Arama

Beylikler - Sâhib (Atâoğulları) Beyliği

Güncelleme: 30 Temmuz 2012 Gösterim: 6.493 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sâhib-Atâoğulları Beyliği

Sponsorlu Bağlantılar
Bu beyliğin kurucusu Ebû Bekir oğlu Hüseyin oğlu Sâhib Ata Fahreddin Ali, 1266'dan 1285'e kadar 19 yıl Türkiye vezîri idi. Büyük bir devlet adamı olarak tanınmış, pek çok da hayır eseri bırakmış, ilmi ve güzel sanatları himaye eylemiştir. Sâhib Ata, hayatında Afyon'u malikâne olarak aldı. O zamana kadar "Kara Hisar" denen şehre onun adına izafeten "Karahisâr-ı Sâhib dendi. Sonra "Afyonkarahisar" olmuştur. Çünkü Anadolu'da başka "Kara Hisar"lar da vardı ki, en tanınmışı, Şebinkarahisâr'dır ve eski adı Şarkî Kara Hisar'dır.
Sâhib Ata, oğullarının niyabeti ile Afyon başkent olmak üzere çevrenin beyliğini idare etti. 1285 Kasımında Aksaray'da öldü. Oğulları Tâceddin Hüseyin ile Nusreteddin Hasan, 1276 Mayıs'ında yani babalarından önce öldürülmüşlerdi. Kızı Melike Hatun'un da adını biliyoruz. Yerine geçen torunu Şemseddin Ahmed Bey, Hasan Bey'in oğludur. Ahmed Bey, Germiyanoğlu'nun damadı idi. O da öldürülünce yerine oğulları Nusreteddin Ahmed ve Muzaffereddin Devlet beyler geçtiler. Ahmed Bey, tahttan feragat edip Kütahya'ya ana tarafından bağlı bulunduğu Germiyan Sarayı'na gitti. 1308'e kadar Türkiye Hakanlığı'nın bir parçasını teşkil eden beylik, sonuna kadar İlhanlılar'ı metbû tanımıştır. Önce bütün Afyon çevresine hâkimken, gittikçe küçülmüş, şehirle civarından ibaret kalmış, daha fazla Germiyan tesirine düşmüş, nihayet Germiyan beyliğine katılmıştır. Devlet Bey'in oğulları, Germiyanoğulları zamanında da şehirde nafiz olmuşlardır. Bazı kitaplarda Afyon'a, bu Devlet Bey'e izafeten "Kara-Hisâr-ı Devle" de denilmektedir.
Karamanoğlu Mehmed Bey ve düzmece Selçuklu şehzâdesi Siyavuş'un Konya'ya hâkim olmaları üzerine Sâhib Atâoğulları Karahisar'da asker toplayarak onlara karşı harekete geçtiler.Siyavuş ve Mehmed Bey de Akşehir istikametinde yürüdüler. Tâceddin Hüseyin ve Nusreddîn Hasan bu mücadelede öldürüldüler (1277). Bundan sonra beyliğin başına Hasan'ın oğlu Şemsedîn Mehmed geçti. Onun devrinden itibaren takriben yirmi yıl süreyle Denizli bölgesi Sâhib Atâoğulları ve Germiyanoğulları arasında bir çekişme sahası olmuştu. İlhanlı Beylerbeyi Emîr Çoban Anadolu'ya geldiği zaman itaatlerini bildiren Anadolu beylikleri arasında Sâhib Atâoğulları da bulunuyordu (1314). Bu beyliğin başında daha sonra Şemseddîn Mehmed'in oğlu Nusreteddîn Ahmed'i görüyoruz.
İlhanlıların Anadolu valisi Timurtaş, batı uçlarında gaza yapan Türkmenleri itaat altına almak için ilerlediği sırada Nusreteddîn Ahmed Germiyanoğullarının yanına kaçtı. Daha sonra Timurtaş'ın Mısır'a kaçmak zorunda kalması üzerine (1327) Nusreteddîn Ahmed ülkesine döndü ve Germiyanoğullarının hâkimiyetini tanıdı. Onun 1342'den sonra öldüğü tahmin ediliyor. Bu tarihten sonra Sâhib-Atâoğullarının toprakları Germiyanoğulları tarafından ilhak edilmiştir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Şubat 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sâhibatâoğulları (Sahib Ataoğulları) Beyliği
Selçuklu Veziri Sâhibata Fahreddin Alinin oğulları tarafından Afyon ve çevresinde kurulan beylik.
Sponsorlu Bağlantılar
Vezirliği sırasında Konya, Sivas gibi bazı şehirlerde büyük hayır müesseseleri yaptırması sebebiyle, Hoca Sâhibata unvanıyla anılan Fahreddin Ali, Moğol işgalinin en zor günlerinde vazife yaptı.
Anadoluya hâkim olan Moğollar, kendilerinin rahatı için Türkiye Selçukluları şehzade ve devlet adamlarının iktidar ve mevki hırslarını tahrik ederek ikilik çıkarıyorlardı. Sultan Gıyâseddin İkinci Keyhüsrevin iki oğlundan her birini, memleketin bir bölümüne sultan yapmışlardı. İkinci İzzeddin Keykâvus, aleyhteki faaliyetler yüzünden gelen Moğol ordusu önünden İstanba, bilahare de Kırıma kaçtı. Bunun üzerine Dördüncü Kılıç Arslan, idareyi tek başına ele geçirdi. Saltanatta hak sahibi olanları kışkırtmakla da kalmayan Moğollar, küçük rütbedeki devlet adamlarına yüksek makamlar vererek hem onları rahat kullanıyorlar, hem de memleket içinde otorite boşlukları ortaya çıkarıyorlardı. Bu sayede, Türkiye Selçuklularının devlet adamları ve sultanları, Moğolların oyuncağı ve haraç memurları olmaktan öteye gidemiyorlardı.
Bütün bu olumsuz şartlara rağmen Sâhibata Fahreddin Ali, memleketin harap olmaması için elinden gelen gayreti gösterdi. Mümkün olduğunca birliği temin ederek düzeni sağlamaya çalıştı. Selçuklu Devletinin idaresinde söz sahibi olmak isteyen bazı hırslı devlet adamları, Fahreddin Alinin iki oğluna Kütahya, Sandıklı, Akşehir ve Beyşehiri iktâ vererek, onları uç beyliğine tayin etmiş ve Sâhibatayı kendi taraflarına çekmek istemişlerdi. Fakat çok geçmeden, Vezir Sâhibatayı, çeşitli planlar kurarak ve kısa zaman sonra da Kırımda bulunan Sultan İkinci İzzeddin Keykâvusa para yardımı yaptığı gerekçesiyle tutuklatmışlardı. Bu sebeple, daha önce ihsanlarına kavuşmuş olan devlet erkânının çoğu, kendisine cephe aldı. Düşmanları, güçlü bir rakipten kurtulmuş oldular. Bu sırada Sâhibatanın cesur bir asker olan oğlu Tâceddin Hüseyin de hiçbir şeyden haberi yokken tutuklandı. Daha sonra Sâhibata, yargılanmak üzere İlhanlı sultanı Abakanın sarayına gönderildi. Savunmasıyla hayatını kurtarmasına rağmen, eski mevkiini ele geçiremedi.
Sâhibata, Abaka Hanın yanından ayrılıp Anadoluya geri döndükten sonra, Konydaki evine çekilerek, malları ve vakıflarının idaresiyle meşgul oldu. Onu ortadan kaldırmak için can atan düşmanları, özellikle onun büyük servetini ele geçirmeye çalışıyorlardı. Sâhibatayı rahat bırakmayarak, çeşitli vesilelerle gayrimenkullerine ve gelir kaynaklarına el atmaya başladılar. Bunun üzerine servetini ve gayrimenkullerini koruyabilmek için eski mevkiine tekrar sahip olması gerektiğini anlayan Sâhibata, düşmanlarının meşguliyetinden faydalanarak, Konyadan ayrılıp, muazzam bir servetle, Abaka Hanın yanına gitti. Bir müddet Moğol sarayında kalan Sâhibata, çeşitli hediyelerle İlhanlı beylerini kendi tarafına çekmeye muvaffak oldu.
Üç sene sonra, 1275 yılında, tekrar Selçuklu Devleti veziri olarak Anadoluya döndü. Bu arada Abaka Han, Sâhibatanın oğulları Tâceddin Hüseyin ve Nusreddin Hasanın ellerinden alınan vilayetlerin kendilerine iade edilmesini emretti. Muhtemelen, Sâhibataoğulları Beyliğinin kuruluşu, bundan sonra başlamıştır.
Sâhibata, yeniden vezir olarak vazifeye başladıktan sonra herkese iyi davrandı, devlet idaresinde çıkması muhtemel karışıklıkları önledi. Bu esnada İslâm âleminin lideri, Türk-Memlûk sultanı Baybarsın Anadolya girip Moğolları ağır bir mağlûbiyete uğratmasından faydalanan Karamanoğulları, arazilerini genişletmeye başladılar. Üzerlerine gönderilen Selçuklu ordularını yenerek, Baybarsın Anadoludan çekilmesinden sonra, Cimriyi Selçuklu tahtına geçirdiler. Karamanoğlu Mehmed Bey, Konya halkını zorla Cimriye bîat ettirdi. Durumu öğrenen Sâhibatanın oğulları, Konyaya yürüdüler. İki ordu, Kozağacı mevkiinde karşılaştı. Muhar****** en şiddetli ânında Sâhibatanın büyük oğlu Tâceddin Hüseyinin öldürülmesi, Selçuklu kuvvetlerinin bozulmasına sebep oldu. Ayrıca Sâhibatanın diğer oğlu da öldürüldü.
Tâceddin Hüseyin ve Nusreddin Hasanın öldürülmeleri üzerine, Sâhibataoğullarının başına Hasan Beyin oğlu Şemseddin Mehmed Bey geçti. Şemseddin Mehmed Beyin başa geçmesinden sonra Denizli, Sâhibataoğulları ile Germiyanoğulları arasında nüfuz mücadelesine sahne oldu. Bu mücadele yirmi sene kadar sürdü. Nihayet 1287de, Germiyanoğlu Kumandanı Bozkuş Bahadır, Denizli üzerine yürüdü. Şemseddin Mehmed Bey, bunu önlemek istediyse de giriştiği muharebede öldürüldü. Bu sırada dedesi Sâhibata, hayattaydı. Şemseddinin yerine Karahisar beyi olarak oğlu Nusreddin Ahmed geçti.
Daha sonra Sâhibata, yeni kuvvetlerle, Karamanoğlu Mehmed Bey üzerine yürüdü. Mehmed Bey, Sâhibatanın geldiğini haber alınca, Konyaya sığınmak istediyse de, kale kapılarının kapanması üzerine Ermenek taraflarına çekildi. Fakat, Sâhibatanın takibinden kurtulamadı. Sonunda bir Moğol ileri karakoluna baskın yapan Mehmed Bey, pusuya düşürülerek, kardeşleri ve amca çocukları ile beraber öldürüldü.
Türk beylerinin mücadelesinden istifade eden Moğollar, Müslümanlara çok zulmettiler. Bir taraftan Moğolların Anadolu halkına yaptığı zulümlere, diğer yandan oğullarının ölümüne çok üzülen Sâhibata, 1288 senesinde vefat etti.
Bu esnada Karahisar civarını ellerinde bulunduran Sâhibataoğullarının başında, Nusreddin Ahmed Bey vardı. Ahmed Bey, 1314 senesinde beyliklerin İlhanlı Devletine bağlılıklarını kuvvetlendirmek için Anadoluya gelen Emîr Çobana tâbiiyetini arz ederek mevkiini korumaya muvaffak oldu. Germiyanoğlu Beyi Birinci Yakup Beyin kızı ile evlendi. İlhanlıların Anadolu Valisi Emîr Çobanın oğlu Timurtaşın, Hamidoğlu Dündar Bey ile Eşrefoğlu Süleyman Beyi katledip, Karamanoğlunu da zorla itaat altına alması üzerine, Sâhibataoğulları Beyi Ahmed, kayınpederi Birinci Yakup Beye sığındı. Komutanlarından Eretnayı, Karahisarı muhasara ile vazifelendiren Timurtaş, bu sırada babası Emîr Çobaın İlhanlı Sultanı tarafından öldürülmesi üzerine (1327), kendi akıbetinden korkarak Mısıra kaçtı. Bu durum üzerine Eretna, Karahisar kuşatmasını kaldırarak Sivasa döndü. Bu hadiseden sonra Karahisara dönen Nusreddin Ahmed, Germiyanoğullarının hâkimiyetini tanımak suretiyle, beyliğinin başında kaldı. Nusreddin Ahmedin 1342den sonra ölümü üzerine, Sâhibataoğullarına ait topraklar, Germiyanoğullarına katıldı.
Sâhibataoğulları'nın Tahta Geçiş Târihleri
Tâceddîn Hüseyin ve Nusreddîn Hasan (Müştereken) / 1275
Şemseddîn Mehmed / 1277
Nusreddîn Ahmed / 1287-1341
Germiyanoğulları hâkimiyeti
Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Kasım 2008 16:26 Sebep: Fazlalık Ekler Kaldırılmıştır
AlCoLiC - avatarı
AlCoLiC
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #3
AlCoLiC - avatarı
Ziyaretçi
III. KEYHÜSREV
(1266-1284)
Rükneddin Kılıçarslan’ın bu acıklı akıbetinden sonra, bir rivayete göre 6, diğerine göre ise henüz 10 yaşında olan III. Keyhüsrev tahta çıkarıldı. Bu arada Muineddin Süleyman Pervane Emir’lik görevine devam ediyordu ve birçok makama kendi adamlarını yerleştirdi. Yabancı sayılabilecek sadece vezir Fahreddin Ali (Sahib Ata) kaldı. İzzeddin Keykavus’un, eski veziri Fahreddin Ali’ye bir mektup yollayarak ondan maddi yardım talep etmesi, ve Fahreddin Ali’nin de Keykavusa bir miktar para yollaması üzerine, Pervane, onun aleyhinde tertiplere girişmek için fırsat buldu. Fahreddin Ali Yakalanarak hapsedildi. Küçük oğlu kaçarak Abaka’ya ulaşabildi ve ondan aldığı bir yarlıg ile babasının hayatını kurtardı. Pervane, Fahreddin Ali’nin tevkifi üzerine, damadı Erzincanlı Mecdeddin Mehmed’i vezirliğe getirdi. Fahreddin Ali hapisten kurtulduktan sonra da hakkındaki dedikoduların devam etmesi üzerine, Abaka, onu huzuruna çağırdı ve yapılan mahkemede suçsuz bulunarak vezirlik makamı iade edildi. Oğullarına da Karahisar, Denizli (Ladik) ve Honaz sü-başılıkları verildi. Fahreddin Ali yaptığı hayırlı işler nedeniyle halk arasında “Sahib Ata” adını almıştır. Evladları ve daha sonra torunları Karahisar’da hüküm sürmüş ve Sahib Ataoğulları daha sonra Germiyanoğullarına tabi bir beylik olarak burada yaşamıştır. Bu olay üzerine, Muineddin Pervane’nin Moğollar nezdindeki itibarı da ilk olarak sarsılmaya başlamıştır. Pervane bu kez, Anadolu’da bulunan, Abaka’nın kardeşi Acay hakkında dedikodular çıkardı. Onun Baybars’la birleşip Anadolu’ya sahip olmak istediğini iddia ediyordu. Abaka, bu konuları görüşmek üzere, Pervane ile birlikte, Anadolu’daki Moğol beylerini de huzuruna çağırdı. Bu münasebetle, Kılıçarslan’ın kızı Selçuki Hatun’un da oğlu ile evlenmek üzere birlikte getirilmesini istedi. Pervane ve Fahreddin Ali, gelinle birlikte Tebriz’e vardılar. Abaka, Acay’ı Anadolu’dan çekmekle beraber, Pervane’ye de itimadı sarsıldığından, Toku Noyan’ı Anadolu’da görevlendirdi ve bütün Selçuklu Beyleri’ni ona bağladı. Böylece Pervane’nin statüsü sarsılmış oluyordu. Pervane Tebriz’de iken, Anadolu’da, Hatiroğlu Şerefeddin önderliğinde bazı Selçuklu Beyleri önemli bir Türkmen ayaklanması başlattılar. Fakat yardım almak için umut bağladıkları Baybars, ya isteksiz davrandı ya da geç kaldı. Pervane ve maiyeti Moğol beyleri ve 30.000 Moğol askeri ile 1276 da Anadolu’ya dönerek duruma el koydular. Hatiroğlu Şerefeddin yargılanarak idam edildi.
Esasında Anadolu’daki kamu oyu, Baybars’ın buraya gelmesi için uygundu. Esasında Baybars’ta bunu istiyordu. Nitekim, Haleb’te ordusunu toplayıp 1277 de Anadolu üzerine yürüdü. Toku Noyan’ın başında bulunduğu Moğol kuvvetleri ve Pervane’nin başında bulunduğu Selçuklu kuvvetleri de Kayseri’den yola çıktılar. İki ordu Elbistan ovası’nda karşılaştılar. Bu savaşta Selçuklu askerleri ya savaşmadılar ya da Baybars’ın ordusuna katıldılar. Baybars, Moğallar’ı kılıçtan geçirdi. Pervane, önce Kayseri ve oradan Sultanı’da yanına alarak Tokat’a kaçtı. Kayseri halkı, Baybars’ı coşkuyla karşıladı. Cuma hutbesi Baybars adına okunup yine onun adına para bastırıldı. Karamanoğlu Şemseddin Mehmed Bey, kardeşi Ali Bey’i Kayseri’ye yollayıp itaatini arzetti. Sultan da, Karamanoğulları’na Beylik menşuru ve sancak verdi. Ermenek ve Larende’den Akdeniz sahillerine kadar olan bölgenin idaresini Karamanoğulları’na bıraktı. Memluk ordusu Kayseri’de yağma yapmadıkları gibi hatta hayvanlarının yemini bile kendi paraları ile satın aldılar. Bütün bu olaylarda Pervanenin ne kadar Moğol taraftarı ne kadar Memluk taraftarı olduğu pek belli değildir veya çoğunlukla ikili oynadığı söylenebilir. Baybars, Kayseri’de fazla kalmayı tehlikeli bulup, ülkesine döndü.
Baybars’ın Kayseri seferi, Türkler arasında ne kadar kurtuluş ümidi yaratmış ise, onun dönüşü ve Abaka’nın Anadolu seferi o kadar felaket getirmiştir. Nitekim, Elbistan’daki kötü yenilgiyi öğrenen Abaka derhal büyük bir ordu ile Anadolu seferine çıktı. Abaka, Elbistan’da muharebe alanını inceledi. Ölüler arasında hiçbir Selçuklu askeri veya beyinin cesedine rastlamayınca gazaba geldi. Abaka Elbistan’a geldiğinde, Baybars ta Şam’a varmış ve burada vefat etmiştir. Buradan Kayseri’ye geçen İlhanlı ordusuna, Abaka, şehrin yağması için izin verdi.
Abaka Han Anadolu’nun idaresini, şehzade Kongurtay Noyan’a bırakıp, Karamanlılar’ın tenkilini de emrederek Azerbaycan’a döndü. Pervane ve Fahreddin Ali’yi de yanında götürdü. Kayseri’den Erzuruma doğru hareket ederken Anadolu’da müslüman Türkler’in ve bilhassa türkmenlerin öldürülüp, her tarafın yağma edilmesini emretti. Veziri Şemseddin Cuveyni, han nezdinde, halkın masumiyeti hakkında şefaatte bulunmak istedi ise de bir faydası olmadı, yol üzerindeki şehirleri yağma ve katliamdan kurtaramadı. Değişik kaynaklara göre bu intikam seferi sırasında 200.000-600.000 insan öldürüldü. Bu sefer sırasında hıristiyan halka dokunulmamıştır. Abaka, Van Gölü kuzeyindeki, yazlık merkez Aladağ’a varınca komutanları ile Pervane’nin durumu müzakere etti ve Pervane’nin idamına karar verildi, ve kılıçla kafası uçuruldu (1277).
Hatiroğlu hareketi ile başlayan, Baybars ve Abaka’nın seferleri ile şiddetlenen sarsıntılar devam etti. Moğollar artık Selçuklu Devleti’e el koymuş, tahakkümleri arttıkça karışıklıklar da birbirini takip etmiştir. Anadolu halkı kadar Moğollar’ın da itimadını kazanmış olan Sahib Ata, devleti ayakta tutmaya çalışıyor, Moğol hakimiyetini mukadder sayarak onlara dayanan siyasi nizamı koruyordu. Siyasi ihtiraslardan uzak ve samimi idi. Fakat Pervane kadar siyaset planlayacak yetenekte de değildi. Selçuklu Devleti’nin asıl çöküntüsü, onun 1288 de ölümü üzerine olmuştur.
Baybars, Elbistan’da Moğollar’ı mağlup ettiği zaman, Karamanoğlu Mehmed Bey de Aksaray’ı kuşatmıştı. Baybars Kayseri’ye geçtiği zaman, Baybars’ın, Karamanoğulları’nı tanımasına dayanarak Konya’yı kuşattılar. Yanlarında, Kırım’da ölen II: İzzeddin Keykavus’un oğlu Alaeddin Siyavuş ta vardı. Konyalılar’ın kendileri ile birlikte Siyavuş’a da biat etmelerini istiyorlardı. Sonunda şehre girerek talan ettiler. Siyavuş Konya’da merasimle tahta çıkarıldı (1277). Karamanoğlu Mehmed Bey de Siyavuş’a biat etti ve onun veziri oldu. Vezir Fahreddin Ali, Abaka Han’a gidince, oğulları Taceddin Hüseyin ve Nusretüdddin Hasan, babalarına ait olan Karahisar’da duruma hakim olmuşlardı. Konya’da Siyavuş’un tahta çıkması üzerine, Karahisar’da asker toplayarak, Konya üzerine yürüdüler. Karamanoğlu Mehmed Bey ve Siyavuş ta Akşehir istikametinde ilerlediler. Karşılaşmada, Sahib Ata Oğulları mağlup oldular. Bundan sonra Mehmed Bey ve Siyavuş, Karahisar üzerine yürüdü ise de şehri alamadan geri dönmek zorunda kaldılar (1277). Bu esnada Gıyaseddin Keyhüsrev ve Sahib Ata’nın, büyük bir Moğol ordusu ile birlikte ilerlemekte olduğu haberi geldi. Konyalı Ahiler de Karamanlılar’a karşı tavır aldılar. Mehmed Bey bunun üzerine Siyavuş’u da yanına alarak Konya’dan çıkıp Ermenek istikametinde uzaklaşmak zorunda kaldı. Siyavuş’un 37 gün süren saltanatı son buldu. Keyhüsrev ve Moğollar, kışın gelmesi üzerine Karamanlılar’ı takipten vazgeçtiler. Konya’da tekrar hazırlıklar yapıldıktan sonra, Selçuklu ve Moğol kuvvetleri, Karamanlılar üzerine harekete geçtiler. Mut ovasına girdiler. Mehmed Bey, iki kardeşi ve bir amcazadesi öldürüldü. Karamanlılar başlarını kaybedince bozguna uğradılar. Keyhüsrev, Sahib Ata ve Moğollar, bütün Karaman ülkesini sahile kadar tarayıp, bulduklarını öldürdüler ve ülkeyi talan ettiler. Bu sırada Siyavuş bir kalede saklanmakta idi. Karamanoğulları bu bozgundan sonra kendilerini, Mehmed Bey’in hayatta kalabilen kardeşi Güneri Bey zamanında tekrar topladılar. Bütün bu hareketler sırasında İlhanlı veziri Şemseddin Cuveyni de Anadoluda bulunup, nizamı tekrar kurmaya çalışıyordu. Siyavuş saklandığı kaleden çıkıp batı uclarında tekrar Türkmenler arasında asker tolpadı. Bolvadin civarında Keyhüsrev ve Siyavuş kuvvetleri karşılaştı. Siyavuş kuvvetleri dağıldılar ve Siyavuş yakalanarak öldürüldü. Selçuklular, Abaka’ya bir elçi yollayarak zaferlerine bildirdiler. Abaka, hizmetlerinden dolayı vezir Fahreddin Ali’ye “Kavam’ül Mülk” (Memleketin Dayanağı) ünvanını vererek onu ödüllendirdi. Bütün bu olaylardan sonra Selçuklu ülkesinin idaresi hemen tamamen Moğol memurların eline bırakılmıştı.
Baybars ölünce yerine Seyfeddin Kalavun geçti. O da Baybars gibi Kıpçak Türkleri’nden olup esasında vaktiyle satın alınmış bir köle idi. Bu sırada İlhanlılar ile Memlük’ler arasında devamlı savaşlar oluyordu. Bu olaylarda, Klikya Ermenileri, İlhanlılar, Karamanoğulları ise Memlukler tarafında idi. Bir ara Memluk ve Karamanoğlu kuvvetleri Kilikya’ya girip Anazarba’ya kadar ilerliyerek yağmalar yaptılar. Giderek İlhanlı Memlük çatışması kaçınılmaz hale geliyordu. Kalavun’un saltanatını kabul etmeyen büyük Memlük Emiri Sungur ul-Aşkar da Abaka’yı Suriye’yi işgale teşvik ediyordu. Sonunda Abaka 80.000 kişilik bir ordu ile Suriye üzerine yürüdü. Kalavun, Mısırda derlediği 50.000 kişilik ordu ile Şam’a geldi. Abaka’nın ordusunda Gürcüler, Selçuklular ve Ermeniler de bulunuyordu. İki ordu Hama ve Humus arasında karşılaştı. Kanlı bir çatışmadan sonra İlhanlı tarafı yine mağlup oldu (1281). Abaka savaşa bizzat katılmamıştı. Üzüntü içersinde Bağdat’a oradan da Hemedan’a döndü. Ertesi yıl da vefat etti (1282).
Abaka’nın ölümünden sonra, hanlık için Abaka’nın kardeşi Tekudar ve oğlu Argun namzetti. Çoğunluk Tekudar’a meylettiği için, Tekudar han seçildi. Müslüman olarak Ahmed adını aldı. Bu nedenle de İlhanlı siyasetinde büyük değişiklikler oldu. Herşey İslam esaslarına uygun olarak yeniden düzenlendi. Önemli kişilerden olan bir elçilik heyetini Kalavun’a yollıyarak barış yolları aradı. Fakat Kalavun bu barış teklifini kabul etmedi. Böylece Tekudar’ın müslümanlığı ne İlhanlıları ve ne de Memlukleri memnun etmemiş oldu. Kendi ülkesinde de Abaka aleyhine hareketler başladı. Böylece Abaka ve Argun arasındaki ihtilaf sonunda savaşa dönüştü. Başlayan mücadelelerde, Ahmed Han hem ancak iki yıl sürebilen saltanatını, hem de hayatını kaybetti (1284). Yerine Argun geçti (1284-1291). Bu olayla, İlhanlılar’da, ilk kez taht kavgası ile saltanat değişikliği başlamış ve bundan sonra da şehzade isyanları devam etmiştir.
