Arama

Oktay Rifat - Tek Mesaj #6

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
1 Mart 2017       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Oktay Rifat


Çağdaş Türk şiirinin önde gelen temsilcilerinden biri olan Oktay Rifat(1914-1988), şair ve dilci Sartıih Rifat'ın oğludur. Trabzon'da doğdu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Paris'teki doktora çalışmasını II. Dünya Savaşı nedeniyle tamamlayamadı. 1940'ta Türkiye'ye döndü, memurluk, avukatlık yaptı. İstanbul'da öldü.

Ad:  Rifat Oktay.jpg
Gösterim: 296
Boyut:  20.0 KB
Oktay Rifat şiir dünyasında adını, şair arkadaşları Orhan Veli Kanık ve Melih Cevdet Anday ile birlikte duyurdu. "Garip" adıyla anılan şiir akımının üç temsilcisinden biriydi (bak. GARİP). Bu akıma bağlı olarak yazdığı ve sıradan insanların beğenisine seslenmeyi amaçlayan yerleşik şiir anlayışına aykırı şiirlerinin ilk örneklerini, bu arkadaşlarıyla birlikte çıkardığı Garip (1941) adlı kitapta topladı. Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler (1945) adlı kitabında bir yandan Garip çizgisini sürdürürken, bir yandan da geleneksel biçimlerle bir dengeye ulaşmaya çalıştı. Şiirin yapısına verdiği önemle dikkati çekti. Güzelleme (1945) adlı kitabında halk şiirinin anlatım özelliklerinden geniş ölçüde yararlandı. II. Dünya Savaşı'nın ertesinden 1950'lerin ortalarına kadar toplumsal içeriği ağır basan bir şiire yöneldi. Aşağı Yukarı (1952) ve 1955'te Yeditepe Şiir Armağını'nı alan Karga ile Tilki (1954) adlı kitaplarında topladığı alay ve yergi öğeleri ağır basan bu şiirlerde yerel söyleyişlerden, tekerlemelerden yararlandı. 1956'da yayımladığı Perçemli Sokak'ta ise, sözcükler arasındaki düzeni ve ilintiyi bozan, kapalı, yadırgatıcı şiirler yer aldı. Bu kitaptaki şiirler sözcüklerin dünyasına çekilmiş gibiydi. Âşık Merdiveninde (1958) de benzer bir çizgiyi sürdürdü. Sekiz yıllık bir susuştan sonra 1966'da yayınladığı Elleri Var Özgürlüğün adlı kitabının ilk bölümünde Yunan mitolojisinden esinlenen, uzun dizelerle kurulmuş, yoğun şiirler yer alıyordu. Bunlann ardından da, çok yönlü arayışlarının ve şiir birikiminin bireşimi olarak nitelenebilecek yetkin ürünler verme dönemi geldi.

Oktay Rifat bu dönemde, her biri büyük bir ustalığı sergileyen Şiirler (1969), Yeni Şiirler (1973), Çobanıl Şiirler (1976), Bir Cıgara İçimi (1979), Elifti (1980), Denize Doğru Konuşma (1982), Dilsiz ve Çıplak (1984), Koca Bir Yaz (1987) kitaplarında daha çok doğaya, kırsal kesime ilişkin görüntüler çizdi. Türkiye insanını, özellikle kırsal kesim insanını, ayrıntılara inen gözlem gücüyle başarıyla yansıttı. Oyun İçinde Oyun (1948), Birtakım İnsanlar (1961), Kadınlar Arasında (1966), Ankara Sanatseverler Der-neği'nce yılın en iyi oyunu seçilen Yağmur Sıkıntısı (1969) gibi oyunlarında Türk toplumunun değişik yönlerini gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtmaya çalıştı. Oktay Rifat'ın Bir Kadının Penceresinden (1976), Danaburnu (1980), Bay Lear (1982) adlı romanları da vardır.

Şiirler ile 1970'te Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü, Bir Cıgara İçimi ile 1980'de Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü'nü, Danaburnu ile 1981'de Madaralı Roman Ödülü'nü, Dilsiz ve Çıplak ile de 1984'te Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazanmıştır.

Edebi Kişiliği:


  • Şiirlerinde devamlı bir başkalığın değişmenin peşinde olan sanatçı, sürekli kendini yenilemiş, 48 yıl boyunca şiir yazmıştır. Orhan Veli ve Melih Cevdet’le birlikte başlattıkları Garip anlayıştan, toplumculuğa, toplumcu anlayıştan bireyselliğe ve gerçeküstücülüğe, daha sonra tekrar toplumculuğa yönelmiştir.
  • Garip hareketinin etkisini kaybettiği 1960′!ı yıllarda, soyut şiire yönelen sanatçı, “Sanat toplum içindir.” diyen sanat çizgisini “Sanat sanat içindir.” anlayışına kaydırmıştır.
  • Garip hareketinin yeni şiir anlayışı dışında, “toplumu yükselten, ileri götüren sanat olarak nitelediği bir “ileri şiir” anlayışı yolundan da gitmiştir.
  • Gerçekçi, bireyci, toplumcu, gerçeküstü akımların bakış açılarıyla hayatı kavramaya çalışmış ve eserlerinde bu bakış açısını mutlu bir gözle okuyucusuna sunmuş olan Oktay Rıfat, şiirlerinde modern ressamlar gibi dünyaya yeni bir biçim vermiş ve parça güzelliğinden bütün güzelliğine geçiş yapmıştır.
  • Mecazlarla dolu şiir dilinin yanında, günlük konuşmalardan, halk söyleyişlerinden, deyimlerden çokça yararlandığı bir üslup oluşturmuştur.
  • İlk şiirlerinde kentte yaşayan insanların hayatlarını anlatan şair, halk şiiri geleneğini de geliştirme çabasında olmuştur. Sonraları toplumsal konularda alaya, yergiye yer verdiği, yöresel ağızlarla ve argolarla süslediği şiirler kaleme almıştır.
  • Şiirleriyle tanınan sanatçı, roman ve oyun gibi türlerde de eserler vermiştir.

Kısaca özetleyecek olursak;


  • Garip Dönemi şiirlerinde kentte yaşayan sıradan insanların günlük yaşamlarını lirik öğelerden uzak bir biçimde dile getirmiştir.
  • Şiirleri sürekli bir değişim içindedir.
  • Hep kendini yenilemeye çalışan ve her türlü biçimi denemeye çalışan bir yapıdadır.
  • “Perçemli Sokak” adlı yapıtıyla II. Yeni denen akıma, imgeci şiire yönelmiştir. Bu yapıttaki şiirleri soyut ve anlamca kapalıdır.
  • Daha sonra toplumsal sanat anlayışından hareketle çok başarılı taşlamalar (yergiler) ve sosyal içerikli şiirler yazmıştır. Bu şiirlerde deyimlerden tekerlemelerden halk söyleyişlerinden yararlanmıştır.
  • Yaşama sevinci şiirlerinin en önemli temasıdır. Lirizm şiirlerinde her dönem vardır.
-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.