Arama

Samsun - Tek Mesaj #15

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Ekim 2018       Mesaj #15
Safi - avatarı
SMD MiSiM

SAMSUN


antik Amisos, Orta Karadeniz bölümünde liman kenti
aynı addaki ilin merkezi; 303 979 nüf. (1990).

COĞRAFYA
Bütün tarih boyunca Orta Karadeniz kıyılarını iç ve G.-D. Anadolu’ya bağlayan ve bu bölgelere bir iskele rolünü oynayan Samsun, bugünkü yerinde geçmişi ancak Ortaçağ'a tadar inen nispeten yeni bir kenttir. Antik Amisos’un kalıntıları, 1 km tadar K.-B'da, yaklaşık 100 m yükseklikteki bir sırt üzerindedir. Günümüzde burada Samsun'un Karasamsun mahallesi yer alır.

Kent, K.'de Kalyon burnu ile G.'de Mert ırmağının ağzı arasında geniş bir yay biçiminde uzanan bir koyun kenarında kurulmuştur. En eski yerleşme çekirdeği koyun orta kesimindedir. Samsun, buradan başlayarak zamanla bir yandan gerideki hafif eğimli yamaçlar üzerinde, bir yandan da koy boyunca K.'e ve G.'e doğru genişlemiştir. Kıyı boyunca çeşitli iskeleler ve koyun K.’inde Fener burnu yakınında dalgakıranlarla korunmuş yeni liman tesisleri yer alır.

Elverişli konumu sayesinde, daha XX. yy. başlarında, Trabzon vilayetine bağlı Canik (Samsun) sancağının merkezi olduğu sırada 25 000 nüfuslu işlek bir ticaret merkezi olan kent, özellikle 50’li yıllardan başlayarak hızla kalabalıklaşmış, 1935'te 32 482 olan nüfusu 1950'de 44 019’a. 1960'ta 87 688'e, 1970’te 107 510'a, 1985'te 240 000'e ulaşmış, 1990'da ise 300 000'i aşan nüfusuyla bütün Karadeniz kıyılarımızın en büyük kenti durumuna gelmiştir. Bu hızlı gelişmede, bir ticaret merkezi ve liman olarak kentin işlevini kolaylaştıran, demiryolu ağına bağlanması, liman ve karayollarının düzenlenmesi, havaalanının yapımı ve yeni sanayi kuruluşları başlıca etken olmuştur. Bugün Samsun, aynı zamanda çeşitli öğretim kurumlan ile (19 Mayıs üniversitesi) önemli bir kültür merkezidir. Kentte her yıl, Samsun 19 Mayıs Karadeniz fuarı adı ile bir fuar açılır.

TARİH
Antikçağ'da Miletliler tarafından “Amisos'' adıyla kurulan kent, İ.Û. V. yy.'da Sinop (Sinope) ile Trabzon (Trapezus) arasında tek kullanımlı liman olarak Atinalılar'ın eline geçti ve adı Peiraeos (Pire) oldu. Daha sonra Persler'in (İ.Û. 370) ve İskender imparatorluğu nun (İ.O. 334) egemenliğinde kaldı. Pontos krallığı'nın (I.Ö. III. yy.), bu krallığı ortadan kaldıran Romalıların (İ.Û. I. yy.) yönetimine girdi. Roma imparatorluğu ikiye bölününce (İ.S. 395), Bizans devletinin (Doğu Roma) payına düşen kent, yeniden Amisos adıyla bir piskoposluk merkezi oldu.

İslamlığın doğuşundan sonra arap ordularının saldırısına uğrayan kent, yıkılıp yağmalandı (863). Malazgirt zaferinin (1071) ardından Türkler'in "Canik” dedikleri Amisos'un fethiyle Danişmentliler görevlendirildi. Ancak, Danişment Gazi, Canik kuşatması sırasında yaralanarak öldü (1174). Kentin bir bölümünü ele geçiren Nizamettin Yağıbasan, burada bizans egemenliğindeki Amisos kalesinden bir ok atımı uzaklıkta bir türk kalesi (Kale mahallesi) kurdu (1158). Böylece Karadeniz kıyısında biri hıristiyan Amisos (gâvur Samsun ya da Karasamsun), öteki de müslüman Canik (Samsun) olmak üzere iki kent ortaya çıktı. Anadolu Selçuklu hükümdarı Kılıç Arslan II, ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırdığında (1185) müslüman Samsun, hükümet merkezi Tokat olan Rüknettin Süleymanşah'ın payına düştü.

