Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
9 Ocak 2017       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

ÇÖMLEKÇİLİK

Ad:  ÇÖMLEKÇİLİK.jpg
Gösterim: 5079
Boyut:  32.4 KB

Pişirilebilir gre ya da topraktan vazo, tabak, testi ve çeşitli mutfak aletleri yapımı.

—Antropol. Çömlek yapımında kullanılan kilin, pişimi sırasında daha dayanıklı olması için, bir hazırlık işleminden geçirilmesi gerekir. Saman, ot, talaş, odun külü, hayvan kılı ya da tüyü gibi organik maddelerin eklenmesiyle (bu maddeler, pişim sırasında, genellikle kara izler bırakarak yok olurlar ve hamuru daha hafif ve gözenekli duruma getirirler) kil, arıtılıp yağsızlaştırılır. Bu işlem, yağsızlaştırıcı minerallerin (çoğunlukla kum) ve kimi zaman, pişmemiş kille aynı bileşimdeki şamotların kullanılmasıyla da yapılabilir. Böylece hazırlanan mase, şekil verilmeden önce, daha iyi tutması için, yumruk ya da tokmakla yoğrulup dövülür.

Üç tür şekil verme vardır:

birincisine modlaj denir.


Bu yöntemin de çeşitli türleri vardır:
  • blok modlaj (mase topağı oyularak kenarları elle ya da tokaçla yavaş yavaş inceltilir) [zenci Afrika, Güney Amerika];
  • ayrı parçalarla modlaj (yoğrulmuş mase topakçıklarının ya da levhacıklarının eklenmesiyle);
  • kolombin tekniğiyle yapılan modlaj (çömlek, yarım silindir biçimindeki mase ve sarmal bir biçim verilerek ve kenarları perdahlanıp yükseltilerek oluşturulur) [Afrika, Melanezya ve Amerika),

ikinci şekil verme biçimi,kalıplama tekniğidir.


Gelişmiş toplumlarda (Akdeniz dünyası, Uzakdoğu) da rastlandığı için, bunun yalnızca çok eski çağlara özgü bir teknik olduğu söylenemez. Kiremit, boru ya da heykelciklerin yapımında kullanılan kalıplama tekniği, ya heykelciklerin yapımında olduğu gibi bir dışkalıbın ya da eriyen balmumu tekniğinde olduğu gibi yok olup giden bir iç kalıbın (örneğin, pişirme sırasında yok olan saman tıkaç) kullanılmasıyla gerçekleştirilir.

Üçüncü şekil verme biçimi, çekme’dir.


Bu, apayrı iki tekniği kapsar: birincisinde çömlek, şekil verildiği sürece bir eksen çevresinde ağır ağır dönen bir altlık üzerine yerleştirildiği halde, İkincisinde, sürekli olarak çok hızla dönen bir çark üzerine yerleştirilir ve maseyi yükseltip şekillendirmek için çömlekçinin parmaklarıyla hafifçe bastırması yeter. Kurutma, birçok aşamada gerçekleştirilir. Mase sertleşince, dış çıkıntılar (kulplar, vb.) eklenir, taslak cilalanır ve baskıyla ya da bir boya ya da astar uygulamasıyla süslenebilir; sır, emay ya da reçineyle sugeçirmez duruma getirilebilir. Bundan sonra pişirme işlemine geçilir. En ilkel fırınlar, toprak üzerine istiflenmiş çömleklerin, çalı çırpıyla kaplanması sonucu oluşturulur. Ama bu tür fırınlar, yüksek sıcaklıklara ulaşma ya da pişirmeyi ayarlama (Afrika) olanağı vermez. Avrupa ve Asya’da, pişirme sıcaklığını daha iyi ayarlamayı sağlayan çeşitli tipten fırınlar (yuvarlak, tünel fırın) kullanılır.

