BABAM
Hiç ağlamamışım doğduğumda, “saraylı edan vardı” der hep annem.Emişim bile farklıymış göğsünden sütü, boşuna “küçük prenses” demiyor babam bana.
nerde hata yaptım can kız?
ne zaman doldu bu yaşlar avuçlarıma?
Kasap Hüseyin amca ne derdi bizi el ele dükkanından girerken gördüğünde;
kara kız kaytan kız
un çuvalını yırtan kız
annesinden babasından korkan kız.
Sen ne derdin hemen ardından “ hayır Hüseyin amcası benim kara kızım benden korkmaz...sever ve sayar o babasın. '' Evet baba, hiç korkmadım senden, hiç korkutmadın beni babalığınla.Hep saygı duydum hep çok sevdim seni.Yaradanım izin verdiği sürece hep sayacak ve hep çok seveceğim.
Öğrendiğim her şarkıyı, gördüğüm her güzel şeyi ilk önce seninle paylaşırmışım.İlk şiirimi bile senin için yazdığımı hatırlıyorum.Hala saklarım.Sanki bir kez nefes aldım, verdim ve tükendi tüm güzellikler.İyi ama bunca yıl bu kadar mıydı biriktirdiklerim?
en çok seni seviyorum
rüyalarımı bile boyuyorsun sen baba
hiç acımıyor sen tararken saçlarım
çok güzel tokalar almışsın yine bana
“hadi prenses yatma vakti” diyorsun ya
o zaman bile kızamıyorum sana
Hatırladın mı baba bu şiiri?Annemle birlikte çarşıdan sana alacağım babalar günü hediyesinin rengine bir türlü karar verememiştim, hiçbir rengi beğenememiştim diye annem az daha çarşının ortasında fenalık geçirecekti.Tabii bana o pijamayı satmaya çalışan ne kadar satıcı varsa sanırım hepsi “illallah” demişti arkamdan.Ama senin tenine, boyuna, hayata bakışına, sahip olduğun her özelliğine layık olmalıydı alacağım o pijama.
Deseni kadar rengi de, rengi kadar kumaşı da, kumaşı kadar fiyatı da önemliydi.Çünkü ben harçlıklarımdan biriktirdiklerimle alacaktım sana o hediyeyi.Ağabeyim gibi yapmadım ben.O, akşamdan senden para almıştı.Üstelik hiç utanmadı “ yarın babalar günü sana hediye alacağım” derken.Nihayet annem ve satıcılar “imdaaaaat” diye bağırıp kaçışmadan bir pijama bulmuştum.üstelik tam aradığım gibiydi.Ve bana onu satan ablayı hala hiç unutmadım.
Gözlerime bakıp “sana söz veriyorum küçük hanım buradan babana uygun bir pijama bulmadan göndermeyeceğim seni” demişti.Öylede oldu.Oradan alıp çıktık hediyeni.Ama paketleme sırasında kağıt seçimimle bile anneme ecel terleri döktürdüğümü hatırlıyorum. Biliyorum o gün o hediyeden çok okuduğun şiirden dolayı duygulanıp kocaman ve sımsıkı sarılmıştın bana.Mutlu olduğunu hissedip sevinçten ağladığım zaman dediğin sözü o zaman çok fazla anlamamış olsam da, şimdi ne demek istediğini çok iyi biliyorum babam.Demiştin ki; " Dökeceğin bir damla gözyaşı için bu dünyayı yakarım, sana ağlamalar değil gülmeler yakışıyor küçük prenses “
Sana sunduğum her şey hep yapabildiğimin en güzeli olmalıydı.Çünkü sen böyle yapardın bana.yapabildiğinin en iyisi ile çıkardın hep karşıma.O şiiri ne özenerek yazmıştım sana.Şimdi okuyunca gülüyorum.Ama hoş bir gülümseme bu.İçimi ısıtıyor varlığın.Günler, yıllar geçtikçe daha iyi anlıyorum.Sen ve anneminkinden daha karşılıksız bir sevgi yokmuş bu dünyada babam.
kaçın yangın yerinden
bana bir alev topu denk geldi-bilirim
yakar insanı derinden
Birini sevdim baba, biliyorum günü gelip sen de onu tanıdığında, sadece senin ve benim anlayacağımız bir bakış fırlatıp “ bu sefer doğru insan” diyeceksin bana.Hem söz verdi biliyor musun? Hep saygı duyacak, senin bana, benim sana olan sevdama.
Gözlerini gözlerime sar baba, önümüz bahar, yepyeni fışkınlar yeşeriyor avuçlarımda.
SENİ SEVİYORUM DÜNYA TATLISI BABAM