Arama


AlCoLiC - avatarı
AlCoLiC
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #3
AlCoLiC - avatarı
Ziyaretçi
III. KEYHÜSREV
(1266-1284)
Rükneddin Kılıçarslan’ın bu acıklı akıbetinden sonra, bir rivayete göre 6, diğerine göre ise henüz 10 yaşında olan III. Keyhüsrev tahta çıkarıldı. Bu arada Muineddin Süleyman Pervane Emir’lik görevine devam ediyordu ve birçok makama kendi adamlarını yerleştirdi. Yabancı sayılabilecek sadece vezir Fahreddin Ali (Sahib Ata) kaldı. İzzeddin Keykavus’un, eski veziri Fahreddin Ali’ye bir mektup yollayarak ondan maddi yardım talep etmesi, ve Fahreddin Ali’nin de Keykavusa bir miktar para yollaması üzerine, Pervane, onun aleyhinde tertiplere girişmek için fırsat buldu. Fahreddin Ali Yakalanarak hapsedildi. Küçük oğlu kaçarak Abaka’ya ulaşabildi ve ondan aldığı bir yarlıg ile babasının hayatını kurtardı. Pervane, Fahreddin Ali’nin tevkifi üzerine, damadı Erzincanlı Mecdeddin Mehmed’i vezirliğe getirdi. Fahreddin Ali hapisten kurtulduktan sonra da hakkındaki dedikoduların devam etmesi üzerine, Abaka, onu huzuruna çağırdı ve yapılan mahkemede suçsuz bulunarak vezirlik makamı iade edildi. Oğullarına da Karahisar, Denizli (Ladik) ve Honaz sü-başılıkları verildi. Fahreddin Ali yaptığı hayırlı işler nedeniyle halk arasında “Sahib Ata” adını almıştır. Evladları ve daha sonra torunları Karahisar’da hüküm sürmüş ve Sahib Ataoğulları daha sonra Germiyanoğullarına tabi bir beylik olarak burada yaşamıştır. Bu olay üzerine, Muineddin Pervane’nin Moğollar nezdindeki itibarı da ilk olarak sarsılmaya başlamıştır. Pervane bu kez, Anadolu’da bulunan, Abaka’nın kardeşi Acay hakkında dedikodular çıkardı. Onun Baybars’la birleşip Anadolu’ya sahip olmak istediğini iddia ediyordu. Abaka, bu konuları görüşmek üzere, Pervane ile birlikte, Anadolu’daki Moğol beylerini de huzuruna çağırdı. Bu münasebetle, Kılıçarslan’ın kızı Selçuki Hatun’un da oğlu ile evlenmek üzere birlikte getirilmesini istedi. Pervane ve Fahreddin Ali, gelinle birlikte Tebriz’e vardılar. Abaka, Acay’ı Anadolu’dan çekmekle beraber, Pervane’ye de itimadı sarsıldığından, Toku Noyan’ı Anadolu’da görevlendirdi ve bütün Selçuklu Beyleri’ni ona bağladı. Böylece Pervane’nin statüsü sarsılmış oluyordu. Pervane Tebriz’de iken, Anadolu’da, Hatiroğlu Şerefeddin önderliğinde bazı Selçuklu Beyleri önemli bir Türkmen ayaklanması başlattılar. Fakat yardım almak için umut bağladıkları Baybars, ya isteksiz davrandı ya da geç kaldı. Pervane ve maiyeti Moğol beyleri ve 30.000 Moğol askeri ile 1276 da Anadolu’ya dönerek duruma el koydular. Hatiroğlu Şerefeddin yargılanarak idam edildi.
