Arama

Klavyeli (Tuşlu) Çalgılar - Org

Güncelleme: 2 Ocak 2018 Gösterim: 48.007 Cevap: 3
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
13 Kasım 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

org

Ad:  org6.jpg
Gösterim: 2077
Boyut:  43.9 KB

bir körükle sağlanan basınçlı havanın çeşitli boylardaki bir dizi borudan geçmesiyle ses veren klavyeli çalgı.
Sponsorlu Bağlantılar

Aerofon sınıfının en önemli çalgılarından biridir. 2.000 yıldan fazla bir geçmişi olan org bu uzun süre içinde teknik açıdan çok büyük gelişmeler göstermiş, ama temel çalışma ilkelerinde önemli bir değişiklik olmamıştır. Yapıları bakımından bütün orglar üç temel parçaya ayrılır: Basınçlı hava üreten bir düzenek, üstünde boruların bulunduğu bir hava kasası ve bu borulara havanın girmesini sağlayan bir klavye. Orgun en temel biçimi yalnızca tek bir boru dizisi ya da takımından oluşur. Her boru için klavyede (manuel) bir tuş vardır. Ama genellikle orglarda birkaç boru takımıyla (register) birkaç klavye ve bir pedal takımı bulunur. Değişik uzunluk ve biçimlerdeki ağaç ya da metal boru takımlarına klavye ve pedal takımlarıyla komuta edilir. Borular çentikli ve dilli olmak üzere ikiye ayrılır.

Borular bir hava kasası üstünde sıralanmıştır. Bu kasa bir palet takımı aracılığıyla tuşlara bağlıdır ve mekanik olarak ya da elektrikle çalışan körüklerle beslenir. Her boru takımı manivelalı ya da elektrikli bir sürgüye bağlı bir düğme ile çalıştırılır. Bir borudan ses çıkarabilmek için çalgıcının, önce bir düğmeyi çekerek sürgünün deliklerini boruların döşeme üstündeki uçlarıyla aynı hizaya getirmesi gerekir. Tuşa basmak, o borunun altındaki paletin açılmasını sağlar, böylece hava dar kanaldan ve sürgü deliğinden geçerek boruya girer.

19. yüzyıla değin boru ile klavye arasındaki bağlantı yalnızca mekanik hareketle sağlanırdı; bu yöntem bugün de hâlâ yaygın olarak kullanılmaktadır. Mekanik yoldan sağlanan hareket borulu havalı, elektrikli havalı ve doğrudan doğruya elektriksel türde olur. Bir org genellikle bölmeler biçiminde düzenlenmiştir. Her bölmede, her biri klavyelerle denetlenen birkaç boru takımı bulunur. Ortalama bir repertuvardaki yapıtları çalabilmek için en az iki klavye ile pedal takımı gerekir. Büyük bir orgun, birbiri üstüne yerleştirilmiş, her biri çeşitli ton ve tını borularına komuta eden beş (bazen de daha fazla sayıda) klavyesi vardır.
Ad:  org7.jpg
Gösterim: 1269
Boyut:  23.0 KB

Orgun bir özelliği de çalgıcıya, temel sese göre daha yüksek ya da daha alçak ses veren boruları birlikte kullanarak ses gürlüğünü ve tınısını değiştirebilme olanağı vermesidir. Bir orgdaki boruların uzunluğu 2 cm ile 9,5 m arasında değişir. Böyle bir orgdan dokuz oktavlık ses elde edilebilir.

Bilinen ilk org, İÖ 250’de İskenderiye’de Yunanlı Ktesibios’un yaptığı hyrdraulos’tur. Bu alet su basıncıyla sağlanan havayla çalışıyordu. Körükle beslenen bir orga ilişkin ilk bilgi bundan yaklaşık 400 yıl sonrasına rastlar. 8. yüzyılda Avrupa’da çeşitli orglar üretilmekteydi. 10. yüzyıldan sonra da org kiliselerde iyice yaygınlaştı. Orgun gelişiminde en önemli aşama 15. ve 16. yüzyıllarda yaşandı; gerek ses niteliği, gerekse mekanik düzeneklerde ilerlemeler oldu, ulusal org yapım okulları ortaya çıktı. 17. yüzyıl başlarına gelindiğinde, orgun temel öğelerinin hepsi iyice gelişmişti. Daha sonra gerçekleştirilenler, org müziğine tonal bir yapı kazandırılmasına yönelik tonal değişiklikler ya da teknolojik ilerlemelerdi.
Ad:  org4.jpg
Gösterim: 1203
Boyut:  42.2 KB

En önemli org bestecisi olan Johann Sebastian Bach’ın yaşadığı yüksek barok dönemde başlıca iki org yapım okulu varlığını sürdürmekteydi: Fransız okulu ile Alman ve Felemenk okulu. Bach’ın ölümünden sonra org yapımı yavaş yavaş gerilemeye başladı.

