Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2017       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TRUVA
Ad:  7.jpg
Gösterim: 380
Boyut:  84.1 KB

yun. Troia ya da İlion.
Anadolu'nun Troas bölgesinde kent, kalıntıları Çanakkale'nin merkez ilçesi intepe (esk. Erenköy) bucağında, Tevfikiye (esk. Asarlık) köyü yakınındaki Hisarlık mevkisindedir. Özellikle Tunç çağları Anadolusu'nu temsil eden başlıca merkezlerden olan Truva'da ilk kazıları, Homeros'un Ilyada'sına konu olan kenti bulmak ve lig evresinde ortaya çıkardığı kesinleşmiştir. Bu evrede el yapımı çanak çömleklerin yanı sıra çark yapımı çömlekçiliğin de başladığı görülmektedir (çift kulplu kaplar bu dönemdendir). Bu katman bir saldırı ve yangınla son bulmuş, ancak saldırganlar Truva’yı işgal etmemiştir (III. IV. ve V. katmanlarda herhangi bir kültür değişikliği görülmemektedir).

—Truva lll-V (I.O. 2200-1850/1800), hint-avrupa kökenli halkların saldırılarıyla yıkılan Truva ll'nin üzerine, daha geniş bir alana kurulan bu katmanlarda zenginliğin ve görkemin azaldığı görülür. Surlarla çevrili Truva III yerleşmesi düzensiz bloklardan meydana gelir. Duvarlar küçük ve düzensiz taş örgülüdür. Blegen bu katmanda pişmiş topraktan pek çok ağırşak bulmuştur. Çanak çömlek yapımında ve formlarda değişiklik olmamıştır; iki kulplu kaplar çoğalmıştır. Beş evreli Truva IV'ün evrelerinde ilk kez kubbeli fırınlarla karşılaşılır. Kazılar bu yerleşmenin sursuz olduğunu ortaya koymuştur. Üç ya da dört evreli Truva V’deyse bir iç sura rastlanmıştır. Yapım tekniği bir ölçüde gelişmiştir; evler düzgün planlı, avlulu, büyük salonlu ve birkaç odalıdır, duvarlar incelmiş ve düzgünleşmiştir. Truva V ile ilk Tunç çağ son bulmuştur.
Ad:  8.jpg
Gösterim: 481
Boyut:  47.0 KB

—Truva VI (İ.Ö. 1850/1800-1280/1275)
sekiz evrelidir. Bu katmanın .VI fh evreleri kentin en parlak dönemidir. Bu katman yüksek nitelikteki yapı tekniği ve korunaklı kale kent görümünüyle önceki yerleşmelerden çok farklıdır, hatta mimari bir üsluba ulaşıldığı söylenebilir. Dönemin en önemli kalıntıları özgün planı ve teknik üstünlüğüyle dikkati çeken ve Orta Tunç çağın en iyi savunma yapısı olarak nitelendirilen surlardır (bir bölümü yaklaşık İ.Ö. 1425-1300 arasında yenilenmiştir). Kimi yerlerde dört m yüksekliğe kadar ayakta olan bu surların her on m’de bir yer alan çıkıntıları vardır; dış cepheleri şevli duvar (eğimli) tekniğindedir. K.D.’daki görkemli kule keskin köşeli mimarisinin yanı sıra boyutlarıyla da ilgi çeker (18 m yüksekliğinde, 8 m genişliğinde ve Dörpfeld'in saptamalarına göre 9 m yüksekliğindedir). içinde ana kayaya oyulmuş büyük bir sarnıç bulunmaktadır. Yerleşme ayrık düzende evlerden oluşur; megaron, çok odalı ya da tek odalı konutların kente bakan yüzleri dar, suriara dönük yüzleri ise daha geniştir. Bu yapılardan birinde iki dizi halinde on sütun kaidesi ortaya çıkarılmıştır (bu kaideler üst katı taşıyan ağaç sütunlarla ilişkilidir). Surlar dışında küp mezarlar bulunmuştur Bu katmanın en önemli buluntuları arasında çanak çömlekler yer alır; bunların kimileri mykenai, kimileri de çark yapımı, gri renkli minyas seramiklerinden oluşur (bu buluntular Truva Vl'nın ege dünyası ile sıkı bir ticaret ve kültür ilişkisi içinde bulunduğunu kanıtlar). Blegen Truva Vl’nın korkunç bir depremle yıkıldığını belirtir.

