Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Ocak 2018       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

ORG

Ad:  org2.jpg
Gösterim: 1906
Boyut:  61.4 KB

(fr. orgue; “alet" anlamındaki yun. organon'un latinceleşmiş biçimi organum'dah).
1. Belli sayıdaki borusu, körüklerdeki havanın basıncı altında, bir pedal sistemi ve bir ya da birçok klavyenin aracılığıyla ses veren çalgı.
2. Ağızlı org, değişebilen sayıda kamıştan borusu olan, her boruda serbest bir dilin bulunduğu, çoksesli havalı çalgı. (Borular, balkabağından ya da tahtadan yapılan hava haznesinin altında birleşirler. Bu tür çalgılara Güney-doğu Asya’da, Çin, Kore ve Japonya'da rastlanır. ll Büyük org, bir koro orgunun karşıtı olarak, tribün orgunun tümü. ll Elektrikli org, klavye ile somye arasındaki bağlantıyı, elektrikli bir düzeneğin sağladığı çalgı. ll Elektronik org, kilise orgunun tınısını taklit eden ya da yükseltilmiş, mekanik sinyallere dönüştürülmüş elektrik sinyalleri sayesinde özgün sesler üreten çalgı. ll Su orgu, HYDRAULİS’in eşanlamlısı.

—ANSİKL. Organol. İ.Ö. III. yy.’da İskenderiyeli Ktesibios tarafından bulunduğu kabul edilen orgun, Batı Avrupa’ya VII. ve VIII. yy.'larda Venedik aracılığıyla girdiği sanılıyor. Org, XV. ve XVI. yy.'larda Güney Amerika’da, XVIII. yfy.’da Kuzey Amerika’ da, XIX. yy.'da Rusya'da, XX. yy.’da Asya ve Afrika’da da kullanılmaya başladı. Orgun tarihi, beş bölüme ayrılabilir:
1. Antikçağ'da, pompaları suyun basıncıyla çalışan hydraulis, körükleri, insan koluyla hareket eden pnömatik orga dönüştü.
2. Ortaçağ'da üç org türü doğdu: kalçada taşınan ve tek elle çalınan portatif; daha büyük olan ve iki elle çalınan pozitif ve büyük tribün orgu. Ortaçağ orgunun, 12 ayaktan 1/2 ayağa kadar, birkaç yüz açık borusu vardı. Büyük bir yenilik olan registerin icadı, Ortaçağ’daki üç org türüne de yeni bir yapı kazandırdı. Her register, bir takıma karşılıktı. Bu register (üzerinde delikler bulunan sürgü çubuğu), somyede, tuşlarla hareket ettirilen ve havanın geçmesini sağlayan supaplar ile, boruların açık ayaklarının girdiği tabla arasına yerleştirilmişti.
3. Klasik dönemde özel boru sıralarını birbirinden ayırmaya yarayan bu buluştan olabildiğince yararlanıldı. Bu sıralardan bazıları, birçok orkestra çalgısını (flüt, trompet, kromorn, obua) taklit etme amacına yönelikti. Körük takımını ıslah eden org yapımcıları, çalgıya flüt ve trompet pedalyesi eklediler; takımlar bundan böyle, ağızlı, açık ya da kapalı ve dilli takımlar diye gruplandırıldı.
4. XVIII. yy.’ın ortalarından başlayarak, Avrupa'da orkestranın genişlemesi karşısında orgu orkestraya yaklaştırma çabalan görüldü. 4 ya da 5 klavyeli anıtsal tipte orgların takım sayısı 60, 80, hatta 90’ı bulabiliyor ve bunlar toplam 4 000 - 5 000 boruyu kapsayabiliyordu.
5. Birinci ve ikinci Dünya savaşları arasında, eski müziğin rağbet görmeye başlaması, org yapımcısını, klasik orgla senfonik orgun bir bireşimini tasarlamaya itti. Org yapımcıları, her tür müziğe, her tür anlayışa hizmet edebilecek bir org yapmayı tasarladılar.
Roma dünyasının çöküşünden sonra, org sirklerde ve tiyatrolarda kullanılmaz olduysa da, evlerde, senyör malikânelerinde, katedral ve manastır kiliselerinde kendisine yer buldu. XI. yy.’dan XVIII. yy.’a kadar ibadet çalgısı olan org, XVIII. yy.'daki dinsel konserlerde yeniden konser salonlarına girdi. XIX. ve XX. yy.’da zaman zaman tiyatrolarda da görüldü. Tarihi boyunca çoksesli bir çalgı olan org için, sanatçılar, cantus planus temalarından yola çıkılarak yazılmış özel ayetler ya da şarkı transkripsiyonları bestelediler. XVII. yy.’da org repertuvarına, operalardan, hatta danslardan alınmış öğeler girdi. Org için konçerto XVIII. yy.’da, senfoni XIX. yy.’da doğdu.

Org, 1930’ların başlarıyla 1960'ların sonları arasında ani bir gelişme gösterdi. 1927'de kurulan Paris derneği’nin ardından, org severler birçok yeni dernekler kurdular Org konserleri ve festivaller, çalgının repertuvarını yaygınlaştırdı; yorum ve doğaçlama yarışmaları, sanatçıların verimini artırdı. II. Vatikan temsilinden sonra, kilise orgu, ayindeki yerini yitirdi, buna karşılık org konserleri yoğunlaştı,

Elektronik org


Başlıca üç türü vardır: borulu orgu taklit eden ayin orgu; bir grup müzikçinin yerini tutabilecek tek bir çalgı isteğine cevap veren portatif org (bir rhythm box’ı [ritim kutusu] olan bu elektronik org türünde, programlanmış ritmik ve armonik eşlikler sağlayan tuşlar vardır) ve profesyonel varyete müzikçilerince kullanılan ve uygulamada sınırsız ses etkileri sağlayan sahne orgu.

Bu orglar, elektromekanik, elektrostatik, elektronik ve sayısal bir sistem sayesinde çalışır. Hammond’un geliştirdiği elektro-metenik sistemde, hoparlörleri besleyen bir elektromıknatısta değişken bir akım indükleyen ses çarklı elektrik üreteçleri kullanılır. Dereux’nün buluşu olan elektrostatik sistem, kromatik gamın 12 yarım-sesine karşılık olan 12 üreteç üzerindeki org borularının kayıtlarını eşmerkezli osilogramlar biçiminde yazar. Çözümlenen ve yeniden bileştirilen bu veriler, hoparlör odalarında kilise orgunun tınısını veren ses titreşimlerine dönüşür. Elektronik sistem, armonikçe zengin dalgalar üretir. Ayıklanan ve süzülen bu dalgalar, orgun takım sayısınca kanal oluşturan çözümleyicilerden geçer. Her kanal, bir yükseltece bağlıdır. Sayısal sistem, gerçek bir sesi çözümleyerek, bir mikrobilgisayarın belleğine aktarılan sayısal verilere dönüştürür. Sayısal bir sentetizör, bu bilgileri yeniden işleyerek hoparlörlerde dinlenebilir elektromekanik titreşimlere çevrilen bir dizi elektrik gerilimine dönüştürür.
Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM