Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ocak 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Jutland Çarpışması.


1916 yazı, aynı zamanda, Almanların Açık Deniz Donanması ile İngilizlerin Büyük Donanması arasında tarihin en büyük deniz çarpışmasına sahne oldu. Denizaltıların vurkaç saldırılarıyla tek tek gemi avlayarak denge sağlama stratejisinin başarı şansı bulunmadığını gören Almanlar, İngilizlerin Büyük Donanması’mn bir bölümünü açık denizlere çekerek yok etmek için bir plan hazırladılar.
Ad:  bds.jpg
Gösterim: 5338
Boyut:  45.4 KB

Alman kruvazörlerinin 25 Nisan’da iki İngiliz limanını bombalaması, Almanların beklediği sonucu verdi. Bir İngiliz filosu Büyük Donanma’nın Scapa Flow’daki üssünden ayrılarak, saldırı için Rosyth’teki kruvazör filosuyla buluşmak üzere güneye açıldı. Almanlar bu iki filoyu tuzağa düşürmek amacıyla, ana filonun arkadan izlediği bir grup gemiyi yem olarak Norveç açıklarına gönderdiler. Ama 30 Mayıs’ta harekâtla ilgili sinyalleri çözen İngilizler, bütün Büyük Donanma’yı Skagerrak Boğazına doğru yola çıkardılar. Ertesi gün öğle sularında İngiliz filosunun öncü kruvazörleriyle Almanların yem olarak öne sürdüğü grubun gözcü gemileri savaşa tutuştu. İngilizler ağır kayıplar vermeye başladılar. Birkaç saat sonra Almanların Açık Deniz Donanması savaş alanına yaklaşınca, İngiliz amiral Beatty, Almanları Büyük Donanma’ya doğru sürüklemek için kuzeye döndü.

Alman gemilerinin rotasına ters bir savaş düzeni alan Büyük Donanma, beklediği etkili darbeyi indiremedi. Aynı anda 180 derecelik bir dönüş yapan Alman donanması, arkasında torpido gemilerinin yaydığı bir sis perdesi bırakarak izini kaybettirdi. Ama Ingiliz donanmasını arkadan çevirme düşüncesiyle yeniden geri döndü. Bu kez daha kötü bir duruma düşerek arada sıkışan Almanlar yoğun bir bombardıman altına girdiler. Alman amirali Scheer, geri çekilebilmek için kruvazör ve destroyerlerini tehlikeye atarak İngiliz donanmasına yönelik aldatıcı bir saldırı başlattı. Gemilerini yana çeken İngiliz amirali Jellicoe, Alman donanmasını yok etme şansını elinden kaçırdı. Üstelik gece karanlığında Alman gemilerinin yönünü kestiremediğinden, fazla güneye indi. Bu arada Alman gemileri İngiliz donanmasının arkasından geçmeyi başararak Danimarka kıyıları açıklarından limanlarına döndü.
Her iki tarafın da kendisini galip olarak gördüğü çarpışmada İngilizler, üçü ağır altı kruvazör, sekiz torpido gemisi ve 6.274 subay ve er, Almanlar ise bir zırhlı savaş gemisi, bir ağır kruvazör, dört hafif kruvazör, beş torpido gemisi ve 2.545 subay ve er yitirdiler. İngilizler kayıplarına karşın Kuzey Denizindeki üstünlüklerini sürdürdüler.

1916’da Doğu Cephesi.
Mart ayında Batı Cephesi’ni rahatlatmak için giriştikleri saldırıda pek az ilerleme sağlayan Ruslar, yazın cephenin merkezinden yapılacak geniş çaplı bir saldırı için hazırlıklara başladılar. Bu harekât kuzeyde iç kesime yönelik bir manevra, güneyde de aldatıcı bir saldırıyla desteklenecekti. Avusturya’nın Asiago saldırısıyla güç duruma düşen İtalyanların başvurusu üzerine, güney kanadının harekât tarihinden 10 gün önce giriştiği saldırı beklenmedik bir biçimde Avusturya savunma hatlarını çökertti. Buradaki Rus kuvvetleri iki koldan cephe arkasına sarktı. Ama Rus Cephesi’nin kuzey ve orta kesimlerinde beklenen saldırılar gerçekleşmedi. Güneye kuvvet kaydırma çabaları gecikince, Alman destek birlikleri Karpat Dağlarına kadar inen Rus ilerleyişini durdurmayı başardı. Böylece, bir milyon Rus askerini harcama pahasına Avusturya’ya indirilen ağır darbeyi zafere dönüştürme olanağı ortadan kalktı.

Bununla birlikte saldırı dolaylı olarak iki önemli gelişmeye yol açtı. Almanlar Batı Cephesi’nden hareket yeteneklerini kısıtlayacak ölçüde kuvvet çekmek zorunda kaldılar. Öte yandan, Romanya Avusturya’dan toprak alma umuduyla savaşa girdi.
Romanya’nın ağustos sonlarında Erdel (Transilvanya) üzerinden başlattığı ileri harekât çok yavaş gelişti. Bu arada Bulgar kuvvetleri Dobruca’ya girdi. Erdel’de duraklayan Rumen birlikleri, İttifak kuvvetleri karşısında gerilemeye başladı. Kış bastırmadan birleşmeyi başaran Alman ve Bulgar kuvvetleri Bükreş’i alarak felce uğrayan Rumen ordusunu Boğdan’da sıkıştırdı. Böylece Romanya’nın buğday tarlaları ve petrol kuyuları ittifak Devletlerimin eline geçerken, Ruslar 500 km’yi bulan yeni bir cephede savunmaya geçmek zorunda kaldılar.

1916’da denizaltı savaşı.


Şubat ayında yeniden başlayan denizaltı savaşı, ABD ve İspanya ile diplomatik ilişkilerin bozulmasını istemeyen Alman yöneticilerinin baskısıyla durduruldu. Bu sırada genelkurmay başkanlığını üstlenen Hindenburg, bütün ağırlığı Doğu Cephesi’ne vererek Rusya’yı yendikten sonra batıya dönme planını benimsedi. İngiliz deniz ablukası ve Batı Cephesi’ndeki tehditler bu planı engellediğinden, askerler “sınırsız” denizaltı savaşının 1917 başlarında yeniden başlatılması görüşünü benimsettiler.

Barış girişimleri ve ABD politikası.
Savaş öncesinde işçi sınıfının uluslararası dayanışmasından söz eden II. Enternasyonal’e bağlı sosyalist partilerin çoğu, savaş patlak verdiğinde kendi burjuvazilerinin yanında yer almış bulunuyordu. Azınlıkta kalan sosyalistlerin bir bölümü barışın yeniden kurulmasını temel alırken, Lenin’in başını çektiği Bolşevikler, burjuvazinin iç bölünmelerinden yararlanarak “emperyalist savaş”! bir dizi ülkede devrime dönüştürecek bir eylem çizgisini benimsediler.

Barış konusunda ilk etkili adımları ABD başkanı Woodrow Wilson attı. Almanya’nın denizaltı savaşıyla ABD’yi savaşa sürüklemesinden çekinen Wilson, 1916 başlarında arabuluculuk için İtilaf Devletleri ile görüşmeye oturdu. Ingilizler, Almanya’nın arabuluculuğu reddetmesi durumunda ABD’ nin savaşa girmesi ve bu girişimin ancak İngiltere’nin onayıyla başlaması koşuluyla öneriyi kabul ettiler. Ama yaklaşan başkanlık seçimleri ve İngilizlerifi deniz ablukasını sıklaştırarak ABD ticaretine de darbe vurması, Wilson’m barış girişimlerine ara vermesine yol açtı.

Wilson’ın arabuluculuk isteğini öğrenen Alman şansölyesi Bethmann görüşme yoluyla barış politikasını savunmaya başladı. Bu amaçla ABD başkanlık seçimlerine değin denizaltı savaşının ertelenmesini sağladı. Ama Wilson kasımda başkan seçildikten sonra hemen harekete geçmedi. Bu sırada Romanya’da kazanılan zafer, Alman askeri çevrelerinin de Almanya lehine bir barış görüşünü benimsemesine yol açtı. Böylece Bethmann 12 Aralık’ta, İtilaf Devletlerince kabul edilmesi olanaksız Alman barış koşullarını açıkladı.

Bunun üzerine Wilson iki tarafı da “savaş hedefleri”ni açıklamaya çağırdı. Bu girişimden hoşnutsuzluk duymakla birlikte, ABD kredi ve savaş gerecine bağlı olduklarından olumsuz bir tepki gösteremeyen İtilaf Devletleri, Almanların kabul edemeyeceği kapsamlı bir barış önerdiler. Almanlar ise, ABD ile İtilaf Devletleri’nin arasını açma düşüncesiyle, barış görüşmelerine başlama ilkesini benimsediler. Bu manevralar pek sonuç vermedi.

Wilson’m 1917 başında ortaya attığı “zafersiz barış” görüşü, İtilaf cephesinde olumlu bir yankı yarattı. Bu konuda Avusturya da istekli görünmekle birlikte, Almanya daha önce kararlaştırdığı “sınırsız” denizaltı savaşını başlattı. Wilson buna Almanya ile diplomatik ilişkileri keserek yanıt verdi ve Kongre’den ABD ticaretini korumak üzere önlemler alınmasını istedi. Bu sırada Alman dışişleri bakanı Zimmermann’ın Meksika’ daki büyükelçisine gönderdiği şifreli bir telgrafın ABD basınında yayımlanması, ABD politikasında köklü bir değişikliğe yol açtı. ABD ile savaş durumunda bazı ABD eyaletlerini almak üzere Meksika ile Almanya arasında ittifak kurma tasarısının yer aldığı telgraf, ABD kamuoyunda Alman aleyhtarlığının artmasına yol açtı.

SAVAŞ DENGESİNDE DEĞİŞİKLİKLER.


