Arama

Troçkizm - Tek Mesaj #5

Knowing - avatarı
Knowing
Ziyaretçi
24 Temmuz 2007       Mesaj #5
Knowing - avatarı
Ziyaretçi
Troçkizm: CIA’in Hizmetinde Sosyalist Ülkelere Karşı

20 Ekim 1992, Etudes Marxistes
Ludo Martens
Doğu Avrupa’da ve Sovyetler Birliğinde burjuva karşı-devriminin zaferinin ardından komünistler arasında Troçkizm’in gerçek doğası hakkında kesinlikle hiçbir fikir uyuşmazlığı olamaz.
Doğu Avrupa’da ve Sovyetler Birliği’ndeki karşı devrimci sürecin gelişimi Troçkistlerin 60 yıllık söylemlerinin sınıfsal anlamının sınanmasına imkan vermektedir. Şimdi artık “sol” laf kalabalığının arkasında gizlenen bu akımın asıl hedeflerini görmek daha kolay hale gelmiştir. Gerçeği apaçık görebilmek için Troçkistlerin birkaç yıl önceki açıklamalarını okumanız yeterli olacaktır. Troçkizmin, çekirdeğinde fanatik antikomünizmin olduğu bir ideolojik akımdır, bu akım küçük-burjuvazinin ilerici unsurlarını kendi antikomünist çizgisinde doktrine edebilmek için devşirmektedir, bu akımın sebatla, istikrarlı ve inançlı olarak sürdürdüğü tek bir dava vardır o da, Marksizm-Leninizm ve uluslar arası komünist harekete karşı savaştır.
Bu ileri sürdüklerimizi aşağıda, Doğu Avrupa’da ve Sovyetler Birliği’ndeki kadife karşıdevrimler sırasında Troçkistlerin tutumlarının incelenmesi yoluyla kanıtlayacağız.
“Kapitalizmin restorasyonu imkansızdır”
30’lu yıllarda Stalin temel bir soruna dikkatleri çekti. Sosyalizmin proletarya diktatörlüğü altında kurulmuş bulunduğu bir ülkede kapitalist restorasyon yine de mümkün müdür? Troçki burjuvazinin silahlı bir ayaklanması olmadan ve derin bir iç savaş olmadan bunun mümkün olmadığını belirtiyordu. Onun kapitalizmin restorasyonunun mümkün olmadığı yolundaki tezi bütün politik ve ideolojik kararlılığı ortadan kaldırıyor ve Parti içindeki oportünizme ve toplumdaki sınıf düşmanına karşı uzlaşmacı bir tutum teşvik ediyordu.

“Sadece ahmaklar…”
1934’de Stalin, Zinovyev-Kamenev oportünist grubunun çizgisinin kaçınılmaz olarak Sovyetler Birliği’nde kapitalizmin yeniden tesisine götüreceğini göstermişti. Tarih Stalin’in Troçki’ye, Zinovyev-Kamenev grubuna ve daha sonraları Buharincilere karşı eleştirilerinin haklılığını kanıtladı. Bunların fikirlerinin reddedilmesi 20’li ve 30’lu yıllarda proletarya diktatörlüğünün korunmasına ve sosyalizmin gerçekleştirilmesine, sonrasında ise faşist saldırganlığa karşı sosyalizmin korunmasını mümkün kılacak olan politik ve askeri güçlerin tahkimine imkan vermiştir… Bunların fikirlerine itibarlarının Gorbaçovca resmi olarak geri verilmesinin üzerinde iki yıl geçmemiştir ki, kapitalist restorasyon başarılı olmuştur.
1943 yılında Troçki Stalin’i nasıl yanıtladığını hatırlayalım: “Ancak açıkça ahmak olanlar, kapitalist ilişkilerin, yani toprak da dahil olmak üzere üretim araçlarının özel mülkiyetinin SSCB’de barışçı yoldan iktidarı ele geçirebileceğini ve burjuva demokrasisini kurabileceğine inanabilir. Gerçekte ise, kapitalizm diğer ülkelerde bunu başarsa bile- Rusya’da Ekim devriminin ve iç savaşın toplamının on katı kadar kayıp veren kanlı bir karşı-devrimci darbe olmaksızın, yeniden doğamaz.”[1] On katı: bu Sovyetler birliğine kapitalizmin yeniden sokulabilmesi için 50 ila 90 milyon ölü anlamına geliyor.
1989: “Orta vadede restorasyon imkansızdır!”
Karşıdevrimci güçlerin açık olarak zincirlerinden boşanmış olduğu 1989 yılında bile, Mandel, kapitalist restorasyonun olaylar üzerine düşen gölgesinin, baskıcılığı meşru göstermek için uydurulmuş “Stalinci” bir yalandan başka bir şey olmadığına hükmediyordu. 1989 yılında, Polonya ve Macaristan şimdiden emperyalizm kampına kaymıştı. Yine de Mandel şöyle yazıyordu: “Küçük ve orta burjuvazi, bürokratikleşmiş işçi devletlerinde yalnızca en aza indirgenmiş bir azınlıktan ibarettir. Keza uluslar arası emperyalizmden çok sınırlı bir destek bulmaktadır. Bütün olarak alındığında, bu kadar sınırlı bir çıkar çakışması orta vadede bir kapitalist restorasyonun dayatılması için yetersizdir.” [2]
Hatta Sovyetler Birliğinin restorasyonu konusunda da bu aynı argümana sırtını dayadı: “Gorbaçov SSCB’si nereye gidiyor? Öncelikle bir kapitalist restorasyon ihtimalini bir yana bırakalım. Keza kapitalizm nasıl derece derece ortadan kaldırılamazsa, derece derece restore de edilemez.” [3]
Troçkistler Komünist Partisinden ve Devlet Aygıtından en ufak bir direniş geldiği müddetçe restorasyonun imkansızlığı teorilerinin ateşli propagandasını yaptılar. 30’lu yıllardan itibaren, bu kuram bütün oportünist ve karşıdevrimci akımların meşrulaştırılmasına yardımcı oldu. 30’lu ve 40’lı yıllarda, Troçkistler partinin Marksist-Leninist yönetimine karşı savaşan bütün oportünist fraksiyonları desteklediler. 1956’da, Kruçev’in “cesur anti-Stalinizmini” alkışladılar, Çarcı gerici yazar Soljenitsin’in yayıcılığına soyundular, bütün faşist ve gerici milliyetçi güçleri, bütün batı-yanlısı muhalifleri desteklediler, Gorbaçov çevresinin bütün antikomünist fikirlerini gazetelerini üçte ikisini Moskova Haberleri ve Sputnik gazetelerinden alınma sağcı yazılarla dolduracak kadar gürültücü bir biçimde savundular.[4] Kısacası, restorasyonun imkansızlığı teorisi adına, Troçkistler bütün karşı devrimcileri Lenin ve Stalin tarafından yaratılmış devrimci fikirlerden ve kurumlardan geriye hiçbir kalmayıncaya kadar desteklediler.
Muharebe bittiğinde, Mandel, iki yüzlü bir biçimde bir restorasyon hipotezine şöyle geçerken değindi. 12 Ekim 1989’da, bir mülakatta, iki farklı konumu aynı anda savunmayı başardı… “Kapitalizmin derece derece, barışçıl, kesintisiz bir yeniden tesisi fikrini dikkate almıyorum. Bu reformist bir aldatmacadır. Bunun için işçi sınıfını direncini kırmak gerekir.” Ardından bir restorasyon ihtimalinin yok sayılamayacağını, ama bunun ancak “Türk tipinde olabileceğini…” söyleyen Troçkist Catharine Samary’den alıntı yapmıştır.[5] Ancak bir restorasyon ihtimalini çağrıştıran bu sözler, temel ilkesi üzerinde ısrarcı olan Troçkist politikada hiçbir değişikliğe yol açmadı: komünizmi hatırlatan her şeyin topyekun yok edilmesi. Keza üç ay sonra 1989 Aralığının sonunda, karşı-devrimin son saldırısı gerçekleşirken Troçkistler ilk sayfadan şu sloganı ortaya attılar: “Doğu’da başlayan devrimler dayanışma!”[6]
“‘Bürokrasi’ ve Karşısında ‘Kitleler’”
Kapitalizmin restorasyonunun imkansız olduğu tezi, 60 yıl boyunca antikomünistlerin tarafında saf tutan Troçkistlere ayıplarını örten asma yaprağı vazifesi gördü.
Oysa Stalin ve ardından Mao Zedung sınıf savaşımının sosyalizm altında devam ettiğini, sosyalizm yoluyla kapitalist yol arasındaki mücadelenin uzun bir tarihsel süreçte devam edeceğini ve dolayısıyla kapitalist revizyonun daima mümkün olduğunu savundular. Sosyalizm kendisini koruyabilmek ve ilerleyebilmek için, gerçek anlamda Marksist-Leninist bir Komünist Partisinin, düzenli aralıklarla kendi içinden oportünist akımları temizleyen bir parti önderliğine ihtiyaç duyar. Sosyalizm kendisini düşmanlarına karşı korumak, eski gerici sınıfların satın alma girişimlerine, yeni düzen altında ortaya çıkan yeni burjuva unsurlarına karşı ve emperyalizmin ajanlarına karşı korumak zorundadır.
Bu fikirlere saldıran Mandel ve diğer Troçkistler orijinal bir “teori” geliştirdiler, buna göre sınıf mücadelesi sosyalizmde de devam ediyordu … ama bu mücadele “halk kitlelerinin“bürokrasiye” karşı mücadelesi biçimini alıyordu. “Bürokrasi”yi ancak faşistlerinkiyle karşılaştırabilecek bir şiddetle reddeden Troçkist şefler sosyalizmin karşısına çıkan bütün gerici muhalefetleri, bunların “halk kitlelerinin” iradesini dile getirdiklerini iddia ederek savundular. Bütün burjuva ve antikomünist unsurların avukatlığına soyunarak Troçkistler bir tarafa “demokratik özgürlükleri ortadan kaldırmak isteyen bürokrasiyi” ve karşısına “hakiki sosyalizmi” savunan “politik devrimin” güçlerini koyarlar. Böylece Mandel 1989 Ekim’inde şunları yazar: “Sürmekte olan politik mücadelenin esas gayesi kapitalizmin restorasyonu değildir. Bu antibürokratik politik devrimle, Glasnost süresince halk kitlelerinin elde ettiği demokratik özgürlüklerin kısmi ya da tümden ortadan kaldırılması ihtimallerinin mücadelesidir. Esas mücadele kapitalizm taraftarı güçleri anti-kapitalist güçlere karşısına koymuyor, halk kitlelerini bürokrasinin karşısına koyuyor.” [7]
Mücadelenin “halk kitlelerini bürokrasinin karşısına koyduğu” aldatmacasına dayanarak, Mandel açık ve aleni olarak, sosyalizmin son mevzilerine karşı mücadelelerinde liberal, sosyal demokrat, monarşist ve faşist güçleri savunmuştur.
“Glasnost Troçkizm’dir…”
Uluslararası burjuvazinin SSCB’de kapitalizmin restorasyonunun fiilen başarıldığını kabul ettiği bir dönemde, Mandel Sovyetlerde türeyen antikomünist basının gözdesi haline geldi. Yüzsüzlüğü Gorbaçov’un Troçkist tezlere geri dönen büyük bir devrimci olduğunu iddia etme derecesine kadar vardırdı. Mandel bununla da yetinmedi, ona göre “şimdi dünyadaki bütün komünistler kimlerin gerçek devrimci ve kimlerin gerçek karşı-devrimci olduğunu daha iyi anlıyordu.” Troçki, Troçkistler, Gorbaçov ve Gorbaçovcular devrim cephesini oluşturuyordu, bunun karşısında Stalin’in ve Stalincilerin karşı devrim cephesi yer alıyordu. Mandel Managua’da [Nikaragua’nın başkenti], Stalin’in “şiddetli bir karşı-devrimi” temsil ettiğini söyledi.[8] Ne mutlu bize ki, Mandel ve Gorbaçov’un ortak çabası sayesinde, şu kutsal 1990 yılında “devrime”, “hakiki devrime” gelebildik.
İşte Mandel’in Temps Nouveaux dergisine verdiği demeç:
“Temps Nouveaux: Mikhail Gorbaçov, perestroyka’nın hakiki bir yeni devrim olduğun ilan ediyor değil mi?
Ernest Mandel: Evet, bunu özellikle vurguluyor o, ve bu daha da iyi. Bizim hareketimiz aynı tezi 55 yıldır savunuyor, bu yüzden karşı-devrimci olarak damgalanıyorduk. Bugün her şey, SSCB’de, içinde gerçek karşı-devrimcilerin de gerçek devrimcilerin de bulunduğu uluslar arası komünist hareketin bir partisinin içinde daha açık anlaşılıyor.” [9]
Sovyetler birliği Çarcı ve amerikancı bir mafyanın eline düşüşüne, faşist ve Çarcı güçlerin Rusya’da ve diğer cumhuriyetlerde yükselişine ve burjuvazinin farklı fraksiyonları arasında ülkelerin kanlı iç savaşlara sürüklenmesini görmek için yalnızca iki yıl beklemek gerekti. Bu olaylar glasnost’un ve perestroyka’nın gerçek yüzünü açığa çıkardı ve Mandel’in, bu profesyonel antikomünistin hangi güçler için çalıştığını gösterdi.
Catherine Samary, Troçkist 4. Enternasyonalin diğer bir yıldızı, Sovyet basınına Gorbaçev’in Troçki tarafından geliştirilen programı uyguladığını açıklıyordu. Glasnost’u şu sözlerle övmüştür: “Ülkenizde Stalin’e karşı savaşan Sol Muhalefetin Platform’unu hiçbir zaman yayınlamadılar. Aslında bugün onların fikirlerini benimsiyorsunuz: gerçek sosyalist demokrasiyi ve özyönetimi kurmak .” [10]