Arama


we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
12 Ocak 2008       Mesaj #6
we come one - avatarı
Ziyaretçi
Dans müziğinin üvey evladı: Drum & Bass
Drum'n bass, hip hop gibi çoğunlukla siyah kökenli müziklerden türeyen bir çeşit breakbeat olarak ortaya çıktığında, her şeye bir isim koyma meraklısı müzik basını ona Hardcore-rave adını verme gafletinde bulundu. Daha sonra DJ Hype'ın başını çektiği bir ekip, çok daha karışık breakbeat'ler kullanmaya başlayınca "jungle" dedikleri şey ortaya çıktı. Bugünlerde drum'n bass dediğimiz noktaya gelene kadar bu müzik, birçok evre, isim, ritim ve parti atlattı...

Şimdilerde bir ilham kaynağı olan drum'n bass'in, aslında oldukça mütevazi köklerden yeşerdiğini söyleyebiliriz. Pek kesin olmamakla birlikte ilk drum'n bass parçasının Lenny De Ice'ın 'We Are Ie'si ile 1989 Perfecto çıkışlı 'Baz De Conga'nın birleşimi olduğu var sayılır. Sonuç, 'Monkey Say, Monkey Do'dan alınan bir saksofon sample'ı ve gospel vokal melodileriyle desteklenen, bir dolu fikir ve sesin karışımıydı. Prodüktör Steve Bicknell'in ortaya attığı şey ise "tavır"dı: onun mix'i, şarkıya dönüp duran bir ritim, afallatan breakbeat'ler ve sürüp giden bir synth melodisi eklemişti.

Bu, kökü İngiltere'ye uzanan yeni dans müziği formu, insanlarda garip ve hızlı bir şekilde gittikçe çoğalan bir ilgi uyandırdı. Londra o zamanlar, label'lar, dükkanlar ve artan klüp sayısıyla heyecan ve coşkuyla dolup taşıyordu ve bu ateş de büyüyen bir korsan hareketle körüklendi. 1990 baharında kurulan Mendoza ve Reinforced (ki bu şirket, Randall, 4 Hero, Alpha Omega, G Force gibi isimlerle drum'n bass dünyasında hala lider markalardan biri olmayı sürdürüyor) gibi şirketler harekete yavaş yavaş yön vermeye başladılarsa da, 1991'in sonunda bu müzik hala, başta house olmak üzere, başka dans müzik türleriyle arka arkaya çalınmaya devam ediyordu; işin özü, henüz tam anlamıyla bağımsızlığını sağlamış değildi.

Ama bu uzun sürmedi. Zaman geçtikçe ritim daha döngüsel bir hale geldi ve müzik house etkilerinden tamamen sıyrılarak; hemen hemen her prodüktörün kendi tarzını oluşturmasıyla, benzersiz ve apayrı bir müzikal lezzet geliştirdi. Drum'n bass 1992 yılında belirgin bir ayrıcalık yaşadı. Henüz kurulan Moving Shadow şirketi, dans müziği sahnesine tazelik getiren Earth Leakage Trip'in 'Psychotronic kısa çalarını yayınladı. Bu kısa çalar, halen house müziğiyle hafif benzerlikler taşıyordu, ama arkasından gelecek saf drum'n bass isimlerine de öncü olduğu yadsınamaz bir etkisi de oldu.

Nabula II'nun "Flatliners"ı, 92/93 zamanı darkside sound'un tipik bir örneğidir. Belçika techno'sundan ödünç alınan tehditkar ve affetmez sound'uyla parça, öfke dolu bir groove'a sahipti. Leeroy Small'ın Leicester tabanlı projesi Formation'ın önderliğinde bu karanlık ve moody sound'un temposu 140bpm'den 170bpm'e uzanarak yine son noktayı koyan faktör olmaya devam ediyordu. Ama olayların çığırından çıktığı vakit, Goldie'nin 'Terminator' single'ını yayınladığı vakit olarak tarihe geçti. Teknik bilgisi ve Reinforced Records'daki başarılarına bir de efsanevi kişiliği ve müzikal hevesi de eklenince Goldie, beklenildiği üzere büyük bir şirketle anlaşan ilk prodüktör olma başarısını kazandı.