Ocak-Mayıs 1917’de Batı Cephesi.
1916’daki genel saldırının pek sonuç vermemesi, İngiltere ve Fransa’da savaşın yönetiminde önemli değişiklikler doğurdu. İngiltere’de kurulan yeni koalisyon hükümetinde Liberaller arasında beliren görüş ayrılıkları, Başbakan Lloyd George’u Muhafazakârların desteğine daha fazla dayanmaya yöneltti. Bu durum, askeri konularda Muhafazakârlar ile komutanların çekişmesi arasında kalan dar savaş kabinesinin etkili kararları zamanında almasını önledi. Fransa’da ise yıpratma stratejisini temel alan Joffre’nin yerine, Fransız ordusunun belirleyici bir rol üstleneceği kesin bir saldırıyı savunan General R. G. Nivelle başkomutanlığa getirildi.
Ad:  bds3.JPG
Gösterim: 5687
Boyut:  42.2 KB

Nivelle’in planı, Almanların dikkatini cephenin kuzey ve güney kesimlerindeki İngiliz saldırılarına çekerek, yeni birliklerle takviye edilmiş Champagne’da asıl darbeyi indirmeye dayanıyordu. İngilizlerin itirazları harekâtın nisana ertelenmesine yol açtı. Bu fırsattan yararlanan Almanlar, Champagne’daki sığ savunma mevzilerini topçu menzili dışında kalan bir hatla pekiştirdiler. Ayrıca öne çıkmış mevzilerinin gerisinde Hindenburg Hattı olarak bilinen yeni bir savunma hattı kurarak birliklerini geri çektiler ve boşalttıkları bölgeyi mayınlayıp bütün barınma olanaklarını yok ettiler.

İngilizlerin başta iyi giden saldırısı, cephe gerisindeki tıkanıklık ve Alman direnişi yüzünden hızını yitirdi. Champagne’daki harekât çok yavaş ilerledi; Alman makineli tüfekleri Fransız birliklerini bozguna uğrattı. Mayıs ortasında başkomutanlığa getirilen Petain, ordu içinde yayılma eğilimi gösteren ayaklanmayı önledi. Bu sırada savaşa girmiş olan ABD’nin tankları ve birlikleri Avrupa’ya ulaşana değin savunmada kalma yoluna gitti.

ABD’nin savaşa girmesi.
Alman denizaltılarının 18 Mart’ta üç ABD ticaret gemisini batırması üzerine, Wilson savaş kararı için Kongre’ye başvurdu. "Kongre’nin onayıyla 6 Nisan’da resmen savaş ilan edildi. ABD bir yandan kendi savaş hazırlıklarını yoğun biçimde yürütürken, bir yandan da İngiltere ve Fransa’ya askeri gereç alımı için geniş krediler açtı. ABD’nin İngiltere ve Fransa’ ya verdiği borçlar savaş sonunda 7 milyar ABD Doları’na ulaşmıştı.
ABD’de zorunlu askerliğin kabul edilmesinden sonra birliklerin eğitimi ve taşınması zaman aldığından, ilk yıl içinde Avrupa’ya ancak 85 bin asker gönderilebildi. Bu sayı Eylül 1918’de 1,2 milyona çıktı. Bu arada deniz kuvvetlerini güçlendirmeye çalışan ABD, destroyer ve denizaltı avcıları yapımına ağırlık verdi. Savaş sonuna doğru ABD’ nin denizaşırı bölgelerde üslenmiş gemilerinin sayısı 380’i bulmuştu.
Bu arada bazı Güney Amerika ülkeleri Almanya’ya savaş açarken, bazıları da diplomatik ilişkilerini kesmekle yetindi.

Rus Devrimi ve Doğu Cephesi.
Rusya’da patlak veren Şubat Devrimi sonrasında kurulan geçici hükümet, savaşı bitirmek ve içerdeki işçi ve asker sovyetlerini denetim altına almak amacıyla, temmuz başında Galiçya’da bir saldırı başlattı. Başlangıçta olağanüstü bir hızla ilerleyen Rus birlikleri, 10 gün sonra duraklayarak kargaşa içinde geri çekilmeye başladı. Almanlar cephenin en kuzey kesiminde saldırıya geçerek Letonya’yı ve Finlandiya Körfezini denetim altına aldılar.

Bu arada Rus olmayan milliyetler arasında bağımsızlık akımı yükselmeye başlamıştı. Ekim Devrimi’nden sonra başa geçen Bolşevikler, savaşan ülkelere ulusların kendi kaderlerini belirleme ilkesine dayalı, ilhaksız ve tazminatsız bir barış için görüşme çağrısında bulundular. Ardından tek yanlı olarak savaşa son verdiler. 15 Aralık’ta Almanya ile imzalanan ateşkes antlaşmasını izleyen barış görüşmeleri, Almanya’nın toprak talepleri yüzünden çıkmaza girdi. Alman birliklerinin Ukrayna ve Baltık ülkelerine girmesi üzerine, Sovyet Rusya ağır koşullar içeren Brest-Litovsk Antlaşması’m imzaladı (3 Mart 1918). Ayrıca Finlandiya ve Ukrayna’nın bağımsızlığını tanıyarak, batıdaki eski Çarlık topraklarının büyük bölümünden çekildi. Bu arada Kars, Ardahan ve Batum’u da Osmanlı Devleti’ne bıraktı.

