Arama


nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi

SELİM II Sarı


(İstanbul 1524 - ay. y. 1574),
türk padişah (1566-1574).
Ad:  Sultan İkinci Selim3.jpg
Gösterim: 1151
Boyut:  53.6 KB

Yavuz Sultan Selim'in torunu, Kanuni Sultan Süleyman ile rus asıllı Hürrem Sultanin oğlu. Sarayda çok iyi bir öğrenim gördükten sonra Kütahya, ardından da Karaman sancakbeyliğine atandı. Bu dönemde şiire, özellikle de içkiye düşkün bir şehzade olarak tanındı. Kardeşleri Mehmet ve Bayezit ile birlikte babasının Budin sete rine katıldı (1541). Kanuni’nin ikinci İran seferi sırasında (1548) annesinin önerisiyle saltanat kaymakamlığında bulundu. Şehzade Mehmet'in ölümünden bir süre sonra Manisa sancakbeyliğine gönderildi. Katıldığı Nahçivan seferi sırasında veliaht şehzade Mustafa Çelebi’nin Konya Ereğlisi yakınında babasının buyruğuyla öldürülmesine tanık oldu (1553).

Şehzade Cihangir'in de aynı yıl ölümü üzerine Kanuni, hayatta kalan son iki oğlunun kendisine olan bağlılıklarını denemek amacıyla Selim'i Manisa’dan Karaman, Bayezit’i de Kütahya'dan Amasya sancakbeyliğine atadı (1556). Büyük şehzade Selim babasının buyruğuna hemen uyarken, küçük şehzade Bayezit'in bu karara bir süre direndikten sonra yeni görevine gitmesi, padişahın Selim'e eğilim göstermesine yol açtı. Bu arada, Lala Mustafa Paşa'nın da iki kardeşi sinsice birbirine karşı kışkırtması üzerine, aldatıldığını düşünerek hazırlıklarını tamamlayan şehzade Bayezit, 20 bin kişilik bir kuvvetle Konya üzerine yürüdü. Kanuni’nin üçüncü vezir Sokullu Mehmet Paşa komutasında yardımına gönderdiği birliklerle gücünü artıran şehzade Selim, kardeşini Konya ovasında karşılayarak yenilgiye uğrattı (1559).

Bunun üzerine 4 oğlunu da yanına katıp İran’a sığınan şehzade Bayezit, orada onlarla birlikte öldürülünce (1561), Selim tahtın tek mirasçısı olarak kaldı. Öte yandan, Konya savaşı’ndaki başarısından ötürü Selim’ in kızı Esmahan Sultanla evlendirilerek ödüllendirilen ve böylece veliaht şehzade nin damadı olan Sokullu Mehmet Paşa, ayrıca sadrazamlığa da getirildi (1565). Kanuni’nin Zigetvar seferi sırasında ölme si üzerine sancakbeyi bulunduğu Kütahya’dan İstanbul’a gelen Selim II, burada 11. osmanlı padişahı olarak tahta çıktı (1566). Kanuni'nin ölümünü ordudan gizlemiş olan sadrazarın Sokullu Mehmet Paşa'nın çağnsına uyarak İstanbul’dan Belgrad’a gitti. Ordunun başında Zigetvar'dan Belgrad’a gelen Sokullu, yeni padişahı askerin karşısına çıkararak Kanuni'nin 48 gündür gizli tutulmuş olan ölümünü açıkladı. Belgrad’dan İstanbul'a dönerken, babasının koyduğu içki yasağını kaldırdığını duyuran Selim II, bu yasağın sürme sinden yana olan Rumeli kazaskeri Hamit ile Anadolu kazaskeri Perviz efendileri azletti. İstanbul’da yeniçerilerin başkaldırma girişimleri üzerine unutmuş görünerek vermek istemediği cülus bahşişini dağıttırmak zorunda kaldı. Sana’nın imam Mutahhar'ın eline geçmesiyle başlayan Yemen sorununun (1567) çözümünü sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’ya bırakarak sarayına çekildi.

Daha sonra Edirne'ye giden padişah, burada değerli armağanlarla kendisini ziyarete gelen İran elçisi Şahkuluhan'ı kabul etti; AvusturyalIlarla 8 yıllık bir barış antlaşması yapılmasını onayladı; Mimar Sinan’a Edirne’deki Selimiye camisi'nin yapımını başlattırdı (1568). Sumatra sultanı Alaettin’in Portekizlilere karşı kendisinden İslam dünyasının halifesi olarak yardım istemesi üzerine Mısır kaptanı Kurtoğlu Hayrettin Hızır Bey’i Sumatra seferiyle görevlendirdi; böylece türk egemenliği Okyanusya'ya dayandı (1569). Sokullu ile birlikte Selim II de babası gibi Kırım Hanlığı'nı kullanarak Moskova prensliğinin genişlemesini engelleme siyaseti izledi.

Ancak, bu amaçla gerçekleştirilen Astrahan (Ejderhan) seferi, Don-Volga kanalını açarak Karadeniz'le Hazar denizi' ni birleştirme girişimi sonuçsuz kaldı. Bu arada, Fransa ile İstanbul’da Kanuni'den sonra ikinci kapitülasyon anlaşması imzalandı (1569). Sokullu'nun karşı çıkmasına karşın, şeyhülislam Ebussuut Efendi’nin verdiği fetvaya dayanarak Kıbrıs seferini açan padişah, Lala Mustafa Paşa'yı serdarlığa (ordu komutanlığı), üçüncü vezir Piyale Paşa'yı da donanma komutanlığına getirdi (1570). Venedik egemenliğindeki Kıbrıs adası fethedilerek osmanlı topraklarına katılırken (1571), kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa komutasındaki türk donanmasının yine aynı yıl inebahtı (Lepanto) deniz savaşı’nda Kutsal ittifak devletlerinin haçlı donanmasınca yok edilmesi üzerine, Akdeniz'de Yavuz Sultan Selim döneminde başlayan türk üstünlüğü sona erdi.

İstanbul tersanesinde yeni bir donanmanın yapımına başlanmasını buyuran Selim II, meydana getirilen bu donanmanın kaptanıderyalığına atadığı Kılıç Ali Paşa’yı Akdeniz’de dosta-düşmana karşı bir gösteri seferine çıkmakla görevlendirdi (1572). Ertesi yıl Kutsal ittifak'tan ayrılarak 300 bin duka altını savaş tazminatı ödemeyi kabul eden Venedik Cumhuriyeti’yle bir barış antlaşması imzalandı (1573). İspanya ile süren savaşta, Tunus ispanyollar’dan geri alındı. Osmanlı yönetimine karşı ayaklanarak ibrail, Bender, Akkerman gibi kaleleri ele geçiren voyvoda ioan’ı kesin bir yenilgiye uğratan, sonra da tutsak alıp boynunu vurduran vezir Ahmet Paşa, Boğdan’da türk egemenliğini pekiştirdi (1574). Bu arada, Edirne'de dünyanın mimarlık başyapıtlarından biri olan Selimiye camisi'nin yapımı tamamlandı. Sarayından çıkmayı pek sevmeyen ve son zamanlarda devlet işleriyle artık hiç ilgilenmeyen Selim II, içMIİ olarak gittiği hamamda ayağı kayıp kafa üstü mermer zemine düşünce öldü. Büyük oğlu Murat III ardılı oldu (1574).

Sefere hiç gitmeyen ve İstanbul’da ölen ilk osmanlı padişahı olan Selim II, içkiye, eğlenceye, özellikle Boğaziçi âlemlerine çok düşkündü. Ancak, siyasal kişiliği hiçlikle tanımlanamayacağı gibi, devlet işlerine hiç karışmadığı ve her şeyi Sokullu’ ya bıraktığını söylemek de doğru olmaz. Sokullu’ya karşın Kıbrıs seferini başlattı; Lala Mustafa ile Özdemir Osman paşaları devletin en yüksek tohumlarına yükseltti. inebahtı bozgunundan sonra yeni türk donanmasının oluşmasında başlıca etken oldu. Murat ll’den başlayarak özen gösterilmesi bakımından tüm osmanlı şehzadeleri gibi çok iyi bir öğrenim ve eğitim gördüğünden, döneminin aydın kişilerinden biri olarak ünlü şairler arasında yer aldı. Şehzadeliğinden başlayarak şairlere, bilginlere ilgi gösterdi; sarayında Sami, Hatemi, Ferahi, Ferdi, Nigâri, Nihani gibi şairlere yer verdi. Gelibolulu Âli, Ebussuut Efendi gibi bilginleri korudu. Ulemaya cülus bahşişini ilk kez o verdi. Selimi mahlasıyla divan edebiyatı yolunda yazılmış ustalıklı şiirleri vardır. Ayrıca, delikanlılık çağında sadece bir spor olarak kemankeşlikle uğraştığı için çektiği yayı en ünlü pehlivanların bile çekemediği söylenir. Ayasofya’daki türbesinde gömülüdür.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 23 Eylül 2016 23:26