Arama

Troçkizm

Güncelleme: 30 Mart 2008 Gösterim: 4.960 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Troçkizm
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
180px Trockiy2
Troçkizm, Lev Troçki tarafından geliştirilen Marksist teori. Troçki, öncü partinin gerekliliğine inanan bir Leninistti. Stalin'den ayrılan yönü, sosyalizmin tek ülkede kurulabileceği düşüncesine katılmaması, sadece dünya çapında bir devrimin başarılı olabileceğini düşünmesiydi.

İdeoloji
Troçkizmin Marksist ideolojiler arasındaki konumu şu şekildedir:

snap1te1

Marksist teoriye göre, sosyalist toplum, tarihin belli bir aşamasında, burjuva devriminden ve sanayi toplumunun olgunlaşmasından sonra gerçekleşecekti. Ancak Bolşevik Devrimi yapıldığı sırada Rusya henüz burjuva devrimi gerçekleşmemiş, sanayileşmemiş bir ülkeydi. Troçki'ye göre burjuva devriminin gerçekleşmediği ülkelerde, örneğin 1917 öncesi Rusya'da, işçi sınıfı (proletarya), kendi devrimini yapmakla kalmayıp, burjuva devriminin gereklerini de yerine getirmek zorundadır. Proletaryanın bir anda toplumu bu denli değiştirmesi mümkün olmadığından, Troçki, başarı sağlanana dek sürecek bir "sürekli devrim"in gerekli olduğunu söyler.
Troçki'ye göre, bir sosyalist devlet tek başına kapitalist güçlerin baskısına direnemez. Bu nedenle Troçki, gelişmiş kapitalist ülkelerde de sosyalist devrimlerin yapılmasını en büyük öncelik olarak görmüştür. Dünya devriminin gerekliliği görüşü, sosyalizmin tek başına SSCB'de kurulabileceğini savunan Stalinist görüşle, yani "tek ülkede sosyalizm" görüşüyle çelişir. Stalin'e göre Bolşevik Devrimi'nden sonra Sovyetler'in önceliği, kapitalist bir dünyada tek başına var olmayı başarmaktır.
SSCB'nin kapitalist ülkelerle bir arada yetmiş yıldan uzun süre yaşayabilmesi gerçeği karşısında Troçkistler, bu ülkenin "bürokratik yozlaşmaya uğramış bir işçi devleti" olduğu, gerçek bir sosyalist devlet olmadığı yorumunu yapmıştır. Bu teoriye göre SSCB, kapitalist bir ülke olmasa da, işçilerin çıkarlarından farklı çıkarlara sahip bürokratik bir zümre tarafından yönetilmektedir. Troçkistler, Stalin'i rejimi korumak uğruna sosyalizmi feda etmek ve batılı güçlerle işbirliği yapmakla suçlar, kanıt olarak da batı ülkelerindeki Stalinist komünist partilerin içinde bulundukları rejimleri desteklemelerini gösterirler. Gerçekten de Stalin, batılı güçlerin saldırısını önlemek için, SSCB'nin bu ülkeler için bir tehdit olmadığını, tek amacının kendi başına var olmak olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı. Batılı ülkelerdeki komünist partilerin faaliyetlerini o ülkelerdeki rejime tehdit olmadan sürdürmesi için talimat vermişti.
Marksizmin siyasi yelpazesinde Troçkizmin sol kanatta olduğu kabul edilir. Troçkizm, SSCB'de kısıtlanan demokratik hakların geri verilmesi için mücadele etmiş, SSCB'nin kapitalist devletlerle anlaşmasına karşı çıkmış, devrimin diğer ülkelere yayılmasına çalışmıştır.

Tarih
Sovyetler'deki "sol muhalefet", Troçki önderliğinde 1920'li yıllar boyunca güç kazandı. 1928'de Stalin bu gelişmeye son vermek için Troçki'yi önce SSCB içinde sürgüne gönderdi, yandaşlarını hapsettirdi. Buna rağmen sol muhalefetin faaliyetlerini gizlice sürdürmesi üzerine Troçki yurtdışına, sırasıyla Türkiye, Norveç ve Meksika'ya sürgüne gönderildi. Stalin, gücünün yettiğince tüm dünyadaki komünist partilerden Troçkistlerin tasfiyesini sağladı.
Troçki, bu şekilde gücünü pekiştiren Sovyet bürokrasisinin er ya da geç konumunu kalıcı hale getirmek için kapitalizme yöneleceğini iddia etmiştir. Troçkistler, SSCB'deki Glastnost ve Perestroyka hareketlerini, Troçki'nin bu kehanetinin gerçekleşmesi olarak yorumlarlar.
Troçki, yozlaşmasına rağmen SSCB'nin varlığının yine de işçilerin çıkarına olduğunu ve kapitalist ülkelerin saldırılarına, karşı devrim girişimlerine karşı savunulması gerektiğini düşünüyordu. SSCB'de sosyalist demokrasinin yeniden kurulması için bir "siyasi devrim" çağrısında bulundu.
Stalin, Troçki'yi SSCB rejimi için büyük tehlike olarak görüyordu ve onu etkisiz hale getirmek için çeşitli yöntemler denedi. Troçki, Meksikalı bir Stalinist olan Ramon Mercader tarafından 1940'ta öldürüldü.

Dördüncü Enternasyonal
Suikastten önce, 1938'de Troçki ve yandaşları, hareketlerini kurumsallaştırmak için Dördüncü Enternasyonal'i örgütleyebilmişti. Troçki, Dördüncü Enternasyonal'in devrimi gerçekleştirebilecek tek güç olduğunu ve gerek kapitalizme gerekse Stalinizme karşı mücadele edeceğini söylüyordu. Bu yıllarda Troçkizm Vietnam'da, Sri Lanka'da ve daha sonra Bolivya'da bir kitle hareketi hüviyeti kazandı. Çin'de de önemli Troçkist hareket mevcuttu. Ancak Stalinistler, güç kazandıkları her yerde Troçkistleri başlıca düşmanları olarak gördüler ve yok etmek için çaba gösterdiler.
II. Dünya Savaşı yıllarında Dördüncü Enternasyonal'den kopmalar yaşandı. Bazı Troçkistler, SSCB'nin artık "yozlaşmış bir işçi devleti" sayılamayacağını söyleyerek Dördüncü Enternasyonal'den çekildiler. Bunlara göre, SSCB gibi baskıcı bir rejimi savunmak işçi sınıfı için bir hataydı. Öte yandan, baskı altında kalan Troçkist gruplar Vietnam'daki ve diğer ülkelerdeki kitle desteğini kaybettiler.
Dördüncü Enternasyonal Uluslararası Sekreteryası, II. Dünya Savaşı sonrası siyasi durumu ve Doğu Avrupa'daki yeni sosyalist devletleri değerlendirmek amacıyla 1946, 1948 ve 1951 yıllarında bir dizi uluslararası kongre topladı. 1951 kongresi, Doğu Avrupa devletlerini "deforme işçi devletleri" olarak tanımladı. Aynı kongre, Michael Pablo'nun, Troçkistleri komünist partilerin içinde daha etkin olmaya çağıran görüşlerini de benimsedi. Pablo'ya göre komünist partiler, gerçek bir işçi hareketine dayanmaları halinde Stalin'in etkisinden kurtulabilirdi. Yugoslavya'nın kendi yolunu seçmesi, bunun olabilirliğini göstermişti. 1951 kongresinde Troçkistlerin komünist partiler içinde faaliyet göstermesi yönünde karar alındı.
1951 kongresinin karşı karşıya geldiği bir sorun, Doğu Avrupa'daki yeni sosyalist rejimler oldu. Troçkist görüşe göre SSCB, kendi varlığı için tehdit olmadığı sürece kapitalizmle uyum içinde yaşayacak, devrimi yaymaya çalışmayacaktı. Doğu Avrupa ülkelerindeki durum bu tezle çelişiyor gibiydi. Tartışmalar sonucunda Kongre; SSCB yönetiminin hâlâ karşı-devrimci olduğunu, Doğu Avrupa'daki yeni rejimlerin II. Dünya Savaşı'nın askeri ve siyasi bir sonucu olduğunu, SSCB'nin rejimini bu ülkelere yaymasının devrimcilikten değil, varlığını koruma güdüsünden kaynaklandığını açıkladı.
International Viewpoint, Dördüncü Enternasyonal'in İngilizce yayın organıdır. Derginin baş harflerinin kısaltması olan "IV"nin Latin rakamlarıyla dörde karşılık gelmesi bir simge olarak kullanılmıştır.

Günümüzde Troçkizm
Sri Lanka ve Bolivya'da hâlâ önemli sayıda Troçkist bulunmakla birlikte, bunlar birbiriyle rekabet halindeki gruplara bölünmüştür. Troçkizm, Brezilya ve Arjantin gibi Latin Amerika ülkelerinde bir miktar kitle desteği kazanmıştır. Diğer üçüncü dünya ülkelerinde ise genellikle sadece entelektüeller arasında kabul gören bir ideoloji konumundadır.
SSCB'nin yıkılmasından sonra Batı ülkelerinde Troçkizm'e duyulan ilgi artmaya başladı. Stalinist partilerin gerilemesi, Troçkist partilerin ön plana çıkmasını sağladı. 2002'de Fransa seçimlerinde kendilerini "Troçkist" olarak tanımlayan partiler oyların %10'unu aldılar.
Bugüne kadar hiç bir Troçkist parti iktidara gelmemiştir.
Ünlü Troçkistler
Tarık Ali, Daniel Bensaïd, James P. Cannon, Tony Cliff, Isaac Deutscher, Hal Draper, Raya Dunayevskaya, Chen Duxiu, Ted Grant, Anton Grylewicz, Duncan Hallas, Chris Harman, Gerry Healy, Oskar Hippe, C. L. R. James, Georg Jungclas, Frida Kahlo, Ken Loach, Michael Löwy, Ernest Mandel, Jakob Moneta, David North, Michel Pablo, Juan Posadas, Vanessa Redgrave, Lucy Redler, Diego Rivera, Roman Rosdolsky, Tony Saunois, Leo Sedov, Victor Serge, Max Shachtman, Peter Taaffe, Ta Thu Thau, Lynn Walsh, Wang Fanxi, Winfried Wolf, Alan Woods...

Lev Troçki
Vikipedi, özgür ansiklopedi
180px Leon trotsky
Lev Davidoviç Troçki (Rusça Лев Давидович Троцкий; aslında Leyba Davidoviç Bronşteyn; Rusça Лев Давидович Бронштейн), (7 Kasım 1879 Yanovka, Ukrayna'da doğdu; 21 Ağustos 1940 Coyoacán, Meksika öldü) Bolşevik siyasetçi, devrimci, Marksist teorisyen. Sovyetler Birliği'nin ilk yıllarında etkili bir siyasetçiydi. İlk Dışişlerinden Sorumlu Halk Komseri, Kızıl Ordu'nun kurucusu ve komutanı, Savaştan Sorumlu Halk Komiseri oldu. Josef Stalin ile giriştiği siyasi mücadeleyi kaybedince resmi görevlerden alındı. Troçki en önemkli Marksist teorisyenlerden biridir, görüşleri Troçkizm adıyla anılır, Stalin ve Mao'nun görüşlerine karşı en önemli muhalefet hareketini oluşturur.
Leon Davidoviç Bronştayn adıyla Yanovka’da (Janovka) küçük toprak sahibi bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak doğdu. 1902 yılından itibaren Troçki adını kullanmaya başlamıştır.
1917 Rus devrimi'nin (Ekim devrimi olarak da geçer) önde gelen isimlerindendir. Sovyetler Birliği'nin kurulmasında, ihtilal sonrası iç isyanların ve ayaklanmaların bastırılmasında birinci derecede rol oynamıştır. Kızılordu`nun kurucusu olarak kabul edilmektedir.Lenin'den sonra Sovyetlerin en güçlü ikinci adamı olmuştur. Lenin'in ölümünden sonra Stalin ile giriştiği iktidar mücadelesini kaybetmiş ve ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır.

Hayatı
Troçki, 1879 yılında Güney Ukrayna'da bulunan Kerson'da doğdu. Ailesi Yahudi olmasına rağmen evde konuşulan dil Rusça ve Ukraynaca idi. Dokuz yaşlarında iken Odessa'da bulunan teyzesinin yanına giderek burada eğitim gördü. Daha sonra eğitimine devam etmek gayesiyle Nikolayev'e gitti. Matematik ve hukuk alanında yüksek öğrenim yaptı. Öğrenciliği sırasında sosyal demokrat çevrelerle temasa geçti ve devrimci gruplara dahil oldu. Marksizm görüşünü benimsedi. Bu fikirlerin etkisiyle, Güney Rusya İşçi Birliği adlı gizli bir örgütün kurucuları arasında yer aldı. 1898 yılında bu gizli örgüte mensubiyetinden dolayı Çarlık polisi tarafından yakalanarak hapse konuldu. İki yıl tutuklu kaldı.
Hapis hayatından sonra Sibirya'ya sürgüne yollandı. "Troçki" takma adını bu sıralarda kullanmaya başladı. Yaklaşık iki yıl sürgün kaldıktan sonra firar ederek önce Viyana'ya, akabinde Londra'ya gitti, burada Lenin'le buluştu. Bir yıl sonra Londra'da toplanan Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisinin kongresine katıldı. Bu kongrede parti içinde Bolşevikler ve Menşevikler olmak üzere iki hizip oluştu. Bolşevik Lenin'e karşı Troçki Menşevik kanatta yer aldı. Ancak, bir yıl sonra Menşeviklerin görüşlerine katılmadığını belirterek Lenin'in yanına geçti.
1897'de mücadeleye Narodnik (halkçılık hareketi) düşünceleri savunarak atıldı. Sürgün şartlarında okuduğu Marksist klasiklerin etkisiyle bir süre sonra kendisini dönemin devrimci akımı olan 'Sosyal Demokrat' ilan etti. 4 Mayıs 1917'de ülkeye döndüğünde geçici hükümete karşı Bolşevik Parti'ye yakın bir tutum aldı ve onunla birlikte hereket etti. Lenin "son yazıları" dahil olmak üzere iki metninde Troçki için " aramızdaki son bolşevik olmasına karşın, kabul etmeliyizki en yetenekli bolşevik odur" demiştir.

