Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Nisan 2018       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Kienböck2.JPG
Gösterim: 785
Boyut:  17.8 KB
Kienböck Hastalığı

Kienböck hastalığı, Lunatum adı verilen kemiğin kan akımının azalması veya kesilmesi sonucu oluşur. Birçok kuram ortaya kondu ise de, bu durumun kesin nedeni tespit edilememiştir. Tekrarlayan travma (çarpma, vurma, burkulma, zorlama vb) kan akımını etkileyebilir. Fakat şu an için Kienböck hastalığı herhangi bir meslek gurubu veya kullanım pozisyonu ile ilişkilendirilememiştir.

Bunun dışında hastalığın oluş nedeni açısından en önemli varsayım, yapısal (anatomik) bozukluklardır:
  1. Lunatum adı verilen kemiğin atardamar veya toplardamar sistemlerinde yapısal değişiklikler olabilir ve bu durum kemiğin kanlanmasını etkileyebilir.
  2. Lunatum kemiği doğuştan şekil olarak farklı olabilir ve bu durum kemiğin kanlanmasını etkileyebilir.
  3. Bir diğer (ve en önemli) gözlem ise Kienböck hastalığı ile başvuran kişilerin ön kol kemiklerinden birisinin (Ulna kemiği) diğerinden kısa olmasıdır. Bu kısalık, Lunatum adlı kemiğin ezilmesine (nutcracker) neden olarak kanlanmasını etkileyebilir. Kısalık milimetrik olup ancak röntgen grafilerinde ölçüm ile tespit edilebilir. Dış gözlem veya muayene ile tespit edilemez.
Kienböck Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?
En önemli bulgu ağrıdır. Sinsi olarak başlayıp, haftalar ve aylar içerisinde etkisini arttırabilir. İstirahat halinde ağrı önemli bir bulgudur. Ağrı; el bileği ekleminin sırtında ve ortasında hissedilir. Kienböck hastalığının tanısı fizik muayene ve röntgen grafileri ile konur. Tanı ve tedavi sürecinin planlanması için genellikle MR inceleme gerekmektedir

HASTALIK NASIL BİR SÜREÇ İZLER?
Hastalık radyolojik gözlemlere göre dört evreye ayrılır. Tedavi edilmemesi durumunda ilerleyip ilerlemeyeceği ve ilerlerse kişiyi ne düzeyde etkileyeceğini önceden kestirmek zordur. Yapılan çalışmalarda hastalığın büyük çoğunlukla ilerleyici ve kısıtlayıcı olduğu gözlenmiştir. Bu hastalığın medikal (ilaç ile) bir tedavisi yoktur. Atel, alçı, fizik tedavi gibi uygulamaların hastalığın ilerleyişini değiştirmediği, fakat ağrı ve kısıtlılığı azalttığı gözlemlenmiştir. Büyük çoğunlukta kanlanması kesilen Lunatum çürümeye benzer bir reaksiyon verir (kemik ölümü). Buna bağlı kemikte çökme ve ezilme oluşur. Bu aşamadan sonra bütün el bileği biyomekaniği değişir, diğer eklemlerde de anormal yük ve basınca bağlı kıkırdak aşınması (kireçlenme) oluşur.

Genellikle hastalığın gelişimi yavaş ve ilerleyicidir. 4 safhaya ayrılır.
  1. Safhada radyolojik inceleme genelde normaldir. MRI tanı koymada yardımcı olur. Lunatum dolaşımını yitirmeye başlar; belki küçük kırıklar oluşabilir.
  2. Safhada lunatum şekli bozulmaya başlar
  3. Safhada lunatumda çökme oluşmuştur.
  4. Lunatum tamamen çökmüş ve el bileği ekleminde kireçlenme başlamıştır.
Kienböck Ameliyatı
Kienböck ameliyatı, cerrahi tedavi hastalığın ilerlemesini yavaşlatıcı tek seçenektir. Hastalığın evresine göre uygulanacak cerrahi seçenekler farklıdır.