Çömlekçilik ürünlerine ilişkin çeşitli sınıflandırmalar vardır. A. Brongniart’ın sınıflandırması, masenin sertliğini, P. Munier'ninkiyse, masenin bileşim ve niteliğini göz önüne alır. Böylece, iki büyük çömlekçılik kategorisi ayırt edilir. Yumuşak i çömlekçilik, en eski çömlekçilik türüdür ve z gözenekli, çelikle çizilebilir, az çok tıkız, ama her zaman mat renkli ve yüksek sıcaklıkta pişirime dayanıksız masesiyle ’ ötekilerden ayırt edilir. Pişmiş topraktan sırsız çömlekler, sırlı çömlekler, fayans denilen çinili çömlekler, genellikle bu ad altında toplanır. Katı çömlekçilikse, yapımya da süsleme tekniklerinin büyük farklılık göstermesine karşılık, nitelikli fayanslarla greleri kapsar.

Son olarak, bir üçüncü kategoriden de söz edilebilir: İslam dünyasına özgü silisli çömlekçilik. Fransa. çömlekçilikte kullanılan toprak yatakları bakımından çok zengindir. Galya-Roma döneminden başlayarak birçok çömlekçilik merkezi etkinlik göstermiş ve ürünleri hem teknik, hem de biçim bakımından farklı birçok merkez, daha sonra bunların yerini almıştır. Daha XVI. yy. ortalannda, üstün nitelikleriyle dikkati çeken Beauvaisıs, Saintonge ve Normandiya çömleklerini bu arada sayabiliriz. Maine, Lıgron ve Courcelles çömlekçilik merkezleri, özgün ürünleri dolayısıyla XVIII. yy 'da ün kazanmışlardır. Le Berry, topraklarının bileşimi dolayısıyla, yüzyıllardan beri gre çömlekçilerinin en sevdikleri yerdir. ilkin Fransa'nın kuzeyinde başlayan nitelikli fayans yapımı, XIX yy.'da, tüm ülkeye yayılmıştır (Lunöville, Douai, Creil, Montereau).

Anadolu'da çömlekçiliğin geçmişi Yenitaş dönemine (yaklş. İ.Û. 7250-5500) değin inmektedir En önemli yenitaş dönemi yerleşmelerinden olan Çatalhöyük’ ün ilk katmanlarında el yapımı, krem renkli, perdahlı, basit kâseler, dar ağızlı çömlekler, koyu renkli, ince astarlı mutfak kapları, daha üst katmanlardaysa boyalı, kırmızı ve devetüyü renkli kaplar ele geçmiştir. Bunlar basit, az bezemeli örnekler olmakla birlikte, tekniklerinin üstünlüğüyle dikkati çekerler. Krem rengi astarlı, perdahlı Hacılar çanak çömlekleri arasında fincanlar, kâseler, hayvan biçimi kaplar vardır. Mersin Yümüktepe'de, el yapımı, tümü iyi pişirilmiş ve perdahlanmış, kimileri bezemeli kâseler, çömlekler, tabaklar, siyah, gri, kahverengi ya da kırmızı renkli kaplar bulunmuştur. Bakırtaş dönemınde de el yapımı çömlekçiliğin sürdüğü görülür. Bu dönemde Hacılar çömlekçilig, yapım tekniği ve bezemeleriyle tüm Onasya ve Ege dünyasında doruğa ulaşmıştır. Kuruçay'da ortaya çıkarılan çanak çömlekler Hacılar düzeyinde değildir. D. Anadolu'da Erzurum ve çevresinde Karaztürü bir çömlekçilik gelişmiştir. Bakırtaş döneminden ilk Tunççağ'a geçiş evresinde D. ve G.-D. Anadolu’da çokça rastlanan bu tür, siyah ya da kırmızı boyalı, astarlı, perdahlı, geniş şerit kabartmalıdır. Kaplar yuvarlak karınlı, dar ve yuvarlak dipiidir. Bir bölümünde karınlar dirsekli, ağızlar dışa taşkındır.