20. yüzyılda org yapımında klasik idealler yeniden canlandığı gibi org da yeniden bağımsız bir çalgı olarak görülmeye başladı. 1934’te Laurens Hammond’ın ABD’de yaptığı elektronik org, az yer kaplaması ve ucuz maliyetiyle gerçek org karşısında yeni bir seçenek oluşturdu; ama sesi hiçbir zaman özgün org sesinin yerini tutamadı. Son 30 yılda elektronik alanındaki teknik gelişmelerin sonucunda boruları ve hava mekanizması bulunmayan, sesi elektronik osilatörlerle oluşturulan orglar ve çeşitli klavyeli çalgılar yapıldıysa da, bunlar yalnız pop müzikte ve film müziği gibi alanlarda tutuldu ve kullanıldı.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 2 Ocak 2018 01:24
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
7 Mayıs 2010       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Org (Erganun)


Müzik aletlerinin en büyüğü olan orgdan bir orkestrada olduğu kadar çok çeşitli sesler elde edilebilir. Kabaca, bir boru siste­mi, klavye, pedallar ve körükten oluşur. Ses, üflemeli çalgılarda olduğu gibi, boru içindeki hava sütununun titreşmesiyle elde edilir; de­ğişik ses tonları ve notalar ise piyanoda olduğu gibi tuşlarla denetlenir. Bu özelliğin­den dolayı hem klavyeli hem de üflemeli çalgılar sınıfına girer.
Sponsorlu Bağlantılar
Org başlıca üç bölümden oluşur:
1) Değişik büyüklükteki borulardan oluşan boru takımı;
2) bir körük ya da günümüzde olduğu gibi bir vantilatör ile hava kanallarından oluşan hava kasası;
3) ses tonlarının ve notaların denetlen­mesini sağlayan konsol.

Org Boruları
Metal ya da tahtadan yapılan org boruları değişik boylardadır. Hava kasasının üzerinde, ağızları hava almaya uygun biçimde aşağıda olmak üzere, düşey olarak dizilidir. En kısa boru en tiz (ince) sesi, en uzun boru ise en pes (kalın) sesi verir. Boruların öteki ucu kapalı ya da açık olabilir. Ucu kapalı bir boru, iki katı uzunluktaki ucu açık bir boru ile aynı sesi verir.
Ad:  org3.jpg
Gösterim: 1151
Boyut:  24.1 KB

Orgda çentikli ve dilli olmak üzere iki çeşit boru vardır. Çentikli borular basit bir düdük biçimindedir. Hava kasasından gelen hava, borunun içindeki çentikten geçerken titreşir ve flüt sesine benzeyen bir ses çıkarır. Çentik­li borulardan sayıca daha az olan dilli borula­rın içinde hava sütununu titreştiren, metalden bir dil (kamış) vardır. Dilli borular obua ya da trompet tonunda bir ses çıkarır. Büyük orglarda birden çok boru takımı bulunur.

Konsol
Konsol, orgdan elde edilecek ses tonlarının ve notaların denetlenmesi için gerekli düzenek­leri içerir. Orgun klavyesi (manuel) piyanoda olduğu gibi tuşlardan oluşur. Klavye aletin alt bölümündeki pedal takımıyla birlikte boru takımlarına komuta eder. Her tuş, aynı notayı farklı tınılarla seslendiren birkaç boruyla bağ­lantılıdır. Büyük orglarda birkaç boru takı­mıyla, birden çok klavye ve pedal takımı vardır.
Klavyenin sağında ve solunda ses denetle­me düğmeleri bulunur. Bu düğmeler boru takımlarının körükten gelen basınçlı havayla ilişkisini sağlayan tahta sürgülere bağlıdır. Orgcu ses elde etmek istediği boru takımının altındaki sürgünün düğmesini çekerek borula­rın ağzını açar ve içeri hava girmesine olanak sağlar. Tuşa basınca, hava kasasından gelen havanın borunun içinde titreşmesiyle ses elde edilir. Orgcu düğmeyi ittiğinde geri kayan sürgü borunun ağzını kapatarak sesin kesil­mesini sağlar.

Bilinen ilk org İÖ 250'de Mısır'da yapıldı. Hydraulos adı verilen bu org su basıncıyla sağlanan havayla çalışıyordu. Romalılar hydraulos'u gladyatör gösterilerinde kullanır­lardı. Avrupa'da 10. yüzyıldan sonra kiliseler­de yaygın bir biçimde kullanılmaya başlayan orgun günümüzde de kilise müziğinde çok önemli bir yeri vardır. Tarih boyunca çeşitli aşamalardan geçen org, 15. ve 16. yüzyıllarda ses niteliği ve yapısı bakımından önemli değisikliklere uğradı. Org en parlak çağını, org müziğini yetkinleştiren büyük besteci Johann Sebastian Bach döneminde yaşadı. Bach'ın ölümünden sonra gerilemeye başlayan org yapımı 20. yüzyılda yeniden önem kazandı. Org yapımında orgun yerleştirileceği salonun özellikleri göz önünde tutulduğundan, bütün orglar birbirinden farklıdır. Dünyanın en büyük orgu ABD'de Atlantic City'dedir. 40 bin kişilik bir salonda bulunan bu orgun 33 binden fazla borusu ve yedi klavye takımı vardır. İlk kez 1934'te ABD'de yapılan elek­tronik orgda borular ve hava mekanizması bulunmaz; sesler elektronik olarak üretilir.

Org, Sesin, körükle verilen havanın tahta veya metal borulardan geçmesi yoluyla üretildiği, klavyeli ve pedallı bir enstrumandır. En çok bilinen türü kilise orgudur.
Enstruman, klavyedeki tuşlar basılı kaldığı sürece ses verir. Parmaklarla uygulanan kuvvetin sesin dinamik aralığını değiştirmediği enstruman buna rağmen tını ve ses yüksekliği açısından geniş bir aralığa sahiptir. Beş katlı bina yüksekliğinde orglar bulunmaktadır. Batı klasik müzik tarihinin en eski enstrumanlarından biri olan org, önceleri daha çok hristiyanlık ile bağlantılıydı.
Ad:  org4.jpg
Gösterim: 907
Boyut:  42.2 KB

İlk yapımı çok eski yüzyıllara uzanıp (M.Ö. 150-200 yıllarında) Mısır da Ctesibus adında birinin Pan Flavtası'nın çok büyüğünü su gücüyle çalıştırarak sesler elde ettiği ve böylelikle ilk su orgunu yaptığı söylenir. Sonraki yüzyıllar içinde Avrupalı yapıcılar elinde gelişerek, bugünkü biçimine ulaşmıştır, önceleri kilise müziğinde kullanılan bu çalgı, sonraları dindışı müziğin de en yetkin çalgıları içinde yer almıştır. Kilise orgcusu olarak çalışan büyük besteciler sayesinde, org için çok güzel yapıtlar oluşturulmuş, sayıları binleri aşan bir org dağarı doğmuştur. Laurens Hammond'un elektrikli orgu yapmasıyla, en kullanışlı biçimine ulaşmıştır. Org, küçük ve büyük ses borularından oluşur. Pedallar borulara hava gönderirken, dokunaklar da, ait oldukları borulardan istenilen seslerin elde edilmesini sağlar.

Org; yapıldığı zaman, para, konulduğu yer, akustik niteliği, görev çeşidi ve yapımcısının yeteneği gibi nedenlerle çeşitli sorunları olan bir çalgıdır. Bu nedenleri saymaktan amaç, org çalıcısının iyi bir sonuç elde edebilmek için çalacağı orgu tanıması gereğidir.
İyi bir org öğrenimi için;
a) Sağlam bir kulak duyuşu olmak,
b) Fiziki kusurları bulunmamak,
c) Orgun sandalyesine oturulduğunda, ayağa kalkmadan elleri uzak tuşlara götürebilecek yeterli yaşta bulunmak (ellerin büyük, kolların uzun olması kolaylık sağlar), d) Fedaileri iyi kullanabilmek,
e) İyi bir piyano çalıcısı olmak, gibi koşullar aranılır. Öğrenim dönemi mutlaka iyi bir öğretmenin denetiminde yapılmalıdır. Armoni ve kontrpuvan bilmek gereklidir. Fiziki koşullar uygun ise, orga başlama yaşı on beş ya da, on altı olabilir. Günlük çalışma, dört saati geçmemeli ve bu çalışma aralar verilerek yapılmalıdır. Bir oturuşta dört saat çalışmak yararsız ve yorucudur.