Erken evrelerde ön kol kemiklerindeki uzunluk farkı giderilerek (uzun olan radyus kısaltılarak) Lunatumun üzerindeki basınç azaltılır ve ezilmesi önlenir. Bu yöntemin en büyük avantajlarından birisi, el bileği eklemine girişim yapılmadığı için cerrahi sonrası eklem sertliği gözlenmemesidir. Bazı kişilerde Kienböck hastalığı gözlenmesine karşın önkol kemiğinde (ulna) kısalık yoktur. Dolayısı ile farklı bir cerrahi yöntemle; el bileği eklemindeki küçük kemikler birbirine sabitlenerek (artrodez) basınç azaltılabilir. El bileği eklemine girişim yapıldığı için cerrahi sonrası eklem sertliği gözlenir (hareket kaybı yaşanır). Bu kısıtlılık genelde kalıcıdır ve oluşacak hareket kaybı miktarının önceden tespiti zordur. Her iki cerrahi yöntem sonrasında da genel olarak ağrı azalır. Bir diğer yöntem ise kemiğin kanlanmasını tekrar sağlamaya yönelik girişimlerdir.

İleri evrelerde ise sadece el bileği ekleminden bazı kemiklerin (proksimal sıra karpektomi) çıkarılması veya el bilek ekleminin bir bütün halinde sabitlenmesi (dondurma: artrodez) ameliyatları yapılabilir. Bu seçeneklerin ilkinde, el bilek ekleminde ameliyat sonrası kalıcı hareket kaybı miktarı azdır ve ağrı zamanla kaybolur. Fakat daha güçsüz bir el ve el bileği elde edilir. İkinci yöntemde ise ameliyat sonrası güç kaybı yaşanmazken tüm el bileği hareketleri feda edilir. Cerrahi yöntemin seçiminde hastalığın evresi kadar hastanın tercihi, işi, ihtiyaçları ve günlük yaşam aktivitelerinin göz önünde bulundurulması iyi bir sonuç elde edilmesi için büyük önem taşımaktadır.

Kienböck Hastalığı Tedavisi
Ortopedi veya El Cerrahisi uzmanı muayenesi sonrası röntgen grafileri ve MR inceleme tetkikleriniz yapılacaktır. Nadiren kemik sintigrafisi veya BT (bilgisayarlı tomografi) tetkikleri de sizden istenebilir. Burada hedeflenen sadece tanı değil evrelemenin de yapılabilmesidir. Hastalığın evresi uygulanacak cerrahi yöntemin seçiminde büyük önem taşımaktadır. Sizin koşullarınız da yöntemin seçiminde çok önemlidir. Sağ veya sol elin etkilenmesi, işiniz ve beklentileriniz göz önüne alınacaktır. Cerrahi yöntemlerin büyük çoğunluğunda hastanede bir gece yatış yeterli olacaktır. Anesteziyoloji uzmanı ile görüşmenizde özel koşullarınızdan bahsetmeniz (kronik hastalıklar, devamlı kullanılan ilaçlar vb) önemlidir. Kienböck ile ilgili cerrahilerin büyük kısmı bölgesel anestezi altında uygulanabilir. Cerrahi sonrası erken dönemde (ilk 3 ila 5 gün)soğuk uygulama ve elin kalp seviyesinin üzerinde tutulması ağrı ve zonklamayı azaltacaktır. Cerrahi sonrası çoğunlukla dirsek eklemine kadar uzanan bir alçı veya atel uygulanacaktır. Alçı veya atelin süresi uygulanan cerrahi yönteme göre 3 hafta ile 3 ay arasında değişebilmektedir. Bu sürenin sonunda fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamasına geçilir. Amaç el, el bileği ve kolun güç kazanımını sağlamak ve hareket kaybını en aza indirgemektir. Gene süreç, uygulanan cerrahi yöntem ve bileğinizin durumuna göre değişkenlik gösterir.

OLASI TERSLİKLER

Cerrahi yara bölgesinde kan birikmesi (hematom), enfeksiyon (iltihap) oluşumu, uygulanan alçıya bağlı sıkma ve basınç hissi, cerrahi bölgesinde doku yapışıklığı nedeni ile parmak hareketlerinde kısıtlılık, kronik ağrı (RSD), beklenen sonuçların geç veya hiç alınamaması akla ilk gelen tersliklerdir.
Kienböck tedavisinin zahmetli ve aylar sürecek uzun bir dönem olduğu unutulmamalıdır. Bazen hastalığın ilerleyişinin yavaşlamaması nedeni ile ikinci bir cerrahi girişimin gerekliliği ortaya çıkabilir.

Prof.Dr.Hakan Gündeş
SİLENTİUM EST AURUM