1917
Troçki, Rusya'ya döndükten sonra Petrograd Sovyeti Başkanlığına seçildi. Bu sıfatıyla Rus ihtilalinin alt yapısının hazırlanmasında, ayaklanmaların örgütlenmesinde ve yönetiminde aktif ve önemli bir rol üstlendi. İhtilalin gerçekleşmesinde ve Rus Çarlığının yıkılmasında büyük pay sahibi olanlardan birisi oldu. Devrim sonrasında Lenin'in önemli adamlarından birisi oldu. Önce Dışişleri, daha sonra Savaş Bakanlığına getirildi. En önemli faaliyeti ise Kızılordu ile ilgili olanıdır. Başkumandan sıfatıyla Kızılordunun kurulması görevi kendisine verildikten sonra bunu gerçekleştirdi. İhtilal sonrası meydana gelen karışıklıklar ve iç ayaklanmalar boyunca bu orduyu idare etti. Troçki, Komünist Enternasyonal`in kurulmasında da önemli rol oynadı. İlk beş kongrenin programları ve bildirileri kendisi tarafından hazırlandı. Meydana gelen sorunların çözümünde sergilediği farklı tutum ve fikirler sebebiyle, parti çoğunluğuyla ters düştü. Sendikaların bağımsızlığına tahammülü olmayıp bu örgütlerin devletleştirilmesini ve devlete bağımlı bir şekilde faaliyet göstermelerini savundu.

1918
I.Dünya Savaşı bağlamında Osmanlı Devleti’nin yenilgisini onaylayan Brest-Litovsk Antlaşmasını Rusya adına bizzat Troçki imzaladı. Bu antlaşma ile Rusya 1878 yılında ele geçirdiği Kars, Ardahan ve Batum'u Osmanlı İmparatorluğu’na geri veriyordu.

Stalin`le Mücadelesi ve Sürgün
Lenin'in 1924 yılındaki ölümünden sonra partinin elinde tüm yetkileri toplamaya başlamış Stalin ile iktidar mücadelesine girişti. Bu mücadelede giderek güç kaybetti ve teker teker elinde bulunan yetkilerini kaybetti. Önce Savaş komiserliği görevinden alındı. Daha sonra Siyasi Büro ve akabinde Komünist Enternasyonal yürütme kurulu merkez komitesinden alındı. Taraftarlarının St. Petersburg'da sokak gösterilerine kalkışmalarından sonra parti üyeliğinden de atıldı. Böylece iki yıl zarfında tüm yetkileri elinden alındı.
1927‘de yapılan XV. Komünist Kongre’de parti üyeliğinden atıldı ve sürgün hayatı Kazakistan'da Alma Ata yakınlarındaki Semyonov-Tiyanşansky bölgesinde başladı. Bu sürgün sırasında 9 Haziran 1928’te, 26 yaşındaki Nina adındaki kızını Moskova’da kaybetti. Nina’nın kocası da Troçki’nin sürgününden önce tutuklanmıştı. İki yıl sonra da Rus topraklarından kovuldu. 18 Ocak 1929 tarihinde Sovyet Ceza Kanunu’nun 58/10 maddesine göre karşı devrimcilik ve yasa dışı Sovyet partisi kurmak suçlamasıyla Sovyetlerden kovuldu. 1929-33 yılları arasında İstanbul Büyükada'da sürgün yaşadı. Kaldığı yer çok sıkı güvenlik önlemleriyle korundu. Düzenli olarak balığa çıkardı, yemek seçmez, sigara içmez yanında da içilmesine izin vermezdi. Sakin bir hayat sürdü, bu sırada bazı hatıra ve düşüncelerini kaleme aldı ve yayınladı. Bu anlamda İstanbul yılları onun için verimli geçtiği gibi onun için olaylar da oldu 20 şubat 1932’de Stalin tarafından Sovyet vatandaşlığından atıldığında İstanbul'daydı. İstanbul'da yazdığı kitapları; Sürekli Devrim, İspanya Devrimi(1931-1939), Stalin Grubunun Hatası, Rus Devrimi Tarihi ; Rus Devrimi Savunmada, Çin Devriminin Sorunları, ve diğer bazı eserler... İstanbul'da bulunduğu sırada 1933 Ocak ayında kızı diğer Zina, Hitler rejiminin altında Berlin’de intihar etmeye zorlandı. Bu olay onun ruh dünyasını sarsmış olmasına karşın, mücadele disiplininden hiç kopmadı. (Daha sonra oğlu Lev Sedov da öldürülecektir.) İstanbul'dan sonra 17 Temmuz 1933’te aldığı vizeyle Fransa'ya giden Troçki buradan 2 yıl kaldı ve sınırdışı edildi. Akabinde Norveç'e gittiyse de burada da 2 yıl kaldıktan sonra terk etmek zorunda kaldı. 9 Ocak 1937'de Meksika'ya sığındı ve Mexico City'ye yerleşti. Dördüncü Enternasyonal'in inşasına başladı. Uluslararası Sosyalist Devrim İçin Mücadelesini bu merkezden ölene kadar sürdürdü.
1940 yılında GPU ajanı olan Ramón Mercader adlı Stalinist bir İspanyalı, gazeteci kılığında, röportaj yapmak bahanesiyle kaldığı evine gitti. Fırsatı bulduğu bir sırada, başına kazmayla vurmak suretiyle ağır şekilde yaraladı. Troçki saldırganla boğuştuğu sırada odaya giren Troçki'nin korumaları Mercader'e saldırdı. Troçki korumalarına "Onu öldürmeyin, onun anlatacak bir hikayesi var." diye seslendi. Aldığı yaranın etkisiyle Troçki ertesi gün öldü. Ölümünden önce iki kez bilinci yerine gerdi, ilkinde eşine "Burjuva basına iyi malzeme olduk" diyerek ölümle yüz yüze geldiği bir anda cesaretini yitirmediğini gösterdi. Bir sonraki bilincin geri gelişi ise son sözlerini sarf etmesini sağladı bu sözler:
"Dördüncü Enternasyonal'in Zaferinden Eminim, İleri!" olmuştur.

Son düzenleyen Blue Blood; 24 Mayıs 2007 23:21
the encrypted - avatarı
the encrypted
Ziyaretçi
31 Mart 2007       Mesaj #2
the encrypted - avatarı
Ziyaretçi
'' SSCB'nin kapitalist ülkelerle bir arada yetmiş yıldan uzun süre yaşayabilmesi gerçeği karşısında Troçkistler, bu ülkenin "bürokratik yozlaşmaya uğramış bir işçi devleti" olduğu, gerçek bir sosyalist devlet olmadığı yorumunu yapmıştır. Bu teoriye göre SSCB, kapitalist bir ülke olmasa da, işçilerin çıkarlarından farklı çıkarlara sahip bürokratik bir zümre tarafından yönetilmektedir. ''

Sponsorlu Bağlantılar
Bu görüşler Troçkiye değil ÇKP lideri Mao ve Arnavutluk lideri Enver Hoca'ya ait tir.Onlar Stalinden sonra SSCB de sosyalizmden sapma olduğunu ve SSCB nin zamanla Sosyal Emperyalist bir devlete dönüştüğünü savunarak SSCB ile tüm ilişkilerini kestiler.


Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
21 Nisan 2007       Mesaj #3
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
TROÇKİZM

Troçkizm, Marksizm'i savunma adına konuşan oportünist akımlardan biridir. Bu adlandırma, siyasi kavram olarak ilk defa 1917 yılında, akımın kurucusu olan (Leo Davidoviç Bronstein) Troçki'nin adına atfen kullanılmıştır. Biz, Troçkizm'i anlatırken, bugün her biri başka telden çalan onlarca önemsiz fraksiyonun görüşleriyle uğraşmak yerine, bu akımın esas kurucusu Troçki'nin şahsında temel görüşlerini gelişmesi içinde aktaracağız.
Akımın kurucusu olan Troçki, 1879'da Güney Ukrayna'da doğmuştur. Daha öğrencilik yıllarında Çarlık aleyhtarı muhalefet hareketine katılmıştır. Bu hareket içinde kısa sürede Marksizm'le temasa gelmiş, marksist harekete katılmıştır. Başlangıçta daha çok edebiyat ve edebiyat eleştirisiyle uğraşmıştır. 1902'de Çarlığın sürgün cezası karşısında Londra'ya kaçmış, burada Iskra grubuna katılmıştır.
1903'te yapılan Rusya Sosyaldemokrat İşçi Partisi'nin İkinci Kongresi'nde örgütlenme ilkeleri üzerine yürüyen ve sonuçta partinin iki fraksiyon ve iki partiye bölünmesine yol açan sert ideolojik çatışmada, önce Lenin'in fikirlerini oldukça sert bir biçimde savunmuştur. Bu savunu ona "Lenin'in copu" adının takılmasını beraberinde getirmiştir. Fakat Kongre'nin ilerleyen günlerinde "Lenin'in copu" saf değiştirmiş, sonradan menşevik olarak adlandırılan antileninist kanata katılmıştır.
1905 Devrimi'ne kadar Bolşeviklerle Menşevikler arasındaki bütün ideolojik mücadelelerde, Troçki menşevik pozisyonları savunmuştur. Bu dönemdeki yazılarında merkeziyetçi ve katı disiplinli bir parti savunan Lenin'e karşı, Troçki onu bir "Jakoben" olarak adlandırır ve onun amacının "proletarya diktatörlüğü değil, proletarya üzerinde diktatörlük" olduğu suçlamalarını getirir.
Menşevikler, II. Kongre sonrasında önce parti kongresinin seçtiği Merkez Komitesini boykot eder ve Iskra redaksiyonunu ele geçirirler. Iskra, bu tarihten sonra partiye karşı mücadele organı haline gelir. Menşevikler ikinci bir parti merkezi oluştururlar. Troçki de kısa bir süre bu merkez içinde yer alır. Bir süre sonra siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle bu merkezden ayrılır. Kendi etrafında "fraksiyonlarüstü" bir grup oluşturma ve "fraksiyonları barıştırma" görevine soyunur. Lenin, bu dönemin Troçki'sini "Güya fraksiyonlar dışında olan, sözde sol, gerçekte sağ bir siyasetçi" olarak nitelendirir.
Troçki, 1905 yılında devrim yükseldiğinde Petersburg Sovyeti'nin örgütlenmesinde önemli bir rol oynar. Onun devrimin yükseldiği dönemlerde, devrimci tavırlar takınma özelliği, bu dönemde açıkça görülür. Devrimin yenilgisinden sonra, Troçki tutuklanır ve ömür boyu sürgüne mahkum edilir. 1905 Devrimi üzerine sürgünde yazdığı "Sonuçlar ve Perspektifler" adlı yazısında, daha sonra Troçkizm olarak adlandırılacak olan akımın temel tezlerinin kökleri vardır. Bu yazıda, özellikle Troçki'nin köylülüğe karşı, onun devrimci potansiyeline karşı, kuşkucu ve küçümseyici tavrı dile gelmektedir.
Bu dönemde Troçki, aynı zamanda bu akımın belirleyici teorisi olan "sürekli devrim" teorisini de formüle eder. Marx ve Engels, işçi sınıfının devrimi sürekli kılmaları gerektiğinden söz ederler. Lenin, Marx ve Engels'in bu düşüncelerinden ve devrim deneyimlerinden yola çıkarak, "aşamalı, kesintisiz devrim" teorisini formüle eder. Buna göre, işçi sınıfı, demokratik devrimde köylülüğe önderlik ederek, işçilerin-köylülerin devrimci-demokratik diktatörlüğünü gerçekleştirecek; devrim, işçilerin-köylülerin devrimci-demokratik diktatörlüğü şartlarında kesintisiz sürdürülerek, proletarya diktatörlüğü kurulacak, bütün dünyada sınıf mücadelesinin durmaksızın sürdürülmesiyle Komünizm'e ilerlenecektir.
Bu teori, burjuva demokratik devriminin de işçi sınıfı önderliğinde gerçekleştirilmesinin mümkün ve gerekli olduğunu savunan bir teoridir. Troçki ise, Marx ve Engels'in devrimin sürekli kılınması talebinden başka bir sonuç çıkarır: Ona göre, devrimin sürekliliği, işçi sınıfının her zaman, her yerde sosyalist devrim için savaşması anlamına gelir. Burjuva demokratik devrim burjuvazinin işidir. İşçi sınıfına demokratik devrim görevinin yüklenmesi, "sınıfın kendi kendini demokrasiyle sınırlaması" anlamına gelir, yanlıştır. vb. Troçki, çok sol görünen bu tezleriyle, demokratik devrimi burjuvaziye terkeden menşeviklerin sağ siyasetiyle pratikte birleşmektedir.
Troçki, Rusya için sosyalizmin inşası bağlamında umudunu Batı Avrupa proletaryasına bağlamıştır. "Sonuçlar ve Perspektifler" yazısında şunları söyler:
"Rus işçi sınıfı, Avrupa proletaryasının doğrudan devlet yardımı olmaksızın iktidarda kalamaz, ve geçici iktidarını sürekli sosyalist bir diktatörlüğe dönüştüremez."
Bir ülkede sosyalizmin inşasının imkansızlığını savunan bu tez, Troçki'nin düşünce sisteminde olduğu gibi, pratik siyasetinde de sonuna dek belirleyici bir rol oynamıştır.
Troçki'nin düşünce sisteminde köylülüğe karşı kuşku ve inançsızlık yanında, proletaryaya karşı da –özellikle Batı Avrupa proletaryası konusunda– abartılı değerlendirmeler önemli rol oynar. O, örneğin Alman burjuvazisinin, Alman işçi sınıfını devrimci bir rejime karşı savaşa sürebileceğini teorik imkan olarak bile reddeder. Şöyle der:
"Feodal burjuva Almanya'nın devrimci bir Rusya'ya karşı yürüteceği savaş kaçınılmaz olarak Almanya'da proleter devrim anlamına gelir. Bu tespiti fazla kategorik bulanlara tavsiyemiz, Alman işçileri ile Alman burjuvazisi arasındaki bir çatışmayı bundan daha fazla kışkırtacak bir olasılık hakkında kafa yormalarıdır."
Tarih, bu konuda Troçki'nin yanıldığını, proletaryanın kendiliğinden kendi sınıf çıkarlarını kavramasının mümkün olmadığını gösterdi!
1907-1912 dönemi, devrimin yenilgi yılları dönemidir. Troçki'nin bu dönemdeki yazıları, yenilgici ruh halinin, tasfiyeciliğin yazılarıdır. Lenin'in "Tasfiyecilik Üzerine" başlıklı derlemede yayınlanmış olan makalelerinin önemli bir bölümü, Troçki'yle de polemiktir. Bu dönemde, Troçki esas ideolojik mücadelesini "temsiliyetçilik"e karşı yürütür. Ona göre, eskiden Narodnikler, köylülük adına, onu "temsilen" konuşuyordu, şimdi de Marksistler, öncelikle de Bolşevikler işçi sınıfı adına, onu temsilen konuşuyordu! Yapılması gereken, işçi hareketinin kendisinin konuşmasıydı vs. Bu dönemde Troçki'nin yaptığı pratikte işçi kuyrukçuluğuydu.
1910'da, partinin iki fraksiyonunun, partinin illegal örgütlenmesini tasfiye etmeye karşı olan kesimlerini birleştirme girişimi vardır. Bu dönemde Troçki yeniden "fraksiyonlar üzeri" bir görünümde ortaya çıkarak, "herkesi barıştırma"ya soyunur. Yaptığı pratikte tasfiyeciliğin korunmasıdır.
Bu girişim sonunda, 1912'de Bolşevikler'in kendilerini bütün oportünist unsurlardan kesinlikle ayırıp, Bolşevik Parti'yi kurmalarıyla sonuçlanır. Troçki, bu dönemde yine Bolşeviklere karşı açıkça Menşevikler'in saflarında yer tutar. Bütün antibolşevik unsurlar birleşerek bir blok oluştururlar. Troçki, bu bloğun sözcülüğünü üzerlenir. Bolşevikleri bölücülükle suçlayarak, onların İkinci Enternasyonal'den dıştalanması için çaba sarfeder. Blokun ömrü uzun sürmez, Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla dağılır.
Emperyalist savaş, Troçki ile Menşevik kanat arasındaki görüş ayrılıklarını arttırır. Troçki, kendini açık sosyalşoven pozisyonlar savunan Menşeviklerden ayırır. Enternasyonal içindeki "sol"cuların topladığı Zimmerwald Konferansı'na katılır. Ancak burada da pozisyonu, Bolşeviklerin pozisyonu değil, kendilerini açık sosyalşovenizmden ayıran ve fakat merkezcilerden (Kautskyciler) kopmayı göze almayan bir pozisyondur.
Troçki, Rusya'da Şubat Devrimi'nin patlamasından kısa bir süre önce Amerika'dadır. Ve bu dönemde de, Rus Sosyaldemokrasisi'nin en sağ unsurlarıyla işbirliğini sürdürmektedir. Bu dönemin Troçki'sini, Lenin, İnes Armand'a yazdığı bir mektupta şöyle karakterize etmektedir:
"İşte Troçki budur!!! Ve o hiç değişmemiştir: Onda her türlü numara vardır, o bir sahtekardır, kendini solcu olarak gösterir ve sağcılara ne kadar yardım edebilirse, o kadar yardım eder."
Troçki, Mayıs 1917'de Rusya'ya döner. Petersburg Sovyeti'nde çalışmaya başlar. Bu arada Bolşevikler, Nisan 1917'de yaptıkları Parti Konferası'nda, enternasyonalist pozisyonlar savunan gruplar ve kişilerle işbirliği ve birleşmenin imkanlarını arama kararı almışlardır. Bu karar doğrultusunda, Troçki ve grubuna Bolşevik Parti'ye katılma önerisi götürülür. Troçki, başlangıçta bu öneriyi büyük bir burnu büyüklükle reddeder. Ve kendi etrafındaki grubu güçlendirmeye çalışır. Ancak Bolşevik Parti'nin kitle etkisinin güçlendiğini gördüğü ve Kerenski'nin Başbakanlığı kabul ettiği şartlarda, Bolşevik Parti'nin programını ve tüzüğünü kabul etme temelinde Bolşevik Parti'ye katılır.
Troçki, Bolşevik Parti'ye katıldıktan sonra, Temmuz gösterileri nedeniyle, Bolşevik Parti üyesi olarak tutuklanır. Eylül ayında serbest bırakıldıktan sonra Bolşevik Parti Merkez Komitesi'ne seçilir. 23 Eylül'de de Bolşevik Parti üyesi olarak Petrograd Sovyeti Başkanlığına seçilir.
Bu dönemde, Merkez Komitesinde silahlı ayaklanma sorunu tartışılmaktadır. Lenin, silahlı ayaklanmanın artık gerekli ve kaçınılmaz olduğunu savunmaktadır. Kamenev ve Zinovyev ise, silahlı ayaklanmanın bu şartlarda maceracılık olacağı gerekçesiyle, silahlı ayaklanmaya karşıdırlar. Troçki, silahlı ayaklanma konusunda Lenin'i destekler. Ancak, o bu ayaklanmadan devrimin başarısını beklememektedir. Esas beklentisi, Alman proletaryasının ayaklanmasıdır. Rusya'daki ayaklanmanın bunu kolaylaştıracağı düşüncesindedir. Silahlı ayaklanmayı bu anlayışla desteklemektedir. Eylemin kendisi konusundaki anlaşma, Lenin'le Troçki arasındaki derin görüş ayrılıklarının üzerini örten bir rol oynar. Fakat daha sonra, bu görüş ayrılıkları çok daha açık bir biçimde çıkar ortaya.
Ayaklanma döneminde Troçki, Sovyetlerle partiyi karşı karşıya getirebilecek manevralar yapar. Merkez Komitesi içindeki yeri sağlam olmadığından, askeri komiteyi Petersburg Sovyeti'ne bağlı olarak kurmaya kalkar. Bu manevralar boşa çıkarılır.
Ekim Devrimi'nin zaferinden sonra Troçki ile Bolşevikler arasındaki ilk önemli görüş ayrılığı, Alman emperyalistleriyle yapılan Brest-Litovsk barış görüşmelerinde yaşanır. Bu dönemde Troçki, "Dışişleri Komiseri" olarak görüşmelerde Rusya heyetine başkanlık etmektedir. Partinin verdiği direktif, hangi şartlarla olursa olsun derhal ateşkes ve barış anlaşması yapılmasıdır. Batı'da devrimin ne zaman patlayacağı belli değildir. Rusya'daki proletarya diktatörlüğü savaştan yeni çıkmıştır. Soluklanmaya ihtiyacı vardır. Bu yüzden, savaşa son vermek, proletarya diktatörlüğünün yaşatılması için elzemdir. Bunun için, geçici olarak emperyalistlerin dikte ettiği şartlar kabul edilmek zorundadır. Troçki, verilen açık direktife rağmen Alman emperyalistlerinin dikte ettiği şartları imzalamayı reddeder. Bunun üzerine Almanya, genç Sovyet devletine resmen savaş ilan eder. Alman orduları Rusya içinde ilerlemeye başlar. Sonunda, genç Sovyet iktidarı ilk anlaşmadan çok daha ağır şartlarla yeni bir barış anlaşması imzalamak zorunda kalır. Troçki, bu tavrı nedeniyle Dışişleri Komiserliği'nden alınır.
Troçki, bu dönemde idari konulardaki tecrübelerinden dolayı, Kızıl Ordu'nun yeniden örgütlenmesi göreviyle yükümlendirilir. Bu dönemde "bürokratizm" konusunda çokça eleştirilir. Yine Lenin, henüz sağken, sendikalar bağlamında yürütülen bir tartışmada, sendikaların askerileştirilmesini, askeri disiplin temelinde inşa edilmesini savunan Troçki, Lenin tarafından sert biçimde eleştirilir.
Lenin öldükten sonra, Bolşevik Parti'ye karşı mücadelesi sertleşir. Bu mücadelenin temelinde, Troçki'nin tek ülkede sosyalist devrimin zaferinin imkansızlığı düşüncesi yatmaktadır. Troçki, 10. Kongre'de alınan fraksiyon yasağı kararına rağmen, parti içinde fraksiyon oluşturur. Troçkist muhalefete karşı, SBKP içinde Stalin önderliğinde sabırlı, ilkeli bir ideolojik mücadele yürütülür. Bu mücadelenin sonunda, partinin oyuna sunulan muhalefet platformunu 4000 parti üyesi desteklerken, 720.000 parti üyesi, partinin programını, taktik kararlarını destekler.
Bu mücadelenin belgeleri, J.V.Stalin'in "Muhalefet Üzerine" başlıklı derlemesinde (Bkz. İnter Yayınları, İstanbul, Ocak 1993, Cilt I ve II) yayınlanmıştır.
Ekim Devrimi'nin 10. yıldönümünde, Troçkist muhalefet, proletarya diktatörlüğüne karşı ideolojik mücadelede aldığı yenilgi ertesinde, artık karşıdevrimci eylemlere soyunur. 10. yıldönümü gösterilerinde Petersburg'ta hazırlanan darbe girişimi ertesinde, Troçki ve troçkist muhalefetin üyeleri partiden atılır. Troçki, 1929'da ülke dışına sürülür. İstanbul'da bir süre kaldıktan sonra, Amerika'ya, oradan da Meksika'ya geçer.
1938'de Troçki'nin desteklediği IV. Enternasyonal kurulur. Bu Enternasyonal, III. Enternasyonal'in yozlaştığı ve karşıdevrime iltihak ettiği temel tezi üzerinde kurulmuştur. Pratik olarak antikomünist saldırıların bir aracı olmuştur. Troçki, 20 Ağustos 1940'da, Cocoyan'da (Meksika), IV. Enternasyonal üyesi olan bir Rus göçmeni tarafından öldürülmüştür.
Troçkizm, eklektik ve "sol" lafızlarla süslenen çizgisiyle, Marksizm-Leninizm'in düşmanı olan bir akımdır. Onun savunduğu "fraksiyon özgürlüğü" tavrıyla, özellikle proleter disiplinden öcü gibi korkan aydınlar arasında bir çekiciliği vardır. IV. Enternasyonal adına konuşan her biri birbirini ihanetle suçlayan ve kendisinin Marksizm'in saflığını koruduğunu iddia eden, işçi sınıfı içinde önemli bir etki ve güce sahip olmayan 35 fraksiyon, Troçkizm'in andaki halidir.
Troçkizm, hiçbir ülkede iktidar olmadığı için, iktidarın yüklediği kimi sorumlulukların hesabını vermek durumunda da değildir. Onun eylemi eleştiriyle sınırlıdır. Troçki ve troçkistlere burjuvazi tarafından yer yer düzülen övgülerin ve burjuva aydınların sol kesimi açısından "çekiciliği"nin temel nedenlerinden biri budur. Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliği'nin troçkistler tarafından yapılan "yozlaşmış işçi diktatörlüğü" tahlili, burjuvazinin proletarya diktatörlüğüne saldırılarında "Marksist tanık" olarak kullanılagelmiştir. İlginç olan, Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliği'ne alçakça saldıran troçkistlerin bir bölümünün, daha sonraları gerçekten revizyonistleşen ve yozlaşan Sovyetler Birliği'ne, her şeye rağmen "işçi diktatörlüğü" olarak sahip çıkmaları, savunmaları olgusudur.
XRumer756 - avatarı
XRumer756
Ziyaretçi
23 Mayıs 2007       Mesaj #4
XRumer756 - avatarı
Ziyaretçi
Konuyu açan arkadaş bütün bilgileri Wikipedia'dan olduğu gibi buraya yapıştırmış ve bunlar son derece yetersiz bilgiler. Wikipedia'da bugünlerde bu konu üzerinde değişiklikler yapıldı(ama hala yetersiz)

Cevap veren arkadaş fikirlerini oldukça güzel belirtmiş bu nedenle kendisini tebrik ediyorum(fikirlerine hiç katılmasam da)
Fakat ne yazık ki hiç kaynak göstermemiş. Yine de kendisiyle polemiğe girmeden edemeyeceğim.
Ne yazık ki sürekli devrim hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Sürekli Devrim Teorisi işçi sınıfının her şart altında sosyalizm için mücadele etmesini öngören bir teoridir demişsiniz. Burada yanlış var teorinin özü şudur.:
İşçi sınıfının çeşitli şartlar altında çeşitli konularda mücadele etmesi gerekir. Sosyalist devrime yürüyen yolda burjuva devriminin de bazı gerekleri olabilir ve bunlar işçi sınıfı tarafından çözülmelidir. Çünkü burjuva sınıfı gericidir ve gerekli demokratik reformları yapmaktan sakınacaktır. Bu nedenle bunlar işçi sınıfının görevi olmalıdır. BUnlar yeterince ileri götürüldükten sosyalist devrime geçilmelidir. Elbette devrim burada bitmez. Troçki'ye göre devrim bundan sonra başlar. Kapitalizm dünyaya egemen olmuş bir üretim biçimidir ve onu yıkma iddiasında olan sosyalizm de dünyaya hakim olmalıdır. Devrimler birbiri ardına patlamalıdır. Sosyalizme geçen ilk ülkenin en acil görevlerinden biri de devrimi dünyaya yaymaktır. Özetlersek işçi sınıfı sürekli bir mücadelenin içinde bulunarak kapitalizmi yıkabilir. Lenin de Nisan Tezlerinde bunu doğrulamıştır. Ayrıca Ekim Devriminin tarihine baktığımızda da aynı şeyi görürürüz. "Bolşevikler burjuva demokratik devrimi ilerletebildikleri kadar ilerletmişler sonra da sosyalist devrime geçmişlerdir"(İşçi Sınıfı ve Köylülük/Lenin-Sol Yayınları)
Ayrıca bu zorlu dönemlerde bile devrimi dünyaya yayma görevinden vazgeçilmemiştir. Bolşevikler 3.enternasyonalin inşasına başlamışlardır.
Yeri gelmişken şunu da söyleyelim Tek Ülkede Sosyalizm Teorisi anti-marksist bir teoridir. Rusya her ne kadar muazzam kaynaklara sahip olsa da çevresi kapitalist ülkelerle çevrili olduğu için işçi devletinin tek başına var olması imkansızdır. Bu durumda ya işçi devleti yıkılacak ya da bürokratik-despotik bir yapı halini alacak sosyalizmden sapacaktır. Bunlardan ikincisi gerçekleşmiştir. Ayrıca Stalin'in Leninizmin İlkeleri adlı kitabının ilk baskısında tek ülkede sosyalizmin mümkün olmadığı yazılıyken kasım 26 baskısında bunun mümkün olduğu yazılmıştır. Buyrun araştırın.
şu an zamanım kısıtlı yarın sabah devam edeceğim...
Knowing - avatarı
Knowing
Ziyaretçi
24 Temmuz 2007       Mesaj #5
Knowing - avatarı
Ziyaretçi
Troçkizm: CIA’in Hizmetinde Sosyalist Ülkelere Karşı

20 Ekim 1992, Etudes Marxistes
Ludo Martens
Doğu Avrupa’da ve Sovyetler Birliğinde burjuva karşı-devriminin zaferinin ardından komünistler arasında Troçkizm’in gerçek doğası hakkında kesinlikle hiçbir fikir uyuşmazlığı olamaz.
Doğu Avrupa’da ve Sovyetler Birliği’ndeki karşı devrimci sürecin gelişimi Troçkistlerin 60 yıllık söylemlerinin sınıfsal anlamının sınanmasına imkan vermektedir. Şimdi artık “sol” laf kalabalığının arkasında gizlenen bu akımın asıl hedeflerini görmek daha kolay hale gelmiştir. Gerçeği apaçık görebilmek için Troçkistlerin birkaç yıl önceki açıklamalarını okumanız yeterli olacaktır. Troçkizmin, çekirdeğinde fanatik antikomünizmin olduğu bir ideolojik akımdır, bu akım küçük-burjuvazinin ilerici unsurlarını kendi antikomünist çizgisinde doktrine edebilmek için devşirmektedir, bu akımın sebatla, istikrarlı ve inançlı olarak sürdürdüğü tek bir dava vardır o da, Marksizm-Leninizm ve uluslar arası komünist harekete karşı savaştır.
Bu ileri sürdüklerimizi aşağıda, Doğu Avrupa’da ve Sovyetler Birliği’ndeki kadife karşıdevrimler sırasında Troçkistlerin tutumlarının incelenmesi yoluyla kanıtlayacağız.
“Kapitalizmin restorasyonu imkansızdır”
30’lu yıllarda Stalin temel bir soruna dikkatleri çekti. Sosyalizmin proletarya diktatörlüğü altında kurulmuş bulunduğu bir ülkede kapitalist restorasyon yine de mümkün müdür? Troçki burjuvazinin silahlı bir ayaklanması olmadan ve derin bir iç savaş olmadan bunun mümkün olmadığını belirtiyordu. Onun kapitalizmin restorasyonunun mümkün olmadığı yolundaki tezi bütün politik ve ideolojik kararlılığı ortadan kaldırıyor ve Parti içindeki oportünizme ve toplumdaki sınıf düşmanına karşı uzlaşmacı bir tutum teşvik ediyordu.

“Sadece ahmaklar…”
1934’de Stalin, Zinovyev-Kamenev oportünist grubunun çizgisinin kaçınılmaz olarak Sovyetler Birliği’nde kapitalizmin yeniden tesisine götüreceğini göstermişti. Tarih Stalin’in Troçki’ye, Zinovyev-Kamenev grubuna ve daha sonraları Buharincilere karşı eleştirilerinin haklılığını kanıtladı. Bunların fikirlerinin reddedilmesi 20’li ve 30’lu yıllarda proletarya diktatörlüğünün korunmasına ve sosyalizmin gerçekleştirilmesine, sonrasında ise faşist saldırganlığa karşı sosyalizmin korunmasını mümkün kılacak olan politik ve askeri güçlerin tahkimine imkan vermiştir… Bunların fikirlerine itibarlarının Gorbaçovca resmi olarak geri verilmesinin üzerinde iki yıl geçmemiştir ki, kapitalist restorasyon başarılı olmuştur.
1943 yılında Troçki Stalin’i nasıl yanıtladığını hatırlayalım: “Ancak açıkça ahmak olanlar, kapitalist ilişkilerin, yani toprak da dahil olmak üzere üretim araçlarının özel mülkiyetinin SSCB’de barışçı yoldan iktidarı ele geçirebileceğini ve burjuva demokrasisini kurabileceğine inanabilir. Gerçekte ise, kapitalizm diğer ülkelerde bunu başarsa bile- Rusya’da Ekim devriminin ve iç savaşın toplamının on katı kadar kayıp veren kanlı bir karşı-devrimci darbe olmaksızın, yeniden doğamaz.”[1] On katı: bu Sovyetler birliğine kapitalizmin yeniden sokulabilmesi için 50 ila 90 milyon ölü anlamına geliyor.
1989: “Orta vadede restorasyon imkansızdır!”
Karşıdevrimci güçlerin açık olarak zincirlerinden boşanmış olduğu 1989 yılında bile, Mandel, kapitalist restorasyonun olaylar üzerine düşen gölgesinin, baskıcılığı meşru göstermek için uydurulmuş “Stalinci” bir yalandan başka bir şey olmadığına hükmediyordu. 1989 yılında, Polonya ve Macaristan şimdiden emperyalizm kampına kaymıştı. Yine de Mandel şöyle yazıyordu: “Küçük ve orta burjuvazi, bürokratikleşmiş işçi devletlerinde yalnızca en aza indirgenmiş bir azınlıktan ibarettir. Keza uluslar arası emperyalizmden çok sınırlı bir destek bulmaktadır. Bütün olarak alındığında, bu kadar sınırlı bir çıkar çakışması orta vadede bir kapitalist restorasyonun dayatılması için yetersizdir.” [2]
Hatta Sovyetler Birliğinin restorasyonu konusunda da bu aynı argümana sırtını dayadı: “Gorbaçov SSCB’si nereye gidiyor? Öncelikle bir kapitalist restorasyon ihtimalini bir yana bırakalım. Keza kapitalizm nasıl derece derece ortadan kaldırılamazsa, derece derece restore de edilemez.” [3]
Troçkistler Komünist Partisinden ve Devlet Aygıtından en ufak bir direniş geldiği müddetçe restorasyonun imkansızlığı teorilerinin ateşli propagandasını yaptılar. 30’lu yıllardan itibaren, bu kuram bütün oportünist ve karşıdevrimci akımların meşrulaştırılmasına yardımcı oldu. 30’lu ve 40’lı yıllarda, Troçkistler partinin Marksist-Leninist yönetimine karşı savaşan bütün oportünist fraksiyonları desteklediler. 1956’da, Kruçev’in “cesur anti-Stalinizmini” alkışladılar, Çarcı gerici yazar Soljenitsin’in yayıcılığına soyundular, bütün faşist ve gerici milliyetçi güçleri, bütün batı-yanlısı muhalifleri desteklediler, Gorbaçov çevresinin bütün antikomünist fikirlerini gazetelerini üçte ikisini Moskova Haberleri ve Sputnik gazetelerinden alınma sağcı yazılarla dolduracak kadar gürültücü bir biçimde savundular.[4] Kısacası, restorasyonun imkansızlığı teorisi adına, Troçkistler bütün karşı devrimcileri Lenin ve Stalin tarafından yaratılmış devrimci fikirlerden ve kurumlardan geriye hiçbir kalmayıncaya kadar desteklediler.
Muharebe bittiğinde, Mandel, iki yüzlü bir biçimde bir restorasyon hipotezine şöyle geçerken değindi. 12 Ekim 1989’da, bir mülakatta, iki farklı konumu aynı anda savunmayı başardı… “Kapitalizmin derece derece, barışçıl, kesintisiz bir yeniden tesisi fikrini dikkate almıyorum. Bu reformist bir aldatmacadır. Bunun için işçi sınıfını direncini kırmak gerekir.” Ardından bir restorasyon ihtimalinin yok sayılamayacağını, ama bunun ancak “Türk tipinde olabileceğini…” söyleyen Troçkist Catharine Samary’den alıntı yapmıştır.[5] Ancak bir restorasyon ihtimalini çağrıştıran bu sözler, temel ilkesi üzerinde ısrarcı olan Troçkist politikada hiçbir değişikliğe yol açmadı: komünizmi hatırlatan her şeyin topyekun yok edilmesi. Keza üç ay sonra 1989 Aralığının sonunda, karşı-devrimin son saldırısı gerçekleşirken Troçkistler ilk sayfadan şu sloganı ortaya attılar: “Doğu’da başlayan devrimler dayanışma!”[6]
“‘Bürokrasi’ ve Karşısında ‘Kitleler’”
Kapitalizmin restorasyonunun imkansız olduğu tezi, 60 yıl boyunca antikomünistlerin tarafında saf tutan Troçkistlere ayıplarını örten asma yaprağı vazifesi gördü.
Oysa Stalin ve ardından Mao Zedung sınıf savaşımının sosyalizm altında devam ettiğini, sosyalizm yoluyla kapitalist yol arasındaki mücadelenin uzun bir tarihsel süreçte devam edeceğini ve dolayısıyla kapitalist revizyonun daima mümkün olduğunu savundular. Sosyalizm kendisini koruyabilmek ve ilerleyebilmek için, gerçek anlamda Marksist-Leninist bir Komünist Partisinin, düzenli aralıklarla kendi içinden oportünist akımları temizleyen bir parti önderliğine ihtiyaç duyar. Sosyalizm kendisini düşmanlarına karşı korumak, eski gerici sınıfların satın alma girişimlerine, yeni düzen altında ortaya çıkan yeni burjuva unsurlarına karşı ve emperyalizmin ajanlarına karşı korumak zorundadır.
Bu fikirlere saldıran Mandel ve diğer Troçkistler orijinal bir “teori” geliştirdiler, buna göre sınıf mücadelesi sosyalizmde de devam ediyordu … ama bu mücadele “halk kitlelerinin“bürokrasiye” karşı mücadelesi biçimini alıyordu. “Bürokrasi”yi ancak faşistlerinkiyle karşılaştırabilecek bir şiddetle reddeden Troçkist şefler sosyalizmin karşısına çıkan bütün gerici muhalefetleri, bunların “halk kitlelerinin” iradesini dile getirdiklerini iddia ederek savundular. Bütün burjuva ve antikomünist unsurların avukatlığına soyunarak Troçkistler bir tarafa “demokratik özgürlükleri ortadan kaldırmak isteyen bürokrasiyi” ve karşısına “hakiki sosyalizmi” savunan “politik devrimin” güçlerini koyarlar. Böylece Mandel 1989 Ekim’inde şunları yazar: “Sürmekte olan politik mücadelenin esas gayesi kapitalizmin restorasyonu değildir. Bu antibürokratik politik devrimle, Glasnost süresince halk kitlelerinin elde ettiği demokratik özgürlüklerin kısmi ya da tümden ortadan kaldırılması ihtimallerinin mücadelesidir. Esas mücadele kapitalizm taraftarı güçleri anti-kapitalist güçlere karşısına koymuyor, halk kitlelerini bürokrasinin karşısına koyuyor.” [7]
Mücadelenin “halk kitlelerini bürokrasinin karşısına koyduğu” aldatmacasına dayanarak, Mandel açık ve aleni olarak, sosyalizmin son mevzilerine karşı mücadelelerinde liberal, sosyal demokrat, monarşist ve faşist güçleri savunmuştur.
“Glasnost Troçkizm’dir…”
Uluslararası burjuvazinin SSCB’de kapitalizmin restorasyonunun fiilen başarıldığını kabul ettiği bir dönemde, Mandel Sovyetlerde türeyen antikomünist basının gözdesi haline geldi. Yüzsüzlüğü Gorbaçov’un Troçkist tezlere geri dönen büyük bir devrimci olduğunu iddia etme derecesine kadar vardırdı. Mandel bununla da yetinmedi, ona göre “şimdi dünyadaki bütün komünistler kimlerin gerçek devrimci ve kimlerin gerçek karşı-devrimci olduğunu daha iyi anlıyordu.” Troçki, Troçkistler, Gorbaçov ve Gorbaçovcular devrim cephesini oluşturuyordu, bunun karşısında Stalin’in ve Stalincilerin karşı devrim cephesi yer alıyordu. Mandel Managua’da [Nikaragua’nın başkenti], Stalin’in “şiddetli bir karşı-devrimi” temsil ettiğini söyledi.[8] Ne mutlu bize ki, Mandel ve Gorbaçov’un ortak çabası sayesinde, şu kutsal 1990 yılında “devrime”, “hakiki devrime” gelebildik.
İşte Mandel’in Temps Nouveaux dergisine verdiği demeç:
“Temps Nouveaux: Mikhail Gorbaçov, perestroyka’nın hakiki bir yeni devrim olduğun ilan ediyor değil mi?
Ernest Mandel: Evet, bunu özellikle vurguluyor o, ve bu daha da iyi. Bizim hareketimiz aynı tezi 55 yıldır savunuyor, bu yüzden karşı-devrimci olarak damgalanıyorduk. Bugün her şey, SSCB’de, içinde gerçek karşı-devrimcilerin de gerçek devrimcilerin de bulunduğu uluslar arası komünist hareketin bir partisinin içinde daha açık anlaşılıyor.” [9]
Sovyetler birliği Çarcı ve amerikancı bir mafyanın eline düşüşüne, faşist ve Çarcı güçlerin Rusya’da ve diğer cumhuriyetlerde yükselişine ve burjuvazinin farklı fraksiyonları arasında ülkelerin kanlı iç savaşlara sürüklenmesini görmek için yalnızca iki yıl beklemek gerekti. Bu olaylar glasnost’un ve perestroyka’nın gerçek yüzünü açığa çıkardı ve Mandel’in, bu profesyonel antikomünistin hangi güçler için çalıştığını gösterdi.
Catherine Samary, Troçkist 4. Enternasyonalin diğer bir yıldızı, Sovyet basınına Gorbaçev’in Troçki tarafından geliştirilen programı uyguladığını açıklıyordu. Glasnost’u şu sözlerle övmüştür: “Ülkenizde Stalin’e karşı savaşan Sol Muhalefetin Platform’unu hiçbir zaman yayınlamadılar. Aslında bugün onların fikirlerini benimsiyorsunuz: gerçek sosyalist demokrasiyi ve özyönetimi kurmak .” [10]
anzu - avatarı
anzu
Ziyaretçi
30 Mart 2008       Mesaj #6
anzu - avatarı
Ziyaretçi
VAROLAN BİLGİYİ AKTARMAK ÖĞRETİCİ DEĞİL TAVSİYE EDİCİDİR...TROÇKİ HAKKINDA UZUN UZUN ARAŞTIRIP AKTARIM YAPMIŞ OLMANIZ HİÇ YOKTAN OLUMLU BİR UĞRAŞ...AMA BU BİLGİLERE İNSANLAR ZATEN RAHATÇA ULAŞABİLİR,OKUYUP EZBERLEYEBİLİR VE MERAKINI GİDEREBİLİR...YA SONRA...?TÜM BU BİLGİLERİ BİRÇOK İNSAN ZAMANINDA DÜŞÜNÜP ARAŞTIRIP YAZMIŞ,SİZEDE SADECE OKUMAK KALIYOR....LÜTFEN KONULAR HAKKINDA KENDİ GÖRÜŞLERİNİZİ YAZIN ARKADAŞLAR...DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRİN...SOSYALİZM,KOMÜNİZM VE KONUMUZ OLAN TROÇKİZM NEDEN GÜNÜMÜZDE ADECE MARJİNAL BİR FİKİR OLARAK KALDI SANIYORSUNUZ...YILLAR ÖNCESİNDE,KENDİ ZAMANINA UYGUN TESPİTLERLE OLUŞTURULMUŞ BU FİKİRLERİ HALA AYNI DÜZLEMDE OKUDUĞUNUZ İÇİN..1930 LU YILLARIN TROÇKİSİNİ 2008 DE ANLAMAYA ÇALIŞIRSANIZ BİR FİLİ İĞNE DELİĞİNDEN GEÇİRMEYE ÇALIŞMAKLA AYNI BOŞ UĞRAŞI VERMİŞ OLURSUNUZ....TONLARCA KONUDA TONLARCA FORUM OLUŞTURMAK GÜZEL Bİ EYLEM...ÜM KİTAPÇILARDA,İNTERNETTE BUNLARI BULMAK MÜMKÜN...AMA İNSANLARIN ASIL İHTİYACI OLAN (Kİ TABİİ BİZİM DE) YENİ FİKİRLER...OTURUP KLAVYEDEN VAROLAN HARFLERLE VAROLAN BİLGİYİ YAZMAK YERİNE VAROLAN BİLGİYE YENİ HARFLER EKLEYİN...SATIRLARCA TROÇKİ YAZMIŞ OLAN SEVGİLİ ARKADAŞLAR,SİZE TROÇKİYİ TEK BİR CÜMLEYLE TANIMLAYAYIM;SADAKA SOSYALİZMİ....ŞİMDİ OTURUP KAFA YORUN BAKALIM....GERÇEKTEN DÜŞÜNEN İNSANLARMIYIZ YOKSA SADECE OKUYAN İNSANLARMI....