NASYONAL-SOSYALİZM
a Ulusçu ve ırkçı görüşleri en aşırı noktalara götüren ve Hitler Almanyası’nın (1933-1945) siyasal ideolojisi olan öğreti. (Eşanl. NAZİZM.)
—ANSİKL. “Nasyonal-sosyalizm” yalnız Hitler’den kaynaklanmaz. Bir kuram olarak, XX. yy.'ın ilk çeyreğinde bir dizi alman yazarından (Spengler, Moeller Van den Bruck, Thomas Mann, hatta Rathenau, Die Tat dergisi çevresinde toplanan aydınlar) esinlenir. Nasyonal-sosyalizm öğretisi ilk kez, Feder'in Alman işçi partisi için yazdığı yirmi beş maddelik programda, daha sonra da Hitler'in hapisanede (1923 -24) yazdığı ve 1925-1927'de yayımladığı Mein Kampfda (Kavgam) açıklandı. Alfred Rosenberg'in Der Mythos des 20. Jahrhunderts (XX. yüzyılın efsanesi) [1930] adlı yapıtında da bu öğretinin bir doğrulaması yapıldı. Baştan sona sloganlardan oluşan nazi öğretisi fazla bir özgünlük göstermez: büyük alman Reich'ı düşüncesi pangermencilerden alınmadır; germen ırkının üstünlüğü görüşü ise Gobineau'dan (Essai sur l'inâgalitâ des races humaines [İnsan ırklarının eşitsizliği üzerine deneme], 1853-1855) ve H. S. Chamberlain'den (Die Grundlagen des neunzehnten Jahrhunderts [XIX. yüzyılın temelleri], 1899) gelir ve Nietzsche'nin geliştirdiği üstün insan kavramıyla güçlenir. Protocois of the Learned Elders of Sion ile pekişen eski yahudi düşmanlığı geleneği, 1914 öncesinde Viyana belediye başkanı olan Lueger’le daha da keskinleşti ve Polonya'ya katılan eski Poznari topraklarındaki almanlaşmış Yahudiler’in Reich'a yerleşmesinden sonra yaygınlaştı. Savaşın ve şiddetin övülmesi, gücün yüceltilmesi, Arndt’ta, Hegel'de ve Prusya kurmayının kuramcılarında da görülmekteydi. Bis- marck da, sosyalist F. Lassalle’den yararlanarak, marxçılarla daha iyi mücadele edebilmek için devlet sosyalizmi örneğini getirdi.
Hitler’in düşünceleri, mizacından ve 1918 silah bırakışmasını izleyen bunalımdan ileri gelen tutkulu bir nitelik taşır. Tüm yurttaşları gibi bu beklenmedik yenilgiden sarsılan Hitler, yenilginin sorumlularını arar: ona göre sorumlu, bu üstün ırkı, Kuzey'in bu büyük Ariler'ini kirletmeye ve zararlı ideolojileri (marxçılık, enternasyonalizm, bireycilik, duyguculuk, liberalizm) yaymaya çalışan bozulmuş yahudi ırkıdır. Irkçılık saplantısı, güç ve şiddetin yüceltilmesi nasyonal-sosyalizmin temelleridir. Yahudiler'den temizlenip Ariler'in kanıyla canlanan Reich (alman olmayanların kamu görevlerinden çıkarılması, başka ırktan olanlarla evlenmenin yasaklanması, yozlaşmış kişilerin ve iyileşmesi olanaksız hastaların kısırlaştırılması), Almanlar'ın bağlılık andıyla bağlanacakları önderin (Führer) rehberliğinde Führerprinzip'e (Führer ilkeleri) uygun olarak Versailles antlaşması'nın getirdiği düzeni yıkacak gücü bulacaktır. Ayrıca, öteki büyük devletler Almanya'nın, almanca konuşulan bölgeleri topraklarına katmasına (Büyük Almanya’nın yaratılması) ve Avrupa'da yayılmakta olan alman ırkına ayrılmış bir iktisadi ve siyasi nüfuz bölgesi, bir yaşam alanı (Lebensraum) oluşmasına ses çıkarmayacaklardır.
Nazizmin daha az belirgin olan sosyalist yönler büyük evrim geçirdi; Hitler, küçük burjuvaziyi kendine çekmek için çıkara, büyük mülkiyete, uluslararası tröstlere karşı ütopik formüllerden yola çıktı; ama sonunda büyük sanayicilerin desteğini alarak “toplumsal çatışmalar doğuran" maraçılıkla, "alman halkını sömüren" Yahudiler'le ve “güçsüzlük kaynağı" parlamentoculukla savaşmak ve yalnızca devletin denetiminde güdümlü bir ekonomik sistem kurmakta karar kıldı. Kendine yeterliliği sağlamak için destekleri zorunlu olan yönetici sınıflara bu politikasını benimsetmeyi ve böylece savaşa hazırlanmayı başardı.
Ama nasyonal-sosyalizm bir öğreti olmaktan çok bir harekettir. Drexler tarafından kurulan Alman işçi partisi'ne katılan (temmuz 1919) Hitler kısa sürede yönetimi ele geçirdi ve partiye Alman nasyonal-sosyalist işçi partisi (NSDAP) adını verdi. Başlangıçta, parti üyeleri özellikle Bavyera'dan sağlanıyordu. Parti, kısa süre içinde bir gazeteye (Völkischer Beobachter) kavuştu (aralık 1920); toplantılarındaki güvenliği sağlamak ve karşıtlarının toplantılarında karışıklık çıkarmak için baskın müfrezeleri (SA) [Kahverengi gömlekliler] kurdu (1921). Münih'teki darbe girişiminden (9 kasım 1923) sonra kapatılan parti 1925’ ten sonra önemli bir rol oynamaya başladı. Ama iç anlaşmazlıklar partiyi zayıflatıyordu. 1926'dan sonra Kuzey Almanya' daki üyeler arasında çok tutulan nazi yöneticilerinden biri olan Gregor Strasser Hitler'in taktiğini fazla temkinli olmakla suçladı. 1928'deki seçim yenilgisinden (seçmen sayısının % 2'si) sonra, Hitler o zamana kadar seçimle işbaşına gelen bölge şeflerini (Gauleiter) kendisi atamaya karar verdi ve SA'lara fazla bağımlı olmamak için kendi muhafız birliğini (SS) kurdu. 1929'da bu birliğin başına Himmler'i getirdi. 1930'da rakip örgüt Kara cepbe'nin (Schvvarze Front) kurucusu Otto Strasser SA'larda ayaklanma çıkardı; Hitler yüzbaşı Röhm'ü bunları ele alıp düzeltmekle görevlendirdi. Böylece güçlenen nazi partisi, 1930'dan başlayarak ekonomik bunalımdan doğan hoşnutsuzluğu sömürme olanağı buldu. Reichstag’a 1924’te 14, 1928'de yalnızca 12 temsilci sokabilmiş olmasına karşılık, 1930'da 107, 1932'de 196, 1933'te de 288 üye soktu. Hitler şansölye (Başbakan) olunca (30 ocak 1933), SA'lara kolluk görevi verildi ve parti 1933'te yapılan seçimleri kazandı. 23 mart 1933’te, Hitler tam yetkiyle iktidara geldi. Propaganda bakanlığına getirilen Goebbels basını, yayın dünyasını, sinema ve radyoyu denetim altına aldı ve nazi ideolojisini yaymaya başladı. Nasyonal -sosyalist parti tek parti oldu (14 temmuz 1933). O sırada sayıları bir milyona ulaşan SA'lar kendi üstlerininkinden başka buyruk tanımayan fanatiklerden oluşuyordu. Hitler, Röhm'ün gücünü kıskanan SS'lerin şefi Himmler'le tutucuların sözcülüğünü yapan Göring ve ordudaki generallerin kışkırtmasıyla, 30 haziran 1934 gecesi SA şeflerini öldürttü.
Parti o tarihte güçlü bir siyasal örgüttü. 1932'de 1 300 000 olan üye sayısı 1939' da 8 milyona, 1945 yılı başında ise 11 milyona ulaştı. Parti hiyerarşisinde, aşağıdan yukarıya, şunlar yer alıyordu: blok şefleri (yaklaşık 500 000); 4-8 bloku yöneten hücre şefleri (Zelle)-, 50-500 üyeyi yöneten yerel grup şefleri; partideki görevleri dışında bir de devlet memurluklarını denetleyen kulüp şefleri (Kreisleiter); 1933’te sayıları otuz iki olan ve çoğu kez devlet temsilcisi (Reichsstatthalteıj durumunda bulunan bölge şefleri (Gauleiter). Hitler, parti yönetimini parti kurmay heyetinin (Reichsleitung) yardımcılığında, başkanlar kurulu başkanına (1941'e kadar Rudolf Hess, sonra Martin Bormann) bıraktı. Nazi ideolojisini benimseyen kadınlar nasyonal-sosyalist kadınlar örgütüne (NS Frauenschaft) yazıldılar. Üstün bir rol oynamaktan çıkan SA’lar (Sturmabteilungen) Hitler-Jugendlin askeri eğitimiyle yetindiler. SS'ler (Schutzstaffeln) 1934’ten sonra Reich'ın iç güvenliğini (toplama kamplarının korunması, Yahudiler’in ortadan kaldırılması) sağladılar. Büyük bir özenle seçilen ve 1929’da 240 000 üyesi olan bu kast Himmler'in yönetiminde büyük bir önem kazandı, SA'ları kabul etmeyen orduya bile sızmayı başardı. Wehrmacht’ta kariyer yapmak isteyen SS’ler kendi adlarını taşıyan tümenlerde (Waffen-SS) bir araya geldiler.
1931'de partiyi denetim altında tutmak üzere kurulan SS güvenlik kuruluşu (Sicherheitsdienst ya da SD), R. Heydrich tarafından yönetiliyordu. R. Heydrıch 1936'da güvenlik polisi komutanı oldu, aynı zamanda gizli devlet polisini (Geheime Staatspolizei ya da Gestapo) de etkisi altına aldı. Polis örgütünün tümü Himmler'e bağlıydı. Alman halkını nasyonal-sosyalist ideolojiye çekmek için bir yandan propagandaya, öte yandan eğitim yoluna başvuruluyordu. Yalnızca bir Reich uyruğu durumunda olan alman genci, bu eğitimin ürününü vermesinden, yani askerlik hizmetini tamamlamasından sonra vatandaş olmaya hak kazanmaktaydı. Nasyonal-sosyalizm, iktidarı ele geçirdiği zaman (1933) bu amaçla her yaştaki alman için her tür etkinliği kapsayan, sistematik biçimde doktrin aşılama örgütleri kurulmuş ya da geliştirilmişti. Baldur von Schirach tarafından kurulmuş olan (1926) Hitler-Jugend (Hitler gençliği) üçe ayrılıyordu: Deutsches Jungvolk (10-14 yaşları arasındaki erkek çocuklar), asıl Hitler-Jugend (14-18 yaşları arasındaki erkek çocukları) ve Bund deutscher Mâdchen (10-21 yaşları arasındaki kızlar). Ev kadınlarını (NS Frauenwerk), çiftçileri (Darrö tarafından yönetilen NS Bauemschaft), patron ve işçileri (1933'te Dr. Ley'in kurduğu Alman çalışma cephesi Deutsche Arbeitstront) vb. bir araya getiren örgütler de kuruldu. Bunlann üyeleri, her yıl Nürnberg'de düzenlenen büyük kongreye katılıyorlardı.
İkinci Dünya savaşı parti hiyerarşisini değiştirdi; Hitler’in belirlenmiş halefleri gölgede kaldı: Göring 1940 kışındaki hava savaşında yenilmesi üzerine gözden düştü, Hess İngiltere'ye gitti (1941), partinin yönetimini ele alan Martin Bormann, Himmler'in tutkularıyla karşı karşıya kaldı. Hitler'in, yabancıları (Lettland, Nederiand ve Charlemagne tümenleri) ve SS’lerin elinden geçmemiş alman gençlerini de soktuğu Waffen-SS’lerin sayısı 37 tümene ulaştı, içişleri bakanlığına getirilen Himmler, SS haber alma şefi general Schellen- berg’in Abvvehr'e elkoymasından (1943) yararlandı.
Almanya’nın yenilgisinden ve nazi cinayetlerinin gözler önüne serilmesinden sonra, parlamenter demokrasinin yerleştirilmesi, yetişkin nüfusun % 65’inin nasyonal-sosyalist parti üyesi olduğu Almanya'da "nazilerden arındırma” gibi nazik bir sorun çıkardı. Kimi nazi yöneticileri seçim yoluyla yeniden mücadeleye girmeyi denediler. Ama nazi grupçukları çeşitli seçimlerde oyların ancak çok küçük bir bölümünü alabildi. Bununla birlikte, 1964’te Bavyera'da Nationaldemokratische Partei Deutschlands'ın (NPD) kurulmasından sonra dönem dönem yeninazizm (neonazizm) de kendini göstermektedir.
Kaynak: Büyük Larousse