Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

yaşlanma

Ad:  yaş.JPG
Gösterim: 1517
Boyut:  42.4 KB

canlılarda biyolojik işlevlerin giderek yetersizleşmesi ve canlının metabolizma stresine uyarlanma yeteneğinin azalmasıyla ortaya çıkan ilerleyici fizyçlojik değişiklikler.

Yaşlanmanın ortaya çıkışına ilişkin pek çok kuram vardır; bunların çoğu hücre işlevlerindeki küçük değişikliklerin birikerek canlının bütün olarak işlevlerini aksatacak boyutlara vardığını ileri sürer. İleri yaşlarda hücrelerde ortaya çıkan değşinimlerin (mutasyon) hücrenin bireşimlediği proteinlerin normal işlev görmesini engellediği de düşünülür. Hücrelerde zamanla yaşlılık pigmentleri olarak adlandırılan çözünmeyen maddelerin biriktiği, bu maddelerin hücrenin metabolizmasını bozduğu ve hücrelerin teker teker yıkıma uğraması sonucunda organın işlevlerinde aksaklığın ortaya çıktığı sanılmaktadır. Öte yandan, yaşlılığın canlı üzerindeki etkilerinin toplamı genellikle canlının içerdiği hücreler üzerindeki etkilerinden daha fazladır.

Canlıların tümünde yaşlanmanın üreme çevrimiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Yalnız bir kez üreyen bitki ve hayvanlarda, üreme gerçekleştikten sonra yaşlanma hızlanır ve yaşam süresinin sonu gelir. Birkaç kez üreyebilen canlılarda yaşlanma üreme evresinde başlayıp yavaş gelişen ve ölümle sonuçlanan bir süreçtir.
Memelilerde yaşlanmanın başlıca göstergelerinden biri vücuttaki yağsız dokuların azalması, buna karşılık yağ dokusu ve su miktarının artmasıdır. Erişkinlerde kas dokusu giderek azaldığından yaşlılar genellikle daha güçsüz ve halsizdir. Bu sürecin sonucunda dinlenme halinde yücudun besinleri enerjiye dönüştürme hızı olan bazal metabolizma hızı da azalır.

Yaşlanmayla birlikte bağdokuda da belirli değişiklikler gerçekleşir, insanda kemiklerdeki kalsiyum miktarı azalır, iskelet dokusu kolayca kırılabilir hale gelir. Osteoporoz olarak adlandırılan bu bozukluk özellikle menopozdan sonra kadınlarda sık görülür. Memelilerin tümünde yaşlanmayla birlikte bağdokularda katılaşma, sertleşme ortaya çıkar. Kemikler, deri ve kirişlerin yapısında bulunan kollajen adlı protein yaşamın ilk yıllarında çözünebilir bir molekül olarak vücutta yapılıp daha sonra kimyasal bağların oluşmasıyla çözünmeyen kollajen molekülü haline gelir. Canlının yaşı ilerledikçe yeni kollajen yapımı durur, böylece bağdokudaki katı ve çözünmeyen türden kollajenin oranı artar. Dokunun sertliğindeki bu artış bağdokuya besin maddeleri, hormonlar ve gerekli öbür maddelerin geçişini engelleyerek derinin esnekliğinin azalmasına, bunun sonucunda yaşlılarda kırışıkların oluşmasına ve derinin çok çabuk zedelenmesine yol açar.

Kan damarlarının duvarları ve akciğerlerde bulunan başka bir lifsi protein olan elastinin yapısında da buna benzer değişiklikler ortaya çıkar. Kan damarlarındaki elastinin katılaşması kan akımını zorlaştırarak kan basıncının yükselmesine yol açar. Akciğerlerdeki elastin ve kollajenin sertleşmesi organın solunum sırasında genişleme yeteneğini azaltır ve akciğer kapasitesini düşürür.

Yaşlanmayla birlikte sinir sisteminde ortaya çıkan değişiklikler sinir hücrelerinin erişkinlerde yenilenememesine bağlıdır. İnsanda erişkinlik döneminde çevrel sinir liflerinin sayısı azalır, beyin kabuğundaki hücrelerin bir bölümü yıkıma uğrayabilir. Yaşam boyunca kendilerini yenileme yeteneği olan dokular yaşlanmayla birlikte bu yeteneklerini yitirir. Bu dokularda ölmekte olan hücrelerin yerine geçen hücre sayısı azalır, var olan hücrelerdeki hücre bölünmesi hızı azalabilir. Bunun sonucunda yaralar daha zor kapanır, yaralanma ya da hastalık nedeniyle yok olan kan hücrelerinin yerine yenileri yapılmaz, enfeksiyonlara karşı mücadele edecek bağışıklık hücreleri yetersiz kalır. Üreme hücrelerinin çoğalma kapasitesinin azalması kadınlarda üreme döneminin sona ermesine (menopoz), erkeklerde üreyebilirliğin azalmasına yol açar.

Bitkilerde de yaşlanma belirtileri görülür; bu belirtiler işlevsel olduğu kadar yapısal değişikliklere de yol açar. Yaşlanmayla görülen değişiklikler arasında yaprak yapısı,
büyüme alışkanlıktan, sap bileşimi ve kabuk yüzeyindeki değişiklikler sayılabilir.

Kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 6 Kasım 2017 01:15