Yunanistanın savaşa girmesi.
E. Venizelos’un İtilaf yandaşı tutumuna karşın Bulgaristan’dan gelebilecek bir saldırıdan çekinen kralın ve ordunun tarafsızlıkta direnmesi, Yunanistan’ı uzun bir süre savaşın dışında tutmuştu. Bulgaristan’ın 1916 yazında Yunan Makedonyası’na girmesiyle bu çekişme kızıştı. Girit’e çekilip bağımsız bir hükümet kuran Venizelos, 27 Kasım’da Almanya ve Bulgaristan’a savaş açtı. İtilaf Devletleri 11 Haziran 1917’de kralı devirerek Atina hükümetinin direnişine son verdi. Selanik’ten gelen Venizelos’un hükümetin başına geçmesiyle Yunanistan resmen savaşa girdi (27 Haziran).

İtalya Cephesi.
1917 yazı sonunda İtalyan kuvvetlerinin ilerleyişi karşısında Avusturya hatlarının çözülmesi, Almanları bu cephede gözüpek bir saldırı düzenlemeye yöneltti. Ortak kuvvetlerin iki koldan başarıyla gerçekleştirdikleri saldırı, İtalyanların merkezini parçaladı. Büyük kayıplar veren İtalyanlar, kanatlarını kurtararak Piave Irmağı gerisindeki bir hatta çekildiler. İngiliz ve Fransız desteklerinin yetişmesiyle İttifak kuvvetlerinin ilerleyişi durduruldu. Kasım ayında İtilaf Devletleri’nin Rapallo’da düzenlediği askeri konferansta, Versailles’da ortak bir Yüksek Savaş Konseyi’nin kurulması kararlaştırıldı.

Irak ve Filistin.
1916’nın ikinci yarısında destek almaya başlayan Irak’taki İngiliz birlikleri, kanatlardan sarkarak düzenli bir biçimde Bağdat üzerine yürüdü. Şubat 1917’de Kutü’l-Amare cepheden bir saldırıyla düştü. Diyala Irmağı kıyısında yeni bir savunma hattı kurma girişimi boşa çıkınca, Osmanlı komutanı Halil Paşa (Kut) 11 Mart’ta Bağdat’ı boşalttı. İngilizlerin Kafkasya ve İran’dan harekete geçen Rus kuvvetleriyle birleşip Musul’u alma girişimi sonuçsuz kaldıysa da, Osmanlı kuvvetleri daha geriye çekilmek zorunda kaldı.

İngilizlerin Mart ve Nisan 1917’de Gazze’ de Osmanlı ordusuna iki kez yenilmelerinden sonra Haziran 1917’de Mısır’daki İngiliz kuvvetlerinin komutanlığına atanan Al- lenby, Filistin Cephesi’nde geniş çaplı bir saldırı için hazırlıklara girişti. Buradaki Yıldırım Orduları Grubu (7 ve 8. Osmanlı Ordusu) komutanlığına atanan Falkenhayn ise Sina Yarımadasına yürümeyi tasarlıyordu. Allenby daha önce harekete geçerek, Osmanlı savunma hatlarını Gazze’de zorlamaya başladı. Osmanlı kuvvetlerinin bu kanatta toplanmasından yararlanarak, asıl hedefi olan savunma hattının merkezini yardı ve Filistin içlerine girdi. Osmanlı kuvvetleri bir bütün olarak geri çekilmek zorunda kaldı. İngilizler 9 Kasım’da Kudüs’ü işgal ettiler.

Haziran-Aralık 1917’de Batı Cephesi.
Haziran başlarında Ypres çıkıntısının güneyindeki bir sırtın alınmasıyla cesaretlenen İngiliz başkomutanı Haig, öteden beri savunduğu, Flandre’da saldırıya geçme tasarısını gündeme getirdi. Deniz kuvvetlerinin, Belçika kıyısındaki denizaltı üslerinin ele geçirilmesi için yaptığı baskılar, harekâta kuşkuyla bakan savaş kabinesinin ikna edilmesini sağladı. Temmuz sonunda başlayan çarpışmalarda, yağış mevsimi nedeniyle bataklık hale gelen bölge İngiliz birliklerinin ilerleyişini engelledi. Sonbaharda yağışların durması üzerine yeni saldırılar yapıldıysa da pek az ilerleme sağlanabildi. Bu çarpışmalarda İngilizlerin kaybı 250 bin kişiyi buldu.

Fransız ordusunu yeniden düzenleyen Petain ise sınırlı harekâtlar yürüterek 1916’da yitirilen toprakları ve stratejik önemi olan Chemin-des-Dames Sırtını aldı.
İngilizler kasımda Cambrai’nin güneybatısında 400 tankın açtığı yoldan giriştikleri saldırıda Alman savunma hattının içlerine sızmayı başardılar. Ama öne geçen piyade birlikleri arkadan destek göremeyince, ilerleme durdu. Almanların güneyden gerçekleştirdiği yarma harekâtı, Ingiliz kuvvetlerini işgal ettiği toprakların büyük bölümünü terketmek zorunda bıraktı. Bununla birlikte Cambrai Çarpışması ani saldırıların ve tankların siper engelini aşabileceğini göstermesi açısından önemli bir dönüm noktası oldu.