Çok iyi berkitilmiş bir yer olan gâvur Samsun ise, önce Bizanslılar'ın, XIV. yy.'ın ilk yıllarından başlayarak da uzun süre Cenevizlilerin yönetiminde kaldı. Müslüman Samsun, Kösedağ savaşı'ndan (1243) sonra sırasıyla İlhanlIlar, Pervaneoğulları (1297), Candaroğulları (1322) ve Tacettinoğullan'nın (1348) denetimine girdi. Yıldırım Bayezit tarafından alındı (1393). Ancak, padişahın Rumeli'de uğraşmasından yararlanan Kubatoğulları'nın eline geçti (1395). Müslüman Samsun’u ikinci kez alan Yıldırım Bayezit, bulgar kralı Mihail Şişman’ın müşlümanlığı kabul eden oğlu Aleksandr'ı (İskender Paşa) da bu ranın valiliğine getirdi (1398). Ankara savaşı'ndan (1402) sonra Anadolu beyliklerini yeniden canlandıran Timur, müslüman Samsun'u Canik beylerinden Kubatoğulları’na verdi (1403).

Timur Anadolu'dan çekilip gittikten sonra osmanlı şehzadesi Süleyman Çelebi, müslüman Samsun'u Kubatoğulları’ndan alarak Taşanoğlu Ahmet Bey’e verdi (1404). Süleyman Çelebi'nin İstanbul yolunda öldürülmesinden (1411) sonra toparlanıp güçlenen Kubatoğlu Cüneyt Bey, savaşta yenilgiye uğrattığı Taşanoğlu Ahmet Bey'i öldürerek müslüman Samsun ve yöresine egemen oldu (1414). Candaroğlu İsfendiyar Bey ile birleşen Tacettinoğlu Hüsamettin Haşan Bey, Samsun üzerine yürüyerek savaşta Cüneyt Bey'i öldürdü ve topraklarını ele geçirdi (1418). Ancak, daha sonra Karakoyunlular’ın Erzincan valisi Pir Ömer'le anlaşan isfendiyar Bey, müslüman Samsun'u Haşan Bey’den alarak küçük oğlu Hızır Bey'i buranın valiliğine atadı. Fetret devri'ne son veren Çelebi Mehmet I, osmanlı tahtında durumunu sağlamlaştırdıktan sonra Anadolu seferine çıktı.

Her iki Samsun'u da fetheden Mehmet I, tek yönetim altında birleştirdiği kentin valiliğini Tacettinoğlu Hüsamettin Haşan Bey’e bırakırken, Canik yöresini de oğlu şehzade Murat’ın (sonradan Murat II) Amasya sancağına bağladı (1419). Murat ll'nin cülusu sırasında (1421) çıtan karışıklıklardan yararlanarak Osmanlılar’a karşı ayaklanan Tacettinoğlu Haşan Bey'le kardeşi Mehmet Yavuz, bağımsızlıklarını ilan ettiler ve Samsun’da ortak bir yönetim kurdular Canik bölgesini denetim altına almakla görevlendirilen Amasya sancakbeyi Lala Yörgüç Paşa, Samsun'u bir kez daha osmanlı topraklarına tattı (1428).

Osmanlı yönetiminde Samsun, Canik bölgesinin merkezi olarak önce Amasya'ya, sonra da Sivas'a (Paşa sancağı) bağlandı. Kentin ağırlık merkezi gâvur Samsun’dan müslüman Samsun’a geçerken, limanı da Sinop’un gölgesinde kaldı. Yavuz Sultan Selim döneminde kent, Trabzon ve Karahisar'la birlikte yeni oluşturulan Erzincan eyaletine bağlandı (1514). Mehmet III döneminde (1595-1603) Kazaklar'ın sürekli saldırısına uğrayarak büyük hasar gören Samsun kalesi, daha sonra onarılıp berkitildi ve içine yerleştirilen muhafızlarla denizden gelebilecek akınlara karşı kentin güvenliği sağlandı. XVIII. yy.'ın ilk yarısından başlayarak Samsun ile Karadeniz'in öteki limanları, özellikle Kırım arasında yapılan deniz ticareti kentin önemini artırdı. Ancak, Kırım'ın osmanlı denetiminden çıkmasından (1774) sonra bu ticaretin gerilemesi, Samsun'u olumsuz yönde etkiledi.

Yörede ıslahat amacına yönelik olarak konan yeni vergilerden hoşnut olmayan eşraftan bazı kişilerin desteğini kazanan Canikli Ali Paşa, yönetime karşı ayaklanıp Samsun'u işgal etti (1779). Ayaklanmayı bastırmakla görevlendirilen Çapanoğulları’ndan Cabbarzade Mustafa Bey, Canikliler’i Kavak'ta yendikten (1780) sonra Samsun'la yöresinde dirlik ve düzeni yeniden kurdu. Bu kez de Alipaşazade Hüşeyin Bey'le birleşen mütesellim Tayyar genel görünüm Paşa, Samsun’da ayaklanarak Çapanoğulları'nın yönetimindeki Amasya’yı ele geçirdi (1805). Ayaklanmacıların üzerine gönderilen Erzurum valisi Yusuf Ziya Paşa, Çapanoğulları'nın yardımıyla Tayyar Paşa kuvvetlerini Trabzon yakınlarında yendi. Alipaşazade yakalanarak idam edildi; Tayyar Paşa Anapa'ya taçtı (1806).

XIX. yy.’ın ilk çeyreğinde valilerin bile üstünde bir güç kazanan canikli Hazinedaroğulları, Samsun ve yöresini denetimleri altına aldılar. Ancak Tanzimat'tan sonra etkisiz durumda talan Hazinedaroğulları, özellikle yüzyılın ikinci yarısında kent ve yöredeki tüm nüfuzlarını yitirdiler. Bu arada, Karadeniz’in buharlı gemilere açılması ve Bafra ile yöresinde nitelikli tütün ekiminin başlaması, Samsun için yeni bir gelişim kaynağı oldu. Kentin türk nüfusu arttığı gibi, avrupalı tütün alıcıları ve çeşitli hammadde tüccarları da şehre yerleşmeye başladılar. İlk partisi 1864'te olmak üzere değişik zamanlarda kente Kaftaslar'dan gelen çerkez ve Bulgaristan'dan gelen tatar göçmenler yerleştirildi. 1869'da çıtan büyük bir yangında, kentin hemen tümü yandıysa da rengin bir ticaret merkezi olan Samsun çok çabuk talkındı.

Birinci Dünya savaşı sırasında deniz ticareti felce uğradığı için ekonomik yönden büyük sıkıntılar çeken Samsun, rus savaş gemilerince 4 kez topa tutuldu; önemli ölçüde hasar gördü (1915). Savaşın son yıllarında yörede başlayan pontos rum çetelerinin etkinlikleri, kentte de oldukça büyük tedirginlik yarattı. Mondros ateşkesi'nden sonra Samsun'a bir İngiliz birliği çıtanldı (1918). Samsun limanına 3. Ordu müfettişi olarak ayak basan Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) [19 mayıs 1919], Anadolu'da Kurtuluş savaşı'nı başlatacak ve kent de bu özelliği nedeniyle ulusal savaşımın bir simgesi durumuna gelecekti.

XIX. yy. soniarında Trabzon vilayetine bağlı bir mutasarrıflık olarak yönetilen Samsun, Cumhuriyetken sonra kendi adını taşıyan ilin merkezi oldu.

ARKEOLOJİ VE MİMARLIK
İ.Û. VII. yy.'da kurulan ve günümüzde Karasamsun olarak anılan Amisos'tan yalnızca küçük buluntular vardır. Dündartepe ve Tekkeköy tazıları ilçede tarihöhcesi yerleşmelerin varlığını ortaya çıkarmıştır. Kent surlarından hiçbir kalıntı kalmamıştır' Türk dönemi yapıları çoğunlukla tek kubbeli, yalın örneklerdir. 1312 tarihli Yalı (Hocahayrettin) camisi, Sadık bin Abdullah tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı ana mekân, sekizgen kasnağa oturan, tonoz bingili bir kubbeyle örtülüdür. Kale camisi İlhanlIlar döneminde Emir Timurtaş Paşa adına inşa edilmiş (1314), onarımlarla mescide dönüştürülmüştür. XIV. yy.’dan kalma bir İlhanlI yapısı olan Pazar camisi dikdörtgen planlı, ahşap çatılıdır (1819'da onarıldı). Şeyhseyitkutbettin camisi dikdörtgen planlı, ahşap çatılıdır, önünde.L biçiminde son cemaat yeri vardır. G.'inde beşik tonoz örtülü, kare planlı türbe yer alır.

Kare planlı küçük bir mescit ve türbeden oluşan isababa camisi XV. yy. yapısıdır; 1895'te ve 1975-1976'da onarılmıştır. 1694' te Hatice bin Abdullah tarafından inşa ettirilen Hacıhatun camisi kesme taştan, kare planlı, tek kubbeli bir örnektir; duvarlar tuğla hatibidir. Kentin dikkati çeken en önemli anıtı Batumlu Hacı Ali Efendi’nin yaptırdığı (XVII. yy.) Büyük cami'dir. XIX. yy.’ın ikinci yarısında Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan tarafından onartıldığından 'Valide camisi' olarak da tanınır. Sarımsı renkte kesme taştan cami tek kubbeyle, son cemaat yeri beşik tonozlarla örtülüdür Kubbe içi kalem işleri, ahşap minber yıldız ve madalyon motifleriyle süslüdür. Klasik osmanlı hanları planındaki Taş han'ın XVII. yy. sonlarında yapıldığı sanılmaktadır.

AvusturyalI heykelci H. Krippel'in yapıtı olan Atatürk anıtı’nın (1931) kaidesinde, Atatürk'ün Samsun’a çıkışı betimlenmiştir. Tunçtan heykelde Atatürk şaha kalkmış at üzerinde asker giysili olarak gösterilmiştir Kurtuluş savaşı'ndaki dayanışmayı simgeleyen İlk adım anıtı Seçkin Viter’in eseridir (1969).
Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM