Arama

Ahlak Nedir? - Tek Mesaj #1

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Aralık 2007       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Ad:  ahlak55.jpg
Gösterim: 2603
Boyut:  58.4 KB

AHLAK, -kı a. (ar. hulk’un çoğl. ahlak)
1. Mutlak olarak iyi olduğu düşünülen ya da belli bir yaşam anlayışından kaynaklanan davranış kuralları topluluğu: Katı bir ahlak anlayışı.
2.
iyinin ve kötünün bilimi: etik ilkeler tarafından yönlendirilmeleri bakımından ele alınan insan davranışlarının kuramı. (Bk. ansikl. böl.)
3.
Bir kimsenin iyi niteliklerini ya da kişiliğini belirten tutum ve davranışlar bütünü; huy: Ahlakı bozulmak. Yüzü güzel ama ahlakı nasıldır bilemem.

Esk. Ahlak-ı fazıla, erdemli davranışlar, iyi ahlak.
  • Ahlak-ı hamide, övülecek huylar, övülmeye değer ahlak.
  • Ahlak-ı basene, güzel huylar.
Fels. Ahlak yasası. Kant'a göre, mutluluğa ulaşmayı sağlayan yasa. (Kant, şöyle der: “Mutluluğa layık olmanın yolunu göstermekten başka bir nedene dayanmayan yasaya [eğer böyle bir şey varsa], ahlak yasası ya da töreler yasası diyorum" [Pratik aklın eleştirisi, 2, 2]).

Huk.
  • Ahlak kuralları, devletin yaptırım gücünden yoksun olsalar da toplum hayatında düzenleyici etkinlikleri olan kurallar. (Ahlak kuralları, bir toplumda zaman içerisinde gelişen ve insan davranışlarını iyi ya da kötü diye niteleyen kurallardır.)
  • Ahlak ve adap, türk hukuk sisteminin aynı, anlamda ama, ayrı ayrı kullandığı iki sözcük.
  • Ahlak ve adaba aykırı işlemler, ahlak kuralının, uyulması zorunlu nitelik kazanmış ilkelerine aykırı işlemler.(Türk hukuk sisteminde ahlaka [adaba] aykırı işlemler geçersizdir [Borçlar k. md. 19,20]; bir'işlemin ahlaka aykırı olup olmadığı tarafların sübjektif düşüncelerine göre değil, objektif ölçülere göre yapılır.)
  • Ahlak zabıtası -ZABİTA.
isl. Kuran ve hadislere dayanan İslam ahlakı beş ana temeli içerir:
  1. insanın Allah'a karşı görevleri (kulluk);
  2. insanın kendisine karşı görevleri;
  3. insanın ailesine karşı görevleri;
  4. insanın ülkesi ve ulusuna karşı görevleri;
  5. insanın bütün insanlara karşı görevleri.
Kuran'ın çeşitli surelerinde (Bakara, Enam, Yunus, Hud, İbrahim, Kehf, Nahl, İsra, Taha, Enbiya, Rum, Secde, Fatır, Furkan, Enfal vb.) çok sayıda ayet, doğrudan ahlakla ilgilidir.

Hz. Muhammet, hadislerinde onur, cesaret, doğruluk, konukseverlik, sabır gibi eski kabile yaşamında var olan ahlaksal kavram ve değerlere, Allah ve kıyamet korkusu, iyilik, sevecenlik, içtenlik, merhamet ve müminler arasında kardeşlik gibi öğeleri işleyip ekleyerek İslam ahlakına ayrı bir özellik kazandırdı.

ibn ül-Mukaffa’nın Kelile ve Dimne çevirisiyle İran, ishak bin Huneyn’in Aristoteles çevirileriyle de yunan görüşleri bir sentez niteliğindeki İslam ahlakının oluşmasında etkin 'rol oynadı. Yunan ahlak görüşünün İslam dünyasında daha da yaygınlaşmasınıysa ibn Miskeveyh’in Tezhib ül-ahlak adlı eseri sağladı. Nitekim ondan sonra gelen ve eserleri geniş ün yapan Nasrettin-i Tusi ve Celalettin Devva ni, ibn Miskeveyh'ten yararlandılar, ibn Miskeveyh’in bu kitabı Ahlakı olgunlaştırma adıyla türkçeye de çevrildi. Ahlak konusunda eser veren İslam yazarlar arasında el Maverdi, Haris i Muhasibi, Abdullah bin Mübarek, Kınalızade Ali ve Yakub el-Kindi'nin adları belirtilebilir.

Tanrıbil.
  • Ahlaksal erdemler, toplumda kişinin kendisine ya da başkalarına karşı iyi davranma eğilimleri. (Genellikle, dört ana erdemde toplanırlar: adalet, ileri- görüşlülük, ılımlılık ve güç. Bunlara, ana erdemler de denir.)
  • Tanrıbilimsel ahlak, tanrıbilimin, insan davranışının kurallarını inceleyen konusu.
ANSİKL. Fels. Platon, sofistlere karşı, ahlakın bir önyargılar topluluğu olmadığını ve insan davranışlarını düzenleyen yargının, bir sanıya indirgenemeyeceği- ni, ama herkes için geçerli bir nedene dayandığını temellendirmek istedi. Platon’ un bulup ortaya çıkarmak istediği şey, bu temeldi, yani bu değerler bilimiydi.

Sistemli ilk ahiak öğretisi, Aristoteles’ le birlikte ortaya çıktı. Bu filozofa göre herkes iyiye ulaşmak ister; iyinin doğası ve ona ulaştıran araçlar üzerinde düşünür: “Bütün edimlerimiz, yalnız kendisi için istediğimiz bir erek taşıyorsa (bütün öteki şeyler yalnızca onun için istenmişse) ve seçişlerimiz bir başka şeyle hiçbir zaman belirlenmemişse (...) bu ereğin iyiden, yani en yüce iyiden başka bir şey olamayacağı apaçıktır" (Nikhomakhos ahlakı, 1, 2, 1094). Mutluluk da tıpkı böyledir. Çün kü mutluluğu, “her zaman kendisi için seçeriz ve hiçbir zaman bir başka şey için seçmeyiz" (ay. y). Ama Aristoteles'e göre bu yüce iyi, belli bir etkinlik, yani aklın etkinliğiyle belirlenmiş insan davranışı sonucunda elde edilir.

Descartes’a göre, "ruhun hoşnutluğu" demek olan yüce iyiye ulaşmamızı enge- leyen şey, tutkulardır. Bundan ötürü Des- cartes, günlük yaşamda eylemde buluna bilmek için yargıları askıya alır ve bir "geçici ahlak” benimser. Bu ahlak, doğruluğun (hakikatin) ve bilimin bulunacağı ana kadar yaşamın yönlendirilmesi için geçici olarak gerekli ve pratik kurallardan oluşmuştur. “Şimdilik, bir ahiak oluşturuyordum kendime ve bu ahlak, üç ya da dört kuralı kapsıyordu [...] Bunların birincisi, ülkemin yasalarına ve törelerine uymaktı [...]” (Yöntem üzerine konuşma, 3). Descartes'ın ikinci kuralı, en sağlam görüşleri ve aklın yönlendirdiği görüşleri izlemekti. Üçüncüsü, yerleşmiş kurallara saygı duymak için bireysel istekleri yenmekti: "Yazgıdan çok kendimi yenmeye, dünyanın düzeninden çok isteklerimi değiştirmeye çalışmaktı” (ay.y.).

Kant'a göre, bütün bu ahlakların kusuru, çıkar gözetmez olmamalarıdır. Gerçekten de birey, iyiliği, dünyadaki ya da öbür dünyadaki mutluluk umuduyla yapmaktadır her zaman. Oysa Kant’a göre ahlaksal değer, “iyiliği, eğilim sonucu değil de ödev olarak” yapmakta aranmalıdır (Ahlak metafiziğinin temellendirilmesi, 1). Kant'ın ahlakı, insanlarda ortak bir nitelik bulunduğu düşüncesine dayanır. Bu nitelik, yasaya uyması gereken iyi istençtir (iradedir). Ama iyi istenci, yasanın bu yasa evrensel olarak geçerlidir - yalın bir ortaya konuşu belirleyebilir ancak. Yasanın ve aklın yargısının böylesine biçimci bir anlayışla ele alınması, kantçı ahlakın, deneyimin öğrettiklerine dayandırılamaması sonucunu doğurur. "Ahlakı, örneklerden çıkarsamak ona yapılabilecek en kötü hizmettir. Çünkü bana önerilen her örneğin, özgün bir örnek, yani bir model olmaya layık olduğunun bilinmesi için, daha önceden, ahlaklılık ilkelerine göre yargılanması gerekir ve bu örnek ilk ağızda hiçbir zaman ahlaklılık kavramını sunamaz bize” (ay.y., 2).

Demek ki ahlak, deneyimlerin ya da çıkar gözetmenin tüm etkilerinin dışında, ancak önselin (a priori' nin), ancak aklın ilkelerinin üzerinde te- mellendirilebilir. Bundan ötürü istencin özerk olması ve evrensel istence saygıdan dolayı ve bu saygı içinde ahlaksal olarak eylemde bulunması gerekir. "Bir evrensel yasa olabilecek kurala göre eylemde bulunmak gerekir yalnızca; yani istencin kendini, kendi kuralıyla bir evrensel yasa kurucusu olarak görebildiği kurala göre" (ay.y., 2). Kant ahlakı "koşulsuz (kategorik) buyruklar”a dayanır ve bu da şöyle dile getirilir: "Bir genel yasa ha line gelebilecek kurala göre eyle" (ay.y., 2)

Kantçı ahlakın biçimciliği ve sertliği Hegel'in eleştirilerine uğradı. Hegel’e göre, insan etkinliğinin merkezinde somut ola rak bulunan canlı bir ahlak (Sittlichkeit) vardır (bu ahlak, Enzyklopâdie'de, nesnel tin ile öznel tin arasına yerleştirilmiştir). Ama Hegel bu görüşüyle, Kant'ı reddetmiş olmaz ve şöyle der: "istencin bilgisi, kantçı felsefe sayesinde güçlü bir temel ve çıkış noktası bulabilmiştir ancak ve bu da, istencin sonsuz özerkliği düşüncesi sayesinde gerçekleştirilebilmiştir (Philosophie des Rechts, 135). Ama Hegel'e göre, kantçı ahlak, her ahlakın temeli olmakla birlikte, bütünsellikten uzaktır. Hegel ahlakın, gerçek olarak ancak devlet içinde düşünülebileceğini ileri sürer. “Nitekim Platon, kendinde ve kendiiçin adaletin ne olduğunu, onun tüm doğasını tinin egemenliğine bağımlı kılmasına rağmen ancak nesnel biçimi içinde, yani ahlaksal (sittlich) yaşam olarak devletin kurulmasıyla açıklayabileceğini gösterdi ve böylece, gerçek bilgeliğe sahip olduğunu kanıtladı (Enzyklopâdie, 3). Böylece, siyaseti düşünmeden ahlakı düşünmek olanaksız duruma girdi.

Ahlakı, bireylerin toplum içindeki dav ranışlarını ve yaşamını belirleyen kuralların topluluğu olarak gören Marx ve Engels de ahlakı, siyasetten ayırmadılar. Onlara göre bu kurallar, toplumun ekonomik gelişim düzeyine ve sınıflar arası ilişkilere bağlıdır ve ahlak, toplumsal grubun maddesel (ekonomik) yaşam koşullarının sonucudur.Kapitalist üretim tarzına bağlı insan sömürüsü, özgürlükle ve özgürlük içinde saygın olma özlemiyle maddesel yaşamın gerekimlerini karşılamak özlemi arasında bireyin parçalanmamasını isteyen bir evrensel ahlakın temeliyle çelişme içine düşer. Bundan ötürü, ekonomi- politik ile ahlak arasında ancak bir çelişik bağıntı, bir yabancılaşma bağıntısı bulunabilir.

Nietzsche ise, ahlakın üç eksen çevresinde incelenmesi gerektiğini ileri sürer:
1 ° Kural koyucu ahlak, yani bazı şeylerin iyi bazı şeylerin kötü olduğunu ileri süren tavır. Bu anlamda ahlaktan yoksun bir insan, yani ahlakdışı bir insan yoktur. Çünkü ahlakı bir yana bırakmak, yaşamı bir yana bırakmakla aynı kapıya çıkacaktır (Nietzsche, burada, ahlak deyince "bir insanın yaşam koşullarıyla ilişkili bir değer yargıları sistemi"ni anlar):
Geleneksel anlamda ahlak, yani 1 ° anlamın özel bir tipi olan ahlak. Nietzsche’ye göre bu ahlak, yaşamanın tatlarından yüz çevirmiş çileci düşüncelere, “tepkiye" dayanır ve dolayısıyla, "yaşamdan gizlice öç almak niyetindeki yoz kişilerin mizacının sonucu olan bir ahlaktır ve bu niyet, başarıya da ulaşır’' (Ecce homo).
Değerlerin yeni tablosu, yani Nietzsche'nin eski ahlakın yerine koymak istediği yeni değerlendirmeler sistemi. Bu, yaşamı yüce değer olarak benimseyecek "aristokratik” ahlaktır. Bu anlamda "her eylemimiz,eski biçimine başkaldırmış bir ahlaklılıktan başka şey değildir” (Willezur Macht).
Ahlak, Aristoteles'in ahlaka ilişkin üç ki tabının ortak adı: Eudemos ahlakinin (Ethike Eudhemia) [Eudemos tarafından yayımlandığı için böyle adlandırılmıştır],
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 22 Kasım 2016 15:49 Sebep: sayfa düzeni
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....