Arama

Çocuk Sağlığı - Tek Mesaj #78

the_lily - avatarı
the_lily
Ziyaretçi
21 Ağustos 2007       Mesaj #78
the_lily - avatarı
Ziyaretçi
"Doğan her yeni bebek tanrının insanlardan umudunu kesmediğinin bir işaretidir." Tagore


Hoş geldin bebek
Sağlıkla büyü.
Neşe ve sevinçle yaşa,
Yüzünden gülüşler,
Aklından ışıklar
Kalbinden iyilikler eksik olmasın.


İlk Gün

Telaş, heyecan, mutluluk ve endişelerin en fazla olduğu bir gündür.

Böyle bir günde, ister normal doğum olsun, ister sezaryen, annede ağrılar ve yorgunluk kaçınılmazdır. Herhangi bir ağrı çok şiddetliyse en çok "doğum sancısı gibi" tarif edilmez mi. Bu nedenle doğum günü, annenin de bebeği kadar yardıma ve bakıma ihtiyacının olduğu bir zamandır.
yenidoganuk3
Bu durumdaki bir insandan, ancak bir kişi, kendisini kucaklaması, beslemesi ve bakması için yardım umabilir. O da dünyaya yeni gelen minik bir bebektir. Dünya tatlısı bebeğini gören anne, işte o anda, bütün yorgunluk ve ağrılarını bir anda unutur. Hayata dair mucize görmek isteyenler böyle bir duruma şahit olmalıdırlar.

Minik bebeğiniz de, hele normal doğumla gelmişse bir kaç saat yol yorgunluğu çekecektir. Hemen bütün bebekler doğumu takip eden ilk bir saat uyanıkken ardından yaklaşık iki ila dört saat süren bir yol yorgunluğu uykusu yaparlar. Bebeğin bu ilk bir saat içinde, hatta ideal olanı hemen doğar doğmaz annenin kucağına verilip emzirilmesinin sağlanması çok önemlidir. Çünkü bu uygulama anne sütünün yapımını uyaran ve bu yüzden kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Uykuya daldıktan sonra o ilk yarım bir saatteki kadar memeyi iyi tutmayabilir. Bu da anneyi ve yakınlarını emdirememe endişesine sevk edebilir.

Yeni Doğan - İlk Gün
Telaş, heyecan, mutluluk ve endişelerin en fazla olduğu bir gündür.

Böyle bir günde, ister normal doğum olsun, ister sezaryen, annede ağrılar ve yorgunluk kaçınılmazdır. Herhangi bir ağrı çok şiddetliyse en çok "doğum sancısı gibi" tarif edilmez mi. Bu nedenle doğum günü, annenin de bebeği kadar yardıma ve bakıma ihtiyacının olduğu bir zamandır.
Bu durumdaki bir insandan, ancak bir kişi, kendisini kucaklaması, beslemesi ve bakması için yardım umabilir. O da dünyaya yeni gelen minik bir bebektir. Dünya tatlısı bebeğini gören anne, işte o anda, bütün yorgunluk ve ağrılarını bir anda unutur. Hayata dair mucize görmek isteyenler böyle bir duruma şahit olmalıdırlar.
art004bu5
Minik bebeğiniz de, hele normal doğumla gelmişse bir kaç saat yol yorgunluğu çekecektir. Hemen bütün bebekler doğumu takip eden ilk bir saat uyanıkken ardından yaklaşık iki ila dört saat süren bir yol yorgunluğu uykusu yaparlar. Bebeğin bu ilk bir saat içinde, hatta ideal olanı hemen doğar doğmaz annenin kucağına verilip emzirilmesinin sağlanması çok önemlidir. Çünkü bu uygulama anne sütünün yapımını uyaran ve bu yüzden kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Uykuya daldıktan sonra o ilk yarım bir saatteki kadar memeyi iyi tutmayabilir. Bu da anneyi ve yakınlarını emdirememe endişesine sevk edebilir.

Yani demek istiyoruz ki sevgili anne, ne kadar yorgun ve ağrılı olursanız olun bu ilk saati ve ilk günleri gerektiği gibi değerlendirin. Bebeğiniz sizden tek bir şey isteyecektir; o da sevgiyle kucaklanmak ve anne sütü emmek. Yakınlarınız ve eşinizden, bebeğinizi emzirebilmeniz konusunda yardım isteyiniz. Çünkü siz ne istediğiniz gibi kalkabilir, ne de oturabilirsiniz. Ne yapın edin ve bu en zor gününüzde bebeğinizi sık sık emzirin.

Bebekler doğar doğmaz yaşadıkları her an, bulundukları ortama uyum sağlamaya ve adapte olmaya yönelik olarak, anne karnında başladıkları büyüme ve gelişmelerine devam ederler. Sizlerin gözleri önünde gerçekleşecek olan bu süreçte, o adeta her gün yeni bir gelişme göstererek sizi şaşırtacak ve mutlu edecek. İlk bakışı, ilk gülümsemesi, ilk hecesi dünyaların sizin olmasını sağlamaya yetecek. Yüzündeki bir an memnuniyetsiz bir ifade bütün neşenizi kaçırırken küçücük bir ağlaması kendinizi mutsuz ve çaresiz hissettirebilecektir. Hayatınızı büyük ölçüde etkileyip değiştirecek. İmkanlarınız ölçüsünde ona bakıp büyütürken cevaplanmasını istediğiniz bir çok sorunuz olacak. Ona olan sevginizden dolayı her öneriyi can kulağıyla dinleyip hemen yerine getirmeye çalışacaksınız.

Bebekler her zaman doğum doktorunuzun verdiği randevuya uymayabilirler ve beklenen günden daha önce yada sonra doğabilirler. doğum sonrası da her şey çok hızlı gelişir ve ne zaman, neyi, nasıl yapmanız gerektiği konusunda her gün daha fazla bilgiye ihtiyacınız olur. Bu arada çevrenizden de birçok tavsiye alırsınız. Tamamen iyi niyetle yapılan bu tavsiyelerin içinde bazen yapılması doğru olmayan uygulamalar da bulunduğunu ve sonuçta bebeğin sıkıntıya girdiğini görebilirsiniz.

İşte yapılmaması gereken hatalı önerilerden birkaç tanesi:

Yeni doğan bebeğe ;

üç ezan süt vermemek emzirmemek,
şekerli su vermek,
serum suyu vermek,
reçelli ballı lokumlu emzik vermek,
bebeği göbeği düşmeden yıkamak,
tuzlamak,
kundaklamak ...

Ne Yapmalıyız ?


Bebekler ve çocuklar yetişkin insanların küçük modelleri küçültülmüş halleri değildir. Her yaşın hatta ilk iki yıl içinde her ayın kendine özgü bedensel ve ruhsal işleyiş farklılığı vardır. Nasıl hamileliğin son aylarındaki fetus ilk aylardakinden farklılık gösterirse her yeni doğan bebek doğumdan itibaren de büyümeye ve gelişmeye devam eder. Yani yeni doğan bir bebeğe altı aylık hatta üç dört aylık bebeğe davranıldığı gibi davranılamaz aynı şekilde beslenemez.

İlk gün sağlık doğum hemşireniz bebeğinize Bir K vitamini enjeksiyonu ve bir de hepatit B aşısı enjeksiyonu yapacak, ayrıca gözlerine de iltihaplanmadan koruyucu bir ilaç damlatacaktır.

Hastaneden taburcu olurken size bir reçete verilecektir. Bu reçetede bebeğinizin göbek bakımı ile ilgili antiseptik solüsyon ve steril gazlı bez, bir de D3 vitamini olacaktır. Bunları nasıl uygulayacağınızı doktorunuz veya hemşirenize sorunuz.

Yeni Doğan - Beslenme :

Anne Sütü:
art005es4"Bebek mümkün olduğu kadar anne sütü ile beslenmelidir. Çünkü anne sütü bebek daha doğmadan önce, anne karnında iken, onu besleyen kana en çok benzeyen besindir. Anne sütü hem bebek tarafından daha kolay sindirilir hem de bebeğe daha yararlı olur. Bu nedenle de bebeğin beslenmesi ve büyümesi için en uygun besindir." İbni Sina

İlk bir iki gün daha koyu kıvamlı ve sarı renkli gelen ilk sütü ( kolostrum) özellikle hiç bir damlası ziyan edilmeden bebeğin alması sağlanmalıdır.Kolostrum; daha sonra gelen anne sütüne göre bebeğinizi daha yoğun oranda hastalıklardan koruyucu maddeler ve hücreler içerir.


Annelerin en büyük korkusu ve telaşı, ilk günlerde sütünün gelmeyeceği ve bebeğinin aç kalacağıdır. Bu endişeyi aşmanın tek yolu olumlu düşünerek huzurlu bir şekilde gülümseyip gevşeyerek sık sık bebeğinizi emzirmektir.

Anne sütü her zaman bebeğinizi koruyan maddeler yanı sıra koruyucu canlı hücreler de içerir. Bu hücreler bebeğinizi özellikle ishallerden korur. Anne sütü parayla satın alınmaz, ekonomiktir.

Sürekli steril tutulması gereken biberon ve emzik ve benzeri malzemeler gerektirmez. Bebeğin istediği anda ısıtmak soğutmak gerekmeden içilmeye hazırdır. Emzirme sırasında kurulan anne bebek iletişimi, bebeğin ruh sağlığı zihinsel gelişimini olumlu etkiler. Emzirmek kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri riskini azaltır.
Anne sütü tek başına her hangi bir ek gıda vermeksizin 4 ila 6 ay boyunca bebeğinizin sağlıklı gelişmesi için her bakımdan, gerekli ve yeterlidir. O halde bebeğinize anne sütü verebilmek için gerekli isteği ve gayreti göstermelisiniz. Bebeğinizi her zaman rahat olacağınız bir ortamda gevşeyerek ve bebeğinize gülümseyerek emzirin.
Doğumdan sonra bebeği ne kadar çabuk memeye tutar ve emzirirseniz sütünüzün o kadar çabuk ve bol gelmesini sağlarsınız.Doğumu takiben en kısa sürede bebek emzirmeye başlanmalıdır. Çünkü bebek dünyaya geldiği ilk yarım saatte uyanıktır ve emme refleksi de oldukça güçlüdür. ilk emzirmenin yapılması için bu süre çok kıymetli bir zamandır. İlk yarım saati takiben bebek doğum yorgunluğuna bağlı olarak yaklaşık iki üç saatlik bir uykuya dalar.

İlk günlerde her iki meme ortalama 5 er dakika emzirilerek birinci haftanın sonunda 10 ar dakikaya çıkarılmalıdır. İkinci haftadan itibaren her öğünde tek bir meme 20 -25 dakika verilmelidir. Gerekiyorsa her seferinde her iki memede emzirilebilir.
Anne sütünün ilk gelen bölümünün şekerinin, sonrasında proteinin en son kısmında ise, bebeğin kilo almasını sağlayıcı yağlarının daha fazla olduğunu düşünürsek, memeden süt gelmez olasıya kadar emzirmeye devam etmek gerekir. Memede süt bırakırsanız süt üretimi düşer...

İlk günlerde emzirme daha sık (adeta bebek ve anne birbirlerine alışasıya kadar antrenman yaptığınızı düşünerek 1-2 saatte bir, bebek uyandıkça) olmalıdır. Normalde bebek ilk günlerde anneyi emdikten sonra iki saatlik uykular yapar. Beslenme sıklığını bebeğin emme isteği belirlemelidir. Acıktığı an ise hemen uykudan uyandığı andır. Bebeği emzirmek için ağlaması beklenmez... Altı temizse daha rahat ve istekli emer, altı kirliyken rahatsız olup beklediğiniz gibi emmeyebilir. O halde uykudan uyandığında beslemeye başlamadan önce altını kontrol etmek daha iyi olacaktır. Yalnız uyarmamız da gerekir ki beslenme sonrası da yapacağı ilk şey yine size alt temizleme işi çıkarmak olacaktır. Temiz beze kaka yapmaya bayılırlar! Ancak eğer beslenirken altını kirletmişse altını temizlemek için bebeği hemen alt üst etmeyiniz, emdiği süt daha midesine yerleşmeden kusmasına neden olabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenen her annenin sütü ilk 4-6 ay bebeğinin beslenmesinde tek başına yeterlidir. Ancak doktorunuzun önerisi ile birlikte 4-6. aydan itibaren anne sütüne de devam ederek ek beslenmeye başlayabilirsiniz. Anne sütüne ne kadar devam edileceği konusunda, Dünya Sağlık Örgütü, bütün annelere, bebekleri iki yaşına gelesiye kadar emzirmeye devam etmelerini öneriyor.

Yapay Beslenme:

Evet aslolan bebeği kendi annesinin sütü ile beslemektir. Ancak herhangi bir nedenle bebeğe annesinin sütünü veremiyorsak onu aç da bırakamayız. Dünyada açlığa en az tahammül edebilen canlılar yine bebeklerdir. Yeterli beslenmeme kan şekeri düşüklüğü sonucu nöbet geçirmelerine, vücutlarının susuz kalmasına, ilk günler sarılık olmalarına neden olabilir. Uzun dönemde yetersiz beslenme ise yetersiz kilo almaları sonucu büyüme ve gelişme geriliklerine ve kolay hastalanmalarına neden olur.

Anne sütü yetersiz veya hiç yok ise bebeğin tolere edebileceği en uygun gıda ile beslenmesi sağlanmalıdır. Bu gıda ilk dört ay için anne sütüne tam adapte edilmiş hazır, bebek biberon mamaları olmalıdır. İlk dört ay içinde bebek sindirim sistemi ancak bunları kolay sindirebilecek kabiliyettedir. Bunların dışında verilecek gıdaları yutuyor olması onları da rahat sindirebileceği anlamına gelmez. Bebeğin sindirim sistemi gelişmeden verilen gıdalar onun mide ve barsak hücrelerinde zararlanmaya yol açabilir.

Bebeğin karnının doyurulması, beslenmesi ve gelişmesini olumsuz etkilememelidir. Bu nedenle doğru zamanda uygun besinler verilmelidir.

Dört ila altı ayını dolduran bebeğinize yine doktorunuzun önerisi ile yarı adapte bebek biberon mamalarını verebilirsiniz. Yanı sıra ek beslenmeye de başlayabilirsiniz.


Yeni Doğan - Cilt Bakımı :

Doğum öncesi bebek anne karnında, amnion kesesi içinde, sürekli su içinde yaşar. Doğum sonrası artık ise cildi hava ve giysileri ile temas eder. Bebek cildi, bilhassa yeni doğduğunda yetişkin cildine göre daha ince ve hassastır. Bu nedenle çabuk tahriş olur. İlk günlerde kuruyup soyulabilir. Veya bazen kızarıklıklar olabilir.
Yapılması gereken bebeğin cildini temiz ve nemli tutmaktır. Sıcak mevsimde her gün, soğuk mevsimde en az haftada iki kez yıkanmalıdır. Ancak ilk banyosu göbek kordonu kuruyup düştükten bir gün sonra yapılmalıdır. Bu zaman zarfında bebeğinizi her gün bebek yağları veya losyonlarıyla göbeğini koruyarak silebilirsiniz. Göbeği düşesiye kadar, henüz düşmemiş göbek kordonunu bezin içine koymadan, dışarıda bırakacak şekilde bezini bağlayınız. Bu şekilde mikropların bulaşmasına çok açık olan göbek kordonunun idrarla ıslanmasına ve mikrop kapmasına engel olursunuz.

Bebeğin en sık kirlenen yeri bez bölgesidir. Bu nedenle en sık cilt tahrişleri de bu bölgede olur. Sık bez değiştirmek, genital bölge cildini temiz ve kuru tutmak tahrişleri ve pişikleri önlemek için çok önemlidir. Koruyucu bakım ve pişik kremleri kullanılmasının sakıncası yoktur. Kullanılacak kremi doktorunuza danışabilirsiniz. Eğer bütün dikkatinize rağmen pişik dediğimiz cilt tahrişi olmuşsa 3 günden fazla sürüyorsa mutlaka doktora danışın.

İlk haftalarda bebeğin cildi gerçekten de son derece hassastır. Alt bakımında ılık suyla ıslatılmış pamuklar kullanılırsa, cildi tahriş olmaktan ve soyulmaktan korumak kolaylaşır. Çünkü özellikle kız bebeklerde, alt bakımında genital bölge cildiyle birlikte mukozası da temizlenmelidir. Ve mukoza cilde göre daha kolay tahriş olur.
DİKKAT! Bebeğinize bakım yapacağınız zaman hatta ellerinizin temiz olduğundan emin olunuz.

İlk haftalarda karşılaşabileceğiniz döküntü veya sarılık gibi renk değişikliği şeklindeki cilt sorunlarınız olabilir. Cilt değişikliklerinin ne olduğunun tanımlanmasının en iyi görülerek yapılacağını unutmayınız ve doktorunuzla kontak kurunuz.

Göbek Bakımı


Göbek kordonu anne karnındayken bebeğin anne arasında kan yoluyla oksijen ile karbondioksitin ve besin maddeleri ile bebeğin atık maddelerinin değişimini sağlayan çok önemli bir yapıdır. Doğum sonrası artık bir işlevi kalmaz. Temiz ve kuru tutulursa yaklaşık ilk on gün içinde kendiliğinden kurur, düşer ve yeri iyileşir. Düşesiye kadar günde bir kez doktorunuzun reçete edeceği antiseptik bir sıvıyla, önerildiği şekilde pansumanının yapılıp steril gazlı bezlerinin değiştirilmesi yeterli olur. Pansumanı yaparken mutlaka ellerinizi sabunla yıkamış olmalısınız.

Bu sürede göbekte kızarıklık, kötü bir koku, iltihaplı akıntı ve/veya kanama fark ederseniz bir sağlık kurumuna veya doktorunuza başvurmanız gerekir.

Göz Bakımı


Doğumu takip eden günlerde gözlerde çapaklanma, akıntı ve kızarıklık ile kendini gösteren konjonktivit (göz iltihaplanması) ile de sıkça karşılaşılır. Bunun nedeni yeni doğan bebeklerde üretilen göz yaşını burun içine akıtan kanalın drenajının bazen yeterli olmamasıdır. Bu durumu sezaryen doğumlarında daha çok görüyoruz. Normal doğumlarda bebek, onun başı ve gövdesine göre nispeten dar olan doğum kanalından sıkışarak geçirmesi gözyaşı kanallarına adeta masaj yapılmış olur. Sezaryen doğumlarında ise bebek anne karnından sıkışmadan bir iki dakika içinde alınır.

Doğum sonrası göz bakımını yaparken günlük kaynamış ılınmış su ile ıslatılmış lokmalar halinde pamuk parçalarını kullanabilirsiniz. Önce ellerinizi sabunlu suyla yıkayıp temiz havlu ile kurulamayı unutmayınız. Islattığınız pamuk lokması ile bebeğin gözünü pınarından başlayıp kuyruğuna kadar yumuşakça bir kerede siliniz. Diğer göz için yeni bir pamuk lokması kullanınız. Bu bakıma rağmen bebeğinizin gözü çapaklanıyor, sulanıyorsa doktorunuza başvurunuz.

Kulaklar ve Burun Bakımı


Temizlik ve bakım için pamuklu çubuk ve benzeri şeyler kullanmayınız. Bunlar bebeğin kulaklarını ve burnunu tahriş edebilir. Bir parça kaynatılmış ılık su ile ıslatılmış pamuk veya yumuşak bir peçete ile kulakların ve burunun giriş delikleri silinebilir.

Banyosu

Banyonun anlamı su, şampuan ve sabunla temizlik; suyun ılık, sıcak olması ve dokunma, masaj etkisi ile rahatlama ferahlama. Önemli olan banyo suyunun sıcaklığını iyi ayarlayarak özellikle ilk banyolarında onun korkmasına neden olmamak. Cildimiz, vücudumuzu, dış çevreye ve dış dünyanın etkilerine karşı korumak üzere adeta bir zırh gibi sarar. Yaşanan bir gün boyunca havada dolaşan tozlar, temas edilen yerden aldığı gözle görülen veya görülmeyen partiküllerle kirlenir. Bu toz ve partiküller arasında hastalık yapabilen mikroplar da bulunabilir. Ne kadar sık banyo yapılırsa bu şekilde partikül toz ve mikropların vücuttan uzaklaştırılmaları o kadar kolaylaşmış olur.

Bazen anneler bebeklerini banyo ettirmekten çekinirler. Banyo sırasında bebeklerinin üşüyeceğini, hasta olacağını düşünürler. Bazı küçük noktalara dikkat edilirse banyo yapmaktan hiç bir zarar gelmeyecektir.
  • Banyo esintisi olmayan, ısısı uygun olan ve değişmeyen bir ortamda yapılmalıdır.
  • Banyo suyu sıcaklığı 37°C olmalıdır. Pratik olarak bilek iç yüzeyiniz veya dirseğiniz ile su sıcaklığını kontrol edebilirsiniz. Ne sıcak ne de soğuk hissetmemelisiniz.
  • Banyosunu beslenme öncesi yaptırmak daha iyi olur. Çünkü dolu bir mide ile banyo yaptırdığınız sırada onu tutayım derken karnını sıkıştırmak kusmasını kolaylaştırır.
  • Şampuan ve sabunları bebekler için uygun olan ürünlerden seçmeye çalışmalısınız.
  • Özellikle kız bebeklerin idrar yolu enfeksiyonlarından korunması için, banyo küvetinde su içine oturtularak banyo ettirilmemeleri gereklidir.
  • Kışın onu hemen ılık, kuru bir havluya sarıp üşümesine izin vermeyin. kışın banyo odasının sıcaklığının normal oda ısısından birkaç derece fazla olması(24-25°C) daha rahat banyo olmasını sağlar. Yine kış aylarında banyo sonrası bebeğinizi ısıttığınız bir banyo havlusuna sardığınızda saç kurutma makinesi ile saçını ve tüm vücudunu ısıtarak kurutma işini kolaylaştırabilirsiniz. Banyo sonrası bebek yağı veya losyonlarıyla yapacağınız vücut masajı onun rahatlamasını sağlayacaktır.
Giydirilmesi

Bebeğinize kundak yapmayınız. Kundak doğumda normal olan bebeğin kalçasında çıkıklığa yol açabilir. Bunun yerine bebeğinize onlar için yapılmış zıbın, tulum, pijama şeklinde giysileri giydiriniz. Bazen bebeklerin kaburga kemiklerinin (bazen eyeleri derler) batmaması için göğüs çevresine sıkı sıkıya bir sargı yaparlar. Bunu da yapmayınız, bu sargılar bebeğinizin nefes alıp vermesini güçleştirir. Bebeğiniz için çarşıdan aldığınız giysileri paketini ilk siz açsanız bile yıkamadan giydirmeyiniz. Pamuklu, yumuşak dikişli, rahat ve kolay yıkanıp ütülenebilen, tüylü olmayan kumaşlardan yapılan bebek giysilerini ve battaniyelerini tercih ediniz. Bebeğinizin giysi ve battaniyelerini, havlu ve nevresimlerini sabun veya sabun tozu ile yıkayınız ve ütüleyiniz. Üşümemesi için ne kadar giydireceğinize gelince; yetişkinlere göre bir kat fazla giysi giydirilmesi, uykusu sırasında üzerinin örtülmesi yeterlidir. Giyimli olduğu halde elleri soğuksa üşüyor olabilir, kolayca terliyorsa fazla giydirilmiş olabilir. Koltuk altından derece ile ölçülen vücut ısısı 36-36.5°C ise üşümüyor demektir.

Çevresi

Onun dokuz aydır tek başına, sessizce, ziyaretçileri olmadan, öpülmeden, uykusu bölünmeden yaşamaya alışmış bir kişi olduğunu unutmayınız. Dünyada ziyaret edilmeye tahammülü en az olan kimdir diye sorarsanız, hiç tereddüt etmeden bildiğim biri var diyebilirim. O da yeni doğan bebektir. Lütfen ilk bir iki ay onu mümkün olduğunca ziyaretçilerin taarruzundan, uyku saati geldiğinde elden ele dolaştırılmasından, beslenme saatinin atlanmasından koruyunuz. Ayrıca yetişkinler veya daha büyük çocuklarda nezle yapan mikroplar bebeğinizde çok daha ciddi hastalıklar yapabilir. Mümkün olduğunca üzerine nefes verilmesinden, yıkanmamış ellerle tutulmasından onu hatta annesini de korumaya çalışınız. Güneş alabilen, havalandırılabilen, mümkünse ayrı bir oda sağlayınız. Odasının ısısı 20-24°C olmalı, bunu temin ve takip etmek için bir oda termometresi bulundurunuz. Kış aylarında odasını ısıtmak için ısıtıcı kullanıyorsanız, onun burnunun tıkanmaması, hava yollarının kurumaması için ısıtıcının üzerine bir miktar temiz su koyarak odasını nemlendirebilirsiniz.


Uykuları

Dünyaya yeni gelen bir bebek annesini emmesi ve alt bakımının yapıldığı zaman dışında kalan bütün zamanını uyuyarak geçirir. Uyanır, altı temizlenir, beslenir ve hemen tekrar uykuya dalar. Herhangi bir şey onu rahatsız etmezse bu böyle sürer gider. İkinci aydan itibaren yavaş yavaş çevresini fark etmeye ve ilgilenmeye başlar ve her geçen gün uyanık kaldığı süre artar.

Özellikle beslenme sonrası onu midesini sıkıştırmadan, başını yukarıda, dikkatlice tutunuz, çünkü ilk dört ay yemek borularının kas tonusu tam gelişmediği için çok kolay kusarlar. Buna bir de gazlarını çıkarırken olan kusmaları eklersek ilk zamanlar onlar kusmak için zaten hazırmışlar gibi görünür. Ancak bunlar minik kusmalardır. Bebeğin başını omuzunuza koyarak sırtını sıvazlayıp parmaklarınızla minik minik vuruyormuş gibi yaparak gazını çıkarmasını sağlayınız. En az bir defa gark deyesiye kadar bu işlemi sürdürünüz, ondan sonra bebeğinizi yatırabilirsiniz. Beslenme sonrası onu başı yaklaşık 20-30° yukarıda olacak şekilde ve sağ yanına doğru yatırırsanız midesinin barsağına boşalması daha kolay olur ve daha az kusar. Hemen beslenme sonrası sırtüstü yatırıldığında, kusarsa eğer kusmuğunu soluk borusuna kaçırabilir, zaten yüzükoyun yatırıp bırakılmayacağını biliyorsunuz.

Yeni Doğan Sarılık

Yeni Doğan - Sarılık İlk hafta karşılaşılan sorunlardan biridir. Vaktinde doğan bebeklerin % 60 kadarında görülebilir. Erken doğan bebeklerde ise daha yüksek oranda gözlenir. Sarılık bir belirtidir. Sadece yeni doğan bebeklerde değil her yaşta görülmesi mümkündür. Sarılığı yapan madde "bilirubin"dir. Kana kırmızı rengini veren "hemoglobin" denilen protenin tekrar kullanılmak üzere karaciğerde yıkımı sırasında oluşur ve bir kısmı safra ile bir kısmı da böbreklerden idrarla atılır. Eğer karaciğer bu işi gerektiği hızda yapamazsa kanda sarı renkli bilirubin maddesi yükselir serumu ve dolayısıyla cildinin sarı görünmesine neden olur. Kandaki miktarı ne kadar fazla ise cildin sarılığı da o oranda koyulaşır. Normalde her yaşta, kanda bilirubin vardır, ancak 1 mg/ld'nin altındadır ve sarılığa neden olmaz. Sarılığın belirmeye başlaması kandaki miktarının 5 mg/dl'yi aşmasından sonra olur. Bebeğin doğum kilosuna, sebebine ve kanda yükselme hızına bağlı olarak tedavi edilmesi gerekebilir. Örneğin zamanında ve 2800 gr'ın üzerinde doğan bir bebekte kan bilirubin düzeyi 15 mg/dl'yi geçerse fototerapi denilen ışık tedavisi 20 mg/dl2yi geçerse kan değişimi ve ışık tedavisi yapılması gerekir. Yeni doğan dönemi dışında görülen sarılığın nedeni genellikle, bir kısmından aşı ile korunabilen hepatitlerdir ve ışık tedavisi ya da fototerapi yapılması gerekmez. Yeni doğan bebekte bu tedavilerin yapılmasının nedeni, yeni doğan bebekte kanda bulunan bilirubin maddesinin belirli sınırı geçtikten sonra (zamanında doğan bebekte 15 mg/dl) henüz gelişimini sürdüren beyin hücrelerini etkileyebilmesindendir.
Yeni doğanlarda görülen sarılık iki grupta incelenir.
  • Fizyolojik arılık
  • Burada sebep daha çok karaciğerlerinin hasta olması değil henüz çalışmaya yeni başlaması, adeta acemi olmasıdır. Yani kırmızı hemoglobin boyasını safra ve idrarla atılabilecek sarı bilirubin boyasına çevirecek olan enzim henüz yeterince üretilememiştir. Anne karnındayken kullanılan hemoglobin proteinin tipi doğum sonrası yapılana göre daha dayanıksız olması da sarılığı kolaylaştırır. Fizyolojik sarılık genellikle doğumu takip eden ikinci gün fark edilir, beşinci gün en fazladır ve genellikle tedavi gerektirmeden yaklaşık yedinci gün kaybolur.
  • Patolojik Sarılık
  • Bu durumda sarılık, doğumu takip eden herhangi bir gün, hatta ilk gün bile fark edilebilir. Patolojik sarılığa neden olan sebepler arasında kan uyuşmazlıkları, erken doğumları, dehidratasyon dediğimiz susuz kalmayı, sepsis gibi mikrobik hastalıkları sayabiliriz.
BEBEĞİNİZDE SARILIĞI FARKEDER FARKETMEZ EN DOĞRUSU BİR SAĞLIK KURUMUNA BAŞVURMAK VEYA DOKTORUNUZLA GÖRÜŞMEK OLMALIDIR.
Son düzenleyen the_lily; 21 Ağustos 2007 22:20 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi