Topal Osman'ın türbesinin harabe görüntüsü gün boyu aklımızdan çıkmıyor, zaman zaman isyan edip kendi kendimize söyleniyoruz, koskoca Türkiye Cumhuriyeti bu şehit Türk komutanın türbesine biraz ilgi gösteremez miydi? yoksa oda Irak Türkleri gibi bilerek unutturulmuş muydu?
Arabamız 1959 katliamında şehit düşen lider Albay Ata Hayrullah'ın heykeli önünde stop ediyor. Bu kahraman şehidimizin fotoğrafını çekiyoruz. Daha sonra Suphi ağabeyimle yaya olarak Osmanlı döneminden kalma tarihi Kerkük ( Aziziye) kışlası'na gitmeye karar veriyoruz. Uzak bir mesafeden Kerkük kışlasının dış cephesini birkaç kez görüntüledikten sonra giriş kapısına yöneliyoruz.
Kışla, son yıllarda Kerkük müzesi olarak hizmet vermektedir. Ana kapının kırk elli metre soluna, kışlanın içine girilebilecek şekilde bir giriş yapılmış. Bu noktaya yanaşıyoruz kapı görevlisine müze müdürü Gaip beyi sorduğumuzda, yerinde olmadığını öğreniyoruz, görevliden izin alarak tarihi Kerkük (Aziziye) Kışlasının bir de yakından görüntülerini almak istediğimizi söylüyoruz, yardımcı olmak için bizimle birlikte geliyor.
Kışlanın ana kapısından başlıyoruz, yüklü bir devenin rahatça girebileceği dev tahta kapıyı görevliyle birlikte açıyoruz. Kapının her tarafı birden aydınlanmaya başlıyor, kafamızı kaldırıp kapı kemerinin üstüne baktığımızda dönemin usta hattatı tarafından divani celisi harfleriyle taş üzerine oyulmuş sapasağlam bir kitabe görüyoruz. Kitabenin metnini harf, harf not defterimize geçiriyoruz. Kitabe, Kerkük kışlasının yapılışıyla ilgili olup, bir çok Osmanlı eserlerinde olduğu gibi manzum metin şeklindedir. Kitabe tabii ki eski alfabeyle o günün Türkçe'siyle (Osmanlıca) yazılmıştır
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...