Arama

Yara Nedir? - Tek Mesaj #3

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Mart 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yara
vücut dokularının bütünlüğünün dışarıdan uygulanan bir travma nedeniyle bozulması.
Bütün yaralar açık ya da kapalı yara olarak sınıflandırılabilir. Açık yaralarda vücudun koruyucu yüzeyi (deri ya da mukoza) bütünlüğünü kaybetmiş, dokulara yabancı maddeler girmiştir. Buna karşılık kapalı yaralarda zedelenen dokular dış ortamla temas halinde değildir; bu nedenle iyileşme sırasında mikrop bulaşması olasılığı çok daha düşüktür. Yaranın ortaya çıkış biçimi ya da nedenlerine göre de farklı sınıflandırmalar yapılabilir.

Kapalı yaralar


Vücuda doğrudan gelen bir darbede yaranın derecesi darbenin şiddetine ve doğrultusuna bağhdır. Darbe şiddeti arttıkça yaranın ve zedelenmenin derecesi de artar; darbe doğrultusunun etkisi hemen kendini göstermese de eşit derecede önemlidir. Anatomik ve fizyolojik etkenler de yaranın derecesini etkiler. Örneğin, kollarının üzerine düşen bir erişkindeki yaralanmayla aynı biçimde düşen çocuk ya da yaşlı insandaki yaralanma aynı derecede olmaz.

Görece hafif bir darbe deriyle altındaki yumuşak dokuları zedeleyerek parçalanan küçük kan damarlarındaki kanın dokularda birikmesi ve kılcal damarlardaki sıvının çevreye yayılmasına neden olur; bu lezyon bere olarak bilinir. Kanama genellikle kendiliğinden kısa zamanda durur, kan ve sıvılar çevre dokıılarca birkaç gün içinde emilir, yaralanan bölge normale döner. Daha büyük kan damarları zedelendiğinde daha fazla kan damar dışına çıkar; dokularda kan birikmesi hematom olarak adlandırılır.

Vücuda doğrudan gelen şiddetli bir darbe deri altındaki dokular kadar kan damarları, sinirler, kaslar, kemikler, eklemler ya da iç organlar gibi daha derindeki dokuları da etkileyebilir. Derindeki dokular kafatasının kırılmasına neden olan bir çekiç darbesi gibi dokuya doğrudan gelen bir darbenin şiddetiyle ya da daha sıklıkla,vücudun görece zayıf bir noktasına gelen bir darbenin şiddetinin başka bölgelere aktarılmasıyla zedelenir. Kollan öne doğru açıkken elleri üzerine düşen kişide ellerin kas ve kemikleri zedelenirse de darbe şiddetinin kemik boyunca iletilmesiyle genellikle bilek kemiklerinden birinde, bileğin hemen üstündeki döner kemikte, dirsekte ya da omuzda kınk oluşur; burada kemiğin kırılma noktasını darbe şiddetinin doğrultusu ve kişinin anatomik yapısı belirler.

Dolayh yaralanmanın sık rastlanan başka örnekleri ayak bileğindeki burkulmanın ardından ayağın üstüne basıldığında bileğin, bacağın ya da kalçanın kırılması ya da otomobil ve uçak kazalarında görüldüğü gibi ani durmalarda vücudun bir bölümü harekete devam ederken bir bölümünün durması sonucunda hareketli bölümlerin zedelenmesidir.

Açık yaralar


Deri ya da mukozaların bütünlüğü kaybolduğunda dokular bakteri, toz ya da giysi parçacıkları gibi yabancı maddelere açık olacağından enfeksiyon gibi ek sorunlar ortaya çıkabilir. Dahası, derideki yara geniş olduğunda yaralanan dokuların havanın kurutucu ve soğutucu etkilerine maruz kalması da yaraya neden olan etkenin yol açtığı zararı artırır.

Dokulardan kolayca geçen ve kirletmeden birbirinden ayıran iğne, keskin bıçak ya da mermi gibi etkenler doğrudan karşılaştığı dokular dışındaki dokulan pek etkilemez, önemli organlardan biri yaralanmadığı sürece bu tür yaralar fazla tehlike oluşturmaz. Öte yandan, patlayan bir bombanın düzensiz ve sivri uçlu parçalan yumuşak dokuları yırtıp ezerek geçerken her doğrultuda oldukça geniş bir alanda önemli ölçüde zarara neden olur. Bunun gibi, ezilme yaralanmaları da genellikle çok ciddidir.

Sağlam ve esnek bir doku olan ve bol miktarda kan daman içeren deri yaralanmalardan görece az etkilenir ve kolayca iyileşir. Derinin altındaki yağ dokusu daha duyarlıdır ve kan dolaşımı kolayca kesintiye uğrayabilir. Bunun gibi kas dokusu da mermilerin zedeleyici etkisine daha duyarlıdır, kolayca yırtılır ve kan dolaşımındaki kesintiye oldukça kısa süre dayanabilir; buna ek olarak, yaralanan kas dokusunda enfeksiyonlar çok kolay yerleşir.

Açık yaralarda kemiklerin zedelenmesi her zaman büyük tehlike oluşturur; kemik kırıklarında kan dolaşımı kesilen parça, enfeksiyon da oluşursa kısa sürede canlılığını yitirir. Dahası, yarah bölgede kaldığı sürece yabancı cisim olarak etki yapıp yaranın iyileşmesini zorlaştırır ve komplikasyonlara neden olur. Kemikteki kırıkta enfeksiyon gelişmese ve kemikten parça kopmasa bile kırığın uçlarında başlayan enfeksiyon çok olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu durumda yaranın etkisinin eklem, sinir, büyük kan damarı ya da iç organ yaralanmalarında büyük ölçüde arttığı söylenebilir.

Yara, yaralanma anında da, iyileşene değin geçen sürede de kirlenebilir. Mikroorganizmalar dışındaki kirleticilerin etkisi oldukça değişkendir; organik maddeler dokuları öbürlerinden daha fazla zedeler. Genel olarak bu kirleticilerde kirlenmenin miktarının belirleyici olduğu söylenebilir. Bakteri bulaşmalarında bakterinin türü çok önemlidir. Ölü dokular ve yaradaki organik yabancı maddelerde üreyen bakterilerin neden olduğu en önemli enfeksiyon gazlı kangrendir. Yaraların en korkulan komplikasyonu olan gazlı kangren hemen her zaman zedelenen kas dokusunda ortaya çıkar, son derece hızla yayılır ve cerrahi girişim ya da ilaç tedavisi yapılmazsa ölüme neden olabilir. Streptokoklar, stafilokoklar ve kolibasille- rinin neden olduğu enfeksiyonlarda yara bölgesinde irin oluşur, enfeksiyon kısa zamanda tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yol açabilir. Bir başka önemli yara komplikasyonu yaralanmadan birkaç gün sonra ortaya çıkan, yerel belirtilerden çok bütün vücudu etkileyen kas spazmlarına, kimi zaman da ölüme yol açabilen tetanostur.

Yara iyileşmesi uzun zaman alan ve karmaşık biyolojik olaylardan oluşan bir süreçtir. Komplikasyon oluşmayan ve kendiliğinden iyileşmeye bırakılan temiz bir yarada dokular kesildiğinde yaranın kenarları derinin esnekliği nedeniyle birbirinden ayrılır. Kesilen kan damarlarındaki kan yaranın içini doldurur ve kenarlarından dışarı taşar. Kan pıhtılaştıktan sonra pıhtının yüzeyi kurur ve sertleşerek bir kabuk oluşturur, ilk 24 saat içinde kabuk büzüşür ve yaranın kenarlannı birbirine doğru çeker. Kabuk bir hafta kadar sonra kendiliğinden düşer ya da kopartılırsa altında deri altı dokusunun kesik kenarlarını kaplayan bir nedbe dokusunun oluştuğu görülür.

Zamanla derinin kenarından sedefsi, grimsi, ince bir zar uzanarak nedbe dokusunun üstünü tümüyle örter. Bu arada yara alanı giderek daralır. Yara yerinde ilk oluşan ince kırmızı iz çevredeki deriden daha kabarıktır; bu izin rengi zamanla açılarak çevredeki deriden daha soluk hale gelir. İz oluştuktan sonra haftalar boyu büzüşerek yaranın giderek küçülmesini sağlar. Yara izlerinin güneşte bronzlaşmaması, üstünden tüy çıkmaması ve terlememesi derinin normal işlevlerinin tümünü yerine getiremediğini gösterir. Yaranın yüzeyindeki pıhtıda oluşan fibrin pıhtının büzüşmesini sağlar; yara bölgesine gelen akyuvarlar ve makrofajlar yaradaki doku kalıntılarını temizler. Bu bölgede yavaş yavaş kılcal damarlar oluşur, yaranın sınırındaki hücrelerden göç eden liflerin sayısı giderek artar; sonunda yaranın içi birbiri içine geçen kollajen iplikleri ve sağlam doku bantlarıyla dolar. Bu arada, yaranın yüzeyi yaranın kenarlarında var olan deri hücrelerinin çoğalması ve yayılmasıyla örtülür. Bu örtücü hücreler çok erkenden yaranın içine doğru yayılmaya başlar ve kabuğun altına geçer. Sonunda yaranın iki kenarından çıkıp çoğalan örtücü hücreler birleşerek yaranın üstünün kapanmasını ve yüzeydeki yaranın iyileşmesini sağlar.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 7 Ağustos 2018 21:00
SİLENTİUM EST AURUM