MsxLabs & Temel Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 2 Ocak 2018 01:26
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
9 Haziran 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  org1.jpg
Gösterim: 997
Boyut:  47.4 KB
Org

Klavyeli, büyük ve küçük borulardan yapılmış, körüklerden elde edilen havanın bu borulardan geçmesiyle değişik ses tonları verebilen çalgı. Orta Çağ'da kullanılan büyük orgların sesinin 1 km kadar uzaktan duyulabildiği söylenir. Orta Çağ'da aynı zamanda küçük ve portatif orglar da kullanılmıştır. İlk orgun nasıl ortaya çıktığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, çalgının, Yunanlılar, Romalılar ve Araplar tarafından kullanılan hidraulis (su orgu) adlı çalgıdan evrildiği sanılmaktadır.

Hava basıncıyla işleyen org, Batı'ya Bizans'tan yayıldı. 9. yüzyılda org, yaygın biçimde kiliselerde kullanılmaya başlandı. 15. yüzyıla dek de birçok değişiklikler geçirerek son hâlini aldı. Alman Gottfried Silberman ve ailesi, org yapımında büyük ün kazandılar. Barok çağın sona erişi ve kilise müziğinin etkisini yitirmesiyle birlikte org da eski işlevini yitirdi. 20. yüzyıldaysa, elektronik orglar yapıldı.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 2 Ocak 2018 01:22
theMira
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Ocak 2018       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

ORG

Ad:  org2.jpg
Gösterim: 1896
Boyut:  61.4 KB

(fr. orgue; “alet" anlamındaki yun. organon'un latinceleşmiş biçimi organum'dah).
1. Belli sayıdaki borusu, körüklerdeki havanın basıncı altında, bir pedal sistemi ve bir ya da birçok klavyenin aracılığıyla ses veren çalgı.
2. Ağızlı org, değişebilen sayıda kamıştan borusu olan, her boruda serbest bir dilin bulunduğu, çoksesli havalı çalgı. (Borular, balkabağından ya da tahtadan yapılan hava haznesinin altında birleşirler. Bu tür çalgılara Güney-doğu Asya’da, Çin, Kore ve Japonya'da rastlanır. ll Büyük org, bir koro orgunun karşıtı olarak, tribün orgunun tümü. ll Elektrikli org, klavye ile somye arasındaki bağlantıyı, elektrikli bir düzeneğin sağladığı çalgı. ll Elektronik org, kilise orgunun tınısını taklit eden ya da yükseltilmiş, mekanik sinyallere dönüştürülmüş elektrik sinyalleri sayesinde özgün sesler üreten çalgı. ll Su orgu, HYDRAULİS’in eşanlamlısı.

—ANSİKL. Organol. İ.Ö. III. yy.’da İskenderiyeli Ktesibios tarafından bulunduğu kabul edilen orgun, Batı Avrupa’ya VII. ve VIII. yy.'larda Venedik aracılığıyla girdiği sanılıyor. Org, XV. ve XVI. yy.'larda Güney Amerika’da, XVIII. yfy.’da Kuzey Amerika’ da, XIX. yy.'da Rusya'da, XX. yy.’da Asya ve Afrika’da da kullanılmaya başladı. Orgun tarihi, beş bölüme ayrılabilir:
1. Antikçağ'da, pompaları suyun basıncıyla çalışan hydraulis, körükleri, insan koluyla hareket eden pnömatik orga dönüştü.
2. Ortaçağ'da üç org türü doğdu: kalçada taşınan ve tek elle çalınan portatif; daha büyük olan ve iki elle çalınan pozitif ve büyük tribün orgu. Ortaçağ orgunun, 12 ayaktan 1/2 ayağa kadar, birkaç yüz açık borusu vardı. Büyük bir yenilik olan registerin icadı, Ortaçağ’daki üç org türüne de yeni bir yapı kazandırdı. Her register, bir takıma karşılıktı. Bu register (üzerinde delikler bulunan sürgü çubuğu), somyede, tuşlarla hareket ettirilen ve havanın geçmesini sağlayan supaplar ile, boruların açık ayaklarının girdiği tabla arasına yerleştirilmişti.
3. Klasik dönemde özel boru sıralarını birbirinden ayırmaya yarayan bu buluştan olabildiğince yararlanıldı. Bu sıralardan bazıları, birçok orkestra çalgısını (flüt, trompet, kromorn, obua) taklit etme amacına yönelikti. Körük takımını ıslah eden org yapımcıları, çalgıya flüt ve trompet pedalyesi eklediler; takımlar bundan böyle, ağızlı, açık ya da kapalı ve dilli takımlar diye gruplandırıldı.
4. XVIII. yy.’ın ortalarından başlayarak, Avrupa'da orkestranın genişlemesi karşısında orgu orkestraya yaklaştırma çabalan görüldü. 4 ya da 5 klavyeli anıtsal tipte orgların takım sayısı 60, 80, hatta 90’ı bulabiliyor ve bunlar toplam 4 000 - 5 000 boruyu kapsayabiliyordu.
5. Birinci ve ikinci Dünya savaşları arasında, eski müziğin rağbet görmeye başlaması, org yapımcısını, klasik orgla senfonik orgun bir bireşimini tasarlamaya itti. Org yapımcıları, her tür müziğe, her tür anlayışa hizmet edebilecek bir org yapmayı tasarladılar.
Roma dünyasının çöküşünden sonra, org sirklerde ve tiyatrolarda kullanılmaz olduysa da, evlerde, senyör malikânelerinde, katedral ve manastır kiliselerinde kendisine yer buldu. XI. yy.’dan XVIII. yy.’a kadar ibadet çalgısı olan org, XVIII. yy.'daki dinsel konserlerde yeniden konser salonlarına girdi. XIX. ve XX. yy.’da zaman zaman tiyatrolarda da görüldü. Tarihi boyunca çoksesli bir çalgı olan org için, sanatçılar, cantus planus temalarından yola çıkılarak yazılmış özel ayetler ya da şarkı transkripsiyonları bestelediler. XVII. yy.’da org repertuvarına, operalardan, hatta danslardan alınmış öğeler girdi. Org için konçerto XVIII. yy.’da, senfoni XIX. yy.’da doğdu.

Org, 1930’ların başlarıyla 1960'ların sonları arasında ani bir gelişme gösterdi. 1927'de kurulan Paris derneği’nin ardından, org severler birçok yeni dernekler kurdular Org konserleri ve festivaller, çalgının repertuvarını yaygınlaştırdı; yorum ve doğaçlama yarışmaları, sanatçıların verimini artırdı. II. Vatikan temsilinden sonra, kilise orgu, ayindeki yerini yitirdi, buna karşılık org konserleri yoğunlaştı,

Elektronik org


Başlıca üç türü vardır: borulu orgu taklit eden ayin orgu; bir grup müzikçinin yerini tutabilecek tek bir çalgı isteğine cevap veren portatif org (bir rhythm box’ı [ritim kutusu] olan bu elektronik org türünde, programlanmış ritmik ve armonik eşlikler sağlayan tuşlar vardır) ve profesyonel varyete müzikçilerince kullanılan ve uygulamada sınırsız ses etkileri sağlayan sahne orgu.

Bu orglar, elektromekanik, elektrostatik, elektronik ve sayısal bir sistem sayesinde çalışır. Hammond’un geliştirdiği elektro-metenik sistemde, hoparlörleri besleyen bir elektromıknatısta değişken bir akım indükleyen ses çarklı elektrik üreteçleri kullanılır. Dereux’nün buluşu olan elektrostatik sistem, kromatik gamın 12 yarım-sesine karşılık olan 12 üreteç üzerindeki org borularının kayıtlarını eşmerkezli osilogramlar biçiminde yazar. Çözümlenen ve yeniden bileştirilen bu veriler, hoparlör odalarında kilise orgunun tınısını veren ses titreşimlerine dönüşür. Elektronik sistem, armonikçe zengin dalgalar üretir. Ayıklanan ve süzülen bu dalgalar, orgun takım sayısınca kanal oluşturan çözümleyicilerden geçer. Her kanal, bir yükseltece bağlıdır. Sayısal sistem, gerçek bir sesi çözümleyerek, bir mikrobilgisayarın belleğine aktarılan sayısal verilere dönüştürür. Sayısal bir sentetizör, bu bilgileri yeniden işleyerek hoparlörlerde dinlenebilir elektromekanik titreşimlere çevrilen bir dizi elektrik gerilimine dönüştürür.
Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

12 Haziran 2012 / ThinkerBeLL Sanat
23 Şubat 2010 / _KleopatrA_ Sanat
6 Ekim 2009 / asla_asla_deme Sanat
7 Mayıs 2010 / _Yağmur_ Sanat
18 Nisan 2012 / nar7 Sanat