Arama


stromy - avatarı
stromy
Ziyaretçi
13 Eylül 2007       Mesaj #1
stromy - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'de futbol ilk olarak İzmir’de ticaret ile uğraşan İngiliz ailelerinin kendi aralarında Bornova çayırında yaptıkları karşılaşmalarda görüldü (1890). Daha sonra, yine ingilizler, İstanbul’un Kadıköy yakasında da futbol oynamaya başladılar (1894). Kısa süre içinde Kad'köy ve çevresinde, ingilizler’in kurdukları takımlar kendi aralarında hafta sonları futbol karşılaşmaları düzenlediler. Bunu, İstanbul’ daki azınlıkların kurdukları takımlar izledi. Bu arada bazı türk gençleri de futbolla ilgilenmeye başladılar.
Ad:  fut.jpg
Gösterim: 1484
Boyut:  54.3 KB

Ancak, Hz. Hüseyin’i şehit eden Muaviye taraftarlarının onun kesik başı ile top gibi oynadıkları yolundaki dinsel bir söylenti dolayısıyla o dönemde futbola "gâvur işi" ve "günah” gözü ile bakıldı. Buna karşın Bahriye mektebi öğrencisi Fuat Hüsnü (Kayacan) ve Hariciye nezaretı'nde görevli Reşat Bey’ in (Danyal) girişimleri sonucu bütün oyuncuları türk olan ilk futbol takımı Kadıköy’ de kuruldu (1901). Saray hafiyelerinin dikkatini çekmemesi için takıma İngilizce Black stocking (Kara çoraplılar) adı konuldu. Fuat Hüsnü, Reşat, Kemani Nuri, Fahri, Nurettin, Hafız Mehmet, Hafız Mustafa, Emcet, Tamburacı Osman pehlivan ve Şevki'den oluşan takım ilk maçını Kadıköy rum takımı ile yaptı ve 5-1 yenildi. Maçın bitiminde, saray hafiyelerı Black Stocking futbolcularının türk olduğunu anlayınca oyuncuların bazılarını yakalayarak sürgüne gönderdi. Takımın kurucularından Fuat Hüsnü ise, bir faytona binerek kaçmayı başardı.

İstanbul’da ilk resmi futbol kulübü James Lafontaine ve Horace Armitage adlarındaki iki İngiliz tarafından Cadıkeuy football Club (Kadıköy futbol kulübü) adıyla kuruldu (1902). Bunu, yine ingilizler'in kurdukları Moda futbol kulübü, rum azınlığın Elpis futbol kulübü ve adını İngiliz büyük elçiliği'nin yatından alan imogene adlı kulüp izledi. Kara çoraplılar takımı kurucularından Fuat Hüsnü, hafiyelere yakalanmamak için, ingilizler'in Kadıköy futbol kulübü'nde "Boby” takma adıyla top oynadı.

Türkiye'de ilk futbol ligi, İngiliz James Lafontaine tarafından "İstanbul futbol ligi" adıyla kuruldu (1904). Yukarda adı geçen dört takımın katıldığı ligde, karşılaşmalar günümüzdeki Fenerbahçe stadı'nın bulunduğu yerde (Papazın çayırı) yapıldı, ilk lig şampiyonluğunu imogene futbol kulübü kazandı (1904). Bu faaliyetler giderek Türkiye'de futbolun gerek kamuoyu gerekse Abdülhamit II yönetimince hoşgörüyle karşılanmasına ve türk futbol kulüplerinin kurulmaya başlamasına yol açtı. Galatasaray sultanisi öğrencilerinden Ali Sami (Yen), ve arkadaşları Asım Tevfik (Sonumut), Emin Bülent (Serdaroğlu), Celal (Şehit), Bekir (Bircan), Tahsin Nahit, Cevdet (Kalpakçıoğlu) ve Abidin (Daver) beyler Galatasaray futbol kulübü’nü kurdular (1905).

Galatasaray'ı, kadıköylü gençlerin (Nurizade Ziya [Songülen], Ayetullah ve Samipaşazade Sezai Bey’in yeğeni Bahriyeli Necip [Okaner], Saint Joseph transız frerler mektebi öğrencilerinden bir grupla birlikte kurdukları Fenerbahçe futbol kulübü izledi (1907). Bir yıl sonra Vefa ve Beykoz futbol kulüpleri kuruldu. İstanbul lig şampiyonluğunu kazanan ilk türk takımı Galatasaray, yabancı takımların türk futbolundaki üstünlüğüne son verdi (1909). 1903'te açılan ve yalnızca jimnastik dalında faaliyet gösteren Beşiktaş jimnastik kulübü, 1910’da futbol takımını da faaliyet alanı içine soktu. Daha sonraları, (Burhan Felek’in ve bir İngiliz futbolseverin çabasıyla) Anadolu, Türk idmanocağı, Darülfünun, Terbiyei bedeniye, Şehremini mümaseratı bedeniye kulüpleri de kurularak İstanbul ligine katıldılar. Kulüp sayışı artınca, ligin yönetimini sağlamak için İstanbul Futbol kulüpleri birliği örgütü kuruldu. Birlik, pazar ligi ve cuma ligi adıyla iki lig grubu oluşturdu (1912).

ilk futbol faaliyetlerinin görüldüğü İzmir'de ise, ilk futbol kulübü Rumlar tarafından Panionios futbol kulübü adıyla kuruldu (1900). Bu kulübü yine Rumlar'ın Apollon futbol kulübü ile Ermeniler’in Pelops futbol kulübü izledi. İzmir'in ilk türk futbol kulübü ise 1912'de kurulan Karşıyaka futbol kulübü oldu. Karşıyaka’yı Altay futbol kulübü (1914), Altınordu futbol kulübü (1923) ve Göztepe futbol külübü (1925) izlediler.

Macaristan’ın Klozsvar takımı, Türkiye’ de futbol karşılaşması yapmaya gelen ilk yabancı takım oldu. Galatasaray Klozvar ile yaptığı maçı 4-2 kazanarak türk futbolu adına önemli bir başarı elde etti (haziran 1911). Beş ay sonra (ekim 1911) Galatasaray, yurtdışına çıkan ilk futbol takımı olarak Macaristan'a gitti. Aynı yıl ilk kez bir türk futbolcusu yurtdışındaki bir takımda yer aldı ve GalatasaraylI Sabri Mahir, Fransa’nın Olympique Paris şampiyonu Racing futbol takımı’nda iki yıl futbol oynadı.

Kurulan Türkiye idman cemiyetleri ittifakı’nın yapısı içinde bir de Futbol heyeti müttehidesi (federasyon) oluşturuldu (13 nisan 1923). Cumhuriyetin ilanından sonra yabancı takımların faaliyetlerine son verildi. 21 mayıs 1923’te FİFA üyeliğine kabul edilen Türkiye Futbol federasyonu, ilk iş olarak türk futbol milli takımını kurdu. Milli takım ilk maçını Cumhuriyetin ilanından üç gün önce İstanbul'da Taksim stadı'nda yaptı ve Romanya ile 2-2 berabere kaldı (26 ekim 1923).

Türkiye’ye gelen ilk yabancı antrenör olan İskoç Billy Hunter (1924), futbol milli takımını çalıştırmakla görevlendirildi (1924), Türk milli futbol takımı, aynı yıl Paris Olimpiyatlarına katıldı. Yine bu yıl illerin şampiyonlarının katılmalarıyla ilk kez düzenlenen Türkiye Futbol şampiyonasında birinciliği Harbiye futbol takımı kazandı. Türk milli futbol takımı 1924 Paris Olimpiyatları dönüşünde türk futbol tarihine "Şimal turnesi” adıyla geçen ve işkandinav ülkelerine kadar uzanan bir geziye çıktı ve bu turnede Helsinki'de Finlandiya'yı 4-2, Riga'da Litvanya'yı 3-1, Talin’de Estonya'yı 4-1 yenerken ortaya koyduğu başarılı oyunla dikkatleri çekti. Milli takım, gezi dönüşü programda olmadığı halde Polonya ile de karşılaştı ve yalnızca bu takıma 2-0 yenildi.

Türk futbolu, uluslararası alandaki ilk büyük başarısızlığına, 1928 Amsterdam Olimpiyatları’nda Mısır'a 7-1 yenilerek uğradı. Bu tarihten sonra Türk milli futbol takımı üç yıl süreyle maç yapmadı. 1931'de Balkanyat adıyla düzenlenen Balkan şampiyonası'na katılan milli takım, Bulgaristan’a 5-1 yenilirken, bölgede en iyi futbolu oynayan Yugoslavya'yı 2-0 yenme başarısını gösterdi (1 ekim 1931).

Uluslararası karşılaşmalarda ilk kez görev alan türk hakemi Hamdi Emin (Çap) Bey oldu (1932). Aynı yıl Futbol federasyonu, türk futboluna yeni genç hakemler kazandırmak amacıyla bir hakem kursu açtı. Bir süre sonra da ilk kez bir futbol antrenörlük kursu açıldı (1936). Çok sayıda antrenör adayı kursu başarıyla bitirerek türk futbol takımlarında görev aldılar. 1947'de kurulan Milli küme ile şehirlerarası futbol ligine doğru ilk adım atıldı. 1950'ye kadar sûren bu lig, İstanbul Ugi’nden ilk dört, Ankara ve İzmir liglerinden ilk iki sırayı alan takımlar arasında deplasmanlı olarak oynandı ve birkaç yıl sonra Milli eğitim mükâfatı adını aldı.

1930'lu yıllarda hakem ve antrenörlük konularının ele alınmasından sonra 1938'de Beden terbiyesi genel müdürlüğü'nün kurulmasıyla da spor kuruluşları üzerine ciddiyetle eğilindi. Kulüpler de kendi olanaklarıyla kurdukları tesislerle Beden terbiyesi genel müdürlüğü'ne yardımcı oldular.

Türk milli futbol takımı, ikinci Dünya sa- vaşı'nın araya girmesiyle 1 ağustos 1937'de oynadığı ve 3-1 yenildiği Belgrad’taki Türkiye-Yugoslavya maçından sonra 11 yıl maç yapmadı. 23 nisan 1948'de yeniden oluşturularak Atina'da Panathinaikos stadı'nda Yunanistan ile karşılaştı ve 3-1 yenildi. Türk milli takımı aynı yıl Londra Olimpiyatlarına katıldı; Çin'i 4-0 yendi, ama Yugoslavya'ya 3-1 yenilerek elendi.

Dünya kupası tarihinde Türk milli futbol takımı final grubuna katılma hakkını ve şansını, ilk kez 1949'da elde etti. Suriye'yi Ankara 19 mayıs stadı'nda 7-0 yenerek elemesine ve dünya kupası final grubuna katılma hakkını sağlamasına karşın, gerekli ödenek bulunamadığından Türk milli takımı Brezilya'nın Rio de Janeiro kentine gidemeyerek şampiyonadan elenmiş oldu.

Türk milli takımı 17 haziran 1951'de Almanya'da Berlin Olimpiyat stadı'nda Alman milli takımını 2-1 yenerek beklenmedik bir başarı elde etti. Aynı yılın temmuz ayında Türkiye’de futbolda profesyonellik kabul edildi.

1950’li yıllarda Türk milli futbol takımı başarılı sınavlar verdi. 25 mayıs 1953'te İsviçre milli takımını (Bern, 2-1), 14 mart 1954’te de ispanya milli takımını (İstanbul,1- 0) yenerek ve yine ispanya ile Roma'da 2- 2 berabere kalarak (ilk ispanya maçında 4-1 yenildiğinden) ad çekme ile ispanya'yı eledi ve İsviçre'deki 1954 Dünya kupası finallerine katıldı. Final grubunda, bu dünya kupasını kazanan Almanya Federal Cumhuriyetine yenilerek elendi. Bu dönemde milli takımın bir başka başarısı da o yılların efsaneleşen Macar milli takımı'nı 19 şubat 1959'da, İstanbul ismet Paşa stadyumu'nda 3-1 yenmesi oldu.

Türkiye Ligi, 1959'da Milli lig adı altında başladı. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Vefa, Karagümrük, Adalet, Beykoz, Istanbulspor, Ankara Demirspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü, Hacettepe, izmirspor, Göztepe, Karşıyaka ve Altay' dan oluşan 16 takım ile Milli lig gerçekleşti. Bu ligin ilk şampiyonu Fenerbahçe oldu.

Milli Lig'in kısa süre sonra Türkiye Ligi'ne dönüştürülmesi çalışmaları başladı. Hemen bütün illerin kulüpleri, profesyonel kulüpler kurarak Türkiye Ligi'ne katılmak için başvurdular. Bu büyük ilgi, 1963-1964 sezonunda Türkiye İkinci ligi'nin, 1967-1968 sezonundaysa Türkiye Üçüncü ligi'nin kurulmasına yol açtı. Takım sayısının fazla olması nedeniyle bu ligler zamanla kendi içinde bölündü. 1992-1993 sezonunda Türkiye ikinci ligi beş, Türkiye Üçüncü ligiyse on grup olarak düzenlenmiş durumdaydı.

1960’lı yıllarda Türk milli futbol takımı inişli çıkışlı bir grafik çizerken (Ankara'da iskoçya'ya 4-2'lik galibiyet [1960], Moskova'da SSCB'ye 2-0'lık galibiyet [1966], İstanbul'da Çekoslovakya'ya 6-0'lık yenilgi [1965], Silezya'da Polonya'ya 8-0'lık yenilgi [1968]); kulüp takımları Avrupa kupaları maçlarında sağladıkları başarılarla (Galatasaray'ın rumen Dinamo Bükreş ve Polonya'nın Bytom takımlarını eleyerek üçüncü tura yükselmesi [1962 -1963], yine Galatasaray’ın İrlanda'nın Waterford ve Çekoslovakya'nın Spartak Trnava takımlarını yenerek ikinci kez üçüncü tura yükselmesi [1968-1969], Göztepe'nin UEFA kupası'nda Fransa'nın Olympique Marseille, Romanya'nın Piteşti, Yugoslavya'nın OFK Beograd takımlarını eleyerek yarı finale kadar yükselmesi [1968-1969] vb.) dikkatleri çekti.

1970'li yıllarda türk futbolu gözle görülür bir duraklama içine girdi. Milli takım bazı başanlanna (Köln'de Almanya Federal Cumhuriyeti 1 - Türkiye: 1 [17 ekim 1971], İzmir’de Türkiye: 1 - Fatorya 0 [5 aralık 1971], Napoli'de İtalya: 0 - Türkiye: 0 [13 ocak 1971], İzmir’de Türkiye: 1 - SSCB: 0 [23 kasım 1975]), karşılık ağır yenilgilere de uğradı (Cracow’da Polonya: 5 - Türkiye: 1 [22 eylül 1971], Tiran'da Arnavutluk: 3 - Türkiye: 0 [14 kasım 1971], Lüksemburg'da Lüksemburg: 2- Türkiye: 0 [22 ekim 1972], Sofya'da Bulgaristan: 5 - Türkiye: 0 [8 mayıs 1974], Dublin'de Serbest İrlanda: 4 -Türkiye:0 [29 ekim 1975], İstanbul'da Türkiye: 0-Almanya Federal Cumhuriyeti: 5 [20 aralık 1975], Bursa'da Türkiye: 0- Cezayir:1 [28 şubat 1979]).

Bu yıllarda Avrupa kupalarında Bursa'nın Avrupa Kupa galipleri kupası'nda üçüncü tura yükselmesi, Trabzon’un Ingiltere şampiyonu Liverpool'u 1-0 yenmesi (1976), türk futbolu adına başarılı sonuçlar oldu.

Türk milli futbol takımı 1980-1986 arasında başarılı olamadığı gibi 14 kasım 1984'te İstanbul'da Ingiltere karşısında 8-0 gibi çok ağır bir yenilgiye uğradı.
1987’de D. Almanya'yı (3-1) yendi; önce berabere kaldığı (0-0) Ingiltere'ye (0-8), Romanya’ya (1-3) ve Yugoslavya'ya (2-3) yenildi.
1988’de Yunanistan'ı (3-1), D. Almanya'yı (3-1) yendi; İzlanda ile (1-1) berabere kaldı; Macaristan (0-1) ve Avusturya'ya (2-3) yenildi.
1989'da Yunanistan'ı (1-0), D. Almanya'yı (2-0), Avusturya'yı (3- 0) yendi; SSCB'ye iki kere (0-1 ve 0-2) ve İzlanda'ya (1-2) yenildi. 1990'da S. İrlanda ile (0-0) berabere kaldı; Danimarka’ya (0-1), Macaristan’a (1-4), S. İrlanda'ya (0- 5) ve Polonya'ya (0-1) yenildi. 1991'de Polonya'ya (0-1) yenildi. 1991'de 4 beraberliği (Yugoslavya ve ABD ile 1 -1, Tunus ve Bulgaristan ile 0-0), ve 6 yenilgisi (Polonya'ya 0-3, Ingiltere'ye iki kere 0-1, Faroe Adaları’na0-1, İzlanda'ya 1-5, S. İrlanda'ya 1 -3) oldu.
1992'de ise Türkiye 4 maçı kazandı (Lüksemburg 3-2, Danimarka 2-1, Bulgaristan 3-2, San Marino 4-1), bir maçı berabere bitirdi. (Finlandiya 1-1) ve 4 maçı da kaybetti (Almanya 0-1, Polonya 0-1, Ingiltere 0-4, Hol landa, 1-3).

Yine bu yıllarda türk takımlarının Avrupa kupalarında, yenilgileri yanında başarıları da oldu: Galatasaray'ın PSV Eindhoven'i 2-0, Rapid'i 2-0, Neuchatel'i 5-0, Stahl'ı 2-1 ve 3-0, Banik Ostrava'yı 2-1, Katowice'yi 2-1, E. Frankfurt'a 1-0 ve Roma'yı 3- 2; Beşiktaş’ın Göteborg'u 2-1, Dinamo Zagreb'i 1-0; Trabzonspor'un Wanderers’i 2-0, Barcelona'yı 1-0, Turku'yu 2-0, Grandjanski’yi 3-2, Lyon'u 4-3 ve 4-1; Fenerbahçe'nin Botev'i 3-1, Sigma'yı 1-0; Sakaryaspor'un Bekescsaba’yı 2-0 yenmeleri gibi. Genç milli takımın finalde Polonya'yı 2-1 yenerek Avrupa şampiyonu olmasıysa dönemin en büyük başarısıydı.

Yurtdışında futbol oynayan ilk türk futbolcuları Galatasaray’dan Sabri Mahir (1920, Fransa, Racing) ve Fenerbah: çe’den Bombacı lakabıyla anılan Bekir’ (1922, Almanya, Karlsruhe Phonix) oldular. Daha sonra GalatasaraylI Yusuf Ziya (Öniş), Siret, Sabit beyler İsviçre; Fenerbahçeli Burhan (Belge) ve Beykozlu Enver (Atafırat) beyler Almanya'da çeşitli futbol takımlarında oynadılar. 1950’li yıllardan başlayarak onları izleyenler şöyle sıralanabilir: Şükrü Gülesin (İtalya'da Lazio ve Palermo), Lefter Küçükandonyadis (İtalya'da Fiorentina; Fransa'da Nice), Bülent Esel (İtalya'da Spal), Bülent Eken (İtalya’da Salernita ve Palermo), Can Bartu (İtalya'da Fiorentina, Venezia ve Lazio), Metin Oktay (İtalya'da Palermo), Şükrü Ersoy (Avusturya'da Austria Almanya'da Hamburg SV), Ogün Altıparmak (ABD), Yasin Ûzdenak (ABD), Güngör Tekin (Kanada), Ender Konca (Almanya'da E. Frankfurt), Engin Verel (Almanya’da Herta Berlin; Belçika'da Anderlecht; Fransa'da Lille), Selçuk Yula (Almanya). Almanya'da doğan ya da yetişen Erhan Önal, ilyas Tüfekçi, Erdal Keser, Ahmet Keloğlu, Savaş Koç, Uğur Tütüneker, Mustafa Yücedağ, Kubilay Türkyılmaz, Mehmet Show vd. futbolcular, Avrupa’nın ve Türkiye’nin büyük takımlarında yer aldılar.

Türkiye'ye futbolun girip benimsenmesinden bu yana birçok yabancı antrenör geldi. Bunlar, ülkede futbolun gelişmesine katkıda bulundular. Türkiye'de iz ve ad bırakan yabancı futbol antrenörleri şunlar oldu: İngiliz (Hunter, Peter Mollay, Oscar Hold, Brian Brich, Malcolm Allison, Don Howe, Mansell); macar (Lemberg, Molnar, Lazsio, Mezsöly, Szekelly); İtalya (Puppo Sandro, Meazza, Remondini, Giovanni); alman (Rausch, Derwall, Biscup, Held, Hidding, Feldcampf. Piontek); avusturyalı (Bear, Melchior); rumen (lonescu, Neagu, Datcu); yugoslav (Abdullah Gegiç, Kaloperoviç, Ömeragiç, Stankoviç, Miliç, Militinoviç, Iviç, Veselinoviç, Spayic, Çiriç); brezilyalı (Didi); belçikalı (Urbein, Deekens). Bu antrenörlerden bazıları çalıştırdıkları takım dışında Türk milli futbol takımının antrenörlüğünü de yaptılar.

1987-1988 futbol sezonunda yeni bir sistem getirilerek, Ingiltere'de olduğu gibi Türkiye Futbol liglerinde de galibiyet alan takımlara 3, berabere kalanlara 1, yenilenlere sıfır puan verilmeye başladı. Günümüzde, Türkiye Birinci, İkinci, Üçüncü lig şampiyonalarının yanı sıra, Federasyon kupası ve kupa şampiyonu ile lig şampiyonu arasında "en büyük kupa” diye de adlandırılan Cumhurbaşkanlığı kupası, Birinci lig İkincisi ile Federasyon kupası İkincisi arasında da Başbakanlık kupası oynanmaktadır.
Liglerin kuruluşundan günümüze kadar şampiyon olan takımlar şunlardır:
Ad:  fut1.jpg
Gösterim: 1340
Boyut:  93.4 KB Ad:  fut3.jpg
Gösterim: 1484
Boyut:  38.3 KB Ad:  fut2.jpg
Gösterim: 1206
Boyut:  84.1 KB

BAKINIZ
Beşiktaş Spor Kulübü Kuruluş Tarihi
Galatasaray Spor Kulübü Kuruluş Tarihi
Fenerbahçe Spor Kulübü Kuruluş Tarihi
Son düzenleyen Safi; 23 Ekim 2016 23:43