IŞIK
—Ölçbil. Işığın yayılma hızı (boşlukta). 300 bin km/sn'ye yakın olan bu hız en önemli fiziksel değişmezlerden biridir. Işığın hızını ilk kez 1676'da Römer ölçtü; Römer bu ölçümde gökbilimsel gözlemlere (Jüpiter' in uydularının tutulmaları) dayanıyordu ve yaklaşık 210 000 km/sn'lik bir değer buldu. Daha sonra dişli çark (Fizeau, 1849) ve döner ayna (Foucault 1850) yöntemleriyle daha dolaysız ölçümler yapıldı. 1940'a doğru boşlukta ışık hızının 299 774 ± 5 km/sn olduğu tahmin ediliyordu. Daha sonra ilerleyen radar dalgaları ya da durağan dalgalar halinde radyoelektrik frekansında elektromanyetik dalgaların hızı girişimöl- çüm tekniğiyle ölçüldü. Tekrenkli bir ışınımın boşluktaki X dalga boyu ve f frekansı ölçüldüğünde, X/ çarpımı, c yayılma hızını verir; bu özellik doğrudan doğruya X ve t niceliklerinin tanımlarından kaynaklanır. K. D. Froome 1958'den sonra benimsenen değeri bu yolla ölçtü:
K. D. Froome bu ölçümde bir klistronun verdiği yaklaşık 4 mm dalga boyunda 72 GHz frekanslı hertz ışımasından yararlandı; 4 m'lik bir yol üzerinde yaklaşık 1 000 dalga boyunu X/1 000'lik bir duyarlıkla ölçtü; yaklaşık 10-6 düzeyinde göreli belirsizliğin nedeni buydu. 1971-72 arasında National Bureau of Standarts ın, Joint institute for Laboratory Astrophysics'in (her ikisi de Colorado’da Boulder'dedir) ve Uluslararası tartılar ve ölçüler bürosu'nun çalışmalarına dayanan yeni bir belirlemede ise, bu hız c =299 792 458 ± 1 m/sn olarak tanımlandı. Bu belirlemede kararlı bir laserin sağladığı X=3,39 um dalga boyundaki kızılaltı ışınımı kullanıldı. Bu yöntemde X’yı bir girişimölçerle 10~8'in altında göreli belirsizlikle ölçmek için 34 cm'lik, yani 100 000 X'lık bir yol yeterli görüldü. 88,4 THz'e yakın frekansın ölçümü ise, uzun yıllar süren araştırmalar gerektirdi. Bu ölçmede, 10 GHz ile 100 THz arasında sıralanmış kararlı frekanslar veren laser ve klistron dizisinden, ayrıca bu frekanslarda çalışabilen nokta kontaklı diyotlardan yararlanıldı.
Bu tür bir diyot 1 mm uzunluğunda ve 5 um çapında bir tungsten telden oluşur ve telin çok ince ucu duyarlı şekilde nikel bir yüzeye dokunur; bu diyot ayrıca anten, armonik üreteci, frekans karıştırıcısı ve algılayıcı (doğrultucu) görevi yapar: diyot biri ('frekanslı, öbürü f nün tam katı n' f çarpımına yeterince yakın f" frekanslı iki ışınımla aynı anda ışınlanırsa, frekansı A f" = f" - n'f olan ve doğrudan ölçülebilen bir işaret verir. Frekanslarla armonikleri karıştırılarak, 88,4 THz'lik en yüksek frekans ile yaklaşık 10 GHz düzeyindeki sezyum etalonu frekansı arasında bir bağ kurulur; bu yöntemde ara frekansların kararsızlığıyla sınırlanan 10-'° düzeyinde göreli bir belirsizlik görülür. Özellikle, metrenin günümüzdeki en iyi tanımlarının bile yetersizliği yüzünden dalga boyunun ölçümünde iyi bir duyarlık elde edilemez; bu durum kuşkusuz metre tanımının gözden geçirilmesini gerektirir. Metrenin yeni tanımı ışığın boşluktaki hızının büyük bir olasılıkla 299 792 458 m/sn olduğunu ortaya koyacaktır; kaldı ki bu değeri en son deneyler'de doğrulamaktadır.
—Zool. iki çeşit ışık organı varsa da bunların her ikisi de salgı bezi yapısındadır. Bunlardan bir bölümü lüsiferin denen bir protein salgılar ve bunun bir lüsiferaz tarafından oksitlenmesi ile ışık saçar; işleyişleri sinirlerin denetimi altındadır. Öteki ışık organları, ışık verici ortakyaşar bakteriler barındırır ve onları besler. Işık organlarında ek yapılar bulunur: çıkarılan ışığı yönlendiren boyarmaddeli bir ekran; ışığı odaklamak için bir “billursu mercek"; ortak yaşar bakteri barındıran organlarda bazen ışığı kesici "gözkapağı”na benzeyen bir perde.
Kaynak: Büyük Larousse