İşte bu noktadan itibaren drum'n bass, çeşitli dallara ayrılmaya başladı.1993 yılında LTJ Bukem, Good Looking Records'u kurarak, jazzy, ambient'vari ve çok daha melodik bir yapıya sahip olan bir türün doğumuna ev sahipliği yaptı: Inteligent Drum'n Bass. LTJ Bukem'in yaptığı aslında dans müziği prodüktörlüğüne vurmalı enstrümanlardan ziyade müziğin atmosferine odaklanan farklı bir bakış getirmekten başka bir şey değildi.

Olgunlaşmaya başlayan sound 1994 yılında Rupert Parkes (aka Photek) isminde bir delikanlının Certificate 18 isimli kendi plak şirketinden daha önce yapılmış hiçbir şeye benzemeyen atmosferlere sahip ürünler ortaya çıkarmasıyla, çok daha farklı bir alana doru ilerlemeye başlamıştı. Photek müziğinde kendi aldığı sample'lar, ağır bas rifleri ve atmosferik beat'lerle dinleyiciye, kaçılması imkansız müzikal tuzaklar kuruyordu.

Aynı yıl su yüzüne çıkan başka bir gelişim de, 4 Hero'nun "Parallel Universe" isimli albümünün yayınlanmasıydı. Jazzy drum'n bass'ın ilk örneklerinden sayılabilecek bu albümde, bol miktarda caz vokal sample'ı ve 'filtering' gibi yeni prodüksiyon teknikleri yer alıyordu. İngiltere'nin Bristol şehri ise harekete ani ve hızlı bir giriş yaptı. Brian G'nin "V"si ve Full Cycle şirketlerinin ve Size, Krust, Die, Flynn & Flora ve Bill Riley'in başını çektiği bir dolu müzisyen, drum'n bass denilen uçsuz bucaksız alanda kendi alanlarını yaratmak için harekete geçti.

1995 yılında ise Doğu Londra'nın Emotif şirketinden çıkan bir toplama albümün verdiği ilhamla "techstep" terimi ortaya çıktı. Aslında bu hareketin önderliğini No U Turn şirketinden DJ Trace ve ortağı Nico'yla, darkside drum'n bass'e yeni soluklar getiren Grooverider'ın şirketi Prototype'ın yaptığı da söylenebilir. Blame ve Source Direct gibi isimler ise, müziğin teknik tarafına yoğunlaşarak techstep'in yönüne ve sound'una rehberlik ettiler.

Büyük şirketlerle flört eden drum'n bass isimlerine 1997 yılında yenileri eklendi: 4 Hero, DJ Krust, Adam F, Goldie, Source Direct, Dillinja vs… Photek ve Roni Size gibi elini çabuk tutanlar, albüm yayınlayarak iyi eleştiriler aldılar ve drum'n bass'in artık tek başına, bağımsız bir müzikal tavır olduğunu cümle aleme kanıtladılar.

1999 sonları ve yeni bir bin yılın başlangıcı olan 2000 civarı ise drum'n bass, adeta yeniden doğdu. Bu sefer müzik; Ed Rush/ Optical, Bad Company, Digital ve Total Science gibi isimlerin öncülüğünü yaptığı techno synthleri ve melodilerinden feyiz alan, ton açısından biraz daha sert ve deneysel bir yönde ilerlemeye başladı. 1995 yılında Londra'nın doğusunda kurulan Renegade Hardware isimli şirket, bünyesindeki Stakka and Skynet, Loxy, Ink, Usual Suspects, Future Cut ve üyelerinden biri Kemal adında Türk asıllı bir DJ olan Konflict gibi isimlerle bu türün merkezliğini üstlendi.

Drum'n bass, pek de öyle gözükmese de, sinsi sinsi, ortaya çıktığı yıllardan bugüne, dans müziğiyle ilgili birçok önyargıyı yıktı, yeni perspektifler geliştirdi. Hip hop, caz, trip hop vs gibi birçok türü kendi içinde eriterek, hiçbir şekilde tam olarak adlandırılamayan ve taşıdığı ehemmiyet dile getirilemeyen bir "yön" oldu. "Sadece 4/4'lük ritim dans ettirir", "Dans müziğinin bir ideolojisi yoktur" şeklindeki önyargıları yıktı .

Hem bir dans müziği hem de bir tavır olarak drum and bass, teknolojik gelişmelerin en önünde duruyor ve kök salan dallarıyla sürekliliğin teminatını veriyor.