Keykavus Kırım’a yerleştiği zaman yanında beş oğlu vardı. Bunlar, Gıyaseddin Mesud, Rükneddin Kılıçarslan, Rükneddin Geyumers, Alaeddin Siyavuş ve Feramurz idi. Bizans kaynakları. İstanbul’da kalıp bir Bizanslı gibi yetiştirilen Melik Konstantin adında başka bir oğlundan da bahsederler. Keykavus daima Anadoluya geri dönüp Selçuklu tahtına tekrar oturabilmeyi düşünmüş ve oğullarını da bu idealle yetiştirmiştir. Ölürken de Mesud’u veliahd tayin etti. Mesud 1280 de deniz yoluyla Anadolu’ya gelerek Sinop’a çıktı. Buradan Kayseri’ye gelen Mesud’u Moğol noyanları Abaka’ya yolladılar. Han, Selçuklu şehzadesine ikramlarda bulunduktan sonra, Erzurum, Erzincan ve Sivas vilayetlerini kapsayan Doğu Anadolu’yu Mesud’a tahsis etti ve onu bir süre yanında tuttu. Abaka ölüp yerine kardeşi Tekudar geçince, Hulagu’nun babalarına yaptığı gibi Selçuklu ülkesini Gıyaseddin Keyhüsrev ve Gıyaseddin Mesud arasında ikiye taksim etti. Keyhüsrev buna razı olmadı. Fahreddin Ali ve Kongurtay ile, bu konuyu halletmek üzere Tekudar’a giderlerken, Argun Tekudar’ın yerine geçti. Argun, Tebriz’de beklemekte olan Mesud’u, Selçuklu Sultanı olarak tayin etti. Konya’ya dönen Mesud, 1284 te merasimle tahta çıktı. Argun, III. Keyhüsrev’i, Ahmed Tekudar ile işbirliği yaptığı gerekçesi ile aynı yıl öldürttü.
Alvarez Ocean - avatarı
Alvarez Ocean
Ziyaretçi
28 Kasım 2009       Mesaj #4
Alvarez Ocean - avatarı
Ziyaretçi
Sâhipataoğulları Beyliği
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Tarihte kurulmuş Anadolu Beyliklerinden biridir.Anadolu Selçuklu Devleti veziri Sahip Ata Fahrettin Ali'nin oğulları tarafından Afyonkarahisar ve yöresinde kurulmuş, 1275 - 1343 yılları arasında hüküm sürmüştür.Birkaç Anadolu Selçuklu hükümdarına vezirlik yapan Sahip Ata Fahrettin Ali (Arapça: صَهِپ اتَ فَكهر ال ضِن الِ Sâhip Ata Fakhr al-Din Ali), , III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde (1265 - 1282) Anadolu'yu denetimi altına alan İlhanlı hükümdarı Abaka Han tarafından Moğollara karşı Memluklarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle vezirlikten uzaklaştırılarak tutuklandı (1272). Bir süre sonra hapisten kurtulan Sahip Ata, Abaka'nın huzuruna çıkarak yeniden vezir olma hakkını kazandığı gibi, oğulları Tacettin Hüseyin ile Nusrettin Hasan'a Afyonkarahisar (eski ismi Karahisar-i Sahip, Afium Kara hissar veya Karahisar) ve yöresinin has olarak verilmesini sağladı (1275). Böylece Sahipataoğulları Tacettin ve Nusrettin'in ortak yönetimi altında kurulan beylik, Karamanoğlu Mehmet Bey ile düzmece Selçuklu şehzadesi Cimri'nin Konya'yı ele geçirmeleri üzerine (1277) onlara karşı harekete geçti. Karamanlılarla yapılan Değirmençayı Savaşı'nda (1277), Tacettin Hüseyin ve Nusrettin Hasan ölünce, Hasan'ın oğlu Şemsettin Mehmet beyliğin başına getirildi.

Şemsettin Mehmet de Germiyanoğulları'nın bir saldırısını önlemek için giriştiği savaşta ölünce (1287), oğlu Nusrettin Ahmet ardılı oldu. İlhanlılar'ın Anadolu genel valisi Timurtaş, kendisine başkaldıran uç beylerini denetim altına almak için sefere çıktığında, Sahipataoğlu Nusrettin Ahmet, Germiyanoğulları'na sığındı. Karahisar'ı kuşatan Timurtaş, babası Emir Çoban'ın İlhanlı hükümdarı Ebu Sait tarafından öldürülmesi üzerine kuşatmayı kaldırıp Mısır'a kaçınca (1327), yurduna geri dönen Nusrettin Ahmet, Germiyanoğulları'nın egemenliğini tanıdı. Onun ölümünden (1343) sonra da toprakları Germiyanoğulları beyliğine katılan Sahipataoğulları ortadan kalktı.

Şu anda da Afyonkarahisar ilinde beyliğin adını taşıyan bir belde mevcuttur.

images

Kaynakça


1.
^ O zamanlar Anadolu'ya Bilâd-i Rûm denirdi.
Son düzenleyen Efulim; 30 Temmuz 2012 12:20 Sebep: Mesaj düzeni.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
30 Temmuz 2012       Mesaj #5
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sâhib (Atâoğulları) Beyliği
MsXLabs.Org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Anadolu'nun batısında, Afyon ve çevresinde hüküm süren Türk beyliği (1275 - 1341). Adını Anadolu Selçuklu veziri Sahib Ata Fahreddin Ali'den alan beyliğin kurucuları, onun oğulları Taceddin Hüseyin ve Nusreteddin Hasan'dır. İki kardeş Konya'da sultanlığını ilân eden Alaeddin Siyavuş'un (Cimri) yandaşlarıyla çarpışırken öldüler (1277). Bu olayın ardından Nusreteddin Hasan'ın oğlu Şemseddin Mehmed, bir uç beyliği olan Karahisarısahib'in yönetimini üstlendi. Ladik bölgesinin egemenliği için Germiyanoğulları ile girdiği bir çarpışmada öldü (1287). Onun oğlu Nusreteddin Ahmed, beyliğin son hükümdarı olarak tahta çıktı ve yarım yüzyılı aşkın bir süre hüküm sürdü. Güçlü komşusu Germiyanoğulları hükümdarı Yakub Bey'in kızıyla evlendi. Ölümünden sonra beyliğin topraklarını Germiyanoğullarına bıraktı.

Sâhipataoğulları Beyliği tarihte kurulmuş Anadolu Beyliklerinden biridir. Anadolu Selçuklu Devleti veziri Sahip Ata Fahrettin Ali'nin oğulları tarafından Afyonkarahisar ve yöresinde kurulmuş, 1275 - 1343 yılları arasında hüküm sürmüştür.
Birkaç Anadolu Selçuklu hükümdarına vezirlik yapan Sahip Ata Fahrettin Ali (Arapça: صَهِپ اتَ فَكهر ال ضِن الِ Sâhip Ata Fakhr al-Din Ali), III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde (1265 - 1282) Anadolu'yu denetimi altına alan İlhanlı hükümdarı Abaka Han tarafından Moğollara karşı Memluklarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle vezirlikten uzaklaştırılarak tutuklandı (1272). Bir süre sonra hapisten kurtulan Sahip Ata, Abaka'nın huzuruna çıkarak yeniden vezir olma hakkını kazandığı gibi, oğulları Tacettin Hüseyin ile Nusrettin Hasan'a Afyonkarahisar (eski ismi Karahisar-i Sahip, Afium Kara hissar veya Karahisar) ve yöresinin has olarak verilmesini sağladı (1275). Böylece Sahipataoğulları Tacettin ve Nusrettin'in ortak yönetimi altında kurulan beylik, Karamanoğlu Mehmet Bey ile düzmece Selçuklu şehzadesi Cimri'nin Konya'yı ele geçirmeleri üzerine (1277) onlara karşı harekete geçti. Karamanlılarla yapılan Değirmençayı Savaşı'nda (1277), Tacettin Hüseyin ve Nusrettin Hasan ölünce, Hasan'ın oğlu Şemsettin Mehmet beyliğin başına getirildi. Şemsettin Mehmet de Germiyanoğulları'nın bir saldırısını önlemek için giriştiği savaşta ölünce (1287), oğlu Nusrettin Ahmet ardılı oldu. İlhanlılar'ın Anadolu genel valisi Timurtaş, kendisine başkaldıran uç beylerini denetim altına almak için sefere çıktığında, Sahipataoğlu Nusrettin Ahmet, Germiyanoğulları'na sığındı. Karahisar'ı kuşatan Timurtaş, babası Emir Çoban'ın İlhanlı hükümdarı Ebu Sait tarafından öldürülmesi üzerine kuşatmayı kaldırıp Mısır'a kaçınca (1327), yurduna geri dönen Nusrettin Ahmet, Germiyanoğulları'nın egemenliğini tanıdı. Onun ölümünden (1343) sonra da toprakları Germiyanoğulları beyliğine katılan Sahipataoğulları ortadan kalktı.
Şu anda da Afyonkarahisar ilinde beyliğin adını taşıyan bir belde mevcuttur.

Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

26 Ağustos 2012 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
27 Ağustos 2011 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
17 Haziran 2010 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
14 Eylül 2008 / Misafir Taslak Konular
1 Temmuz 2012 / Misafir Türk ve İslam Dünyası