adaletname Osmanlı padişahlarının topluma adil bir yönetim vaat eden fermanları.
Bilinen en eski adaletname I. Selim tarafından 1516’da yayımlanmıştır.
Osmanlı toplumunda “adalet”, devlet ile reaya arasındaki ilişkileri düzenleyen başlıca ideolojik kavramdı. Temelinde, köylü ekonomisinden artık aktarımının, küçük üreticileri bitkin düşürmeyecek bir ortalamada tutulması konusunda, yönetenler ile yönetilenler arasında varılmış fiili ve gerilimli bir uzlaşma yatıyordu. Toprak kanunnameler tarafından belirli miktar, oran ve uygulamalara bağlanmış bu ortalamaların ya da uzlaşma sınırlarının keyfi olarak aşılması ise, “zulüm” demekti.
Ama askeri sınıf mensuplarının, yani irili ufaklı dirlik ya da tımar sahiplerinin köylü üzerinde önemli yetkilerle donatıldığı koşullarda, “adalet”in yanı sıra “zulüm”ün baş göstermesi de olağandı ve merkezî devlet bunu ancak frenlemeye çalışabilirdi. İşte bu nedenlerle, çoğu padişah tahta çıktığı günlerde, saptadığı yolsuzluk ve aksaklıkları gidermek için adaletname yayımlardı. Bu fermanlar, halkın vergi yüküyle ezilmemesine, yasalara uyulmasına ve düzenin iyi işlemesine yönelik önlem ve buyrukları içerirdi. Küçük köylü ekonomisinin fazla ezildiği durumlarda, birkaç yıl için vergi affı, tohumluk dağıtımı gibi canlandırıcı önlemler de söz konusu olurdu. Adaletnameler ülkenin her yanına değil, haksızlık ve aksaklıkların yaygınlaştığının görüldüğü eyalete gönderilirdi. Eyalet kadısı gelen adaletnameyi halka duyurur, sicile de yazardı.
17. ve 18. yüzyıllarda merkezî otoritenin sarsılması, taşrada yükselen güçlü eşraf ve âyanın, büyük çiftlik sahiplerinin ellerinde angarya uygulamasının baş göstermesi, olağan ve olağanüstü vergilerin toplanmasında büyük haksızlıkların ortaya çıkması, tımarlı sipahilerin, voyvoda, subaşı, beylerbeyi gibi yöneticilerin halkı ezmeye başlamaları, ezilen halkın göç etmesi, eşkıyalığın artması, tefeciliğin yaygınlaşması gibi nedenlerle sık sık adaletnameler çıkarıldı. Bunlarda, kanunnamelerin hükümleri hatırlatılıp uygunsuzluklar sıralanır, alınacak önlemler birer buyruk olarak yazılırdı. Bu niteliğiyle adaletnameler, reayanın artıürünü üzerinde merkezî otorite ile eşraf ve âyan arasındaki mücadelenin yansımasıydı.
kaynak: Ana Britannica