—Truva Vlla (İ.Ö. 1280 /1275-1240) evresi, Truva Vl’nın üzerine kurulmuş yoksul bir kent görünümündedir; yerleşmeyi çevreleyen surlar ve kapıların bir bölümü onarılmıştır. Dörpfeld K. D.’da çok sayıda ev ortaya çıkarmıştır. Evlerde toprağa gömülü pithosların bulunması halkın yiyecek stoku yaptığını göstermektedir. Blegen bu evrenin büyük bir yangın ve savaşla son bulduğunu, bu nedenle Homeros’un ilyada'sına konu olan Priamos’un kentinin bu yerleşme olduğunu öne sürer; Prof. E. Akurgal ise çok yüksek bir kültür düzeyine ve zenginliğe ulaşılan VIF evrelerinin, özellikle de Vlh evresinin Priamos’un kenti olabileceği görüşündedir.

—Truva Vllb I (İ.Ö. 1240-1200 /1190) evresi, Vlla’nın üzerine kurulmuştur. Yapı tekniği ve planlar Vlla’nın üslu- bundadır. Seramik vb. küçük buluntular da önceki dönemden farksızdır.

—Truva Vllb 2 (İ.Ö. 1200/1190-1140/1100) evresinde bir kültür değişikliği ile karşılaşılmaktadır. Balkanlardan gelen halkların katkısıyla kent yeniden kurulmuş, tek odalı evler birleştirilerek konutlar genişletilmiştir. Yapıların en belirgin özelliği duvarların alt bölümlerinin ortostatlı oluşudur. Seramik biçimi de değişmiş, Trakya'ya özgü el yapımı, yumrulu çanak çömlekler çoğalmıştır. Ancak minyas türü seramiklerin bulunması eski halkın da varlığını sürdürdüğünü göstermektedir Bu yerleşmenin de bir yangınla son bulduğu anlaşılmıştır.

—Truva VIII (İ.Ö. 700’den sonra) evresinde, İ.Ö. VII. yy.’dan daha eskilere giden hiçbir yapı kalıntısına ya da küçük buluntuya rastlanmaması, kentin uzun süre terk edildiğini göstermektedir. Yunanlıjar’ın gelmesiyle yerleşme canlanmıştır, ilk yunan yapıları kazı ekiplerince yukarı temenos (ortasında bir sunak vardır) ve aşağı temenos (ortasında iki sunak bulunmuştur) olarak adlandırılan kutsal alanlarıdır. Dönemin en önemli anıtı ise dor düzenindeki Athena tapınağı’dır (kimi yapı parçaları Truva müzesi’ndedir). Günümüzde yerinde yalnızca temel çukuru bulunan, Kserkses l’in ve Büyük İskender'in armağanlar sunduğu bu tapınak Lysimakhos tarafından yenilenmişti.
Ad:  9.jpg
Gösterim: 562
Boyut:  72.7 KB

—Truva IX (yaklş. İ.Ö. 350-İ.S. 400)
evresi de bir yunan ve roma kentidir. Romalılar truvalı Aineias’ı ataları saydıklarından, kente büyük önem vermişler, Truva’yı Sezar ve Augustus dönemlerinde yeniden kurmuşlardır. Bu dönemde Athena tapınağı'nın temenosu genişletilmiş, tapınak sütünlu galerilerle çevrilmiştir. Athena tapınağı'nın G.D.'su ile kent surları arasıdaki alanda Romalılar’ dan kalma pek çok yapı kalıntısı vardır (buleuterion, tiyatro, auditorium vd.)

Truva atı


Truva savaşı’nda kuşattıkları kente hileyle girebilmek için Odysseus’un önerisiyle Yunanlılar’ın yaptığı tahta at. Mecaz olarak bir çevreye gizlice sokulan düşmanı, aymazlıktan yararlanan kötülüğü belirtir. (TRUVA SAVAŞİ.)

Truva müzesi


Truva kalıntıları yakınında açılan küçük müze (1955). Burada kronolojik bir düzen içinde kazılardan elde edilen çeşitli buluntular (seramikler, cam ve metal eşyalar, mykenai kapları, heykelcikler, heykel parçaları, yapı öğeleri, sikkeler vd.) sergilenmektedir.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM