Arama

Laiklik Nedir? - Tek Mesaj #1

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
12 Şubat 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

laiklik

Ad:  laiklik2.JPG
Gösterim: 456
Boyut:  18.7 KB

din ile devlet ve yönetim işlerinin birbirinden ayrılması.

Türkçeye Fransızcadan aktarılan laik terimi Yunancadaki laikos ve Latincedeki laicus sözcüklerinin kökünü oluşturan laos’ tan (Yunancada “halk”) türetilmiştir. Eski çağlardan bu yana din adamı olmayan, ruhani bir sıfatı ve dinsel bir işlevi bulunmayan kişi, kurum ve nesneleri, kısacası dinin dışında kalan alanı belirtmek için kullanılır. Laiklik de özünde din alanı ile dünya ve kamu işleri alanınm birbirinden ayrılmaları, birbirine karışmamaları anlamına gelir. Bir yönetim ilkesi ya da devletin niteliklerinden biri olarak kişileri ilgilendiren yönüyle bir dokunulmazlık alanı da çizer; kişilerin dinsel inanç ya da inançsızlıktan, din buyruklarını yerine getirip getirmemekten dolayı kınanmamasını, ayrım görmemesini, serbestçe ibadet edebilmesini, ibadete zorlanmamasını vb öngörür.

Tarihsel gelişimi ve niteliği.


Başta Fransa olmak üzere Batı dünyasında gelişen laiklik, dinsel dogmaların bilim, sanat, felsefe ve siyaset üzerindeki baskılarını gerileten Rönesans ve Aydınlanma çağı düşüncesinden kaynaklandı; özellikle Katolik Kilisesi’nin merkezi ve baskıcı yapısına karşı duyulan tepkiden doğdu. Kilise ile ruhbanın katı disiplin ve ahlak kurallarıyla toplum ve bireyler üzerinde kurduğu sıkı denetim, kendi karşıtlarını da yarattı; usçuluk ve olguculuğun yanında siyasal liberalizm gibi akımların gelişmesine yol açtı. Bu düşünsel kaynaklardan beslenen laikliğin sımfsal bir anlamı ve işlevi de vardı. Feodal-aristokratik toplum ve siyaset yapılarına karşı çıkarak iktidara yükseler burjuvazinin ideolojik, siyasal ve kültürel özlemlerini dile getiriyordu. Özellikle tanrısal egemenlik anlayışına dayalı mutlak monarşilere karşı çıkan ve kapitalist değerlerin yaygınlaşmasında somut çıkan bulunan bu orta sınıflar, egemenliğin kaynağının ve kullanılışının dünyevileştirilmesi (milli egemenlik ilkesi) ve toplumdaki değer yargılannın dinsel temellerinden uzaklaştmlarak laikleştirilmesi sürecini de başlattı. Laiklik ilkesine yöneliş özellikle Fransa’da (1793) militan bir nitelik kazandı; İspanya (1868-76), Portekiz (1908-17), Fransa etkisindeki Meksika (19. yy) ile Türkiye (1920 sonrası) gibi cumhuriyetçi rejimlerde oldukça köklü değişmelerle uygulamaya kondu.

Batı toplumlarının ve devlet düzenlerinin laiklik doğrultusundaki evriminin özü, devletin belli bir dini temsil etmekten çıkarılması, din ve devlet ayrılığının sağlanması ve devletin her türlü inanç karşısında tarafsız ve eşit davranmasıdır. Bu, öncelikle, devletin belli bir din ya da mezhebe bağlı olmaması; herhangi bir din ya da mezhebin savunuculuğunu ve yayıcılığını yapmaması ve belli bir din ya da mezhebin örgütlenmesine karışmaması demektir. Başta Fransa ve ABD olmak üzere, laik devlet sistemleri kamu kurumlannın din ve mezheplere ve bunlara bağlı kuruluşlara mali yardımda bulunmalarını yasaklamıştır. Örneğin, ABD Yüksek Mahkemesi kamunun din ve mezheplere bağlı okullara mali yardımda bulunmasını, Kongre’nin din kurumlarıyla ilgili yasa çıkarmasını yasaklayan Anayasa’nın I. Ek Maddesi’ne aykırı bulmaktadır.

Devlet nasıl dinsel alana karışmamak yükümlülüğünde ise, din kurumu ve örgütleri de dünyevi ve siyasal alana müdahale edemezler. Örneğin bazı dinlerin kabul ettiği çokkarılılık, toplumsal alanın laik otorite tarafından düzenlenmesi ilkesine aykırı düşer ve koruma görmez.

Laik devlet düzeni din ve ibadet, inanma ve inanmama özgürlüklerini de güvence altına alır. Kişilerin dinsel inançlarını seçmek, bunların gerektirdiği bireysel ve toplu ibadetleri yerine getirmek ya da hiçbir dinsel inanç beslememek ve bundan ötürü de kınanmamak konusunda mutlak dokunulmazlığı ve özgürlüğü vardır. İbadet özgürlüklerinin çerçevesi kamu düzeni anlayışıyla çizilmiştir.

Çağımızdaki liberal devletler, bazen anayasalarında açıkça ifade etmiş olmasalar bile, laik niteliktedir. Birleşik Krallık ve Norveç gibi bazı devletlerin kurumsal düzeyde belli bir din ya da mezheple geleneksel bağlılıklarını sürdürüyor görünmesi gerçekte laik olmalarını engellemez.

Türkiye'de laiklik.


Halifelikle sultanlığı birleştiren teokratik Osmanlı monarşisi, Tanzimat döneminde değişik din ve mezheplerden uyruklarına yasa önünde eşitlik hakkı tanımakla birlikte yıkılana değin din kurumu ve ideolojisiyle iç içe geçmiş bir devlet olma niteliğini korudu. Bununla birlikte, II. Abdülhamid döneminde eğitimin, II. Meşrutiyetle de ulusçuluk akımının ve pozitif bilim düşüncesinin gelişmesi laiklik yolundaki arayışların serpilmesine zemin hazırladı. Bir bölümüyle Balkan ülkesi olmanın ve Batı Avrupa’ya yakınlığın sağladığı temas olanakları da, özellikle büyük kentlerin sosyal ve kültürel yaşamında laik değerlerin yerleşmesine yardımcı oldu. Öte yandan, şer’i hukuk dışında dünyevi kaynaklı örfi hukukun geniş bir uygulama alanı bulduğu Osmanlı topraklarında özellikle Tanzimat’tan sonra laik temelli yeni yasaların çıkarılmasına hız verilmişti. Bu süreç II. Meşrutiyet’te daha da gelişti. Türkiye’de ulusal devlet ve Cumhuriyet dönemindeki laiklik atılından bu tarihsel mirastan da yararlandı. Ama yeni atılımlar eskileri çok aşan bir sıçrayış niteliğini kazandı.

DEVAMI Atatürk İlkeleri - Temel İlkeler - Laiklik İlkesi
Son düzenleyen Safi; 5 Şubat 2017 17:21
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....