Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Temmuz 2018       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
BOKS
Alıntıdaki Ek 66832

a. (ing. box, vuruş'tan).
1. iki kişinin belirli birtakım kurallara uyarak yumruk yumruğa dövüştükleri spor dalı. (Eşanl. İNGİLİZ BOKSU.)
2. Tayland boksu, 1600 yıllarında Tayland'da doğan ve Avrupa'da kik-box adıyla tanınan, Uzakdoğu'nun geleneksel dövüş oyunu. Normal bokstan ayrı yanı, ayakların da kullanılmasıdır. Sonuç alıcı darbeler ayaklarla yapılır. 1985 Hollanda ve 1986 Avrupa kik-box şampiyonu yurt dışında bulunan Bayram Çolak adlı bir türktür.

Tarihçe


Yunan-roma yumruk dövüşü oyunu, XVIII. yy.'da ingilizler tarafından yeniden ortaya çıkarıldı. İngiltere'nin ilk şampiyonu James Figg’dir (1694-1733). Jack Broughton (1704 -1789), dövüş boksunun ilk ilkelerini oluşturdu (London Prize Ring Rules, 1838). Meraklı zenginler ya da bahisçiler tarafından düzenlenen çıplak yumrukla dövüşler, İngiltere ve ABD'de arttı. Daniel Men doza (1763-1836), John Jackson (1769 -1845), Tom Cribb (1781-1848), Bili Richmond (1763-1829), Tom Sayers (1860’ta amerikalı John C. Heenan'ı yendi) gibi boksörler büyük ün kazandılar. Ama, kurallara uygunluğu çoğu zaman kuşku uyandıran ve insanlık dışı bir sertlik içinde geçen karşılaşmalar, kamu düzenini bozuyor ve genellikle polisin müdahalesiyle sonuçlanıyordu.
1865'te, gazeteci John Graham Cham- bers, Oueensbury markisinin koruması altında, boks sporu kurallarının temellerini belirledi; buna göre maçlarda eldiven giyilmesi zorunlu tutuluyor ve özellikle şu ilkeler getiriliyordu:
—üç sıklet kategorisi (ağır: 71,667 kg'dan [158 libre] çok; orta: 63,503 kg'dan çok ve 71,667 kg'dan az; hafif: 63,503 kg’dan [140 libre] az);
—rauntların süresi: üç dakika ve her raunt arasında bir dakika dinlenme;
—knock-down'ın (düşüp yerde kalma) en uzun süresi: 10 saniye.

Bu kuralların tüm dünyada boks maçları düzenleyicileri tarafından giderek kabul edilmesi, boks sporuna yaygınlık ve güven kazandırdı. 1882’de John L. Sullivan (1858-1918), tartışmasız herkes tarafından kabul edilen ilk dünya şampiyonu oldu. XIX. yy.'ın sonlarından başlayarak boks gizlice Fransa'ya da girdi, sonra da resmen serbest bırakıldı. Birkaç yılda Paris, uluslararası boks karşılaşmalarının en canlı merkezlerinden biri oldu. Fransız boksörlerin ünü, Manş denizi’ ni ve Atlas okyanusu'nu aştı ve kimileri dünya çapında tanındı.

En önemli dünya şampiyonları: ağır sıklette, John L. Sullivan, James John Cor- bett (1866-1933), Bob Fitzsimmons (1862-1917), Jack Dempsey (doğm. 1895), Joe Louis (1914-1981), Rocky Marciano (doğm. 1923), Muhammet Ali (Cassius Clay) [doğm. 1942], Mike Tyson (doğm. 1966), daha alt sıkletlerdeyse, Georges Carpentier (1894-1975), Al Brown (1902-1951), Henry Armstrong (doğm. 1912), Ray “Sugar" Robinson (doğm, 1920), Josö Napoles (doğm. 1940), Carlos Monzon (doğm. 1942).
Profesyonel boksun büyük gelişmesine koşut olarak, İngiliz kolej ve üniversitelerinde uygulanan boksun devamı olan ve Pierre de Coubertin baronunun ön -ayak olduğu olimpiyat oyunları ruhunu sürdüren amatör boks da ilerleme gösterdi. Önceleri profesyonel boksa giden yolda bir evre olan amatör boks, yavaş yavaş benliğini kazandı ve özellikle 1904 Saint Louis ve 1908 Londra olimpiyat oyunları için düzenlenen turnuvalar ve bu sporun 1920 Anvers oyunları'ndan başlayarak olimpiyat programlarına girmesi sayesinde özerkliğine kavuştu.

Gerçekte amatör boks, birçok noktada profesyonel bokstan ayrılır: sıklet kategorileri, dövüş süresi, eldivenlerin ağırlığı, giyilen mayo ve hakem kurallarına daha sıkı biçimde uymak gibi.
XX. yy.'ın ikinci yarısından başlayarak amatör boks, çok güçlü bir örgüt olan Uluslararası amatör boks birliği'nin (bu örgüt, 120 kadar ulusu ve iki milyondan çok boksörü kapsar) koruması altında gelişmesini sürdürürken, World Boxing Council (WBC), World Boxing Association (WBA), New York State Athletic Öommission (NYSAC) gibi birçok rakip örgüte bölünen profesyonel boks, maç düzenleyicilerin ve menacerlerin baskısı altında ve kanlı dövüşlerin kurbanı olarak yavaş yavaş saygınlığını, seyircisini ve sporcularını yitirdi. Fransa'da profesyonel boksörlerin sayısı, yirmi yılda üçte iki oranında azaldı; karşılaşmaların sayısıysa daha da düştü. Profesyonel boksun altın çağı, 50'li yılların ötesine pek geçemedi.

Karşılaşmalar


Boks maçı, bir hakem tarafından yönetilir; hakem kurallara uyulmasına dikkat eder ve dört komut kullanır: time, rauntun başlaması ya da bitişi; stop, boksu durdurma; box, boksa yeniden başlama; break, birbirine sarılan boksörlerin ayrılması. Her karşılaşma 3 ya da 5 masa hakemi tarafından değerlendirilir. Orta hakem, iki masa hakemiyle birlikte karar verme durumunda da olabilir.

Maç için öngörülen süre bitmeden verilen galibiyet kararları şunlardır: yere düşen boksör on saniye sonra dövüşe devam edemeyecek durumdaysa rakibi karşılaşmayı nakavtla (knock-out) kazanır; hakem boksörlerden birinin dövüşe devam edemeyeceği kanısına varırsa oyunu durdurup öbür boksörü galip ilan eder; bir boksör, rakibinin hata yaparak diskalifiye edilmesi sonucu maçı kazanabilir; boksörlerden biri maçı bırakmak üzere yumruğunu havaya kaldırırsa rakibi galip ilan edilir. Boksörlerin elinde olmayan nedenlerle dövüşün yarıda bırakılmasına No-contest denir.

Maçın bitiminde, sayı ile galibiyet, en çok puanı toplayan boksörün olur; eşitlik durumunda, maç berabere biter.
Her rauntun sonunda hakem ya da hakemler boksörlere profesyoneller için 5 ya da 10 üzerinden, amatörler için 20 üzerinden not verirler. Bu notlar, raunt esnasında boksörlerin attığı yumrukların sayısını gösterir. Burada yalnız kurallara uygun olarak atılan yumruklar dikkate alınır; bunlar, yumruk sıkılı durumda el tarağının son dört parmağı kaplayan bölümüyle rakibin yüzüne ya da başının iki yanına ve belden yukansına atılır. Göğüs gö- ğüse boksta değerlendirme, kurallara uygunluğa, saldırı etkinliğine ve dövüşün bu evresinde elde edilen üstünlüğe göre yapılır.

Boks yapma yeterliliği, bir doktorun sıkı kontrolüne bağlıdır; hiçbir maç federasyon doktoru bulunmadan yapılamaz. Belden aşağıya yapılacak vuruşlardan korunmak amacıyla, her boksörün koruyucu bir korse ya da bir kemer kullanması zorunludur.

Dövüşün çeşitli evrelerinde yapılan hareket türleri şunlardır: saldırı, savunma, karşı-saldırı ya da karşı-vuruş. Başlıca saldırı vuruşlarıysa direk, kroşe, aparkat (uppercut) vesvving'dir. Savunmada, parad, blokajları (vücudun korunmasını sağlar) ve sakınmaları (rakip vuruşlarının boşa çıkarılması) kapsar; eskivler (darbeden sakınma biçimleri) geri çekilme, olduğu yerde dönme ya da yana çekilmedir. Karşı-saldırı vuruşları ise, durdurma vuruşu, kontra vuruş, geriletme vuruşu ve çapraz vuruştur. Gard ise bir boksörün hem saldırı, hem savunma için aldığı bir duruşu gösterir.

Türkiye'de boks


XX. yy. başlarında birkaç heveslinin bireysel girişimleriyle başladı (1910); 1919 yılından sonra yayıldı. İstanbul'un işgali yıllarında işgal kuvvetleri askerlerinin İstanbul’da yaptıkları boks karşılaşmaları türk gençlerini ringe çekti (1922). İstanbul'da ilk türk boks kulübü, Fransa Boks federasyonu'nun denetimi altında, bir musevi olan Aksiyani Efendi tarafından kuruldu (1919-1920).

ilk türk boksörleri İngiliz Kemal adıyla tanınan Esat (Tomruk), Galatasaray futbolcularından Sabri Mahir, Mazlum Kemal, Ziya (Boyer), Ali Sami, Hilmi Hoca, Kemai Hoca, Fenerbahçe futbolcularından Yavuz ismet (Uluğ) ve Mısırlı Mazhar beyler oldu. Öğrenimini Fransa'da sürdüren Sabri Mahir, katıldığı Fransa amatör boks şampiyonası'nda ikinci oldu (1911). Bir süre sonra Türkiye’nin ilk profesyonel boksörü ve türk boksunu yurt dışında temsil eden ilk boksör oldu. Sabri Mahir ayrıca, ağır sıklet boks şampiyonu alman Max Schmeling'in antrenörlüğünü de yaptı.

Galatasaray, Fenerbahçe ve Kurtuluş spor kulüplerinde boks şubeleri açılmasıyla türk boksunda yeni adlar ortaya çıktı: (Rıza [Nemlioğlu], Nuri Sıtkı [Piran], Büyük Selami, Küçük Selami, Tarık [Akçırpan], Necmi, Rauf, Yorgo Tagar ve Pakarat).

Boks sporunda ilk ulusal karşılaşmalar, ilk boks federasyonu başkanı Eşref Şefik (Atabey) zamanında gerçekleşti. Moskova'da, Sovyet Rusya ve Bakü'de Azerbaycan ulusal takımlarıyla karşılaşmalar yapıldı. Bu karşılaşmalarda Nuri Sıtkı (Piran), Selami, Necmi, Rauf ve Rıza (Nemlioğlu) S ulusal takımımızı temsil ettiler (1928). DaJj ha sonra yaptığı 359 maçın yalnızca birinde berabere kalan ve 358’ini kazanan i Galatasaray lisesi boksörlerinden Melih 8 Açba türk boksu adına yeni bir dönem başlattı. Melih Açba, Amerika'da yapılan en büyük amatör boks şampiyonası olan “Altın eldiven" şampiyonası'nda, kendi kilosunda (66 kg) birinci oldu (1940). Bu dönemde Cihan Vurucu, Abdi Ûzkutlu, Recep Özkutlu, Esat Cemiloğlu, Şerif Okankulu, Celal Bey, Kadir Özgüden, Necip Şerif, Halit Ergönül, Ali Ersoylu, Salih Özyazgan, Fuat Yücel, Halit Denli, Kenan Yargan, Terzi Ali, Hüseyin Er, Berber Burhan, Mehmet Sürenkök, Cafer (Karabomba) Cik, Ziya Musluoğlu ve (Sarı) Oktay Altıok başarılı boksörler arasında yer aldılar.

ilk.kez düzenlenen Avrupa boks şampiyonası Hüseyin Er, Vural inan, Kenan Yargan ve Halit Ergönül'den oluşan ulusal boks takımımızın ilk büyük sınavı oldu (1947). Bu şampiyonada "en teknik boksör" seçilen Vural İnan ve Avrupa karmasına çağrılan Halit Ergönül, resmi karşılaşmalarda başarılı olan ilk türk boksörleri oldular. 1959 Akdeniz oyunları'nda 60 J kg'da Vural inan, 63,5 kg’da Fuat Birol ikinci; XIII. Avrupa boks şampiyonası'nda da (1959) 57 kg'da Orhan Tuş üçüncü oldu. Ayrıca, profesyonel boks da bu yıllarda görüldü. Halit Ergönül, Ruhi Kuşçu, Aleks Papakozma, Alp Otsar ve Garbis Zaharyan, profesyonel olarak İstanbul Boks ihtisas kulübü’nde birleştiler ve profesyonel kategorilerde boks karşılaşmaları yaptılar (1950). 1960 yılları uluslararası alanda boksumuzun en parlak yılları oldu; 1962 Balkan şampiyonası’nda (Ankara) Kemal Yalçınkaya birinci; 1963 Akdeniz oyunları'nda (Napoli) Kemal Yalçınkaya ve İlhami Evrensel kilolarında üçüncü; 1966 Balkan şampiyonası’nda (Belgrad) Sadettin İncesulu, Ali Kılıçoğlu, Celal Sandal ikinci; Ali Nacaroğlu, Yeter Sevimli, Haşan Şekerer ve Hikmet Coşkunoğlu üçüncü; 1967 Avrupa boks şampiyonası’nda (Roma) Seyfi Tatar ikinci; aynı yıl Akdeniz oyunları'nda (Tunus) Celal Sandal, Seyfi Tatar, Hikmet Demirbayrak ve Yeter Sevimli ikinci; aynı şampiyonada Engin Yadigâr ve Nazif Kuran, üçüncü; 1967 Balkan şampiyonası'nda (İstanbul) Celal Sandal, Engin Yadigâr, Seyfi Tatar, Nazif Kuran birinci; Haşan Şekerer, Hikmet Coşkunoğlu ikinci; 1968 Balkan şampiyonasında (Atina) Celal Sandal, Seyfi Tatar birinci; Nazif Kuran, Hamdı Yiğit, Hakkı Sözen ikinci; Erim Denizer, Hüseyin Şener, Gülali Özbey üçüncü; 1969 Avrupa şampiyonasında (Bükreş) Seyfi Tatar ikinci olarak türk boksuna başarılı bir dönem yaşattılar Ayrıca, amatör boksta başarılı olan Cemal Kamacı, profesyonel olarak Avrupa şampiyonluğunu kazandı (1970).

Amatör ringlerde başarılar 1970’li yıllarda da sürdü. Bu yıllarda Celal Sandal, Akdeniz oyunları’nda 1 birincilik,1 ikincilik, Balkan şampiyonalarında 6 birincilik, 1 ikincilik; Seyfi Tatar ise, Balkan şampiyonalarında 5 birincilik, 4 ikincilik, Akdeniz oyunlan'nda 1 birincilik, 4 ikincilik ve iki Avrupa ikinciliği kazanarak büyük başarı gösterdiler. Bu dönemde Celal Sandal ve Seyfi Tatar'ın yanı sıra Nazif Kuran, Ham- di Yiğit, Gülali Özbey, Hikmet Özen, Arif Doğru, Mehmet Kumova, Eraslan Doruk, Habip Yalçın, Kemal Sonunur, Haşan Değirmenci, Nuri Eroğlu, Menef Durmuş, İbrahim Gür ve Sabahattin Burcu başarılı oldular.

1980 lı yıllarda da başarılar sürdü. Yener Durmuş, Selami Karakelle, Türker Gülveren, Mustafa Genç, Bülent Angın, Şahin Ersungur, Alpaslan Yıldırım ve Cemal Öner Balkan şampiyonalarında birinci; Mehmet Demir ve Ahmet Candaş Akdeniz oyunlan’nda ikinci, Salih Karaşahinoğlu ise üçüncü oldular. 1984 Los Angeles Olimpiyat oyunları'nda 51 kg'da Eyüp Can ve 57 kg’da Turgut Aykaç iki üçüncülük kazandılar. Türkiye, 1987 Balkan şampiyonasında 1 altın madalya (63,5 kg’da Ali Çıtak), 1989’da Bulgaristan’da yapılan Dünya kupası’nda 1 bronz madalya (Fikret Güneş), 1991'de Bükreş'te yapılan Altın kemer boks turnüvası’nda 2 altın (54 kg’da Ilhan Güler, 57 kg’da Vahdettin işveren) ve 3 bronz madalya kazandı (51 kg'da Murat Demirtaş, 60 kg’da Oktay Özcan, ağırda Erdal Sarıkaş).

Boka şampiyonası (Avrupa)


Avrupa ülkeleri arasında düzenlenen amatör boks şampiyonası, ilki, 1925’te Stockholm'de yapıldı, ikinci Dünya savaşı'na değin düzensiz aralıklarla sürdürüldü. 1947’den sonra iki yılda bir ve tek sayılı yıllarda değişik ülkelerde yapılmaya başlandı. Türkiye bu şampiyonaya 1946’dan bu yana katılmaktadır. Boksörlerimiz, 1992’ye kadar yapılan karşılaşmalarda gençlerde 1 altın 3 bronz, büyüklerde 4 gümüş 6 bronz madalya kazandılar.
Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM