enternasyonali'ni de lağvetti.

Naziler, Baltık ve Beyaz Rusya halklarının milliyetçilik duygularına ve Ukrayna köylülerinin özel mülkiyet özlemlerine bazı ödünler vermekle birlikte, işgal ettikleri topraklarda halka karşı çok kaba ve acımasızca davrandılar Ama 1941 yılında, Kafkasya'da, sovyet makamlarına karşı ayaklanan Balkarlar, Karaçaylar ve Kabartaylar ile Kırım Tatarları daha yumuşak bir işgal rejimine tabi tutuldular.

1943 yılı başından itibaren Kızıl ordu, partizan örgütlerinin de yardımıyla, ulusal toprakları kurtardı. Stalin, Roosevelt ve Churchill, Avrupa'nın ele geçirilmesi için eylemlerini eşgüdümlemek amacıyla Tahran'da toplandılar (28 kasım - 2 aralık 1943). 1944 sonbaharında Sovyetler, Romanya'ya. Bulgaristan'a ve Macaristan'a girdiler. Yugoslavya'nın kurtarılmasına katıldılar. 1945 başlarında, Polonya'da ilerleyerek Yalta anlaşmaları (4-11 şubat 1945) uyarınca, Almanya'nın doğusunu işgal ettiler. Yine Yalta anlaşmaları uyarınca SSCB, haziran 1945’te Japonya'ya savaş ilan etti ve bu ülkenin teslim olmasıyla Sahalin adasını ve Kuril adalarını ele geçirdi.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Aralık 2016 18:47
SİLENTİUM EST AURUM