ilk Tunççağ'da çarkın kullanılmaya başlamasıyla çömlekçilik daha da gelişmiş, üretim artmış, dışsatım başlamıştır. Dönemin en önemli buluntu yerlerinden biri, Truva'dır. Özellikle VI A katmanında, üstün teknikte, çark yapımı, koyu buğday rengi astarlı kâseler, kadehler, meyvelikler, çift kulplu kaplar ortaya çıkarılmıştır. Özellikle çift kulplu kaplar Orta Anadolu ve G.-D. Anadolu’ya değin çok geniş bir alana yayılmıştır(Karaoğlan,Hacıbektaş, Gedikli). Truva ve B. Anadolu çömlekçileri. ana tanrıça motifim yapıtlarında çeşitli biçimlerde işleyerek, Anadolu'nun eski ana tanrıça geleneğini sürdürmüşlerdir. Bir yangınla son bulan Truva VI A katmanının üzerindeki VII B 2 katmanında, yabancı bir kültürün ürünü olan, kaba nitelikli, el yapımı çanak çömlekle karşılaşılır. Bir başka önemli merkez olan Babaköy-Yortan çanak çömleğinin önemli bölümü, ölü armağanları türünde, çeşitli büyüklükte gaga ağızlı testiler, güzellik malzemelerinin konduğu kapaklı kutular, koku şişesi biçiminde kaplardır.

Asur ticaret kolonileri çağı örnekleri, çeşitliliği ve oranlarındaki uyumla dikkati çeker. Bunların iki kulplu olanları yunan kantharoslarına, dört kulplularıysa Truva VI A kaplarına benzetilir. Kaneş karum (Kültepe) buluntularının en ilginçleri, hayvan biçiminde kült kaplarıdır. Bu dönemden Acem höyük buluntularında madeni yapıtlardan esinlenildiği görülür. Çift kulplu içki kaplarının bir bölümünde gövde ve kulplar burmalıdır.

Eski Anadolu geleneğini sürdüren hitit çanak çömlekleri, başlangıçta tek renkli ve boya bezemelidir. Dinsel işlevi olanların yapımı daha özenlidir. Hayvan biçiminde kült kapları, gaga ağızlı testiler, çift kulplu içki kapları, çoğunlukla madeni yapıtları örnek alır. Boğazköy'de bulunmuş üzüm salkımı ve kule biçimindeki tören kapları, dönemin özgün ürünleridir.

Urartular’ın parlak perdahlı, tek renkli çanak çömlekleri de Anadolu geleneğini sürdürür. Madeni yapıtların biçim ve süslemelerinden etkilenen Phrygia kapları tek ya da çok renklidir. Bunların bir bölümünde tüm yüzey geometrik motiflerle kaplanmış, bir bölümünde de bu motiflerin arasına hayvan figürleri işlenmiştir. Yandan oluk emzikli ve süzgeçli, dik yüksek kulplu kaplar dönemin özgün örnekleridir. Lydia çanak çömlekleri özellikle biçim açısından yunan etkisi gösterir. Ancak koku ve krem kabı olan lydionlar Lydia'ya özgüdür.

Anadolu çömlekçiliği Eskiçağ'dan beri gelişkin olduğu yörelerde, kısıtlı ölçülerde de olsa etkinliğini sürdürmektedir (Çanakkale, Kütahya, Nevşehir [Avanos], Erzurum [Aşkale, ispir], Diyarbakır, Elazığ, Erzincan [Tercan], Gümüşhane Tunceli, Malatya, Konya [Aksaray], Bilecik [Pazareli], vd ). Kimi küçük ayrılıklarla benzer biçimlerdeki küpler, güveçler, ibrikler, çanaklar, tencereler, mangal kapakları, kulplu ve kulpsuz bardaklar, tabaklar, kâseler, saksılar ve vazolar sırlı ya da sırsızdır. Bu kaplar yöreden yöreye değişen adlarla anılırlar (çatal, bocut, cebece, duğran, yüzlük, kürsü, petek, alibaba, aslanağzı, lenger, dağar gibi).

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM