Arama

Fenerbahçe Spor Kulübü Kuruluş Tarihi

Güncelleme: 8 Mart 2017 Gösterim: 125.844 Cevap: 29
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
5 Eylül 2007       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam

Fenerbahçe Spor Kulübü (FB)

Ad:  fener.jpg
Gösterim: 1569
Boyut:  42.4 KB

Türk spor kulübü.
Sponsorlu Bağlantılar

Fenerbahçe Futbol Kulübü adıyla 1907 ilkbaharında Nurizade Ziya (Songülen), Ayetulluh, Necip (Okaner), Haşan Sami (Kocamemi) ve Asaf (Beşpınar) beyler tarafından kuruldu. İlk amblemi Fenerbahçe Burnundaki “Işık Saçan Fener”, ilk renkleri de san beyaz olan kulübün kuruluşu resmen 1908’de tescil edildi. 1910- 11 sezonunda adı Fenerbahçe Spor Kulübü, renkleri de sarı lacivert olarak değiştirildi. FB günümüzde futbol dışında atletizm, basketbol, boks, eskrim, güreş, jimnastik, kürek, masa tenisi, su topu, tenis, voleybol, yüzme ve yelken gibi spor dallannda da etkinlik göstermektedir.

FB futbol takımı, kuruluşundan kısa süre sonra, 1911-12 ve 1913-14 İstanbul Pazar Ligi şampiyonluklarını kazandı. 1914-15’te İstanbul Şampiyonluğu Ligi birinciliğini, 1920-21, 1922-23’te de İstanbul Cuma Ligi şampiyonluğunu elde ederek başarılarını sürdürdü. Cumhuriyet döneminde İstanbul Ligi’nde dokuz kez (1929-30, 1932-33, 1933-34, 1934-35, 1935-36, 1936-37, 1943- 44, 1946-47, 1947-48), İstanbul Profesyonel Ligi’nde üç kez (1952-53,1956-57,1958-59), Türkiye Birinci Ligi’nde 11 kez (1960-61, 1963-64, 1964-65, 1967-68, 1969-70, 1973- 74, 1974-75, 1977-78, 1982-83, 1984-85, 1988-89) birinci oldu. Türkiye (Federasyon) Kupası’m dört kez (1967-68, 1973-74, 1978-79, 1982-83), Başbakanlık Kupası’m altı kez (1945-46, 1946-47, 1950-51, 1973- 74, 1980-81, 1988-89), Cumhurbaşkanlığı Kupası’m da altı kez (1968-69, 1973-74, 1975-76, 1980-81, 1984-85, 1989-90) aldı. Türk futbol tarihinde uluslararası alanda ilk şampiyonluğu 1967’de Balkan İkincileri Ku- pası’nı (bak. Balkan Kupası) kazanan FB elde etti.

FB’nin 1913’te bireysel, 1920’lerde de takım olarak etkinlik göstermeye başladığı atletizm dalında önemli uluslararası başarılan vardır. FB’li atlet Ruhi Sarıalp’in 1948 Londra Olimpiyat Oyunları’nda üç adım atlamada 15.02,5’lik derecesiyle elde ettiği bronz madalya, Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’nin atletizm dalında aldığı ilk (ve tek) madalyadır. Barselona’daki 1955 Akdeniz Olimpiyatlarında gene FB’li atlet Ekrem Koçak 800 m ve 1500 m’de birinci olmuştur. Kürek dalında da FB’li Tonguç Tursan 1954’te Almanya’da düzenlenen uluslararası nitelikteki Altın Skif yarışmasında birinci, Barselona’daki 1955 Akdeniz Oyunları nda ikinci olmuştur. 1944’te kurulan FB Basketbol takımı ilki 1954-55’te olmak üzere yedi kez İstanbul Basketbol Ligi; ilki 1956-57’de olmak üzere dört kez Türkiye Basketbol Ligi, 1966-67’de Türkiye Basketbol Kupası şampiyonu olmuş ve iki kez (1989-90, 1990-91) Cumhurbaşkanlığı Kupası’m kazanmıştır.

Fenerbahçe’nin spor tesisleri arasında Kadıköy’deki 35 bin kişilik Fenerbahçe Stadyumu, Kalamış Denizcilik Lokali, Dereağzı’ndaki kapalı spor salonu ve çim antrenman sahası bulunmaktadır.


Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2017 07:21
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  1.jpg
Gösterim: 736
Boyut:  32.8 KB
Fenerbahçe spor kulübü

türk spor kulübü.
Sponsorlu Bağlantılar
İstanbul'un Kadıköylü gençleriyle (Nurizade Ziya [Songülen], Bahriyeli Necip [Okaner] ve Ayetullah Bey) Saint Joseph fransız okulu öğrencilerinin birleşmesiyle kuruldu (1907). Kulübün renkleri ilk yıllarda sarı-beyazdı, sonradan sarı-laciverte çevrildi. ikinci meşrutiyet'in ilanıyla dernek kurmak serbest bırakılınca Cemiyetler kanunu'na göre resmen tescil edilen ilk spor kulübü Fenerbahçe oldu (1908).

Aynı yıl İstanbul futbol ligi'ne katılan kulüp, 1911-1912 mevsiminde bu ligde ilk şampiyonluğunu kazandı. Futbolun yanı sıra atletizm, boks, jimnastik, eskrim, bisiklet, güreş, hokey yüzme, yelken, tenis, kürek gibi spor dallarında da faaliyete geçildi Fenerbahçe, 1966-1967 Balkan kupası’nda şampiyon oldu. Bu şampiyonluk, türk futbol tarihinde uluslararası alanda kazanılan ilk başarıydı. Bu başarıdan başka atletizmde Avrupa şampiyonaları ve Olimpiyat oyunlarında da fenerbahçeli atletler adlarını duyurdular. Bunlardan Ruhi Sarıalp 1952 Helsinki olimpiyatlarında üç adım atlamada üçüncülük elde ederek olimpiyatlarda madalya alan ilk türk atleti olma başarısını sağladı. Fenerbahçe, ayrıca Dünya futbol karması'na ilk futbolcuyu (İsa Ertürk, 1982), Avrupa Basketbol karması'na ilk basketbolcuyu (Efe Aydan, 1982) veren türk kulübü oldu.

Fenerbahçe futbol takımı, Avrupa kupalarında Nice, Manchester city, Csepel, MTK, Botorago, Arges Piteşti ve Bordeaux gibi ünlü takımları yenme başarısını oûslatdi.
Ad:  1.gif
Gösterim: 1143
Boyut:  89.0 KB

Fenerbahçe futbol takımı 11 kez İstanbul amatör lig şampiyonluğunu, 2 kez İstanbul şilt şampiyonluğunu, 3 kez Türkiye şampiyonluğunu, 6 kez Milli küme şampiyonluğunu, 6 kez Başbakanlık kupası'nı, 3 kez İstanbul profesyonel lig şampiyonluğunu, 11 kez Türkiye ligi şampiyonluğunu (1959-60, 1961-62, 1962-63, 1964-65, 1967-68, 1969-70, 1973-74, 1974-75, 1977-78, 1982-83, 1984-85, 1988-89), 4 kez Federasyon kupası nı, 6 kez Cumhurbaşkanlığı kupası'nı, 1 kez İstanbul kupa- sı'nı, 1 kez Spor toto şampiyonasını, 9 kez Spor yazarları kupası'nı, 3 kez Donanma kupası'nı kazandı. Basketbol takımı ilk defa 1991 yılında Türkiye lig şampiyonu oldu. 2 kere Cumhurbaşkanlığı kupası ve 2 kere de Gençlik ve spor genel müdürlüğü kupası'nı aldı.
Fenerbahçe futbol kulübü, futbol ve basketbolün dışında çeşitli spor dallarında da birçok Türkiye birinciliği elde etti.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 01:59
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

1899; Fenerbahçe’nin Gerçek Kuruluş Yılı


Ad:  tarihce_5.jpg
Gösterim: 901
Boyut:  17.5 KB

Burada dikkati çeken en önemli nokta; Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stocking FC ismi altında 1899 yılındaki bu ilk girişimindeki öncülük yapan gençler ile, ilerideki yıllarda kurulacak olan Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında toplanan gençlerin genelde aynı kişiler olacağıydı. Dolayısıyla FENERBAHÇE KULÜBÜ kuruluşunu gayri resmi olarak 1899 yılında gerçekleştirmiş, ne var ki iki kez kapatılmaları nedeni ile faaliyetlerine, ancak resmi kuruluş yılları olan 1907 yılında geçebilmişti.

Görülen odur ki; Black Stocking F.C. ya da Kadıköy Futbol Kulübü isimleri, amaç karşısında birer araçtırlar.
Ayrıca İstanbul’da kurulan futbol kulüplerinin listeleri incelendiğinde de; Moda Futbol Kulübü (1896), Cadi-Keuy Football Club (1899) ve Imogen (1900) takımlarının İngiliz uyruklular tarafından, Elpis (1900) takımının Rumlar tarafından, Black Stocking (1899), Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerinin ise Osmanlı uyruklular tarafından kurulmuş oldukları da zaten görülmektedir.

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 00:04
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Kadıköy ve Fenerbahçesi


Ad:  fen2.jpg
Gösterim: 506
Boyut:  10.9 KB

İstanbul’un Kadıköy yakası; Allah’ın, yeryüzünü yaratırken kesinlikle ayrıcalıklı davrandığı bir eşsiz yöre... Tarihlerin henüz 1900 yılına ulaşmadığı İstanbul’da, Kalamış’ıyla, Fenerbahçe’siyle, Caddebostan’ı Suadiye’si Moda’sı ile adeta bir rüya beldesi... Göz alabildiğine bomboş arsalarla yemyeşil çayırlara sahip bu yörede, doğanın insanları spor yapmak için sanki teşvik ettiği yıllar...
Ve de, İstanbul’un silüeti deniz üzerinde uzaklardan perde perde yansıyıp dalgalanırken, Fenerbahçe Burnu’nda yanıp sönerek yol gösteren bir fener Türk sporuna önderlik edeceği bir kulübe sembol olmanın da gururu içinde, Adalar’a, Marmara’ya, daha da ötesi uzak yıllara doğru aynı şevkle ışık saçacağı günlerin özlemi ile çakıp durmaya başlamıştı sanki... Ve de Kadıköy, o dönemlerde en güzel semti olan Fenerbahçesi’nin bağrından çıkaracağı takımını önce yakınlara, sonra da yarınlara armağan edeceği günleri bekliyordu gayri...

Kuşdili Çayırında İlk Futbol Oyunu

Ad:  fen3.jpg
Gösterim: 601
Boyut:  11.6 KB

İlk futbol oyununun, bugünkü anlamıyla ilk kez 1823 yılında İngiltere’de oynanmaya başlamasının üzerinden neredeyse yıllar ve yıllar geçmişti. Nihayet tarihler 1890’lı yıllara ulaştığında, Moda’da oturan İngiliz’ler de bu keyifli spordan iyice etkilenmiş ve o yemyeşil arsaların bulunduğu Kadıköy’ün geniş alanlarında, futbolu oynamaya başlamışlardı. Seyri çok keyifli bu oyunun, çevredeki Türk gençlerinde de ilgi uyandıracağı ve de bu sporu onlara sevdireceği pek tabii idi ve hatta da kaçınılmazdı. Ama ne var ki, o sıralarda süren monarşi rejimi nedeniyle Müslüman Türkler için cemiyet kurmanın ve hatta mevcut cemiyetlere dahi üye olmanın yasak olmasından dolayı, Kadıköy Çayırlarında top koşturan İngiliz gençlere yine ancak Rum gençleri eşlik edebilmekteydi. Yine de, hemen her akşamüstü bilhassa Kuşdili Çayırında yapılan bu futbol maçları ya da antrenmanları, Kadıköy halkının büyük bir kesiminin ilgisini çekmekte, genellikle akşamüstleri zevk için de olsa oynanan bu futbol oyunu için, Kalamış’tan, Moda’dan, Kuyubaşı’ndan, ve hatta Haydarpaşa civarlarından gelecek öbek öbek halkı, gününe ve hava durumuna göre küçük ya da büyük kümeler halinde bu oyunu seyretmeye yöneltmekteydi. Kadıköy halkının ekserisi ikindi sularında ayaklanır, günlerden Cuma ve Pazar değilse yani Kurbağalıdere’nin kenarındaki salaş tiyatroda Komik Hasan’ın tuluat kumpanyası oynanmıyorsa Kuşdili Çayırı’na doğru yola koyulurlardı. Yok, eğer günlerden Cuma ya da Pazar ise de, Moda’ya doğru ya da şimdiki Fenerbahçe Stadyumu’nun bulunduğu Papazın Çayırı’na doğru yola koyulurlardı . Omuzdaş kılıklı, burma bıyıklı tüylü tüysüz gençler, yanlarında boy boy çocuklarla hanım nineler ve de orta yaşlı hatunlar, Arap bacılar, ahretlikler, kahvede pineklemekten usanan efendi kişiler, burada çayırı çepeçevre kuşatır, kadınlar getirdikleri kilimleri yayarlar, erkeklerin kimi toprağa bağdaş kurar, kimi büyükçe bir taşa oturur, kimi ayakta dururdu. Sucusu, dondurmacısı, kağıt helvacısı, simitçisi, baloncusu, Eyüp oyuncakçısı velhasılı satıcıların her çeşidi burada arzı endam eyler, burayı adeta panayır yerinden farksız kılardı. Ortadaki saha olacak alanda ise, kapı gibi gövdeli, başları açık, renk renk gömleklerinin kolları sıvalı, göğüsleri fora, bacaklarından dizkapaklarına kadar şortlu bir alay adam soluk soluğa koşuşurlar, birbirlerine çarpıp çarpıp, alt alta üst üste mecelleşirler, güya da top oynarlardı. Oynanan bu futbollardan örnek alan bazı gençler, Kadıköy’ündeki arsalarda ya da geniş çayırlarda onlar gibi top oynamaya heveslenir, karman çorman bir biçimde, bir harradır bir gürradır gider, topa en çok vuranla onu en havalara yükselten erbab sayılırdı. Ne var ki bir süre sonra, bir başka deyişle 1900’lü yıllara iyice yaklaşılmasıyla birlikte, Moda’da oturan İngiliz gençlerinin artık modern futbolu oynamaya başlamaları ve dolayısıyla da oynadıkları futbolu daha seyredilir bir halde sunmaları, kendilerini hayran hayran seyreden Kadıköy’lü gençlerin yüreklerinde birtakım kıpırdanmalara sebep oluyor, onlar gibi organize bir takım kurma isteklerini ise, vazgeçilemez bir tutkuya dönüştürmeye başlıyordu.

Ad:  fen4.jpg
Gösterim: 424
Boyut:  17.6 KB

Kadıköy Football Association


1890’lı yıllarda İstanbul Moda’da yaşayan İngiliz ailelerinden La Fontaine, Giraud, Whittall, Charnaud, Pears, Armitage aileleri Kadıköy ve Moda’nın çayırlarında kendi aralarında bu oyunu yeni yeni oynamaya başladıklarında, İzmir’de yaşayan İngiliz aileleri, Bornova çayırlarında bu oyunu çoktan oynamaya başlamışlardı bile. Zira sosyal ve idari bakımdan payitaht İstanbul’a uzak ve rahat iki şehir olan Selanik ile İzmir, 1870’li yıllarda Osmanlı’nın futbol oyunu için ilk taraftar bulduğu toprakları oluyor, futbol oyunu o dönemlerde dini inançların da etkisi ile Müslüman Türkler arasında gelişemediğinden, böylece de Osmanlı toprakları üzerinde ilk defa gayrimüslim ve levanten (ülkede yerleşmiş bulunan yabancı uyruklu) vatandaşlar tarafından oynanıyordu.

Moda’da futbolla tanışan ilk ailelerin İstanbul’da İngiltere elçiliği personeli görevlileriyle aralarında yaptıkları maç rekabetini, 1894 yılında İzmir’de “Football Club Smyrne”nin kurulması ile birlikte İstanbul - İzmir rekabeti izlemeye başlıyordu (*3). İzmir’de futbolun öncülüğünü yapan James La Fontaine, 1889 yılında İstanbul’a yerleştiğinde, Kadıköy’de İngilizlerin futbol-rugby karışımı bir oyun oynadıklarını görmüş ve onlarla kısa zamanda dostluk kurarak, daha iyi bildiği futbol oyununu onlara kabul ettirmişti. Tarihler 1897 yılını gösterdiğinde, James La Fontaine ve arkadaşları Kadıköy yakasında ilk kez bir futbol takımı olarak Kadıköy Football Association adı altında toplanıyor, takımı oluşturan İngiliz, Rum, Ermeni gençleri, genelde İstanbul’a sefere gelen İngiliz gemicilerle oynadıkları oyunlarını Kadıköy’ün çayırlarında sürdürüyor, ve her akşamüstü (ilk bölümde geniş bir biçimde sunduğumuz) o kalabalık izleyici kitlesine de seyrettiriyorlardı. Bu müsabakalar halkın öylesine ilgisini çekmişti ki “Football Association” takımı, iki yıl içerisinde “İzmir Karması” ile karşılıklı olarak futbol maçları yapmaya yönelmişti.

“BLACK STOCKING FC” Kuruluyor

Ad:  fen5.jpg
Gösterim: 564
Boyut:  17.1 KB

Ne var ki, Sultan 2. Abdülhamid’in padişahlığının sürdüğü o dönemde, mevcut monarşi rejiminin korunması amacıyla Türk gençlerinin dernek kurmaları yasaktı. Bu durum ise, yabancı ve azınlıkların top koşturdukları kendi topraklarında futbol oynamanın imkan ve zevkinden mahrum olan ve onların aralarına karışarak oynamak istedikleri bu cazip oyunu ancak gıpta ile seyretmekle yetinen Kadıköylü Müslüman Türk gençleri arasında, sadece üzüntü değil aynı zamanda tabii ki öfke ve hırs da uyandırıyordu. İşte her türlü tehlikeyi göze alan bu gençlerden, deniz öğrencisi Fuat Hüsnü (Kayacan), eski hariciyecilerden Reşat Danyal ve Mehmet Ali ile, Kuşdili’nde Papazın Çayırı adı verilen topraklarda meşin yuvarlağa vuruşlar yapan arkadaşları bu özlemin sona ermesini amaçlıyorlar, ve 1899 yılında da, devrin hafiye ve jurnalcilerinin dikkatlerinden kaçmak ve hışımlarından korunmak amacıyla bir İngiliz adı altında Black Stocking FC (Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü) ‘nü kuruyorlardı. Ancak siyah çorap ve kırmızı üst formaları ile Türk gençlerinin oluşturduğu bu ilk Türk spor ve futbol topluluğu daha ilk maçlarında hafiyelerin baskınına uğruyor ve hemen dağıtılıyordu.

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 00:08
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Istanbul'da İlk “FUTBOL LİGİ” Günleri


Evet, istibdat; bir başka değişle o dönemki mevcut “mutlak hakimiyet” rejimi, yurdumuzda cemiyet kurmak ya da bu bünyede spor yapmak hakkını Türklere yasak etmekteydi. İşte sırf bu nedenle, Fuat Hüsnü (Kayacan) Bey ve tamamen Türk gençlerinden oluşan arkadaşlarının Fenerbahçe Spor Kulübü’müzü kurma teşebbüsleri, gerek 1899 yılında Türkçe isim vermeden bir İngiliz ismi altında kurmak istedikleri “Black Stocking F.C./Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü” olsun, ve gerekse de 1902 yılında bu kez isim değiştirerek kurmak istedikleri “Kadıköy Futbol Kulübü” olsun, sarayca engellemişti. Bu durum ise, ülkemizde kurulan ilk spor kulüplerinin yabancılar ile gayrimüslimler tarafından oluşmasına sebep olacak , Türk sporunun kulüpler yolundaki gelişimini ise en az 5 yıl geciktirerek, yurdumuzda futbol ağırlıklı sporun temelinin “yabancı egemenliği ve anlayışı” ile atılması neticesini doğuracaktı.


Nitekim, Kadıköy Futbol Kulübü’nün mevcut bu rejim nedeniyle hemen kapatılarak dağıtılmasının ardından, 1902 senesinde James Lafontaine ile Horace Armitage isimli kişiler hemen hemen tamamı İngiliz’lerden oluşan “Cadıkeuy Football Club“; (Kadıköy Futbol Kulübü) isimli futbol takımını kuruyor ve kuruluşunun iznini de alıyordu (*10). Bunu, 1903 senesinde Moda’da oturan İngiliz gençlerin “Moda Football Clup”, 1904 senesinde de Kadıköylü Rum vatandaşların “Elpis (Ümit) Futbol Takımı”nı kurmaları izliyordu. Aynı yıl İngiliz elçilik gemisi “İmogene” nin de aynı isimde bir futbol takımı kurması üzerine, Türkiye’deki ilk lig organizasyonunu gerçekleştiren James La Fontaine, 1904 senesi sonbaharında “Constantinople Football Liege” (İstanbul Futbol Ligi) adı ile İstanbul’daki ilk futbol ligini kuruyordu.


Cadıkeuy (Kadıköy), Moda, Elpis ve İmogene takımlarının oluşturduğu ligdeki organizasyon olan “Pazar Ligi” ismi altında yapılan bu maçlar, bugünkü Fenerbahçe Stadının bulunduğu Papazın Çayırı’nda sürüyor ve halk tarafından da büyük bir ilgi ile takip ediliyordu. 1904 tarihindeki ilk Pazar Ligi şampiyonluğunu İmogene Takımı, 1905 yılındaki ikinci Pazar ligi şampiyonluğunu ise Cadıkeuy (Kadıköy) Futbol Takımı kazanıyordu. Tarihler 1905 yılını gösterirken , Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) öğrencileri tarafından okulun çatısı altında kurulan Galatasaray Futbol Takımı, Kadıköy’deki Papazın Çayırı mevkiinde Kadıköy Frerler Mektebi (Saint Joseph) takımı ile maçlarına başlıyor ve 1906 yılından itibaren de İstanbul Futbol Ligine resmen katılıyordu.

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 00:08
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

1907, Resmi Kuruluşa Doğru

Ad:  tarihce_9.jpg
Gösterim: 802
Boyut:  14.0 KB

Gayri takvimlerin o en güzel yıl olan 1907 yılının ilk yapraklarını gösterdiği günler... Sultan 2. Abdülhamid Han, 33 yıllık saltanatının baskılı rejime dayalı son yılını yaşamakta olduğunun sanki farkında. Saltanatı ile uğraşanlarla boğuşmaktan futbol topu peşinde koşturanlarla uğraşmaya ayıracak pek fazla vakti ve de gönlü kalmadığından bu tür oluşumlara karşı uygulattığı baskıyı da, resmi de olmasa biraz gevşetmiş. Zaten gayri müslimler ile yabancılarca ortalama on yıldır oynanmakta olan futbol oyununa gözleri ve de gönülleri biraz da alışmış. Kadıköy yakasındaki Kördere Sahası ile Kuşdili Çayırı’nda, o ilk yıllarda göz açtırmayan top uçurtmayan saraylı hafiyelerden görünürde eser kalmamış, Türk gençleri, resmi formalı olmasa da buralarda sanki rahat rahat top koşturur bir halde. Gerçi, bir jimnastik kulübü olarak “Beşiktaş” ile, Fransız Mektebi Takımı hüviyetini arkasına almış bir futbol kulübü olarak “Galatasaray”, kuruluş faaliyetlerini İstanbul yakasında gerçekleştirebilmiş ama, karşı kıyı Kadıköy yakası o dönem için adeta bir başka belde, adeta İstanbul’a taşra...
Nihayet, artık bu yakada da beklenen günlerin yakınlığı hissedilmekte. Kadıköy yakasında da güneş bir başka parlak, bahçelerde çiçekler bir başka güzel açmakta. Fenerbahçesi’nde de kanaryalar bir başka ötüp, burundaki fener sanki bir başka parlak çakmakta. Zira, halkın içinden çıkacak ilk Türk kulübünün kuruluşu için kararın ve de onayının alınacağı çok önemli günlerin çoğu geçmiş, azı ise sanki artık gelmekte...
Ad:  tarihce_10.jpg
Gösterim: 759
Boyut:  8.0 KB

İşte, içinde bulundukları tarihin de desteğinden güç alan Kadıköy’lü gençlerden, Hariciye Nazırı Asım ve Server Paşa’ların torunu Londra Sefareti Başkatibi Nuri Bey’in oğlu Ziya (Songülen) Bey ile Harekat Ordusu Feriki (tümgeneral) Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve de ünlü edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey’in yeğeni Enver Necip (Okaner) Bey, Necip Bey’in Moda Başpınar sokak 3 numaralı evinin selamlık katında yaptıkları bir görüşme sonucunda kuracakları takımın ilk fikir harcını atıyorlardı. Gerekli olan parayı da finanse edecek olan dönemin zenginlerinden Saint Joseph mezunu Mühendis Nurizade Ziya Bey’e kulübün kurucu başkanlık şerefini, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey’e katiplik (sekreter) görevini, Bahriye Subayı Necip Bey’e de kaptanlık ve veznedarlık (sayman) görevini veriyorlardı.

Aynı görüşmede varılan fikir birliği ile de ; kuracakları kulübün adını oturdukları semtin güzelliğinden esinlenerek Fenerbahçe yapacaklar, amblemlerini Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan fenerden, formalarındaki renkleri ise Fenerbahçesi’ndeki ilkbaharın sevimli müjdecisi papatyaların kıskançlık ve temizlik sembolü olan renklerinden yani sarı ile beyazdan alacaklardı.
Ertesi gün “Baker Mağazası”ndan forma kumaşları alınıyor, Fener armalı kırtasiye malzemelerinin siparişleri veriliyor ve de dönemin güya Futbol Federasyon Başkanlığı görevini üstlenmiş kişisi James Lafontaine ile yapılan bir sohbette de sanki kendisinden icabet alınıyordu. Artık kurulacak olan kulübün ismi, başkanı, amblemi ve formaları seçilmiş, mesele sadece formaları giyerek bu ismi tescil ettirecek 11 Türk gencinin bir araya getirilmesine kalmıştı. Bu konuda da en mühim rolü St. Joseph Mektebi Türkçe Öğretmeni Enver (Yetiker) Bey üstleniyordu.

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 00:10
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

“Fenerbahçe Futbol Takımı”nın ilk kadrosu kuruluyor

Ad:  tarihce_11.jpg
Gösterim: 629
Boyut:  14.0 KB

Güneş bu defa, o en güzel yıl olan 1907 senesi ilkbaharının serince bir Pazar gününü aydınlatıyor ve Fenerbahçe semti de bu kez, ismini yıllarca şerefle temsil edecek olan bir kulübün ilk temsilcilerinin ilk kalabalık gövde gösterisine sahne oluyordu. O gün, Kadıköy’ündeki Kuşdili Çayırı’nda İngiliz ve Rum takımları arasında oynanan bir futbol maçını seyrettikten sonra St. Joseph Mektebi talebelerinden oluşan bir grup, Moda İskelesi’nden sandallara biniyor ve koyun karşı kıyısında randevu mahalleri olan Fenerbahçesi’ne geçiyorlardı. Nuri zade Ziya (Songülen) Bey ve Ayetullah Bey ile Sami Paşa zade Sezai Bey’in yeğeni Bahriye zabiti Necip (Okaner) Bey, Hintli lakaplı Mühendis Asaf (Beşpınar) Bey ve St. Joseph Mektebi Türkçe öğretmeni Enver (Yetiker) Bey isimli gençler, burada daha evvel gelmiş olan Hasan ve Hüseyin (Dalaklı), Galip (Kulaksızoğlu), Nasuhi Esat (Baydar), Yanya’lı Şevkati, Elkatipzade Mustafa ve kardeşi Hamdan, Çerkes Sabri, Hayrullah, Hakkı Saffet (Tarı), Hasan Sami (Kocamemi) Bey’ler ile buluşuyorlardı.

Çoğunluğunun, yakında kurulacak oldukları takımın ilk oyuncularını teşkil edecek olan bu gençler için o gün, Ziya Bey’in İngiltere’den getirttiği; önü ve kolları düğmeli olan sarı beyaz yollu bol formaları, lacivert şort pantolonları ve sarı löverli yün çorapları ile, Fenerbahçe’nin çayırlarında ilk antrenmanlarını yapacakları gündü. Kısa zamanda çevrenin futbola kabiliyetli gençlerini de kendi etrafında toplayan bu kulüp, bugün için büyük bir kıymet ifade eden ilk kadrosunu, olası olarak; Hintli Asaf – Necip, Ziya – Hasan, Hassan, Sabri – Nasuhi, Şevkati, Galip, Hüseyin, Hayrullah terkibinde; ya da Asaf – Ziya, Sami – Ayetullah, Mazhar, Necip – Fethi, Galip, Hüseyin, Hasan, Nevzat şeklinde oluşturuyordu.
Başta da değindiğimiz üzere, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stocking FC ismi altında 1899 yılındaki ilk girişiminde öncülüğünü yaptığı gençler ile, Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve ilerideki yıllarda kurulacak olan Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında toplanan gençler, aslında yıllardır aynı ideali sürdüren hep aynı kişilerdi. Ama ne var ki iki kez kapatılmaları, yasal faaliyetlerine ancak resmi kuruluş yılları olan 1907 yılında geçebilmelerine olanak kılmıştı.

Bir başka deyişle; Black Stocking F.C. ile, aynı amacı ve kaderi paylaşan Kadıköy Futbol Kulübü’nün isimleri, “Fenerbahçe Spor Kulübü”nün kuruluşu yolunda “amaç karşısında birer araçtı “. Israrla tekrar ettiğimiz bu durum karşısında, 1940 yılında yapmış oldukları haklı bir tüzük değişikliği ile kuruluş senelerini 1909 senesinden 1903 senesine aldıran Beşiktaş Kulübü’nün ( Bereket Jimnastik Kulübü) de gerçekleştirdiği gibi, Fenerbahçe Spor Kulübümüz olarak tüzüklerimize geçirmemiz ve de yazılı bir deklarasyonla kamuya ilan edip düzeltmemiz gereken gecikmiş gerçek odur ki; Fenerbahçe Spor Kulübünün kurulduğu yıl 1899’dur.

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 00:11
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Kuruluşu Tescil Olunan İlk Türk Kulübü; Fenerbahçe

Ad:  tarihce_12.jpg
Gösterim: 640
Boyut:  17.1 KB

Nihayet, 23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyetin ilanını takiben, yurtta dernek ve kulüp kurma hakları herkese resmen tanınıyor, böylece, Ziya, Ayetullah, Necip ve Enver Bey’lerin önderliğinde kurulmuş bu yeni kulüp tescil edilerek, Fenerbahçe’ye, cemiyetler kanununa göre kuruluşu resmen tescil olunan ilk Türk kulübü olmak şerefi kazandırılıyordu.
Kulübün ilk kurucu üyelikleri ise ;
1) Ziya (Songülen),
2) Ayetullah Bey,

3) Necip (Okaner),

4) Galip (Kulaksızoğlu),

5) Hassan Sami (Kocamemi),
6) Asaf (Beşpınar)
şeklinde başlıyor ve olası diğer üyelikler de;
7) Enver (Yetiker),
8) Şevkati (Hulusi Bey),

9) Fuat Hüsnü (Kayacan),

10) Hamit Hüsnü (Kayacan)
11) Nasuhi (Baydar),...
isimleriyle devam ederek sıralanıyordu. Konu ile ilgili olarak; ömrünü adadığı “Fenerbahçe Kulübü Tarihi” konusunda, özellikle arşiv ve bilgi toplamada en zorlandığımız kuruluş yılları dönemleri ile ilgili en güvenilir araştırmaları gerçekleştirmiş olan merhum yazar Dr. Rüştü Dağlaroğlu’na ait (eski Türkçe ile yazılmış notları şu an deşifre çalışmaları yapan oğlu Sayın Müzdat Dağlaroğlu’nun arşivinde) Fenerbahçe tarihine ışık tutmakta olan not defterindeki tarihi notlar arasında ; “kulübün 1939 Nizamnamesinde ilk 30 kurucu üyenin isminin sıralandığı, ne var ki, kurucu olan ilk 6 üye arasında yer alması gereken Hassan Sami (Kocamemi)’nin bile bu listede isminin bulunmayışının, kendisini listenin doğruluğu hakkında haklı olarak kuşkuya düşürdüğü ifadesi” de ayrıca belirtilmektedir.

İstanbul Şampiyonluğu Ligi

Ad:  tarihce_13.jpg
Gösterim: 571
Boyut:  13.9 KB
1908 yılında ilan edilen 2. Meşrutiyetin ilanı ile tanınan dernek kurma serbestliği sonucunda İstanbul’da kurulan Türk kulüplerinin sayısı çığ gibi artıyor, Anadolu, Beykoz, Vefa Futbol Kulüpleri de, sırf 1908 senesinde resmen kurulup tescil edilen Türk kulüpleri arasında yerini alıyordu. Kısa zamanda Türk kulüplerinin sayılarındaki bu artış ise, İstanbul’da yeni bir ligin kurulması ihtiyacını doğuruyor, bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan Cuma günleri oynanacak bir lig olan, Cuma Ligi adıyla yeni bir lig kuruluyordu. Takımların sayılarının hızla artmasıyla, İstanbul’da futbol alanlarının sayısı da çoğalmaya başlamıştı. Anadolu yakasında; Kadıköy’deki Kuşdili Çayırı, şimdiki stadın bulunduğu yerdeki Papazın Çayırı, Yoğurtçu Deresi yanındaki Altınordu’nun Kördere Çayırı, Dereağzı’nda Kemikçi Çayırı, Baklatarlası, İbrahimağa sahası ile, Rumeli yakasında; Taksim, Talimhane, Bakırköy, Baruthane, Karagümrük, Çukurbostan, Süleymaniye, Güzelbahçe, Beyazıt Harbiye Nezareti sahaları, ve de Boğaz’ın Anadolu kesiminde ise; Anadoluhisarı, Küçüksu Er Meydanı, Beykoz Ortaçeşme sahaları mevcut sahalara eklenmişti.

Ad:  tarihce_14.jpg
Gösterim: 623
Boyut:  13.6 KB
Kuruluşu 1908 yılında resmen tescil olunan Fenerbahçe Spor Kulübü, sarı beyaz olan renklerini 1909 sonbaharında sarı laciverte çevirmiş , 1909 -1910 sezonuyla birlikte de İstanbul Futbol Ligine Galatasaray’dan sonra katılan ikinci Türk takımı olmuştu. İşte, dünyanın en hırslı ilk 5 derbisinden biri olan Fenerbahçe – Galatasaray kulüpleri arasındaki ezeli rekabet, ilk defa 17 Ocak 1909 tarihinde Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi ) öğrencilerinin takımı ile, yeni kurulmuş bir semt takımı maçı şeklinde başlamış, ve bu tarihten itibaren de o dönemlerdeki İstanbul futbolundaki şampiyonluklar genelde bu iki Türk takımı arasında paylaşılarak, Türk futbolunun artık bir varlık olarak ortaya çıkması sonucunu doğurmuştu.

Kuşdili Spor Kulübü’nün Bünyeye Katılması


Ad:  tarihce_15.jpg
Gösterim: 643
Boyut:  20.6 KB

Fenerbahçe, “İstanbul Şampiyonluğu Ligi”ne ilk kez katıldığı 1909 – 1910 sezonunda beşinci oluyordu. 1910 yılı liginin başlamasına kısa bir süre kala da kulüpten ayrılmalar ve mali zorluklar nedeniyle, Üsküdar Kulübü ile birleşmesi gündeme gelmişti. 1910 senesi Eylülünde, Koço’nun Mühürdar Gazinosu’nda yapılan müşterek toplantı sonucunda, gerçekleştirilmesi istenen Üsküdar - Fenerbahçe Kulübü teklifi, üyeler tarafından kabul görmedi. Buna karşılık, Kuşdili Kulübü Başkanı iken Fenerbahçe’ye katılan Elkatip Zade Mustafa Bey, Kuşdili Kulübü’nü Fenerbahçe’ye katmayı başardı ve bu başarısıyla da Fenerbahçe’yi çok zor günlerinde güçlendiren, geleceğini aydınlatarak güven altına alan ve takımı yücelten kişi olarak kulüp tarihine geçti.

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 00:13
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

İlk Namağlup Şampiyonluk


Kadrosunu yeni gençlerle geliştiren ve güçlendiren bu Fenerbahçe 1911- 1912 liginde hiç yenilmeden şampiyon oluyordu. Bu şampiyonluğun en önemli yönü ise, Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğu ile İngiliz ve Rum takımlarının şampiyonluklarının tamamen sona ermesi ve bu tarihten itibaren de Türk futbolunda şampiyonlukların artık Türk takımlarının olmasıydı. Bu şampiyonluk, kulübün itibarını bir anda yükseltip imkanlarını da arttırmıştı. İlk iş olarak Altıyol’da bir kulüp lokali kiralandı, lokalin açılışı ise üye sayısının çoğalmasına sebep oldu. Bu arada futbol dışında diğer spor dallarında da faaliyet gösterilmesine başlandığından, aynı yıl Fenerbahçe Futbol Kulübü adı, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne dönüştürüyordu.

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 00:13
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2008       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Fenerbahçe’nin İlk Rozeti

Ad:  tarihce_16.jpg
Gösterim: 1010
Boyut:  14.4 KB

Fenerbahçe Kulübü’nün ilk amblemi, Fenerbahçe burnundaki ışık saçan beyaz feneri, renkleri ise sarı ile beyaz olmuştu. Ancak, kulüp mensupları bunu tatminkar bulmadıkları gibi, anlam bakımından da içinde bulunulan monarşi rejimini tehdit edici sayılacağı endişesi ile kısa sürede iptal etti. 1910 yılında Fenerbahçeliler arasında resim çizmede maharetiyle tanınan futbolcu solaçık Hikmet (Topuz)’in çizdiği (bugünkü) amblem ise herkesin beğenisini kazandı ve kabul edilerek bugünlere kadar da ulaştı. İşte “sarı ve lacivert” ağırlık içinde olmak üzere 5 renkten oluşan amblem ve şu anlamları taşımaktaydı ; “FENERBAHÇE SPOR KULUBÜ 1907" yazılı beyaz yuvarlak çerçeve, temizlik ve açık yüreklilik ifadesiydi. Kırmızı fon ise, safiyet ve Fenerbahçeliler arasındaki sevgi ve bağlılığı belirtirken bu arada bayrağımızı da sembolize etmekte, ortadaki sarı renk Fenerbahçe için duyulan gıpta ve kıskançlığı, kalp şeklindeki lacivert renk asaleti temsil etmekteydi.

Sarı lacivert renkler içinde yükselen palamut dalı Fenerbahçelilik güç ve kudretini sembolize etmekte, yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının gerekli olduğunu açıklamaktaydı. Böylece “milli renkler arasında doğan Fenerbahçe”nin, sarı ile lacivert renkler beraberindeki bu amblemi üyelerce de kabul gördüğünden, klişesi İngiltere’ye Manchester şehrine yollanmış ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bugünkü rozeti olarak ilk kez 1910 yılında yaptırılmıştı. Rozet; 1929 yılından itibaren üzerindeki eski Türkçe harfleri yeni Türkçe harflere bırakmış ve manada önemli etki yapmayacak ufak tefek değişikliklerle de günümüze kadar aynı şekli muhafaza ederek gelmiştir.

Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 00:16

Benzer Konular

2 Ekim 2016 / Misafir Spor
23 Aralık 2011 / Misafir Spor
19 Haziran 2016 / Kral_Aslan Spor