Esasında Anadolu’daki kamu oyu, Baybars’ın buraya gelmesi için uygundu. Esasında Baybars’ta bunu istiyordu. Nitekim, Haleb’te ordusunu toplayıp 1277 de Anadolu üzerine yürüdü. Toku Noyan’ın başında bulunduğu Moğol kuvvetleri ve Pervane’nin başında bulunduğu Selçuklu kuvvetleri de Kayseri’den yola çıktılar. İki ordu Elbistan ovası’nda karşılaştılar. Bu savaşta Selçuklu askerleri ya savaşmadılar ya da Baybars’ın ordusuna katıldılar. Baybars, Moğallar’ı kılıçtan geçirdi. Pervane, önce Kayseri ve oradan Sultanı’da yanına alarak Tokat’a kaçtı. Kayseri halkı, Baybars’ı coşkuyla karşıladı. Cuma hutbesi Baybars adına okunup yine onun adına para bastırıldı. Karamanoğlu Şemseddin Mehmed Bey, kardeşi Ali Bey’i Kayseri’ye yollayıp itaatini arzetti. Sultan da, Karamanoğulları’na Beylik menşuru ve sancak verdi. Ermenek ve Larende’den Akdeniz sahillerine kadar olan bölgenin idaresini Karamanoğulları’na bıraktı. Memluk ordusu Kayseri’de yağma yapmadıkları gibi hatta hayvanlarının yemini bile kendi paraları ile satın aldılar. Bütün bu olaylarda Pervanenin ne kadar Moğol taraftarı ne kadar Memluk taraftarı olduğu pek belli değildir veya çoğunlukla ikili oynadığı söylenebilir. Baybars, Kayseri’de fazla kalmayı tehlikeli bulup, ülkesine döndü.
Baybars’ın Kayseri seferi, Türkler arasında ne kadar kurtuluş ümidi yaratmış ise, onun dönüşü ve Abaka’nın Anadolu seferi o kadar felaket getirmiştir. Nitekim, Elbistan’daki kötü yenilgiyi öğrenen Abaka derhal büyük bir ordu ile Anadolu seferine çıktı. Abaka, Elbistan’da muharebe alanını inceledi. Ölüler arasında hiçbir Selçuklu askeri veya beyinin cesedine rastlamayınca gazaba geldi. Abaka Elbistan’a geldiğinde, Baybars ta Şam’a varmış ve burada vefat etmiştir. Buradan Kayseri’ye geçen İlhanlı ordusuna, Abaka, şehrin yağması için izin verdi.
Abaka Han Anadolu’nun idaresini, şehzade Kongurtay Noyan’a bırakıp, Karamanlılar’ın tenkilini de emrederek Azerbaycan’a döndü. Pervane ve Fahreddin Ali’yi de yanında götürdü. Kayseri’den Erzuruma doğru hareket ederken Anadolu’da müslüman Türkler’in ve bilhassa türkmenlerin öldürülüp, her tarafın yağma edilmesini emretti. Veziri Şemseddin Cuveyni, han nezdinde, halkın masumiyeti hakkında şefaatte bulunmak istedi ise de bir faydası olmadı, yol üzerindeki şehirleri yağma ve katliamdan kurtaramadı. Değişik kaynaklara göre bu intikam seferi sırasında 200.000-600.000 insan öldürüldü. Bu sefer sırasında hıristiyan halka dokunulmamıştır. Abaka, Van Gölü kuzeyindeki, yazlık merkez Aladağ’a varınca komutanları ile Pervane’nin durumu müzakere etti ve Pervane’nin idamına karar verildi, ve kılıçla kafası uçuruldu (1277).
Hatiroğlu hareketi ile başlayan, Baybars ve Abaka’nın seferleri ile şiddetlenen sarsıntılar devam etti. Moğollar artık Selçuklu Devleti’e el koymuş, tahakkümleri arttıkça karışıklıklar da birbirini takip etmiştir. Anadolu halkı kadar Moğollar’ın da itimadını kazanmış olan Sahib Ata, devleti ayakta tutmaya çalışıyor, Moğol hakimiyetini mukadder sayarak onlara dayanan siyasi nizamı koruyordu. Siyasi ihtiraslardan uzak ve samimi idi. Fakat Pervane kadar siyaset planlayacak yetenekte de değildi. Selçuklu Devleti’nin asıl çöküntüsü, onun 1288 de ölümü üzerine olmuştur.
Baybars, Elbistan’da Moğollar’ı mağlup ettiği zaman, Karamanoğlu Mehmed Bey de Aksaray’ı kuşatmıştı. Baybars Kayseri’ye geçtiği zaman, Baybars’ın, Karamanoğulları’nı tanımasına dayanarak Konya’yı kuşattılar. Yanlarında, Kırım’da ölen II: İzzeddin Keykavus’un oğlu Alaeddin Siyavuş ta vardı. Konyalılar’ın kendileri ile birlikte Siyavuş’a da biat etmelerini istiyorlardı. Sonunda şehre girerek talan ettiler. Siyavuş Konya’da merasimle tahta çıkarıldı (1277). Karamanoğlu Mehmed Bey de Siyavuş’a biat etti ve onun veziri oldu. Vezir Fahreddin Ali, Abaka Han’a gidince, oğulları Taceddin Hüseyin ve Nusretüdddin Hasan, babalarına ait olan Karahisar’da duruma hakim olmuşlardı. Konya’da Siyavuş’un tahta çıkması üzerine, Karahisar’da asker toplayarak, Konya üzerine yürüdüler. Karamanoğlu Mehmed Bey ve Siyavuş ta Akşehir istikametinde ilerlediler. Karşılaşmada, Sahib Ata Oğulları mağlup oldular. Bundan sonra Mehmed Bey ve Siyavuş, Karahisar üzerine yürüdü ise de şehri alamadan geri dönmek zorunda kaldılar (1277). Bu esnada Gıyaseddin Keyhüsrev ve Sahib Ata’nın, büyük bir Moğol ordusu ile birlikte ilerlemekte olduğu haberi geldi. Konyalı Ahiler de Karamanlılar’a karşı tavır aldılar. Mehmed Bey bunun üzerine Siyavuş’u da yanına alarak Konya’dan çıkıp Ermenek istikametinde uzaklaşmak zorunda kaldı. Siyavuş’un 37 gün süren saltanatı son buldu. Keyhüsrev ve Moğollar, kışın gelmesi üzerine Karamanlılar’ı takipten vazgeçtiler. Konya’da tekrar hazırlıklar yapıldıktan sonra, Selçuklu ve Moğol kuvvetleri, Karamanlılar üzerine harekete geçtiler. Mut ovasına girdiler. Mehmed Bey, iki kardeşi ve bir amcazadesi öldürüldü. Karamanlılar başlarını kaybedince bozguna uğradılar. Keyhüsrev, Sahib Ata ve Moğollar, bütün Karaman ülkesini sahile kadar tarayıp, bulduklarını öldürdüler ve ülkeyi talan ettiler. Bu sırada Siyavuş bir kalede saklanmakta idi. Karamanoğulları bu bozgundan sonra kendilerini, Mehmed Bey’in hayatta kalabilen kardeşi Güneri Bey zamanında tekrar topladılar. Bütün bu hareketler sırasında İlhanlı veziri Şemseddin Cuveyni de Anadoluda bulunup, nizamı tekrar kurmaya çalışıyordu. Siyavuş saklandığı kaleden çıkıp batı uclarında tekrar Türkmenler arasında asker tolpadı. Bolvadin civarında Keyhüsrev ve Siyavuş kuvvetleri karşılaştı. Siyavuş kuvvetleri dağıldılar ve Siyavuş yakalanarak öldürüldü. Selçuklular, Abaka’ya bir elçi yollayarak zaferlerine bildirdiler. Abaka, hizmetlerinden dolayı vezir Fahreddin Ali’ye “Kavam’ül Mülk” (Memleketin Dayanağı) ünvanını vererek onu ödüllendirdi. Bütün bu olaylardan sonra Selçuklu ülkesinin idaresi hemen tamamen Moğol memurların eline bırakılmıştı.
Baybars ölünce yerine Seyfeddin Kalavun geçti. O da Baybars gibi Kıpçak Türkleri’nden olup esasında vaktiyle satın alınmış bir köle idi. Bu sırada İlhanlılar ile Memlük’ler arasında devamlı savaşlar oluyordu. Bu olaylarda, Klikya Ermenileri, İlhanlılar, Karamanoğulları ise Memlukler tarafında idi. Bir ara Memluk ve Karamanoğlu kuvvetleri Kilikya’ya girip Anazarba’ya kadar ilerliyerek yağmalar yaptılar. Giderek İlhanlı Memlük çatışması kaçınılmaz hale geliyordu. Kalavun’un saltanatını kabul etmeyen büyük Memlük Emiri Sungur ul-Aşkar da Abaka’yı Suriye’yi işgale teşvik ediyordu. Sonunda Abaka 80.000 kişilik bir ordu ile Suriye üzerine yürüdü. Kalavun, Mısırda derlediği 50.000 kişilik ordu ile Şam’a geldi. Abaka’nın ordusunda Gürcüler, Selçuklular ve Ermeniler de bulunuyordu. İki ordu Hama ve Humus arasında karşılaştı. Kanlı bir çatışmadan sonra İlhanlı tarafı yine mağlup oldu (1281). Abaka savaşa bizzat katılmamıştı. Üzüntü içersinde Bağdat’a oradan da Hemedan’a döndü. Ertesi yıl da vefat etti (1282).
Abaka’nın ölümünden sonra, hanlık için Abaka’nın kardeşi Tekudar ve oğlu Argun namzetti. Çoğunluk Tekudar’a meylettiği için, Tekudar han seçildi. Müslüman olarak Ahmed adını aldı. Bu nedenle de İlhanlı siyasetinde büyük değişiklikler oldu. Herşey İslam esaslarına uygun olarak yeniden düzenlendi. Önemli kişilerden olan bir elçilik heyetini Kalavun’a yollıyarak barış yolları aradı. Fakat Kalavun bu barış teklifini kabul etmedi. Böylece Tekudar’ın müslümanlığı ne İlhanlıları ve ne de Memlukleri memnun etmemiş oldu. Kendi ülkesinde de Abaka aleyhine hareketler başladı. Böylece Abaka ve Argun arasındaki ihtilaf sonunda savaşa dönüştü. Başlayan mücadelelerde, Ahmed Han hem ancak iki yıl sürebilen saltanatını, hem de hayatını kaybetti (1284). Yerine Argun geçti (1284-1291). Bu olayla, İlhanlılar’da, ilk kez taht kavgası ile saltanat değişikliği başlamış ve bundan sonra da şehzade isyanları devam etmiştir.
Keykavus Kırım’a yerleştiği zaman yanında beş oğlu vardı. Bunlar, Gıyaseddin Mesud, Rükneddin Kılıçarslan, Rükneddin Geyumers, Alaeddin Siyavuş ve Feramurz idi. Bizans kaynakları. İstanbul’da kalıp bir Bizanslı gibi yetiştirilen Melik Konstantin adında başka bir oğlundan da bahsederler. Keykavus daima Anadoluya geri dönüp Selçuklu tahtına tekrar oturabilmeyi düşünmüş ve oğullarını da bu idealle yetiştirmiştir. Ölürken de Mesud’u veliahd tayin etti. Mesud 1280 de deniz yoluyla Anadolu’ya gelerek Sinop’a çıktı. Buradan Kayseri’ye gelen Mesud’u Moğol noyanları Abaka’ya yolladılar. Han, Selçuklu şehzadesine ikramlarda bulunduktan sonra, Erzurum, Erzincan ve Sivas vilayetlerini kapsayan Doğu Anadolu’yu Mesud’a tahsis etti ve onu bir süre yanında tuttu. Abaka ölüp yerine kardeşi Tekudar geçince, Hulagu’nun babalarına yaptığı gibi Selçuklu ülkesini Gıyaseddin Keyhüsrev ve Gıyaseddin Mesud arasında ikiye taksim etti. Keyhüsrev buna razı olmadı. Fahreddin Ali ve Kongurtay ile, bu konuyu halletmek üzere Tekudar’a giderlerken, Argun Tekudar’ın yerine geçti. Argun, Tebriz’de beklemekte olan Mesud’u, Selçuklu Sultanı olarak tayin etti. Konya’ya dönen Mesud, 1284 te merasimle tahta çıktı. Argun, III. Keyhüsrev’i, Ahmed Tekudar ile işbirliği yaptığı gerekçesi ile aynı yıl öldürttü.