Arama

Cahit Arf - Tek Mesaj #1

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
14 Aralık 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Cahit ARF (1910 - 1997)
Ad:  Cahit Arf8.JPG
Gösterim: 14073
Boyut:  16.5 KB

matematik çözümlerinin mekanik problemlerine uygulanınasının en iyi örneklerini veren ve genç bir matematikçi kuşağının yetişmesine katkıda bulunan matematikçi.


İzmir Lisesi’nde okurken matematiğe yetenekli olduğunun anlaşılması üzerine, ailesi tarafından 1926’da Paris St. Louis Lisesi’ne gönderildi. Burayı bitirip Türkiye’ye dönünce, Maarif Vekâleti’nin açtığı sınavı kazanarak Fransa’da Yüksek Öğretınen Okulu’na (Ecole Normale Superieure) kaydoldu (1930). İki yıl sonra yükseköğrenimini bitirerek Türkiye’ye döndü ve Galatasaray Lisesi’ne matematik öğretıneni olarak atandı. 1933 Üniversite Reformu sırasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi doçent adaylığına getirildi ve doktora çalışması yapmak için üniversiteden izin alarak Almanya’ya gitti. Göttingen Üniversitesi’nde sayılar kuramı üzerine çalışmalarıyla tanınan Alman matematikçi Helmut Hasse’nin denetiminde doktora çalışmasını tamamladı (1938). İstanbul Üniversitesi’ndeki görevine döndükten sonra, 1943’te profesör, 1955’te ordinaryüs profesör oldu. 1962’de bu görevinden ayrılarak bir yıl kadar Robert Kolej’de ders verdi.

1964-65 arasında Princeton’daki (ABD) Yüksek Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı ve California Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak bulundu. 1967’de Türkiye’ye dönerek Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin matematik bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı ve 1980’de buradan emekli oldu. Kuruluşundan 1971’e değin Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) Bilim Kurulu başkanlığını yürüten Cahit Arf, 1948 İnönü Armağanı ve 1974 TÜBİTAK Bilim Ödülü’ne değer görüldü. 1980’de İstanbul Teknik Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesinden, 1981’ de de Orta Doğu Teknik Üniversitesinden onursal doktora aldı.

Cahit Arf’ın matematik dünyasında tanınınası, “Hasse-Arf teoremi” ile başlar. Sentetik geometri problemlerini, cetvel ve pergelle çözülebilir olup olmadıklarına göre sınıflandırmayı tasarlayan Arf, Fransız matematikçi Galois ve Jordan’ın gruplar kavramından, özellikle cebirsel denklemlerin çözümünde grup kavramının uygulanınasına ilişkin çalışmalarından yararlandı. Yalnızca ikinci dereceden cebirsel denklemlere indirgenebilen problemlerin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebileceğini saptadı. Bunun için, çözülebilen tüm cebirsel denklemlerin bir listesini çıkarması gerekiyordu. Göttingen Üniversitesi’nde Hasse’nin çalışmalarıyla ve Galois kuramındaki özel durumlarla ilgilendi. Bu çalışmasında vardığı sonuçlardan biri “Hasse-Arf teoremi” adıyla bilinir. Hasse’nin önerisi üzerine, karakteristiği iki olan cisimlerin kuvadratik formlarını sınıflandırıp değişmezlerini saptadı.

Bu çalışmada ortaya çıkan “Arf değişmezi” terimi, onun matematik dünyasındaki ününü artırdı. Ayrıca “Arf halkaları” ve “Arf kapanışları” kavramlarıyla da tanınan Arf, diferansiyel geometri problemleri, özellikle de yüzey kafesleriyle ilgilendi. Çalışmalarını yalnızca kuramsal matematikle sınırlamayıp matematik çözümlerinin mekanik problemlerine uygulanınasının en iyi örneklerini verdi. Yapıtları arasında Un Theoreme de Geometrie Elementaire (1947; Bir Elementer Geometri Teoremi), Bir Elastisite Probleminin Çözümünün Mevcudiyeti Hakkında (1949) ve Öğrenciler İçin Genetikte Bir Seleksiyon Problemi Hakkında (1960) sayılabilir.

Cahit Arf ile ilgili görüşler


Prof. Dr. Erdal İnönü (ODTÜ Fizik Böl. Em. Öğr. Üyesi)


Bir ülkede bilimsel araştırma ortamının olması için, gerçekten başarılı gençlerin bulunup desteklenmesi ve bunun için de ülkede başarılı araştırmacılardan meydana gelen yetkili bir çevre bulunması şarttır. Böyle bir çevre yoksa, devlet yanlış insanları destekliyor ve sağlıklı bir bilim ortamı da bir türlü kurulamıyor. Bu ikilemin kırılması, doğuştan yetenekli ve iyi niyetli bir kaç öncünün bir şekilde destek bularak araştırmalarıyla sivrilmeleri ve toplumda hak ettikleri yerlere gelmelerine bağlı. İşte Cahit Arf, Cumhuriyet'in ilk yıllarında devletten yardım görmüş temel bilimciler arasında üstün karakter özellikleri ve yeteneği ile böyle bir öncülük yapabilmiş insanlardan biri, belki birincisidir. Kendi araştırmalarına yön veren, yön gösteren hedefin hep olaylarını, süreçlerin ya da ilişkilerin nedenlerini anlamak olduğunu söylerdi ve büyük harflerle "ANLAMAK" diye de vurgulardı. Onun için anlamak, sözkonusu eğer matematikse, birtakım uzun ve karışık hesaplarla bulunmuş sonucun temel yapının özelliklerinden doğrudan doğruya sezebilmek, öteki bilimlerde de gözlenen olayı gene bir matematiksel model yardımıyla bir neden-sonuç ilişkisi haline getirebilmek demekti. Bu görüşle sosyal bilimlerde geçerli olacak matematiksel yapılar arayışını hep özendirdi.
Sanırım, yaşamı boyunca, ailesine bağlılığı dışında izlediği iki önemli amacı vardı. Biri, matematikte kalıcı sonuçlar elde ederek adını ölümsüzleştirmek; öteki de Türkiye'de bilim ve araştırma ortamını geliştirmek. Bu amaçların ikisine de sağken varmak mutluluğuna erişti. Matematik yazınına getirdiği kavramlarla yaptığı buluşlar herzaman Arf adının anılmasını sağlayacak. Türkiye'de bilimin yeniden doğuşunun öncülerinden biri olarak her kuşaktan öğrencileri kendisine saygı sunmaya devam edecekler.

Prof. Dr. Tosun Terzioğlu (TÜBİTAK Eski Başkanı)


Cahit Arf bir matematikçiydi. Belki çok fazla makale de yazmadı. Çünkü, özellikle matematikte çok mükemmelliyetçiydi. Zor beğenirdi. Tam çözümler arardı ve bu nedenlerle her yaptığını makale haline getirmeyi düşünmezdi. Başta cebirsel sayılar teorisi olmak üzere geometride, analizde, elastisite teorisinde eserler verdi. Yirminci yüzyılın dar alanlarda uzmanlaşma gerektirdiğini düşünürsek bu kadar yaygın alanda çaba göstermiş olmasını da yadırgayabiliriz. Amerika, Almanya, Fransa, Rusya, İngiltere gibi bilim geleneği kökleşmiş ve güçlü, aktif matematikçi sayısı yüksek ülkelerden birinin bilim adamı da değildi. Yine de Arf'ın katkılarını zaman eleğinden geçirelim biz. İşte o sınavın sonucu olağanüstü gerçekten. 1941'de yayınlanmış makalesinde 90'lı yıllarda bile hala bir çok atıf var. Adı klasik matematik kitaplarında yer alıyor. Topolojide bir değişmeze Arf invaryantı deniliyor. Literatürde Arf halkaları, Arf kapanışı gibi terimlerle karşılaşıyoruz. Bir de bu yüzyılın büyük Alman matematikçilerinden olan Helmut Hasse'nin ismiyle birlikte anılan "Hasse-Arf" teoremi var. Bazı atıfları bulmamız için gayret göstermemiz gerekecek; çünkü makalenin yazarı "Arf"ı bir matematik sembolü, bir matematik notasyonu olarak kullanmış bu harflerin bir Türk matematikçisinin soyadı olduğunu düşünmeden. O kadar iç içe geçmiş matametikle Cahit Arf ismi.
Cahit Arf'ı ilk tanıyan bir kişi onun sadece matematiğe ilgi duyan bir insan olduğu izlenimi edinebilirdi. Matematik her şeyin üzerinde ve ötesindeydi Cahit Bey için. Ancak onun TÜBİTAK'ın kurulmasında ve gelişmesinde gösterdiği çabayı ve özeni bilenler Cahit Arf'ın öyle içine kapanık, matematikle uğraşan dış dünyayla ilgilenmeyen bir kişi olmadığını bilirler. Mühendisliğin günlük hayattan doğan problemlerine her zaman ilgi gösterirdi. Ama, bu probleme mutlaka matematiksel bir model bulmaya da çabalardı. Hele de bir de pratikten gelen bir problemi matematik olarak çözüme kavuşturursa pek keyiflenirdi. Değerli bilim adamı yine o mitolojik kahmaramanlardan olan rahmetli Mustafa İnan ile böyle bir işbirliği yapmış ve İnan'ın köprülerde gözlemleyip araştırdığı bir sorunun matematiksel kesin çözümünü vermişti. Bu çalışmaları Cahit Arf'a İnönü Ödülü'nü kazandırmıştı.

Cahit Hoca'nın Görüşleri


Cahit Hoca'nın tüm uğraşısı matematik değildi. O, ülkemizin temel bilim, eğitim, teknoloji alanlarının sorunları kadar toplum yaşamımızı düzenleyen oluşumlar üzerinde düşünür, fikir üretir, söyler ve yazardı. Özgür İnsan dergisinde yayınlanan "Özgürlüğün Temeli" adlı yazısında (Haziran,1976) şunları yazmıştır:
1932'de matematik eğitimimin okul devresini bitirerek yurda döndüğümde o zamanki Milli Eğitim Bakanlığı'nda bulunan yaşlı bir dostumla ne yapacağımı konuşurken, kendisine gençliğin safdil idealizmi ile, bir Anadolu kasabasında matematik öğretmenliği yapmak istediğimi ve orada öğrencilerimle matematik hocalığı yaparak ilgilenmek istediğimi, onlara mesela Marx ve Nietzsche'yi okuyacağımı, elimden geldiği ölçüde münakaşa edeceğimi edeceğimi söyledim. O zamanın heyecanlı bir tarih öğretmeni olan yaşlı dostum, hayretle, matematik, Marx ve Nietzsche arasındaki münasebetsizliği işaret etti. Buna yanıtım şu oldu: "Amacım, öğrencilerime şu veya bu görüşü telkin değil, özgür insanlar yetiştirmek". O zaman kastettiğim özgürlük bugün mutluluğumuz için bir bakıma en çok gerekli olduğu kanısında olduğum "önyargılardan kurtulma" idi. Kanımca Milli Eğitimin temel ilkesi şu veya bu şekilde şartlanmış gelecek kuşakların yetiştirilmesi değil; tam tersine, gelecek kuşakların şartlanmamış, olayları olduğu gibi gören, her olayda, her davranışında "neden" diye sorabilen ve bu soruya doğal, mantıksal yanıtlar verebilen kişiler olarak yetiştirilmiş olmalıdır.
Ad:  Cahit Arf5.jpg
Gösterim: 6201
Boyut:  27.2 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 26 Temmuz 2016 17:06