Uzakdoğu.
İtilaf Devletleri içinde yer alarak Asya’da yayılma politikası izlemeye başlayan Japonya’nın içişlerine karışmasından rahatsızlık duyan Çin, 1915’ten sonra destek için ABD’ye yanaşmaya başladı. İçerdeki liberal Kuomintang muhalefetinin İtilaf Devletleri’nce yeğ tutulması korkusu ve Japonya’nın savaş sonrasında bölgede Almanya’nın yerini doldurmak için İngiltere ve Fransa’nın onayını alması, Çin yönetiminin kaygılarını artırdı. Çin yönetimi ABD’yi izleyerek Almanya’ya ve ayrıca Avusturya-Macaristan’a savaş açtı. Japonya’dan aldığı yardımlarla Kuomintang’ın Kanton’da (Guangzhou) kurduğu hükümetle savaşa tutuştu ve devrim sonrasında Rusya’ya bağlı Mançurya’daki karışıklıktan yararlanmaya çalıştı. Bu durum yalnızca Japonya’nın işini kolaylaştırdı. Üstelik Japonya, ABD ile yaptığı bir anlaşmayla, üstü kapalı bir biçimde Çin’deki özel çıkarlarının tanınmasını sağladı.
Ad:  bds4.JPG
Gösterim: 4946
Boyut:  46.3 KB

1917-18’de deniz harekâtları.
ABD’nin savaşa girmesinden sonra Alman denizaltılarının saldırıları doruğuna çıktı. Ama İtilaf Devletleri’nin ticaret gemilerini korumak üzere konvoy sistemini benimsemesi denizaltılann etkisini önemli ölçüde kısıtladı. Bunu, denizaltılara karşı savaş tekniklerinin geliştirilmesi ve mayınlı alanların genişletilmesi izledi. Manş Denizine ışıldaklı devriyelerin yerleştirilmesi denizaltıların geçişini güçleştirdi. Flandre kıyılarındaki denizaltı üsleri 1918’deki İngiliz baskınları sonucu önemli yaralar aldı. ABD’li mayıncıların Kuzey Denizinde, İskoçya ile Norveç arasındaki 290 km’lik bir şeride çok sayıda mayın döşemesi, Almanların Atlas Okyanusuna bu son geçiş yolunu da kapadı.

Hava savaşı.
Savaşın başlarında uçaklar daha çok keşif amacıyla kullanılıyordu. 1915’te ilk kez makineli tüfek taşıyan avcı uçakları ortaya çıktı. Batı cephesinde siper savaşına geçilmesiyle, düşman mevzilere ve hava üslerine karşı taktik bombalama yöntemi gelişti. Piyade yürüyüşlerinde izleyici uçak devriyeleri ilk kez 1916’da kullanıldı.

Stratejik bombardıman İngiliz uçaklarının 1914 sonbaharında Alman zeplin hangarlarina karşı giriştiği akınla başladı. Alman zeplinlerinin İngiltere’nin güney kentlerine yönelik baskınları 1915’ten Ekim 1916’ya değin yoğun biçimde sürdü. İngiliz uçakları da Fransa’nın doğusundan kalkarak Alman sanayi merkezlerine saldırılar düzenlemeye başladı. .
İngiliz ve Fransızlar 1917’de uçak yapımında Almanya’yı geçerek yeni avcı uçakları ve uzun menzilli bombardıman uçakları ürettiler. Zeplinlerden umdukları sonucu alamayan Almanlar da ağır bombardıman uçağı yapımına yöneldiler. Almanların İngiltere’ye düzenledikleri başarılı hava akınları, Ingılizlerin stratejik bombardımana daha çok önem vermesini sağladı. Bunun bir sonucu olarak dünyanın ilk bağımsız hava birliği olan Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) kuruldu.

Yeni barış girişimleri.
Franz Josef’in ölümü üzerine Kasım 1916’da Avusturya-Macaristan tahtına oturan I. Kari, Rus Devrimi’n- den sonra İtilaf Devletleri ile ayn bir barış için gizli görüşmelere girdi. Ama İtalya’nın aşırı toprak talepleri, bu girişimi sonuçsuz bıraktı.
1917 yazında Almanya’da Reichstag’da (Parlamento) barış yolunun açılması için toprak ilhaklarından vazgeçilmesi konusu gündeme geldi ve büyük çoğunlukla bir barış önergesi (Friedensresolution) kabul edildi. Hükümetin geçiştirdiği bu kararı, İtilaf Devletleri de pek dikkate almadı. Papa XV. Benedictus’un, işgal edilen yerlerin karşılıklı boşaltılması çağrısı havada kaldı. İngiltere’de ortaya atılan, savaş öncesindeki durum temelinde görüşmelere oturma düşüncesi hükümetçe benimsenmedi.

ABD başkanı Wilson 1918’de savaş hedeflerine ilişkin olarak On Dört Nokta, Dört İlke, Dört Amaç ve Beş Madde bildirilerini yayımladı. Bunların en önemlisi, savaş sonrasındaki birçok düzenlemeye temel oluşturan ve çeşitli yönlere çekilmek istenen On Dört Nokta’ydı. Bu arada Dört Amaç bildirisinin dünya barışını bozabilecek devletleri zararsız hale getirmeye ilişkin maddesi Almanya’yı hedef alan temel bir ilkeye dönüştü.

SON SALDIRILAR VE İTİLAF DEVLETLERİ’ NİN ZAFERİ.


Mart-Eylül 1918’de Batı Cephesi.
Bu dönemde Doğu Cephesi’nden aktarılan birliklerle sürekli güçlenen Almanları ABD kuvvetleri gelene değin durdurma konusu, İtilaf Devletleri’nin başlıca sorunu haline geldi. Ama hiçbir devlet öteki cephelerden, kendi konumunu sarsacak bir kuvvet çekilmesine yanaşmadı. Bu arada Ingilizler ve Fransızlar arasında da savunma hattını paylaşma konusunda anlaşmazlıklar baş gösterdi. Yüksek Savaş Konseyi askeri kanadının ortak bir komiteye dönüştürülmesine karşın, başkomutanlar kendi düzenlemelerini temel almayı sürdürdüler.

Elde ettiği geçici üstünlüğü kesin sonuca varacak biçimde kullanmak isteyen Alman genelkurmayı, İtilaf cephesinin en zayıf kesimine yüklenmeye dayanan bir plan benimsedi. Buna göre iki ordu Arras ve Saint-Quentin arasındaki savunma mevzilerini yararak İngiliz kuvvetlerini Manş Denizine sürmeye çalışırken, bir ordu da güneyden gelebilecek bir saldırıya karşı sol kanadı koruyacaktı. Bu ana harekât cephenin öteki kesimlerindeki üç ayrı saldırıyla desteklenecekti.

21 Mart’ta başlayan saldırıda yarma harekâtı gerçekleştirildiyse de, kuzey yönündeki ilerleyiş durduruldu. Almanlar planlarını değiştirip Amiens’i zorlamaya başladılar. Ama yedek kuvvetlerin yetişmesiyle toparlanan İtilaf kuvvetleri, savunma hattında tutunmayı başardı. Batı Cephesi’nin öteki kesimlerinde tasarlanan saldırılar da, başlangıçtaki ilerlemelere karşın çok geçmeden hızını yitirdi. Mayıs sonunda Marne’a ulaşan Alman birliklerinin aradaki Fransız savunma mevzilerini kıskaca alma çabaları, karşı saldırılar yüzünden sonuçsuz kaldı. Almanlar düzensiz bir gelişme gösteren saldırılar yüzünden dağılan kuvvetlerini toparlamak için çarpışmalara bir ay kadar ara vermek zorunda kaldılar. Bu arada ABD birliklerinin gönderilmesi hızlandığından, kuvvet dengesi de değişmeye başladı. Temmuz ortalarında Champagne’da başlayan yeni Alman saldırısı, Fransızların hafif tankların desteğinde birkaç yönden karşı saldırılarıyla, hızla çözülen bir geri çekilmeye dönüştü.
İnisiyatifi ele geçiren İtilaf kuvvetleri Somme Irmağının kuzey ve güneyinde si- persiz kalmış Alman kuvvetlerini kolayca alt ederek, 191Çdaki cephe hattına ulaştı. Bu arada Fransızlar da güneyde birçok yeri geri alarak Almanları sürmeye başladılar. Ingilizlerin, cephenin Arras-Albert kesimindeki kıskaç harekâtı, Almanları marttaki hatların da gerisine attı. İlk kez bağımsız bir harekâta girişen ABD birlikleri de Verdun ve Nancy arasındaki Alman işgal bölgesini temizledi.

1918’deki bu çarpışmalar sırasında İtilaf Devletleri askeri harekâtı eşgüdüm altına alma kararını vererek ortak bir komutanlık
oluşturdu. Çarpışmaların bir başka önemli sonucu da Alman ordusu içinde görüşme yoluyla barış eğiliminin güçlenmesi oldu.

Yeni devletlerin doğuşu.
Savaş ve onu izleyen Ekim Devrimi, çeşitli devletler arasında bölünmüş Avrupa uluslarının bağımsızlık mücadelesi için elverişli koşullar yarattı. 1917’den sonra İtilaf Devletleri’nin desteğiyle bağımsız bir Çekoslovakya kurma düşüncesi gelişti. Güney Slav halkları arasındaki dayanışma Sırp, Hırvat ve Slovenleri kapsayacak yeni bir devleti öngören Korfu Bildirgesini doğurdu. Savaşın başlarında iki tarafa da güven duymadıklarından kararsız kalan PolonyalIlar, Bolşevik Devrimi’nden sonra İtilaf Devletleri’nin desteğinde birleşmiş bir devlet kurma düşüncesine yöneldiler.
Ad:  bds5.JPG
Gösterim: 4680
Boyut:  30.6 KB

Doğu Avrupa ve Rus sınır bölgeleri.
Brest- Litovsk Antlaşmasıyla Doğu Avrupa’da hareket serbestliği kazanan Almanya, Lit- vanya, Letonya ve Estonya’da kukla devletler oluşturdu ve Finlandiya ile Ukrayna’ya gönderdiği birliklerle kendine bağlı yönetimleri başa geçirdi. Aralık 1917’de teslim olan Romanya’nın Dobruca bölgesinin güneyi Bulgaristan’a verilirken, kuzeyi de İttifak Devletleri’nin ortak yönetimi altına alındı. Almanya, Transkafkasya’ya da elini uzatarak yeni kurulan Gürcistan ile dostluk antlaşması imzaladı.
İtilaf Devletleri Doğu’da yeni bir cephe açmak ve Bolşevik Devrimi’ni etkisiz hale getirmek için Murmansk ve Vladivostok’a çıkarma yaparak “Beyaz” ordularının ayaklanmalarını desteklediler.

1918’de Balkan Cephesi.
Bu cephede yaz başlarında saldırı konumuna geçen İtilaf Devletleri, daha önce hazırlanan bir plan doğrultusunda, eylülde Bulgaristan’da bir yarma harekâtına giriştiler. Bu birlikler hızla yayılarak Bulgaristan’ın bölgeye kuvvet aktarmasını önlediler. İki gün sonra Vardar’ın batısındaki Bulgar Cephesi çöktü. İtalyan birlikleri batıdan, İngiliz birlikleri de doğudan ilerlerken, Fransızların desteğindeki Sırp kuvvetleri Vardar Vadisine yüklendi. Ulaşım sistemlerinin kilit noktası olan Üsküp’ü de yitiren Bulgarlar, Selanik Ateşkes Antlaşması’m (29 Eylül) imzaladılar.

1918’de Osmanlı cepheleri.
1918 yazında Filistin’deki Osmanlı-İngiliz Cephesi, Ürdün’den Akdeniz kıyısındaki Yafa’ya kadar uzanıyordu. İyice küçülmüş olan üç OsmanlI ordusunun ikisi cephenin batısında, biri de doğusunda bulunuyordu. Osmanlı ordularına komuta eden Liman von Sanders doğuda bir saldırı beklediğinden bu kesime ağırlık vermeye başladı. Böylece Allenby 19 Eylül’de cephenin batısında l’e 10 üstün kuvvetlerle Osmanlı savunma mevzilerini söktü. Açılan yolda hızla ilerleyen süvari birlikleri kıyı şeridinden hızla geçtikten sonra, iç kesime yönelerek kuzeydeki çekilme hatlarını kestiler. Doğuda da geriye çekilmeye başlayan Osmanlı birlikleri Hicaz Demiryolu’na bağlı hatları tutan Arapların baskınlarıyla karşılaştılar. İngiliz birlikleri hızla harekete geçerek 1 Ekim’de Şam’a, 25 Ekim’de Halep’e girdi. Otuz sekiz günde 560 km ilerleyen İngilizler, 5 bin kayıp vererek 75 bin tutsak aldılar.

Irak’ta 1918 başlarında Kifri harekâtıyla önü açılan bir İngiliz birliği, İran’dan geçerek Bakû savunmasına katıldı. Dicle yönünde kuzeye ilerleyen İngiliz ana kuvvetleri Musul’a girmek üzereyken, Osmanlılar teslim oldu. 30 Ekim’de imzalanan Mondros Mütarekesi İtilaf Devletleri’ne Boğazlar’a girme, gerekli gördükleri stratejik yerleri işgal etme, Osmanlı liman ve demiryollarını kullanma olanağını verdi. Ayrıca, Osmanlı Devleti askerlerinin hepsini terhis edecek, Arabistan, Suriye ve Irak’taki birlikler de İtilaf kuvvetlerine teslim olacaktı.

İtalya Cephesi.
1917 sonlarında durgunlaşan Piave Irmağı Cephesi’nde, Avusturya kuvvetlerinin Lombardiya ve Venedik’e girmek için Haziran 1918’de başlattığı saldırılar ağır kayıplarla noktalandı. Kesin başarı şansı elde edene değin savunmada kalmayı yeğ tutan İtalyan başkomutanı Diaz, Almanya’nın ateşkes istediği ekim ayında, Avusturya orduları arasındaki ikmal hatlarını kesmek üzere ırmağı geçti. İtalyanların, tuttukları köprübaşından ilerlemeye hazırlandıkları bir sırada, ayaklanmalarla sarsılmaya başlayan Avusturya kuvvetleri geri çekildi. Vittorio Veneto’yu işgal eden Ital- yanlar, Tagliamento üzerine yürümeye başladılar.

Avusturya-Macaristan’ın çöküşü.
Bolşevik Devrimi ve Wilson’ın barış bildirileri, öteden beri Habsburg monarşisinden hoşnutsuz olan uluslar arasındaki bağımsızlık eğilimini güçlendirdi. Avusturya hükümetinin Eylül 1918’de genel barış için tarafsız topraklarda bir konferans toplanması çağrısı ve bunu izleyen ateşkes isteği İtilaf Devletlerince geri çevrildi. Bu arada, ekim ortalarında imparatorluk içindeki uluslara özerklik verilmesi, yalnızca parçalanma sürecinin hızlanması sonucunu doğurdu. Macaristan, Çekoslovakya ve Polonya’da yeni oluşturulan ulusal meclis ve komiteler bağımsızlık yönünde kararlar aldılar. Güney Slavlar ortak bir devlet oluşturma yönünde adımlar attılar. Avusturya’nın ısrarlı başvuruları sonunda 3 Kasım’da Padova Ateşkes Antlaşması imzalandı. Avusturya işgal ettiği bütün topraklardan çekilmenin dışında, iç ulaşım hatlarını ve savaş gemilerini İtilaf kuvvetlerinin emrine verdi.

Batı Cephesi nde son saldırı.
İtilaf kuvvetleri Eylül 1918’de Alman ikmal ve savunma hatlarını kesecek bir çevirme harekâtı için dört koldan saldırıya geçti. Argonne Ormanı ve Meuse’ün batı yakasında ilerleyen ABD birlikleri, asıl hedefleri olan Mezieres’e giden yolun daha yansına varamadan durakladılar. Fransızların Champagne’ın doğusunda başlayan saldırısı Aisne’de kesildi. Hindenburg Hattı’nı yarmayı başaran İngiliz kuvvetleri ise Almanları izlemede gecikti. Gene de bu olay Alman genelkurmayını sarsıcı bir etki yarattı. Gent’e yönelen Belçika birlikleri Ypres çevresindeki bütün tepeleri ele geçirdiler.
Ad:  bds6.JPG
Gösterim: 4786
Boyut:  33.3 KB

Almanya ile savaşın sona ermesi.
Bulgaristan’ın ateşkes imzalamasından ve İngilizle- rin Batı Cephesi’nde ilerleyişinden sonra Alman şansölyesi Hertling istifa etti. Hemen barış yapılmasını isteyen Alman genelkurmayı uluslararası saygınlığı olan Prens Max von Baden’in şansölyeliğe getirilmesini sağladı. Ardından 3 Ekim’de, ABD ile gizli ateşkes görüşmeleri başladı. Bir dizi yazışmadan sonra Almanya ateşkes için gerekli koşulları tek yanlı olarak hazırlamayı, görüşmelerde Wilson ilkelerini temel almayı ve İtilaf Devletleri’nin topraklarındaki bütün birliklerini çekmeyi kabul etti.

Bunun üzerine Wilson öteki İtilaf Devletleri’ni ateşkes için ikna etmeye yöneldi. İngiltere ve Fransa, denizlerde serbestlik ilkesini kabul etmeme ve sivil halka verilen zararlar için tazminat isteme çekinceleriyle, öneriyi olumlu karşıladılar. Bunun üzerine iki tarafın temsilcileri ateşkes koşullarını görüşmek üzere 8 Kasım’da Compiegne Ormanındaki Rethondes’de buluştular.

Bu arada, 29 Ekim’de savaşa gitmeyi reddeden Alman Açık Deniz Donanması erlerinin başlattığı ayaklanma, sanayi merkezlerine sıçrayarak bir devrim hareketine dönüşmüş bulunuyordu. İşçi ve asker Sovyetlerinin 7-8 Kasım gecesi demokratik ve sosyalist Bavyera Cumhuriyeti’ni ilan etmesi üzerine, devrimin başına geçmek isteyen sosyal demokratlar hükümetten desteklerini çektiler. Max von Baden kendi başına, II. Wilhelm’in tahttan çekildiğini bildirdi ve şansölyeliği Friedrich Ebert’e bırakarak geçici bir hükümet kurulmasını sağladı. Almanya’da cumhuriyet ilan edildi (9 Kasım) ve II. Wilhelm ülkeden kaçarak tarafsız Hollanda’ya sığındı.

Ateşkes görüşmelerinde İtilaf temsilcileri, Almanya’nın savaş öncesi sınırlarına çekilmesini, Ren’in sağ yakasını boşaltmasını, Brest-Litovsk ve Bükreş antlaşmalarını iptal etmesini ve İtilaf kuvvetlerine büyük miktarda savaş gereci, vagon ve lokomotif vermesini istedi. Ayrıca deniz ablukasının sürmesi koşulunu öne sürdü. Alman temsilcilerinin Bolşevik tehlikesini öne sürerek deniz ablukası ve askeri gereç teslimi koşullarını yumuşatma çabaları, Almanya’da devrimin hızla ilerlemesinin yanı sıra Batı Cephesi’nin güneyinde, Fransız-ABD kuvvetlerinin Metz üzerinden Lorraine’e girerek son Alman dayanağı Anvers-Meuse Hattı’nı kuşatmaya hazırlanmasıyla bütünüyle kırıldı. 11 Kasım’da ateşkes antlaşması imzalandı.

Savaşın maliyeti.
Savaşta toplam 42 milyon kişiyi seferber eden İtilaf Devletleri 3 milyonu Fransız ve Rus askeri olmak üzere, 5 milyon kayıp verdi. İttifak Devletleri ise 23 milyon kişiyi seferber ederek, 4 milyon kayıp verdi. (Bu kaybın 3 milyonunu Almanya ve Avusturya, 1 milyonunu Osmanlı askerleri oluşturuyordu.) Borçlarla birlikte doğrudan savaş harcamaları İtilaf cephesinde 145,4 milyar ABD Doları’nı, İttifak cephesinde de 63 milyar ABD Doları’nı buldu. Çarpışmalarda yaralananların sayısı toplam 21 milyona ulaştı. Savaşan ülkelerdeki taşınır ve taşınmaz mallara verilen zarar 30 milyar, gemi ve yük kaybı 6,8 milyon, üretim kaybı 45 milyon, tarafsız ülkelerdeki zararlar ise 1,8 milyon ABD Doları’na ulaştı. Savaş sonrasında 1 milyar ABD Doları acil yardım gerekti.

kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 28 Haziran 2016 04:11